İSTANBUL - İstanbul'da yapılan gözaltılarla kadın çalışmalarının kriminalize edilmek istendiğini belirten kadın örgütleri temsilcileri, mücadelelerinin haklı ve meşru olduğunu vurguladı.
İstanbul’da 16 Ocak'ta yapılan ev baskınlarında aralarında Kadın Zamanı Derneği Başkanı Dilek Başalan, Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivistleri, Barış Anneleri, Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçılarının da olduğu 21 kişi gözaltına alındı. Polis şiddetine maruz kalan kadınlar, halen İl Emniyet Müdürlüğü’nde tutuluyor. Emniyet ifadelerinde kadınlara, TJA'nın faaliyetleri, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri ile 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü eylemleri soruldu. İstanbul’da bulunan kadın örgütlerinden isimler, kadınlara yönelik gözaltılara tepki gösterdi.
KADINLAR NEDEN HEDEFTE?
Kadın Savunma Ağı'ndan Rüya Kurtuluş, iktidarın kadınlara dönük saldırılarının sürdüğünü ve Kürt özgürlük hareketi içinde yer alan kadınların söz konusu saldırılardan etkilenenlerin başında geldiğini ifade etti. TJA’ya dönük gözaltı operasyonlarını hatırlatan Kurtuluş, "Bu politikanın temellinde AKP’nin kurmaya çalıştığı kadın düşmanlığı yatıyor. Kadınlar bu düzenin kurallarını, dayatmalarını kabul etmiyor. 'Makul kadın' olmayı reddediyor. 3 çocuk doğurup evde oturmayı reddediyor. Dolayısıyla bu iktidar açısından çok tehlikeli ve bu yüzden politik kadınlar öncelikli hedef haline geliyor. Saldırılara karşı dayanışma içindeyiz ve birlikte mücadele ederek bu saldırıları bertaraf edeceğiz. Arkadaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmalarını istiyoruz” diye konuştu.
‘SİNDİRME POLİTİKALARI TUTMAYACAK’
Kırkyama Kadın Derneği'nden Tülay Korkutan, iktidarın her sıkıştığında yeni bir operasyona başvurduğunu söyledi. Operasyonlarla kadın mücadelesinin kriminalize edilmeye çalışıldığını vurgulayan Korkutan, "İçişleri Bakanlığı'nın yayınladığı videoda, arkadaşlarımızın evlerinin kapılar kırılıyor, ters kelepçe takılıyor ve başları eğilmeye çalışılıyor. Hiçbir arkadaşımız demokratik siyaset yürütmek dışında bir şey yapmadı. Kadın Zamanı Derneği’ndeki Dilek Başalan arkadaşımız şiddet gören kadınlara psikolojik ve hukuki destek veren bir dernekte. Erkek şiddetine karşı kadınlarla dayanışma gösteriyor. Siyasi iktidar bu operasyonlarla kadın mücadelesini, DEM Parti’yi korkutmaya ve halk tabanını sindirmeye çalışıyor. Bu politikanın kendisi hiçbir yerde tutmadı, tutmayacak” ifadelerini kullandı.
'MÜCADELEMİZ HAKLI VE MEŞRUDUR'
Türkiye'de günde 4 kadının katledildiğini belirten Korkutan, taciz, tecavüz ve çocuk istismarının ise zirve yaptığı bir dönemden geçtiklerini ifade etti. Korkutan, bu duruma karşı mücadele eden kadın derneklerinin yöneticilerin gözaltına alındığını ve erkek faillerin dışarıda rahatça gezdiğini kaydetti. Kadınlara yönelik saldırıları "erkek aklının yansıması" olarak değerlendiren Korkutan, "Yerel seçimlere giderken AKP, savaş politikası ve siyasi soykırım operasyonlarıyla iktidarını devam ettirmek istiyor. Bu operasyonlar ve baskılarla bizim kadın mücadelemizin bir meşruluğu yokmuş gibi yansıtılmasına asla izin vermeyeceğiz. Bizim mücadelemiz haklı ve meşrudur. Siyasi iktidarın baskı ve savaş politikasına karşı direnen kadınlar, boyun eğmeyen Kürt halkı var. Bu yüzden umudumuz var" diye konuştu.
'KONUŞMAYIN' MESAJI VERİLİYOR'
Kadınların Kurtuluşu’ndan Gamze Taşçı ise, gözaltına alınan kadınların özellikle hedef seçildiğini söyledi. Taşçı, "Kadınların toplumsal sorunlara dair yürüttükleri mücadele ve özellikle İmralı’daki tecrit sistemine ilişkin bir söz söylenmesi iktidarı rahatsız ediyor. Son gözaltılarda Adalet Nöbeti tutanların hedef alınması, mücadeleye dair bir mesaj verilmesi anlamına geliyor. İktidar, ‘tecride ilişkin, hapishanelere ilişkin ağzınızı açmayın, buna ilişkin konuşmayın, sömürgeciler için konuşmayın, halkının yaşadıklarına ilişkin konuşmayın’ mesajı veriyor" diye kaydetti.
‘DAYANIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
“Türkiye’deki kadın örgütleri olarak Kürt kadın hareketi ile dayanışmaya devam edeceğiz” diyen Taşçı, şunları söyledi: "Kadın kurumlarına yapılan saldırıları hep birlikte dayanışarak aşacağımızı düşünüyorum. Bu aynı zamanda Türkiye’de patriyarkaya karşı ve kapitalizme karşı mücadelede de güçlenmemiz anlamına gelir. Bizim açımızdan Kürt kadın hareketiyle dayanışma, kendi özgürlük ve kurtuluş çizgimizi belirlemek anlamına geliyor."
MA / Esra Solin Dal