Türkiye'den 'Şengal'e operasyon' talebi

img

HABER MERKEZİ - KNK Eşbaşkanı Zeynep Murad, Türkiye’nin Şengal’e askeri operasyon yapmak için Irak'tan talepte bulunduğu yönünde bilgiye ulaştıklarını paylaşarak, "Türkiye'nin DAİŞ eliyle gerçekleştiremediğini, fiili olarak gerçekleştirmek istediğini" söyledi.

Federe Kürdistan Bölgesi yönetiminde olan Kürdistan Demokratik Partisi'nin (KDP), Türkiye’nin yönlendirmesiyle Irak Hükümeti ile ortak attıkları adımların son adresi, Êzidîlerin yüz yıllardır yaşadıkları Şengal toprakları oldu. PKK’nin bulunduğu Zînî Wertê bölgesine geçtiğimiz yılın Nisan ayında bir grup pêşmerge gücünü konumlandırılmasıyla provokatif yaklaşım sergileyen KDP, bunu Garê ve Metîna bölgelerine güç kaydırıp, kontrol noktaları oluşturmakla sürdürdü. Atılan bu adımların peşi sıra  Irak merkezi hükümetiyle 9 Ekim 2020’de “Şengal Anlaşması” imzalandı. 
 
Bu anlaşmayla maruz kaldıkları DAİŞ saldırısı sırasında her iki gücün kendilerini yalnız bırakması üzerine Şengal halkının kendilerini savunmak üzere oluşturduğu Êzîdxan Asayiş Güçleri’nin dağıtılması amaçlanıyor. Söz konusu anlaşmaya karşı çıkan Şengalliler, Êzîdxan Asayiş Merkezi önünde 56 gündür oturma eylemini sürdürüyor. 
 
Atılan bu adımlarla Kürt güçler arasında çatışma riskinin ortaya çıkması üzerine acil toplanan Kürt Ulusal Kongresi (Kongreya Netewî ya Kurdistanê-KNK), tansiyonu düşürmek için bir Kriz Masası oluşturup, farklı siyasi parti ve sivil toplum örgütleriyle temaslarda bulundu, tarafları diyalog ve müzakereye davet etti.
 
Bu temaslar sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait savaş uçakları tarafından bölgeye yönelik farklı tarihlerde gerçekleştirilen hava saldırılarında, çok sayıda sivil yaşamını yitirip, yaralandı. Bu saldırılar nedeniyle Türkiye’ye tepki göstermeyen KDP yönetimi, PKK’yi suçlamayı tercih etti.
 
Bölgedeki gerilim devam ederken, Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, beraberindeki heyetle birlikte 18 Ocak'ta Irak’a dikkat çekici bir ziyarette bulundu. Bağdat’ta Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih ve Başbakan Mustafa el-Kazımi ile görüşen Türkiye heyeti, buradaki temaslarının ardından Federe Kürdistan Bölgesi’ne geçerek, KDP Genel Başkanı Mesut Barzani’nin yanı sıra Federe Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani ve Başbakanı Mesrur Barzani ile görüşmeler gerçekleştirdi.
 
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yapılan bu ikili görüşmeler sonrasında İstanbul Üsküdar’da kıldığı son Cuma namazı çıkışında, gazetecilerin Şengal’e ilişkin yönelttiği bir soruya şu cevabı verdi: “Ortak operasyonları filan her zaman yapmaya hazırız ama bunları açıklamak suretiyle bu operasyonlar yapılmaz. Her zaman benim bir sözüm var; 'Bir gece ansızın gelebiliriz'. Olay budur.” 
 
Erdoğan’ın bu sözleriyle gözler yeniden Şengal’e dönerken, KNK Eşbaşkanı Zeynep Murad, Türkiye’nin Şengal’e askeri operasyon yapmak için Irak hükümetinden talepte bulunduğunu ifade etti. Zeynep Murad, Şengal’in durumu, KDP’nin yaklaşımı, Türk heyetinin bölgedeki temasları ve bölge halkının bu temaslara bakışına ilişkin sorularımızı yanıtladı. 
 
Hulusi Akar ve Yaşar Güler’in de yer aldığı Türk heyetinin Irak ve Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki temasları hakkında ne düşünüyorsunuz?
 
 
Iraklı yetkililerinden aldığımız bilgiye göre; Türkiye, ordusunun Şengal’e girmesi için talepte bulunmuş. Yapılan bu görüşmelerde Türkiye’nin bir diğer temel talebi de PKK’nin Başur’daki varlığının sonlandırılması olmuş.
 
Türkiye ilk günden beri böyle bir görüşme gerçekleştirmek istiyordu. Türkiye’nin bugüne kadar bölgede, Irak yetkilileri ile gerçekleştirdiği hiçbir görüşme olumlu geçmedi. Türkiye bu son görüşmesinde de gözle görülür bir kazanım elde etmedi. Iraklı yetkililerinden aldığımız bilgiye göre; Türkiye, ordusunun Şengal’e girmesi için talepte bulunmuş. Yapılan bu görüşmelerde Türkiye’nin bir diğer temel talebi de PKK’nin Başur’daki varlığının sonlandırılması olmuş. Türkiye’nin bu talepleri her iki hükümet tarafından da halen cevaplanmış değil ve bu taleplerin henüz olumlu karşılanmadığı söyleniliyor.
 
Türkiye Şengal’den niye rahatsız? Şengal’e askeri operasyon yapmak istemesinin amacı nedir? 
 
Türkiye bu görüşmelerle Başur’a girmek istiyor. Bu görüşmeler bizim açımızdan önemlidir ve Türkiye’nin taleplerinin karşılanması taraftarı değiliz. Erdoğan’ın talepleri hiçbir şekilde karşılanmamalıdır. Türkiye’nin, Kürdistan topraklarında ne işi var? Ya da Milli Savunma Bakanı’nın Başur’da ne işi var? Türkiye’nin amaç ve planı sadece PKK’yi yok etmek değil, bununla birlikte Kürdistan topraklarının tümünü işgal etmektir. Bu yolla Başur’da büyük bir alanı etkisi altına almak istiyor. Bu istenilen alan içinde Mesul ve Kerkük de var. Kısacası bu işgal ile birlikte Osmanlı Devleti’nin eski haritasını yenilemek istiyorlar. Misak-i Milli’yi tekrar canlandırmak istiyorlar. 
Bundan kaynaklı burada bulunan birçok kesim bu görüşmeleri bir tehdit olarak değerlendiriyor. Bu kirli plana karşı burada bulunan siyasi parti ve kuruluşları bir araya getirme gibi bir çabamız var. Çünkü şunu çok iyi biliyoruz ki Türkiye bu kirli planlarından vazgeçmeyecek ve bu planlarını gerçekleştirmek için de her türlü yol ve yönteme başvuracaktır. 
 
 Türk heyetinin temaslarının akabinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Şengal’e yönelik “ortak operasyon” yönündeki arzusunu yansıtan son açıklamalarına nasıl yaklaşıyorsunuz?  
 
Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın bölgedeki görüşmelerden hemen sonra Erdoğan Şengal’e saldırı sinyali verdi. Türkiye sadece Şengal’e değil, aynı zamanda Rojava’nın Dêrik kentine de saldırıda bulunmak için bir takım hazırlıklar içinde. Kürdistan’ı işgal etmek için Erdoğan’ın çok büyük planları var. DAİŞ eliyle gerçekleştiremediğini, Türkiye fiili olarak gerçekleştirmek istiyor. Bu planın bir parçası da Êzidî toplumunu kırımdan geçirmektir. Şu anda DAİŞ’in yol ve yöntemiyle hareket ediyorlar. Bu son görüşmede aynı zamanda Erbil ve Bağdat arasında imzalanan “Şengal Anlaşması”na da ortak olmak istedi. Bundan dolayı şuanda çok hassas bir süreçten geçiyoruz. Bu nedenle her bir Kürdün Êzidî toplumuna karşı görev ve sorumluluğunu yerine getirip, olası bir saldırıya karşı Êzidîleri koruması gerekir. Bu anlaşma imzalandığı günden beri Êzidîler alanlarda ve direniyor. Türkiye hükümeti işgal planını Êzidîler üzerinden başlatmak istiyor. Hepimizin bu konuya ciddi yaklaşmamız gerekiyor. Bulunduğumuz her alanda bu anlaşmaya karşı mücadelemizi büyütmemiz gerekiyor. 
 
Türkiye sadece Şengal’e değil, aynı zamanda Rojava’nın Dêrik kentine de saldırıda bulunmak için bir takım hazırlıklar içinde. Kürdistan’ı işgal etmek için Erdoğan’ın çok büyük planları var. DAİŞ eliyle gerçekleştiremediğini, Türkiye fiili olarak gerçekleştirmek istiyor.
 
 Türk heyetinin bu ziyaretlerine yönelik bölgedeki siyasiler, STÖ’ler ve halkın tepkileri ne yönde? 
 
Bölge halkı ‘İşgal Planı’na karşı tepkili. Kadınlar, gençler, aydınlar ve toplumun her kesiminden insanlar alanlara çıkarak ziyarete tepkisini gösterdi. Toplumun her kesimi bu plana karşı alanlarda ses verdi. Asayiş Güçleri’nin şiddetine ve engellemelerine rağmen halk direniş sergiledi. Siyasi alanda da ziyarete yönelik tepkiler halen devam ediyor. Ama bu tepkiler yeterli oldu diyemeyiz. Bundan kaynaklı daha büyük bir mücadele ağına ihtiyaç var. Özellikle de böylesi süreçlerde kadınların rol ve misyonunu göstermesi gerekir. Son dönemde yapılan eylemlerin altında sadece ekonomik krizin olmadığını, aslında mevcut iktidara karşı birikmiş bir öfkenin de olduğunu gördük. Eylemler, hükümetin ekonomik, adalet ve hukuk sistemine karşı bir hamleydi. Bölge halkı yaşanan ekonomik ve siyasi sorunlardan dolayı hükümetten farklı çözümler talep ediyor. Halk kendi topraklarında ekonomik kriz ve siyasi kriz istemiyor. Halk, yaşanan bütün sorunların nedeninin Türkiye olduğunu biliyor. Çünkü işgal sadece askeri güçle gerçekleşmiyor. Şu an Türkiye her taraftan Başur’u işgal etmeye çalışıyor. Türkiye aynı zamanda Başur’a yönelik bir fikir işgalciliği de gerçekleştiriyor. Bu planlara karşı etkili olmak için örgütlü bir duruş ve ciddi bir duyarlılık gereklidir. 
 
KNK olarak Kürt coğrafyasında kışkırtılmak istenen savaş politikalarına karşı nasıl bir tutum sergiliyorsunuz? 
 
Türkiye’nin Kürdistan’da bir iç çatışma gerçekleştirmek gibi bir amacı var. Ama çok açıktır ki Kürdistan topraklarını işgal etmek için de özel bir plan hazırlıyor. Garê’den diğer noktalara kadar ciddi bir askeri hareketlilik olduğunu gördük. KNK olarak bu konuya ciddi yaklaştık. Bölgedeki krize karşı günlük toplantılar gerçekleştirdik. Bu toplantılarla olası bir çatışmaya engel olmak istedik. Eğer ki bir çatışma söz konusu olursa Kürtler üzerinde bunun olumsuz etkisi yüzyıl kadar sürecektir. Bunda bir Kürt kazanımı olmayacak, aksine bir düşman kazanımı olacaktır. Bundan kaynaklı KNK olarak bir heyet oluşturduk. Burada bulunan sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler ile bir araya gelerek toplantılar gerçekleştirdik. Yaptığımız her toplantıda da var olan çelişkilerin silah yoluyla değil, diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini belirttik. Özellikle KCK ve KDP’nin birbirleriyle görüşmesi ve bunun üzerinde değerlendirmeler yapmasını istedik. Bu talebimize KCK’den olumlu cevap aldık ancak KDP bu talebimize henüz herhangi bir cevap vermedi. Kendilerinden cevap bekliyoruz. 
 
 Her iki  güç arasında diyalogu sağlamaya yönelik attığınız başka adımlar var mı ya da olacak mı?
 
 
Erdoğan’ın plan ve amaçlarına karşı Kürt kazanımlarını korumamız gerekiyor. Sadece korumakla da yetinmememiz gerekiyor. Bugün büyük kazanımlar elde etmek için elimizde büyük fırsatlar var. Bu da ulusal birlik ve ittifakla mümkündür.
 
Diyaloğu büyütmek için geçtiğimiz günlerde online bir konferans gerçekleştirdik. Bu konferans, Kürdistan’ın dört tarafından büyük bir katılımla gerçekleşti. Bu konferansın sonucunda diyalogun sağlanması için bağımsız bir heyetin oluşması ve bu heyette halk tarafından sevilen kişilerin yer alması yönünde karar aldık. Yaptığımız diğer bir çalışma bu oldu. Oluşturulacak bu heyette 11 kişi yer alacak. Aynı zamanda farklı konferanslar düzenlemek için de hazırlıklarımız var. Koronavirüsten kaynaklı bu görüşmeleri yüz yüze gerçekleştirmek zor ama KNK olarak online olarak çalışmalarımız devam ediyor. Aynı zamanda bölgedeki farklı parti milletvekilleri ile de ortak bir çalışma yürütüyoruz. Yine KNK Kadın Diplomasi Komisyonu olarak da işgalci planlara karşı geniş bir çalışma yürütüyoruz. Dolayısıyla ulusal birlik ruhuyla sorunların üstesinden geleceğimize inanıyoruz. 
 
Sizce böylesi bir süreçte Kürt kurum ve kuruluşlarının tutumu ne olmalı ve nasıl bir tavır sergilemeli?
 
Bugün bütün Kürt kurum ve kuruluşların üzerinde ciddi bir tehdit var. Hassas bir süreçten geçiyoruz. Bunun için de bütün Kürtler üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Erdoğan’ın plan ve amaçlarına karşı Kürt kazanımlarını korumamız gerekiyor. Sadece korumakla da yetinmememiz gerekiyor. Bugün büyük kazanımlar elde etmek için elimizde büyük fırsatlar var. Bu da ulusal birlik ve ittifakla mümkündür. Herkes Kürt halkının menfaatlerine göre hareket etmelidir. Biliyoruz ki Kürdistan’da demokratik koşullarda yaşamak her Kürt’ün hakkıdır. Bunun için de Kürt ulusal birliği gereklidir. Ulusal birliği sağlamak için de kapılar açık. Büyük fırsatlar var elimizde. Bunun içinde de ayrıca büyük çabalarımız var. Bu çabalarımızla yapılmak istenilen her planın önünde durabilir ve beraberinde kazanım getirebiliriz. Kürt halkının bu inancı ve gücü var. 
 
MA / Zeynep Durgut