Dilleri tehlike altında olan halklardan anadilde eğitim talebi

img

ARTVİN - Dilleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan Laz ve Hemşinler, gençlerin dille olan bağlarının her geçen gün zayıfladığına dikkati çekerek, çözümün anadilde eğitim olduğunu söyledi.

Anadolu ve Mezopotamya topraklarında yaşayan halklar, dilleri ve kültürlerini yaşatmak için yıllardır egemenlere karşı büyük bir mücadele veriyor. Buna rağmen birçok dil "tekçi sistemin" asimilasyon kıskacından kendisini kurtaramadı. Asimilasyona karşı halen ayakta kalan diller ise yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Doğu Karadeniz bölgesinde konuşulan Lazca ve Hemşince de bu diller arasında.
 
Birleşmiş Milletler Eğitim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) geçtiğimiz yıl 21 Şubat Dünya Anadil Günü dolayısıyla hazırladığı rapora göre hem Lazca hem de Hemşince "kesinlikle tehlikede olan diller" arasında yer aldı. Artvin ve Rize gibi illerde konuşulan iki dilin de eğitim dili olmaması gelecek nesile aktarılmasını zorlaştırıyor. İki dile ilişkin çalışma yürüten kurumların yaptıkları araştırmalar da bu durumu destekliyor. Laz Enstitüsü’nün seçmeli derslerle ilgili hazırladığı rapora göre son 3 yıldır Lazca sınıf açılmadı.  
 
Artvin’de yaşayan Laz ve Hemşin yurttaşlar anadil noktasında yaşadıkları sorunları anlattı. 
 
ÜST KİMLİK ÇABASI
 
Borçkalı bir Laz olan Şendoğan Yazıcı, egemenlerin Anadolu’da yaşayan halkların dilleri ve kültürlerini unutturmaya yönelik çalışmasının "sistematik bir çalışma" olduğunu kaydetti. Doğu Karadeniz’de yaşayan halklar için Doğu Karadenizli üstü kimliğinin yaratılmaya çalışıldığını belirten Yazıcı, “Bölgede Rumlar, Gürcüler, Lazlar, Hemşinler var. Bu halkların dilleri ve kültürleri yokmuş gibi davranılıyor. Doğu Karadeniz ağzının Lazlara ait olduğu gibi bir yanlış inanış var. Biz kendimizi aslında Karadenizli olarak da saymıyoruz. Güney Kafkasya’da yaşayan 5 bin yıllık bir halkız. Lazca da binlerce yıldır konuşulan, kendi içinde şiveleri olan bir dildir” dedi. 
 
GELECEK NESİLE AKTARILMASI
 
Lazca'nın "da" ve "uy" gibi ifadeler kullanılarak aşağılandığını kaydeden Yazıcı, “Anadili sadece yaşlıların konuştuğu bir dil olarak görmektense bu dil ile okuyup, konuşup ve eğitim alabildiğimiz bir hale getirmeliyiz. Diller ve kültürler yaşayarak gelecek nesle aktarılabilir” diye belirtti. 
 
YÜREĞİN KAPISI: ANADİL
 
Batı Karadeniz’de doğup büyüdükten sonra Artvin’e geldiğini aktaran Hopalı Laz Şefik Kalkan, “Ana vatanıma döndüğümde kendi anadilimin yüreğe geçirgenliğini daha iyi hissetmeye başladım” dedi. Lazca konuştukça Türkçe söylendiğinde anlamını yitiren cümlelerden keyif almaya başladığını ifade eden Kalkan, tüm Karadeniz’in Laz diye bilinmesine karşın kendilerinin ayrı bir millet olduğunu vurguladı. “Nana Nena, gurişi nek'na ren (Anadil yüreğin kapısıdır)” sözünün kıymetini daha sonradan anladığını dile getiren Kalkan, yeni nesillerinde anadillerini öğrenmesi gerektiğini vurguladı.  
 
SANATIN ETKİSİ
 
Son yıllarda özellikle gençlerin Lazcaya olan ilgisinin çoğaldığını ve bunun da sanatçı Kazım Koyuncu’dan kaynaklandığını söyleyen Kalkan, “Zonguldak’ta yaşarken bu bölgenin çocuklarına ‘naber Laz’ dediğimde ‘annem babam Laz ama ben değilim’ derlerdi. Fakat Kazım Koyuncu Lazca şarkılar söylemeye başladıktan sonra O çocuklar ‘biz Lazız’ demeye başladılar. Şimdi birçok yerde insanlar diline sahip çıkıyor. Anadilimizden vazgeçmeyelim. Yüreğinize seslenen en güzel dil anadilinizdir. Diğer bütün diller size yabancı kalacaktır” diye konuştu. 
 
‘LAZIN DİLİ LAZCADIR’
 
Diller üzerindeki asimilasyon politikalarının devam ettiğine dikkati çeken Hopalı Laz Şükrü Mısırlıoğlu, Lazcanın ortadan kaldırılmak istendiğini belirtti. Lazcanın 35 harflik alfabesi olan zengin bir dil olduğunu aktaran Mısırlıoğlu, şunları söyledi: “Lazca, tek kelime ile bir cümlede anlatabileceğin şeyi söyleyebileceğin bir dildir. Genç nesil dile bakarken 'bunu nerede kullanacağız' diyor. Halbuki Lazın dili Lazcadır. Bunun için de bizim kuşağın dilin önemini anlatması lazım. Bunu sevdirmek lazım insanlara. Sadece ekonominin değil, insanın kendi benliğinin insanı yaşatabileceğini çocuklara aşılamak lazım. Ben resmi dairelere gittiğimde Lazca konuşurum. Şovenist gibi eleştiriler alıyorum ama katledilmiş bir halkın şovenizmi mi olur?” 
 
KAMUSAL ALANIN ÖNEMİ
 
Yazılı kaynak eksikliği ve coğrafi yapının Lazcanın ilçelerde bile farklılık göstermesine neden olduğunu ifade eden Hopalı Laz Meryem Özçep, bu durumun ortadan kaldırılabilmesi için Lazcanın yazılı bir dile dönüşmesi gerektiğini vurguladı. “Anadil bir hak meselesidir” diyen Özçep, “Bunun için okullarda anadil öğretelim. Bu mücadeleyi sadece okullara da sıkıştırmayalım. Bunu kamusal alanda kullanmadığınızda da dilin etkisi zayıflıyor" diye kaydetti. Özçep, 21 Şubat Dünya Anadil Günü'ne işaret ederek, anadilin yerine hiçbir şeyin koyulamayacağını, hislerin farklı bir dilde anlatıldığı zaman kelimelerin anlamını yitirdiğini söyledi. 
 
OKULDAKİ 'ÖTEKİLEŞTİRİCİ' DİL 
 
Bir dilin yok olmasının yaşama ve kültüre dair her şeyin yok olması anlamına geldiğini söyleyen Hopalı Hemşin Asiye Yalçın, eğitim hayatı başladığı andan itibaren dile hakimiyetinin yavaş yavaş yok olmaya başladığını dile getirdi. Okul hayatında sık sık "Okulda Hemşince konuşma, kaba bir dil, kızarlar, ötekileştirirler" şeklinde söylemlerle karşı karşıya kaldığını aktaran Yalçın, "Bu cümlelerle aslında dilde gerileme dönemim başlamıştı. Okulun, bu dilin gramer ve konuşma olarak daha da beslenmesi ve geliştirilmesi gereken bir yer olduğunu uzun bir zaman kavrayamadık. Ta ki yok olma ile karşı karşıya gelene kadar” dedi. 
 
‘KONUŞURSAK DİLİ YAŞATIRIZ'  
 
Bir dilin yaşaması için o dil ile konuşmaktan asla vazgeçmemek gerektiğinin altını çizen Yalçın, Hemşinlilerin kültüründe olan anonim eserlerin yeniden üretilmesi ile de dilin korunabileceğini belirtti. Yalçın, Hemşin kültürüne dair GOR Dergisi'nde öykü yazdığını kaydeden Yalçın, "Bu dilin yaşamasında gelecek nesillere aktarılmasında küçük de olsa  bir faydamın dokunması beni mutlu ediyor” dedi. Çerkes Federasyonu ve Laz Enstitüsünün dil konusundaki çalışmalarına değinen Yalçın, kendilerinin de bu yapılar ile birlikte kurulan bir ağda Hemşince üzerine çalışmalar yaptıklarını paylaştı. Yalçın, “21 Gyucuğ Aşxari Mayrilizui Ore Mubaağ Elli! (21 Şubat Dünya Anadil Günü kutlu olsun!)” mesajıyla tüm Hemşinleri dillerini sahiplenme çağrısı yaptı.  
 
DİLLERE ÖZGÜRLÜK
 
Gençlerin dillerini sadece kendi aralarında gizli bir şekilde konuşmak istediğini ifade eden Kemalpaşalı Hemşin Canan Özkan ise, "Öğrenciler öğretmene soramadıkları şeyleri kendi aralarında Hemşince sorarlar. Gençler bir araya geldiklerinde Hemşince konuşurlar ama konuşma arasında çok fazla Türkçe kelime de kullanılır. Hemşince yazılı bir dil olmadığı için zaten sadece konuşma dili olarak kalmış. Küçüklüğümüzde Hemşince konuştuğumuz zaman büyükler bizi ‘Hemşince konuşma’ diye uyarırdı. Okullarda ise öğretmenler uyarırdı. Bunun içinde sürekli Türkçe konuşma gereksinimi duyduk” diye konuştu. 
 
Hemşincenin yaşatılması gerektiğini vurgulayan Özkan, sahip çıkılmaması halinde Hemşincenin de yok olacağı uyarısında bulundu. Özkan, Hemşince başta olmak üzere diğer tüm dillerin özgür ve eğitim dili olması gerektiği çağrısı yaptı. 
 
ANADİLDE EĞİTİM TALEBİ
 
Kemalpaşalı Hemşin Birsen Özkan de dillerinin yaşaması için anadilde yayın yapan kanalların kurulması gerektiğini ifade etti. Özkan, "Çocuklarımızın anadillerinde konuşmalarını istiyoruz. Şimdi biz konuşuyoruz ama nesiller sonra bu dil konuşulmayacak. Kendi çocuğumla anadilimde konuştuğumda anlamıyor. Okullarda nasıl İngilizce, Almanca öğretiliyorsa biz de çocuklarımıza anadillerinin öğretilmesini istiyoruz" ifadelerini kullandı. 
 
MA / Tolga Güney