Kart: ‘Yeni anayasa’ ile tek adam rejimine meşruiyet aranıyor

img

ANKARA - “Yeni anayasa” açıklamasının taktiksel olduğunu belirten dönemin Anayasa Uzlaşma Komisyonu eski üyesi CHP’li Atilla Kart, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “tek adam rejimine” meşruiyet sağlamayı amaçladığını söyledi. 

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “vakti geldi” diyerek açıkladığı “yeni anayasa” tartışmaları devam ediyor. Muhalefet ise açıklamayı “gündem değiştirme” ve “yeniden seçilebilmenin arayışı ile başkanlık sistemini güçlendirme” olarak yorumladı. 12 Eylül 1980 darbesi sonrası oluşturulan ve darbeci Kenan Evren ile özdeşleşen 82 Anayasası’nın değiştirilerek, yerine demokratik ve toplumsal uzlaşı temelinde bir anayasanın hazırlanması uzun süredir muhalefetin gündeminde yer alıyor.  Bugüne kadar 21 kez değiştirilen 82 Anayasası’na dair 2011 yılında Meclis’te grubu bulunan AKP, MHP, CHP ve BDP’nin ortaklaşmasıyla, Anayasa Uzlaşma Komisyonu kuruldu. 2011-1013 yıllarını kapsayan ve 26 ay boyunca aktif çalışan komisyonda, 4 partinin 60 madde de uzlaşı sağlamasına rağmen çalışmalar tamamlanmadan rafa kaldırıldı. 
 
Dönemin Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi CHP’li Atilla Kart, Erdoğan’ın “yeni anayasa” çıkışını konjöktürel olarak gündeme getirilmiş bir söylem olarak değerlendirdi. AKP iktidarının uygulamalarına bakınca Erdoğan’ın “demokratik anayasa” söyleminin gerçekçi olmadığını belirten Kart, “Ben 14 yıllık milletvekilliğim dönemimde, gerçek anlamda müzakerenin yapıldığını o komisyonda gördüm. Komisyondayken eşit temsil söz konusu olduğu için orada 2 yıl içinde özellikle temel hak ve özgürlükler konusunda ciddi mesafe alındı. Kamuoyu genellikle 60 madde diye konuşuyor ama dört partinin uzlaştığı madde sayısı 99-100 seviyesindedir. Çünkü müzakere, eşit temsil vardı ve çoğunluk dayatması yoktu. Ama diğer 3 partinin demokrasinin temel ilkeleri kapsamında belirli bir mutabakatı sağlamasından kaygı duyan AKP, doğrudan Recep Tayyip Erdoğan eliyle 2013 yılı sonunda fiilen o komisyon lağvetti” dedi.
 
‘SAKAT DEMOKRASİ’ ANLAYIŞI
 
Dönemin Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in aynı zamanda Komisyon Başkanı olduğunu hatırlatan Kart, şöyle konuştu: “Sayın Çiçek’in siyasi parti genel başkanlarına gönderdiği resmi yazışmaya CHP, MHP ve BDP cevap verdi ama AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan cevap vermedi. Yani kendisini TBMM’nin üstünde gören bir sakat demokrasi anlayışından bahsediyorum. Böylesine sakat bir demokrasi anlayışının demokratik bir anayasa yapması söz konusu olamaz. MHP ile kapalı kapılar ardından bir takım görüşmelerin olduğu ve bunun üzerine bir anayasanın gündeme getirilmek istendiğini biliyoruz. Şunu kaygıyla gözlemliyorum: Türkiye’de mevcut kutuplaşma ortamını daha da tırmandırmayı amaçlayan ve gündemi bu sebeple de meşgul etmek isteyen bir taktik anlayıştır. Stratejik olmaktan uzak çünkü stratejide de belirli bir planlama vardır. Ama bu bir strateji bile değil.”
 
ŞARTLAR KAYBEDİLDİ
 
Erdoğan’ın bu taktiksel çıkışla aynı zamanda yeniden seçilmesinin arayışında olduğuna işaret eden Kart, Türkiye’nin serbest seçim şartlarını kaybettiğini söyledi. Kart, “RTÜK, Anadolu Ajansı, TMSF, Basın İlam Kurumu, YSK bu haldeyken bir serbest seçimin olabileceğini ihtimal verebilir misiniz? Bunları konuşmamız gerekiyor. Bu anlamda Türkiye Cumhuriyeti Devleti anayasal kurumalarının hukuk devletine, liyakata göre yeniden yapılandırılmasından söz ediyorum” dedi.
 
MUHALEFETİ UYARDI 
 
“Yeni anayasa” açıklamasına muhalefetin temkinli yaklaşması uyarısında bulunan Kart, “Muhalefetin bu noktada dikkatli, duyarlı olması gerekiyor. Araya 3-4 tane havuç madde konulacaktır. Bu maddelerin dışında kritik 3-4 konu gündeme getirilerek CHP, İyi Parti ve HDP’nin bir şekilde çatışmasını, tartışmasını yaratacak. Böyle bir zeminin yaratılacağını göreceğiz. Yine bunun devamında laiklik ilkesinin zaten fiilen içi boşaltılmış durumda ama anayasal anlamda da içinin boşaltma girişiminin bulunacağını göreceğiz. Bunun dışında geçmişe yönelik olarak özellikle AKP’nin yönetim kademesinin cezasızlık muafiyetini yaratacak bir takım girişimlerinin de olduğunu göreceğiz. Türkiye’de aslında Sayın Recep Tayyip Erdoğan 2023’e giderken, bir genel affın şartlarını yaratıyor. 19 yıllık AKP iktidarında o kadar büyük mağduriyetler, büyük haksızlıklar yaratıldı ki devletin anayasal kurumları öylesine tahrip edildi ki toplumun her kesimi bu haksızlıklardan dolayı mağdur konumunda. Bu anlamda toplumun çok farklı kesimlerinde çok farklı gerekçelerle bir genel af beklentisi yaratıldı ve o genel aftan en çok Sayın Erdoğan ve etrafındaki bir zümrenin yararlanma ihtiyacı var. Böylesine kompleks arayışların olduğu bir dönemdeyiz” şeklinde konuştu.
 
AKP’NİN SAMİMİYETİ! 
 
Kart, 2011-2013 yılları arasında Meclis’te yapılan yeni anayasa girişimleri konusunda AKP’nin başından itibaren samimi olmadığının altını da çizdi. Kart, AKP’nin anayasayla ilgili taktiksel hamlelerine dair şunları ifade etti: “Sayın Erdoğan nasıl olsa CHP bu anayasa yapım sürecini sürdüremez çünkü zaten kendi içinde parçalı durumdadır diye düşünüyordu. Sayın Erdoğan, ‘Bakın ben ne kadar demokrasi konusunda anlayışlıyım, sayısal olarak milletvekili aritmetik olarak çok daha üst seviyede olmama rağmen eşit temsiliyeti kabul ettim. Bu kadar anlayışla davrandım ama görüyorsunuz diğer üç parti de samimi davranmıyor’ deyip başkanlık sistemini dayatacaktı. Ama biz üç parti olarak bu oyunu bozduk. Hal böyleyken AKP’nin bugün için toplumun etnik, inanç, çoğulculuk, eşit yurttaşlık anlamında temsil edileceği bir anayasayı gerçekleştirmeyi, barış ve demokrasi anlamında bir anayasa yapma girişimde bulunacağına ihtimal vermiyorum.”
 
MEŞRUİYET ARAYIŞI
 
AKP’nin “tek adam rejimini” bütünüyle tamamlayamadığı ve “yeni anayasa” üzerinden bu rejime meşruiyet sağlamayı amaçladıklarını belirten Kart, “Anayasalar iki bölümden oluşur. Birinci bölüm devletin çatısı anayasal kurumlar, ikinci bölüm ise yurttaş hukukudur. Biz şu noktaya gelmeliyiz: Yurttaş hukukunda eşitlik yurttaşlığı nasıl inşa ederiz? İki bölümü birbirine karıştırmadan yurttaş hukuku dediğimiz ayrı olacak şekilde bu anayasayı inşa etmeliyiz. Halka bunu anlatmalıyız. Eşit yurttaşlık derken elbette anadil, vatandaşlık, kültürel haklar, BM’nin insani endeksi, bütün bunları göz önüne alan bir eşit yurttaşlık kavramından söz ediyorum” şeklinde konuştu. 
 
MA / Diren Yurtsever