‘Kadın şikayetini çekse de korunma sürmeli'

  • kadın
  • 10:31 10 Haziran 2020
  • |
img

MUĞLA - Boksör Selim Ahmet Kemaloğlu tarafından öldürülen Zeynep Şenpınar’ın dava sürecini takip eden Muğla Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyesi Alev Öztürk, yasaların uygulanması durumunda Zeynep’in yaşayabileceğini söyledi. 

Muğla'nın Menteşe ilçesinde üniversite öğrencisi Zeynep Şenpınar (22), 24 Mayıs’ta boksör Selim Ahmet Kemaloğlu tarafından evinde öldürüldü.  Şenpınar’ın katledilmeden 2 hafta önce Kemaloğlu’ndan şiddet gördüğü için emniyete başvurduğu ve 15 gün evden uzaklaştırma cezası verildiği ancak karardan sonra şikayetini geri aldığı ortaya çıkmıştı. 
Dava sürecinin takibini yapmak için başvuruda bulunan Muğla Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Avukat Alev Öztürk, davanın soruşturma aşamasının sürdüğünü ve zanlının hastanede tedavisi ardından 5 Haziran’da ifadesi alındıktan sonra tutuklandığını söyledi. Öztürk, gizlilik kararı nedeniyle avukatlar olarak dosyayı göremediklerini ifade etti.  
 
YASALARLA CİNAYET ÖNLENEBİLİRDİ
 
Kemaloğlu’nun Şenpınar’a daha önce de şiddet uyguladığını belirten Öztürk, şikayete rağmen Şenpınar’ın korunamadığını ve ölümün de ilgili yasaların uygulanmamasından kaynaklandığını söyledi. Öztürk, 6284 sayılı yasanın uygulanması durumunda Şenpınar şikayetinden vazgeçse bile devletin kadını koruması gerektiğini söyleyerek, “Kadınların her ne sebeple olursa olsun şikâyetini geri çekerse de devletin yasaları uygulanıp katledilen kadınları koruyabilirdi. Şenpınar’ın cinayeti önlenebilirdi. Bir kadın bir erkek tarafından şiddete uğruyorsa,  gelip devletin adalet sistemine sığınıyorsa şikâyetinden vazgeçse bile siz devlet olarak onu korumakla mükelleftir” diye konuştu.    
 
DOSYALARA GİZLİLİK KARARI KONUYOR
 
Kadın cinayetlerinin toplumsal ve hukuki yönlerinin olduğuna dikkat çeken Öztürk, hukuk sisteminde cezasızlık, haksız ve gereksiz indirimlerin kadın cinayetlerini arttırdığını vurguladı. Öztürk, şunları söyledi: “Erkeklerde ben bir kadını öldürsem de alacağım ceza bellidir. Yasalar da beni koruyor gibi bir algı oluşturup cesaretlendiriyor. Her şeyden önce Türk Ceza Kanununda kadına yönelik şiddete ilişkin ayrı bir düzenlemenin olmadığı, eşe karşı işlenen bir şiddet ve cinayet suçundan erkek ağırlaştırılmış olarak cezalandırılıyor. Fakat bir arkadaş bir nişanlı ya da bir sevgiliye karşı işlenen suçlarda ağırlaştırılmış suçlar kapsamında olmuyor. Bu yüzden ilk önce yapılması gereken kadına yönelik şiddet suçunun cezasının ayrı bir şekilde bir an önce düzenlenmesi gerekiyor.” Son zamanlarda kadın cinayetlerinde işlenen dava dosyalarına gizlilik kararlarını eleştiren Öztürk, kadın mücadelesinden rahatsız olan iktidarın cinayetleri de gündemde tutmamak adına bu yolu izlediğine dikkati çekti. 
 
MEDYANIN DİLİ SOKAĞI ETKİLİYOR
 
İktidarın kendi tekeline aldığı medya aracılığıyla söylemlerini, anlayışını topluma yansıttığını belirten Öztürk, bu eril dilin erkeğin sokaktaki ve evdeki tutumuna etki ettiğini söyleyerek, “Çünkü o kalemler bilinçli bir şekilde bunu sürekli tetikliyor. Kullanılan eril dil kadın ötekileştirilmesi, kadının aciz gösterilmesi o siyasal İslam söylemleri doğrultusunda sadece anne rolü evde eşine hizmet eden bir kadın profili çizmeye çalışılması ve sürekli kullanılan eril dil toplumu çok olumsuz etkisizleştiriliyor” dedi.