ANKARA - Kadın Meclisi toplantısı öncesi açıklama yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, tüm değerlerin tekçi erkek iktidarın talanıyla yıkıldığını belirterek, kadınların 8 Mart ve Newroz’da iktidara “Korkmuyoruz, sinmiyoruz, kapanmıyoruz” mesajını verdiğini söyledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisine dönük kapatma davası ve yol haritasının ağırlıklı olarak ele alınacağı HDP Kadın Meclisi toplantısı öncesi açıklama yaptı. Buldan, cezaevinde tutuklu bulunan kadınları selamlayarak, “Özgür yarınlarda mutlaka buluşacağız. Kadınların mücadelesini, zaferini hep birlikte mutlaka kutlayacağız! İnanın bundan zerre kadar şüphem yoktur” dedi.
Kadınların güçlü bir mücadelenin içerisinde kararlı bir şeklide yer aldığını vurgulayan Buldan, “Tekçi erkek iktidarın faşist karanlığında dahi olsa zafere her zamankinden daha yakınız. Biz kadınlar her sene 8 Mart’ı kutlarız. Fakat her yıl bir öncekinden daha da güçlü, daha da kalabalık, daha cesur bir şekilde doldururuz alanları. İşte bu 8 Mart’ı da her zaman olduğundan çok daha yüksek bir sesle, her zaman olduğundan daha kalabalık, daha kararlı, daha güçlü kutladık. Gittikçe fütursuzlaşan faşizm, baskı ve zor politikalarına karşı yükselen kadın mücadelemiz bu 8 Mart’ta da alanları doldurdu. Coşkumuzla, moralimizle, cesaretimizle gümbür gümbürüz” diye belirtti.
‘KADIN NEWROZU’
Buldan, şöyle devam etti: “Ne ev hapisleri, ne zindanları, ne kelepçeleri, ne tehditleri, ne binbir türlü hukuk dışıları, 8 Mart’ta kadınları engelleyemedi! Aksine saflarımızı daha çok güçlendirdik. Biz kadınlar yine aynı güç ve moralle Newroz alanlarını doldurduk. Her yerde, her alanda kadınlara savaş açmış tekçi, faşist, erkek tek adam rejimine karşı milyonlarca kadın Newroz alanlarında kadınların yenilemez, ezilemez, bir güç olduğunu gösterdi. Bu yıl ki Newroz kadın Newrozuydu. 2021 Newrozunda kadınlar tekçi erkek iktidara ‘Beni sindiremezsin’ dedi. ‘Beni korkutamazsın’ dedi. ‘Beni kapatamazsın’ dedi. ‘Benim kazanımlarımı bir gece yarısı bir erkek darbesiyle feshedemezsin’ dedi. ‘Kadınlar tekçi erkek iktidara sen teksin ama bak ben milyonlarım’ dedi. ‘Sen zorbasın, zalimsin ama bak ben de korkmuyorum, sinmiyorum, kapanmıyorum’ dedi. Ve demeye de devam edecektir.
TEKÇİ ERKEK İKTİDARIN TALANI
Güneyinden kuzeyine, batısından doğusuna kocaman bir coğrafyanın tüm değerleri bu tekçi erkek iktidarın talanıyla yıkıma uğratıldı. Hukuku devletin bir gereği olmaktan çıkarıp partisinin sopasına dönüştürenler gerçek adaleti toplum için bir hayal haline getirdiler. Ekonomide adil bir bölüşümü değil vurgunculuğu, soygunculuğu esas alanlar ülkeyi adil bölüşümle değil, soygunla, yolsuzlukla yönettiler. Halkın hakkı diye geldiler, bir sana üç bana diye devam ettiler, o kadar palazlanıp, o kadar doymaz oldular ki hep bana Rabbena ile halkın bütün kaynaklarını, imkânlarını tükettiler.
HESABINI SORACAĞIZ
Halka pandeminin en ağır faturasını kestiler, kendilerine ise pandemiden eşsiz fırsat ve vurgun yarattılar. Kendilerine VİP testler ve aşılar yaptırdılar, halka ise ümitsiz bekleyiş ve çaresizlik bıraktılar. Bunu ne hak kabul eder, ne halk kabul eder ne de biz kadınlar kabul ederiz. Bütün bunları affetmeyeceğiz, unutmayacağız, hesabını soracağız.
YOL VERMEYECEĞİZ
Halkı yoksulluk, işsizlik, güvencesizlik altında ezerken sürdükleri saltanat tam bir çürümüşlük ifadesidir. Ne temiz bir zihniyetleri, ne insanlık adına, ülke adına gerçek bir kaygıları, ne de temiz bir vicdanları var. Tekçi AKP iktidarı ağır bir çürümüşlüğün merkez üssüdür. Bu çürümüşlüğü biz kadınlar çok iyi görüyoruz, en ağır haliyle hissediyoruz. Bu nedenle biz kadınlar tekçi AKP iktidarına, onların tek adam rejimine yol vermiyoruz, vermeyeceğiz. Onların bu çürümüş zihniyetlerine de bozuk düzenlerine de biz kadınlar son vereceğiz.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ DARBESİ
Elbette onlar da bizim bu gücümüzün pekâlâ çok iyi fakındalar. Bu nedenle bugün en büyük savaşları kadınlarladır. Kadın kazanımlarıyladır. Bu nedenle bir tek adam, kadınların hem kazanımı olan hem de kadının yaşamını ve bütün haklarını güvence altına alan İstanbul Sözleşmesi’ne bir imzasıyla darbe yapmıştır. Bir gece yarısı kararıyla İstanbul Sözleşmesini feshetme girişimi tek adamın milyonlarca kadının hakkına, hukukuna yaptığı bir darbe girişimidir. İstanbul Sözleşmesi kadınların yaşam hakkıdır. İstanbul Sözleşmesi çocukları istismardan, şiddetten, her türlü suç ve eziyetten korumaktır. İşte tek adam kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi girişimi bütün bu tedbirleri yok saymakta, kadınlara ve aynı zamanda çocuklara yönelik suçları teşvik etmekte, yüreklendirmektedir.
İKTİDAR FAİLDİR
Kadın kazanımlarına karşı yapılan bu darbeyle milyonlarca kadın sömürüye, şiddete, cinayetlere mahkûm edilmek istenmektedir. Yine çocuklar her türlü istismara ve şiddete mahkûm edilmek istenmektedir. Kadına yönelik şiddette ve cinayetlerde dünyada rekora koşan, çocuklara yönelik istismarda lider konumda olan Türkiye gerçekliğiyle karşı karşıyayız. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen tek adam yönetimi kadına yönelik her türlü suçta fail konumundadır. Bundan böyle kadına yönelik bütün suçlarda failin biri suçu işleyense, diğer fail ise önlemeyen, korumayan, kadınların anayasası niteliğindeki İstanbul Sözleşmesi’ni ortadan kaldıran tek adam iktidarıdır. Kaldı ki tek adam kararıyla İstanbul Sözleşmesi’ni feshetme kararı kadınların iradesini, halkın iradesini, yasamayı ve aynı zamanda Meclis’in yasama iradesini de yok saymaktır, gasp etmektir. Bunlar gaspçıdır. Bunlar talancıdır.
SÖZ VERİYORUZ
Eğer gerçek bir İnsan Hakları Eylem Planı’ndan söz edeceksek İstanbul Sözleşmesi tam da budur. İşte bu nedenle bu toplantı vesilesiyle Halkların Demokratik Partisi olarak ve kadınlar olarak buradan bir kez daha ilan ediyoruz ki bir tek hakkımızı, İstanbul Sözleşmesi’nin bir tek maddesini tekçi erkek iktidarın keyfine bırakmıyoruz, bırakmayacağız. İstanbul Sözleşmesi’nin bırakın feshedilmesini, her bir maddesinin tek tek hayata geçirilmesi için mücadele yürüteceğiz. En büyük muhalefet gücü ve bir kadın partisi olan Halkların Demokratik Partisi olarak bunun sözünü buradan bir kez daha yineliyoruz ve kadınlara söz veriyoruz.
HDP KADIN PARTİSİDİR
HDP, kadının siyaset mücadelesidir, siyaset yapma zeminidir, siyasetteki sözüdür, eylemidir, iradesidir, rengidir. HDP gerek parlamentoda gerekse belediyelerimizde kadının kendisini temsil etmesidir, kendi özgün kararlarını almasıdır, kadının kendi kendini yönetmesidir. HDP aynı zamanda kadının siyasetteki eşit temsiliyet imkânıdır. Bu nedenle toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına ve kadının savunulmasına dair her türlü demokratik mücadelenin içerisinde olan ve kendi bünyesinde kadının mücadele ve yönetim mekanizmalarını oluşturan bir kadın partisidir HDP.
KAPATMA DAVASI
İstanbul Sözleşmesi’ne saldırıyla kadınların kazanımlarına ve yaşam hakkına tekçi erkek iktidar tarafından yapılan darbe, siyasette ise HDP’ye kapatma davası açarak kadının siyaset gücüne, kadının siyasi kazanımlarına darbe yapmayı amaçlamaktadır. Seçilmiş kadın siyasetçilerimize ve partimiz bünyesinde demokratik siyaset yürüten kadın arkadaşlarımıza yönelik gözaltılar, ev hapsi ve tutuklamalar bu darbenin bir ayağıdır. Kadınlara karşı bu erkek darbenin bir diğer ayağı ise gaspçı erkek kayyımlardır, erkek yargı eliyle kadın belediyeciliğine ve kadınların yerellerde oluşturdukları bütün kadın kurumlarına yönelik yapılan saldırıdır. Şimdi son kertede HDP’yi kapatarak kadınlara yönelik tekçi erkek darbeyi tamamlamak istiyorlar. Faşist erkek iktidar, 7 Haziran seçimlerinden beri iğne ucu kadar şansı olmadığını çok iyi biliyor ve görüyor. Bu nedenle tek umutlarını Kürtlere, demokratik muhalefete, kadınlara darbe yapmaya bağlamış vaziyetteler! Tek umutları HDP’siz bir siyaset, HDP’siz bir seçimdir.
KAPATAMAYACAKLAR
Onların meselesi sadece bir siyasi partiyi hukuk dışı ve demokrasi dışı bir yöntemle kapatmak değildir. Onların hedefi HDP’yi siyaset dışına iterek aynı zamanda kadın siyasetini kapatmaktır. Onların meselesi HDP’yi kapatarak siyasette eşit temsiliyeti ve eş başkanlık sistemini kapatmaktır. Onların meselesi HDP’yi kapatarak kadınları güçsüz ve örgütsüz bırakmaktır. Onların meselesi parlamentoyu tekçi erkek siyasetlerinin kalesi haline getirmektir. Fakat bunu başaramayacaklar. Buna kadınlar olarak izin vermeyeceğiz. HDP’yi asla ve asla kapattırmayacak, her alanda HDP’yi savunmaya halkımızla birlikte devam edeceğiz. Şunu da belirteyim ki onları tam anlamıyla bir hüsran bekliyor. Biz kadınları asla durduramayacaklar. Demokratik ilke ve hedeflerimizden bir adım olsun geri adım attıramayacaklar. Güçleri bizleri sindirmeye, yolumuzdan döndürmeye asla yetmeyecektir.
CUMARTESİ ANNELERİ
Kadın cesaretin, hakikatin, eşitlik ve adalet mücadelesinin adıdır, öznesidir. Bizlere yaşattıkları her acı, her zulüm, her hakaret biz kadınlar için birer direniş gerekçesidir. İşte Cumartesi Anneleri tam 26 yıldır her cumartesi, kayıplarının akıbetini soruyor, hakikati arıyor, adalet istiyor. 26 yıldır Cumartesi Anneleri bu faşist akıldan hesap soruyor. Hesap vermesi gerekenler şimdi Cumartesi Anneleri’nden hesap sormaya kalkışıyor. Cumartesi Anneleri’ni yargılamaya çalışıyorlar. Buradan söylüyorum, siz Cumartesi Anneleri’ni yargılayamazsınız. Cumartesi Anneleri sizi yargılar! Nitekim 26 yıldır Cumartesi Anneleri o meydanda işlediğiniz suçları yargılıyor, hakikatin ve adaletin hesabını soruyor.
ŞENYAŞAR AİLESİ
Yine ailesi katledilen Emine Şenyaşar 20 gündür Urfa Adliyesi önünde adalet çağrısı yapıyor. Adalet diye haykırıyor. Faşist iktidar hesap vereceğine Emine anneyi gözaltına alıyor, tıpkı Cumartesi Anneleri’ne ve barış annelerine yaptıkları gibi. Yalanlarına karşı hakikatin sesini, zulümlerine karşı adaletin sesini duymak istemiyorlar. Fakat adalet dediğimiz şey insanlığın en temel hakkıdır ve kimsenin isteğine bağlı değildir. Tekçi faşist iktidardan bütün bu zulümlerin hesabını hep birlikte adalet önünde soracağız. Buradan bütün kadınlara ve bütün annelerimize tekrar tekrar sözümüz olsun.
KADINLARIN BAHARI
Bu iktidar kendi varlık ve yokluk savaşını yürütüyor. Herkes çok iyi bilmeli ki onların bu savaşına karşı kadınlar eşitlik ve özgürlük mücadelesini en üst düzeyde yürüttü, yürütüyor ve bundan sonra da yürütecektir. Ve biz kadınlar nasıl ki yaşamı kendi bedenimizden, canımızdan, devasa emeğimizden var ediyorsak; toplumsal eşitliği, toplumsal adaleti, adil eşit bir gelir dağılımını, eşit bütçeyi, eşitlikçi bir anayasayı, barışı ve huzuru da biz kadınlar inşa edeceğiz, var edeceğiz. Ne bu ülkeyi ne hayatımızı ne geleceğimizi hiçbir faşist zihniyetin iştahlı yağmasına terk edeceğiz. Onlar HDP ile kadın mücadelesini kapatmayı planlarken biz kadınlar, HDP ile kadınların demokratik eşitlikçi anayasasını yapacağız, kadınların demokratik yönetimini kuracağız. Kadınların baharını yaşatacağız. Bu faşist erkek iktidarını mutlaka ama mutlaka değiştireceğiz! Buna gücümüz de var, inancımız da var, kararlılık ve cesaretimiz de var.”