Şiddete maruz kalanların hak araması engelleniyor

  • kadın
  • 09:08 20 Nisan 2020
  • |
img
İZMİR - İnfaz paketinin sadece failleri cesaretlendirmekle kalmayıp şiddete maruz kalanların hak aramasının önünü kapattığını söyleyen avukat Sena Yazıbağlı, mevcut tasarının evrensel ceza anlayışının ruhuna aykırı olduğunu söyledi.
 
İnfaz kanununda düzenlemeleri içeren ve 90 bin kişiyi etkileyecek 70 maddelik “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”. Meclis Genel Kurul’unda kabul edildi. Tasarının kabul edilmesiyle birlikte kadına yönelik şiddet, tecavüz, cinsel istismar, failleri serbest bırakılırken binlerce siyasi tutuklu ise kapsam dışında bırakıldı. Tasarının akabinde 51 bine yakın fail serbest bırakılırken yasasının içerisinde bulunan diğer dikkat çekici maddelerden biri de  “Cebir, tehdit hürriyetten yoksun bırakma” suçlarında hükümlü ya da tutuklu olanların affedilmesiydi. 
 
Tasarının kadına yönelik şiddet ve cinsel istismarı cesaretlendirici nitelikte olduğunu ifade eden avukat Sena Yazıbağlı, tasarıda cinsel suçlara ilişkin yapılan indirimlerinin tehlikesine dikkat çekerek düzenlemenin bir hukuk garabeti olduğunu söyledi.
 
AF SATIR ARALARINA SIKIŞTIRILMIŞ
 
İnfaz yasında yapılan koşullu salıverilme ve denetim sürelerine ilişkin değişikliklere dikkat çeken Yazıbağlı, geçirilen infaz paketinin sadece failleri cesaretlendirmekle kalmayıp şiddete maruz kalanların hak aramasının önünün de kapattığını söyledi. Hükümetin her ne kadar kadın ve çocuk istismarına yönelik işlenen suçlarda bir affa gidilemeyeceğini söylediyse de satır aralarında sıkıştırıldığının altını çizen Yazıbağlı, 28 Haziran 2014 yılında işlenmiş suçlara ilişkin koşullu salıverilme sürelerinde bir değişikliğe gidildiğini vurguladı.  Yazıbağlı, “Eskiden sanık cezanın 4’te 3’ünü yatarken yapılan değişikle bu cezanın 3’te 2’sini yattığı takdirde koşullu yatamadan faydalanabileceği anlamına geliyor. Yani önceki dönem 8 yıl yatarı olan kişi 5 yılın sonunda çıkabilecek. Bu durum oldukça tehlikelidir. Bu insanlar bu duruma baktıkları zaman şöyle düşünecekler, ‘ben ceza alsam bile en fazla 5-10 yıl yatarım - çıkarım’ şeklinde yaklaşacaklar"  dedi. 
 
'YÜREKLENECEK'
 
28 Haziran 2014 tarihinden önce işlenmiş olan suçların Türk Ceza Kanunu’nun cinsel suçlara ilişkin maddeleri hatırlatan Yazıbağlı,  çocuğun cinsel istismarı, cinsel saldırı suçu, reşit olmayanla cinsel ilişki ve uyuşturucu ticaretine ilişkin bir düzenleme getirilerek cinsel amaçlı işlenmiş bütün suçları kapsadığını ifade etti. Koşullu salıverilme süreleriyle denetimli serbestlik sürelerinin değiştiğine dikkat çeken Yazıbağlı, daha önce denetimli serbestlik, koşullu salıverme süresinin bitimine bir yıl kala, denetimli serbestliğe geçirildiğini, bu sürenin üç yıla çıkarıldığını kaydetti. Koşullu salıverilme süresinin bitimine üç yıl kala kişiler dışarı çıkacaklarını hatırlatan Yazıbağlı, “Burada da devletin kendisine karşı işlediğini düşündüğü suçlar kapsam dışı tutarak yapılmış ama yaralama suçları hala işin içerisinde ve bu oldukça endişe verici. 30 Mart tarihinden önce işlenmiş olan suçlarda örneğin altı yıl alan biri kasten yaralama suçunda dolayı herhangi bir hapis cezası ile karşılaşmayacaklardır. Bu da suç potansiyeli olan kişileri yüreklendirecektir” diye belirtti. 
 
İMAM NİKAHIYLA KORUMA!
 
Kadına yönelik şiddet ve çocuğa istismarına ilişkin yasasının henüz geçmediğini ama bunun an meselesi olduğunu vurgulayan Yazıbağlı, hükümetin her fırsatta bir gece vakti bir torba yasası olarak geçirmeye çalıştığını aktardı. Aile hayatını korumak adı altında geçirilen tasarının kan dondurucu olduğunu vurgulayan Yazıbağlı, evlenme yaşının 2002 yılında yapılan değişiklikle kız ve erkek çocukları için 16 yaş olarak belirlendiğin söyledi. İnsanların dini gerekliklerinin bahane edildiğini vurgulayan Yazıbağlı, “İmam nikahını daha legal bir hale getirip korumaya çalışıyorlar.13 yaşındaki bir çocuğun gelin olabileceğini kabul eden bir devlet anlayışı çok korkunç bir anlayıştır ve kabul edilemez” diye ifade etti. 
 
HUKUK GARABETİ
 
Türkiye’deki cezaevlerinin doluluk oranına dikkat çeken Yazıbağlı, salgına hazırlıksız yakalanan Türkiye’nin cezaevleri konusunda çözümsüzlük yaşadığını söyledi. Yazıbağlı, yaklaşık 300 bin kişinin cezaevinde bulunduğunu bunların birçoğunun tutuklu ve hükümlülerden oluşmasına rağmen tutukluluk şartlarına ilişkin bir düzenleme getirilmediğine belirtti. “Hala bir twit attığı için tutuklanan kişiler var” diyen Yazıbağlı, “Bir düzenleme yapılıyorsa herkes için eşit bir şekilde yapılmalıdır. Bazı suçların ayrıldığını görüyoruz. Yapılan düzenlemelerin kendisi evrensel ceza anlayışı ruhuna aykırıdır. Yapılan indirimlerin tehlikesini hukuk açısından bir garabet olarak görüyorum” dedi.
 
MA / Esra Solin Dal