İHD'den Şeyma için açıklama: ‘Namus’ adı altında şiddet meşrulaştırılamaz

  • kadın
  • 14:30 11 Şubat 2020
  • |
img
ANKARA - Çubuk'ta babası tarafından katledilen Şeyma Yıldız için açıklamada yapan İHD Ankara Şube Çocuk Hakları Komisyonu'ndan Sevinç Koçak, “'Namus' adı altında kadına yönelen şiddet meşrulaştırılamaz” dedi.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi Çocuk Hakları ve Kadın Komisyonu, Çubuk ilçesinde babası tarafından katledilen Şeyma Yıldız için basın toplantısı gerçekleştirdi. Dernek binasında gerçekleşen toplantıda, basın mensupları tarafından haberlerin doğru bir şekilde paylaşılması, çocuk cinayetleri ve kadın cinayetlerine karşı yürütülen mücadelenin önemi anlatıldı. 
 
İHD Ankara Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu üyesi Sevinç Koçak, 2020’de birçok kadının katledildiğini söyleyerek, “Kadınlar ve kız çocukları; babaları, oğulları, ağabeyleri, kardeşleri, kocaları, eski kocaları, sevgilileri, reddettikleri ya da hiç tanımadıkları erkekler tarafından katledilmeye devam ediyor” dedi.
 
‘CİNAYETLER MEŞRULAŞTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR’
 
Şeyma’nın katledilmesinin ardından çıkan haberler ve ailesinin iddialarına değinen Koçak, “Şeyma’nın sevgilisinin olup olmadığı tartışılıyor. Kadınların sevgilileri olabilir, kadına yönelik şiddet vakalarında bu bir tartışma konusu olamaz. Bu tartışma ile toplumsal ahlâk normları devreye sokularak 'namus' adı altında kadına yönelen şiddet meşrulaştırılamaz” vurgusunda bulundu. 
 
‘CİNAYETLER ARTMAYA DEVAM EDİYOR’
 
Basında, fail babanın psikolojik rahatsızlığı olduğuna dair çıkan haberlere tepki gösteren Koçak, psikolojik rahatsızlıkların öldürme gerekçesi olamayacağının altını çizdi. Koçak, “Erkek şiddetini önlemekle yükümlü olan devletin kadın ve çocuk politikaları, bu şiddetin giderek artmasının nedenlerinin başında yer alıyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini besleyen cinsiyetçi söylem, iş bölümü ve politikalar ortadan kaldırılmadığı sürece, cinayetler artmaya devam edecektir” açıklamasında bulundu.
 
Koçak, son olarak yapılması gereken düzenlemeleri sıralayarak, şu şekilde hatırlatmalarda bulundu:
 
“ * Devletler sınırları içerisinde yaşayan herkesin güvenliğinin sağlanması ve yaşam hakkının korunmasından sorumludur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, göçmenler dâhil olmak üzere, topraklarında yaşayan tüm kadınların ve kız çocuklarının, yaşam hakkının korunması için ulusal ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini hatırlatıyoruz.
 
* Yalnızca şiddete uğrayan kadınların değil, şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların da koruma altına alınmasını kabul eden, ‘ev içi şiddet’ ve ‘kadına yönelik şiddet’ gibi kavramların hukuki literatüre girmesini sağlayan 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi ‘ama’sız uygulanmalıdır.
 
* Türk Ceza Kanunu’ndaki ‘Haksız Tahrik’ ve kadına karşı şiddet davalarında uygulanan ‘haksız tahrik indirimleri’ ve ‘iyi hal indirimleri’ kaldırılmalıdır.
 
* Milli Eğitim müfredatının, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini besleyen her türlü ders, konu, kitap ve görselden arındırılması için, müfredat uzmanlardan oluşan bir komisyonun denetiminde gözden geçirilmelidir.
 
* Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için yazılı ve görsel basın da üzerine düşeni yapmalıdır. Kadına yönelik şiddeti haberleştirirken etik değerlere uymalı, şiddet mağduru kadın ya da çocuğun şiddetin sorumlusu olduğu algısını yaratacak her türlü anlatım ve dilden uzak durmalıdır.
 
* Bütün yargı mensupları, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik toplumsal cinsiyet temelli şiddet vakalarında cezasızlığın önüne geçecek cesareti göstermelidir."