‘Kadın özgürlükçü paradigmanın topluma etkisinden korkuluyor’

img

ANKARA- AKP’nin kadın özgürlükçü paradigmanın bir yönetim olarak hafıza yaratması ve topluma etkisinden korktuğunu belirten HEDEP’li Sümeyye Boz, “Kürt kadınları, dünyaya örnek olan önerdiği modeli uygulayacağı alanları ve koşulları mutlaka yaratacaktır” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Mûş Milletvekili Sümeyye Boz, 5 Aralık Kadınların Siyasi Temsil Hakkı Günü’ne ilişkin Meclis Genel Kurulu’nda konuştu.

KADINLARIN MÜCADELESİ SONUCU

Kadınların verdikleri mücadele sonucu bu hakkı elde ettiğini ifade eden Boz, “Kadınların kazanımları, şimdiye kadar elde etmiş oldukları bütün kazanımlar aslında kadınların mücadelesi sonucunda elde ettikleri kazanımlardır; birileri tarafından lütuf olarak verilmemiştir, kazanım sonucu elde edilmiştir tıpkı seçme ve seçilme hakkında olduğu gibi. Seçme ve seçilme hakkı da yine kadın mücadelesiyle elde edilen, alınan bir haktır” diye konuştu.

‘KADIN İRADESİNE İPOTEK’

AKP’nin kadınlara yönelik saldırılarına işaret eden Boz, belediyelerde eşbaşkan olan kadınların görevden alınmasına işaret etti. Boz devamla, “Yerel seçimlerin arifesinde belediyelerde kaçırılan mallar, paralar, yandaşa peşkeş çekilen ihaleler, taşınmazlar Sayıştay raporlarıyla ayyuka çıkmışken biz bugün burada Kürt halk iradesine konulan ipoteği; kadın iradesine, kadının seçme ve seçilme hakkına konulan ipoteği konuşmak durumunda kalıyoruz ne yazık ki. Elbette konu seçme ve seçilme hakkı olarak değerlendirilebilecek bir mesele değil çok ötesinde bir konu. Kadınların özgürlüğü, siyasete katılımı sadece bir seçime indirgenemeyecek bir meseledir; bunun ötesinde, bir özgürlük ve eşitlik meselesidir yani aslında bir zihniyet meselesidir çünkü yasalar ne kadar özgürlükçü olursa olsun eğer erişim mümkün değilse orada bir problem var demektir” diye kaydetti.

YARISI KURDİSTAN’DA

Seçme ve seçilme hakkını hatırlatan ve Kürt kadınları ile Kürt halkının iradesine ipotek konulduğunu söyleyen Boz, “Kürt sorunundan bahsederken biz sürekli bir haritayı işaret ediyoruz, umumi müfettişliklerden şark ıslahat planlarına ve OHAL'e kadar Kürdistan’da bir toplum mühendisliği inşa etmeye çalışılıyor, tıpkı 1930'dan günümüze kadar. Şimdi, 1930'dan günümüze kadar belediye başkanlarının bölgeye göre dağılımına baktığımızda, Kürdistan’da kadınlar açık ara önde. Şimdi, son doksan üç yılda 150 belediye başkanı kadın olarak söz konusuydu ve bunların yarısı Kürdistan bölgesinden seçilen kadınlar. Bu da aslında Kürdistan’da kadınların seçme ve seçilme hakkının, politikaların ne kadar yaşama geçirilmiş olduğunun bize göstergesi” ifadelerini kullandı.

KADIN DÜŞMANLIĞI

Boz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürt halkının iradesine sömürge valileri gibi kayyum atanması sadece Kürt düşmanlığıyla açıklanmaz, aynı zamanda kadın düşmanlığıyla da açıklanabilir elbette. Çünkü eğer öyle olmasaydı eş başkanlık sistemini kayyumların getirilmesi için gerekçe olarak göstermezlerdi, eğer öyle olmamış olsaydı onlarca kapatılan yani kayyumlar tarafından kapatılan kadın kurumlarından ve gasbedilen kadın haklarından bahsetmemiş olurduk. Şöyle bakınca, eş başkanlık sisteminin aslında onların nezdinde bir eşit yetki ve eşit iktidar paylaşımı olarak görüldüğünü görüyoruz ancak eş başkanlık sistemi onların düşündüğü gibi değil. Eş başkanlık sistemi aslında seçilmiş olan kadın ve erkeğin eşit temsiliyetine dayanarak demokratik, toplumsal siyasetin kurumsal kimliği olarak örgütlenmesi ve Meclis sistemiyle kolektif olarak eş güdümlü bir şekilde yürütülmesini amaçlamakta.”

‘KÜRT KADINLARI MODELİ UYGULACAK’

Bu durumun siyasetin demokratikleşmesi için bir hamle olduğunu ancak buna karşı bir korkunun olduğunu belirten Boz, “Kadın ve erkek eş başkanlarından kaynaklı değil, asıl korku yaratan demokratik siyasetin kadın özgürlükçü paradigmasının bir yönetim olarak hafıza yaratması ve bu hafızanın toplumdaki etkisidir. Ancak şunu söylüyoruz: Bu hafıza hâlâ dipdiri, hâlâ taptaze.  Kürt kadınları, yönetim hafızasını canlandıracağı ve dünyaya örnek olan önerdiği modeli uygulayacağı alanları ve koşulları mutlaka yaratacaktır. Türkiye, totaliter bir rejime doğru dört nala giderken, işte, Türkiye ve Türkiye halklarını kurtaracak olan bir yönetim biçimi, eş başkanlıkla beraber, kadın özgürlükçü paradigmanın hayata geçirilmesidir. Bu sebeple, her zaman, bu erkek zihniyetine, kayyum zihniyetine bulunduğumuz her yerden mücadele etmeye ve bu politikaları teşhir etmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.