Öcalan: AKP 2013 yılından onur, 2015’teki pratiğinden de utanç duymalı

img

ANKARA- AKP’nin, çözüm sürecinin başladığı 2013 yılından onur duyması gerektiğini belirten HDP’li Ömer Öcalan, “Ama 2015 yılındaki pratiğinden utanç duymalıdır. Sri Lanka modelini 2015 yılından bu yana uygulamaya çalışıyorsunuz” dedi.

Bütçe görüşmelerinde konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile devlet arasında 2013 ile 2015 yılları arasında sürdürülen çözüm sürecine dair konuştu. AKP’li milletvekillerinin, ülkenin içinde bulunduğu çatışmalı süreçten dolayı 40 yıldır 1,5 trilyon harcandığına dair yaptıkları açıklamaları hatırlatan Öcalan, “Bugün yaptığımız bütçenin yaklaşık 10 katı. Biz eğer burada bu çatışmalı sürecin önünü alabilirsek, bir zemin yaratabilirsek bu ülkeye birçok katkımız olur kıymetli arkadaşlar. Yolsuzlukta, yoksullukta maalesef ülke zirve yapmış” dedi.

‘AKP 2013 YILINDAN ONUR DUYMALI’

AKP’nin çözüm sürecinin başladığı 2013 yılından onur duyması gerektiğini dile getiren Öcalan, “İki yıl boyunca bu ülkede, bu ülkenin evlatları yaşamını yitirmedi, kan dökülmedi ama aynı AKP 2015 yılındaki pratiğinden utanç duymalıdır. Neden bunu söylüyorum? 2015-2020, beş yıldır ülkemiz iflah olmuyor. Çatışma, savaş, ekonomik buhran, akan kan, yaşanan birçok toplumsal sorun kendini açık bir şekilde göstermektedir. Bu koşullarda, bu işin önünü alamazsınız. Bakınız, Sri Lanka modelini 2015'ten bu yana uygulamaya çalışıyorsunuz. 2014'te Millî Güvenlik Kurulunda alınan kararlar Sri Lanka modelini kendine örnek alan kararlardır. Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Sri Lanka'da nasıl süpürme hareketiyle Sri Lanka devlet güçleri Tamil halkının üzerinden geçtiyse, 80 bin civarından sivil katledildiyse, siz 2015'ten 2020'ye kadar -ve son günlere geliyoruz- bunu yapmaya çalışıyorsunuz” ifadelerini kullandı.

‘ORDUYU ŞEHİR MERKEZİNE İNDİRDİNİZ’

Öcalan, çözüm sürecinin bitirildiği 2015 yılından sonra yaşananları ise şöyle anlattı: “Orduyu şehir merkezine indirdiniz. Büyük bir çatışma ve çözümsüzlüğü tırmandırdınız. Nefret tohumları, çatışma tohumları bir üst seviyeye çıktı. Buradan ben Tahir Elçi'yi rahmetle, saygıyla anıyorum. O dönem Partimizin İl Eş Başkanıydım. Sur'da, Cizre'de, Nusaybin'de, Derik'te, Hakkâri'de, Yüksekova'da çatışmalı bir süreci yaşıyorduk. Kimileri Tahir Elçi'yi linç etmeye çalıştı. Tahir Elçi o dönem Mardin'e geldi, Mardin Baro Başkanıyla, size yakın olan bir Baro Başkanı Çelebi Araz'la orada bir yerde oturduk. Tahir Elçi, ‘Biz ne yapabiliriz? Cizre'de insanlar diri diri yakıldı. Biz bir koridor açmalıyız, bir kanal açmalıyız ki Türkiye halkları arasındaki bu nefret, bu çatışmalı durumu bir an önce ortadan kaldırmalıyız’ dedi. Biz bir müddet bunun üzerine konuştuk, tartıştık, iki gün sonra -Derik'te de sokağa çıkma yasağı vardı- internete düştü, Tahir Elçi Diyarbakır'da yaşamını yitirmiş. Faili meçhul olarak gitti. Hamasetle, öfkeyle bu işi çözemezsiniz, aklıselim bir yöntemle bu işi çözebiliriz.”

‘İKTİDARIN DEĞİŞME İHTİMALİ YÜKSEKTİR’

Kürtler olarak milyonlarca halkı temsil ettiklerine değinen Öcalan, “Tabii ki Tamil halkına benzemeyiz. Biz burada anlatıyoruz en samimi duygularımızla, bu iş nasıl çözülür, bu iş nasıl barışa gider, bu işte demokratik yöntemleri nasıl işletiriz? Bakınız, buraya akıl sağlığı yerinde olmayan yöneticiler gelip çığlık atmaktadır. Bu, aynı zamanda ‘etki-tepki’ meselesidir. Siz kendi tabanınızı, kendi taraftarlarınızı motive ederken aynı zamanda karşı tarafı da karşıyı da motive ediyorsunuz, ilişkileri daha da sertleştiriyorsunuz. İktidarın değişme ihtimali yüksektir. Yarın bir gün hangi parti, hangi hükûmet gelirse elbette bu masaya dönecektir. Bu masanın yöntemleri farklı olabilir, modelleri farklı olabilir ama bu yaşanan gerçekliği görmeliyiz” diye belirtti.  

‘HDP’Yİ KİMSE KAPATAMAZ’

Ekonomideki kötü durumun da Kürt meselesinin sonuçlarından biri olduğuna vurgu yapan Öcalan, “Bu yaşanan çatışmalar da Kürt meselesinin sonucudur, biz bu perspektifle bakıyoruz, işi bu yaklaşımla ele alıyoruz. Kürt'ün dilini burada ‘bilinmeyen dil’ yazdırıyorsunuz, ‘x’ yazıyor karşılığında. Siz nasıl bütünleştireceksiniz? Sizin sıralarınızda da Kürt milletvekilleri var -gerçi siz ‘Kürk kökenli’ diyorsunuz- evlerinde ailesiyle bu dili konuşuyorlar. Burada, en azından bu dilin hürmetine kimi adımlar atılabilir. Emin olun size zarar vermeyecek, Kürt halkı içerisinde de zarar vermeyecek. Burada, Kürt diline ‘bilinmeyen dil’ demek büyük bir kayıptır. Diğer yandan, HDP'yi kimse kapatamaz. Niye HDP'yi kimse kapatamaz? Hiçbir karanlık güç de kapatamaz. HDP, bir tabela değildir, bunu çok iyi bilin. HDP hakikattir. Hakikat aşktır, aşk da özgür yaşamdır” ifadelerini kullandı.