Koçyiğit: NATO’nun genişlemesiyle dünya siviller için daha güvenli bir yer olmayacak

img

ANKARA- NATO’yu “Küresel sermayenin jandarması” olarak nitelendiren DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “NATO'nun genişlemesiyle dünya siviller için daha güvenli bir yer olmayacak” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, İsveç’in NATO’ya girmesine dair Meclis’e sunulan ve görüşülen teklife dair Genel Kurul’da söz aldı.

AKP’nin İsveç ile arasındaki ilişkilere işaret ederek sözlerini sürdüren Koyiğit, Türkiye’nin İsveç’ten Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne yaptığı yardıma son vermesi ve İsveç’te bulunan Kürt ve sosyalist kesimlerin iadesini istediğini anımsattı. Koçyiğit, “Türkiye’yle hiçbir alakası olmayan bir Kürt milletvekilinin Türkiye’ye iadesini istemek hangi siyasetin haddinedir? Ben cevap vereyim: Ancak ve ancak Kürt’ü düşman belleyen bir siyaset bu mertebeye erişebilir. İçinizden aklıselim birisi de çıkıp ‘Türkiye’de herhangi bir hukuki durumu bulunmayan, Türkiye’yle alakası bile olmayan bir Kürt’ün, İsveç vatandaşı bir Kürt milletvekilinin iadesini istemek bizi komik duruma düşürür.’ demedi, diyemedi. Çünkü Kürt, nerede olursa olsun size göre terörist, size göre cezalandırılması gereken kişiler” dedi.

AB ÜYELİĞİNİ DAYATTI

Ayrıca Türkiye’nin AB üyeliğini de dayattığını hatırlatan Koçyiğit, “Öyle ki Avrupa Birliği yetkilileri bile dönüp ‘İsveç’in NATO üyelik süreciyle Türkiye’nin AB’ye tam üyelik süreci arasında hiçbir ilişki yoktur’  açıklamasını yapmak zorunda kaldılar, bu pazarlık da yetmedi, bu sefer ABD’yle F-16 pazarlığına giriştiniz. Diplomatlarınız bir sabah Helsinki’de, aynı günün akşamı Stockholm’de pazarlık yürütürken bir baktık ki ertesi gün Brüksel’de, akabinde Washington’da bu çirkin pazarlığa tarihî örnek olabilecek bir trafik yürüttüler. Bu da yetmezmiş gibi Dışişleri Bakanı Blinken’la yediği içtiği ayrı gitmez bir seviyeye taşıdı ilişkileri. Pazarlık biraz daha devam etseydi bir sonraki talebiniz Erdoğan’ın İsveç Anayasa Mahkemesi üyelerini seçmek ve veya Kürt’ün İsveç’te seçme ve seçilme hakkını askıya alınması olacağını Türkiye’deki pratiklerinizden öngörmek zor olmasa gerek” diye konuştu.

‘GÜVENLİ BİR YER OLMAYACAK’

“NATO'nun genişlemesiyle dünya siviller için daha güvenli bir yer olmayacak” diyerek, sözlerini sürdüren Koçyiğit, “Başta Orta Doğu olmak üzere, dünya kesintisiz bir şiddet girdabındadır ve hükûmetler dünya halklarını bu girdaptan çıkarmak yerine savaşa savaşla karşılık vererek, daha fazla silahlanarak halkları korkunç ve ölümcül bir geleceğe taşımaktadırlar. Bugün Rusya'nın Ukrayna’yı işgal etmesinin NATO'nun genişlemesine gerekçe olarak sunulmasına bu çerçeveden bakmak zorundayız. Şüphesiz DEM PARTİ olarak İsveç halkının Putin gibi şiddet potansiyeli öngörülemeyen bir liderin kendi ülkeleri için tehdit olma kaygısını anlıyoruz, zira kendi Parlamentolarından da NATO'ya üye olma talebini geçirdiler fakat İsveç halkının kaygılarının NATO'ya üye olmakla geçeceğine dair şüphelerimiz olduğunu buradan bir kez daha belirtmek istiyoruz” diye belirtti.

‘BÜTÇE SAVAŞA GİDECEK’

Koçyiğit, sözlerine şöyle devam etti: “Bugün NATO üyeliği İsveç'in güvenlik kaygılarını günübirlik giderse de orta ve uzun vadede hem uluslararası ilişkiler teorisinde bilinen bir kavram olan güvenlik iklimi yaratılmasına sebep olacak hem de İsveç bütçesinin önemli bir oranının savaşa ve silaha harcanmasına sebep olacaktır. İsveç ordusunun silah envanterinin NATO'ya entegre edilmesinin maliyeti bile basit bir matematik hesaplamasıyla ne kadar ağır bir fatura çıkacağını bizlere göstermektedir. 2020 yılında İsveç'in savunma bütçesi genel bütçesinin yüzde 1,1’ine tekabül ederken NATO'ya katılmasıyla bu bütçe yaklaşık olarak 2’ye katlanacak ve bugünkü rakamlarla her yıl on milyarlarca euroluk halktan alınan vergiler silahlara harcanacaktır. Açıkça görülmektedir ki Putin'in savaş ve işgal politikaları silah sanayisini dünyada yeniden canlandıracak ve dünyanın ekonomik açıdan üst sıralarında yer alan İsveç'i yoksullaştırmaya itecek ve ağır maliyetleri olacaktır ve hepimizin bildiği gibi, bu savaş bütçesinin maliyeti İsveç halklarına, yoksullara, gençlere, engellilere, kadınlara ve göçmenlere kesilecektir.

KÜRESEL SERMAYENİN JANDARMASI

NATO üyeliği ve savaş bütçesinin artırılmasının faturası sosyal destek mekanizmalarına kesilecek, halklar daha az sosyal destek alarak yoksulluğa ve yoksunluğa mahkûm edilecektir. Küresel sermayenin jandarması NATO'nun genişleme stratejisine dair tarihini Ukrayna işgaliyle başlatmak büyük bir hata olur; öncesinde de soğuk savaş bittikten sonra da farklı isimler ve iş birlikleri adı altında genişlemesi hep vardı fakat bu tarih bize gösterdi ki askerî açıdan hiçbir genişleme ne bölgesel ne de küresel çapta çatışmaları ve savaşı önleyecek bir deneyime sahip olmuştur. O sebeple, halkların mahkûm edildiği acı deneyimleri göz önünde bulundurarak NATO'nun genişlemesinin dünya barışına katkı sunmayacağını biliyoruz. Savaşlar ve silahlanma insanlık tarihinde ve hatta bugün bile insanı ve sahip olduğu bütün değerleri yok etmiştir.

TARİHİN UTANÇ SAYFALARINDA YER ALACAK

NATO ve üye ülkeler 20’nci yüzyıldan kalma yöntemleri terk ederek çatışmaları ve savaşı engelleyecek yeni mekanizmalar ve önlemler geliştirilmelidir. On yıllardır savaşa ayrılan bütçe artık kalıcı barışın inşası için kullanılmalı. Bugün dünyanın çözüm bekleyen en büyük sorunları küresel ısınma, açlık, yoksulluk, cinsiyet eşitsizliği ve tabii ki kalıcı barış sorunudur. Sonuç olarak bugün İsveç halkı bir yandan ‘ya NATO ya Putin’ iklimine sıkıştırılırken AKP iktidarının bu süreçte yürüttüğü politika İsveç’i ‘ya Kürtler ya NATO’  ikilemine sıkıştırmaya çalışması tarihin utanç sayfalarında yer alacak.”