ANKARA- PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için başlatılan açlık grevleri eylemlerine dikkat çeken DEM Parti’li Nevroz Uysal Aslan, “Tutsaklar barışın sesi olmak için açlık grevinde” diyerek, yaşadıkları ihalleri aktardı.
Meclis Genel Kurulu’nda söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Şirnex Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için 27 Kasım’da Kurdistan ve Türkiye kentlerinde bulunan yüzden fazla cezaevinde başlayan ve 58’inci gününe giren açlık grevlerine ve tecride dikkat çekti.
BAŞVURUYA DİKKAT ÇEKTİ
Bin 330 avukatın PKK Lideri’ne dönük tecridin kaldırılması ve PKK Lideri ile görüşmelerin önündeki engellerin kaldırılmasına dair Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunduğunu anımsatan Uysal, bu başvuruya dair yapılan açıklamaya ise polisin müdahale etmeye çalıştığını söyledi. Uysal, “Peki, bu ülkede tecrit yok mu? İşkence yok mu? Cezaevlerinde hukuka aykırılıklar yok mu? Bu ülkede Kürt sorunu hukukla, adaletle, barışla çözüldü de bizim mi haberimiz yok? Tekçi, inkârcı savaş politikalarınız yüzünden gencecik yaşta gençleri ölüme göndermiyor musunuz? Bu ölümler dursun, Kürt sorunu demokratik yöntemlerle çözülsün, tecrit kalksın diye şu an 100’den fazla cezaevinde 58’inci gününe giren aşçı grevleri yok mu? Hepsi var, gayet iyi biliyorsunuz” diyerek, tepki gösterdi.
‘BARIŞIN SESİ OLDULAR’
Cezaevlerinde en az 34 tutuklunun yaşamını yitirdiğini ve binlerce ihlalin yaşandığını ifade eden Uysal, tahliyesi engellenen ve infazları yakılan tutuklulara da işaret etti. Uysal, bu engellemelerin hukuki olmadığını ve keyfi olduğunu söyledi. Uysal, açlık grevinde bulunan tutukluların taleplerine de işaret ederek, “Barış sesini duyurmak için fiziksel olarak imkânları ve koşulları elinden alınan mahpuslar bedenlerini barış sesine dönüştürerek açlık grevine girdi. Bedenlerini barış sesi yapan mahpusların haklı taleplerini yerine getirmek yerine cezaevlerinde şu anda elli sekiz gündür insanlık dışı muameleler had safhaya ulaştı. Oysa ki cezaevinde olan bir kişi hukuken geçici bir biçimde, hukuka uygun bir karar neticesinde insani infaz koşullarında tutulmalıdır. Açlık grevine katılan mahpuslara işkenceye varan uygulamalarla öç alınmakta, bunlar cezalandırılmakta” diye kaydetti.
İHLALLERİ SIRALADI
Eylemde bulunan tutuklulara şeker verilmediğini ve tansiyon, satürasyon ile sağlık kontrollerinin yapılmadığını belirten Uysal, “Yine ‘Açlık grevinde olan bir kişinin iaşesi verilmez’ diye bir şey yok. İaşesi verilir ama nasıl verilir? Açlık grevinde olan bir kişi için tuz, şeker, karbonat, meyve suyu, ayran, yoğurt gibi kişinin talebine uygun bir biçimde günlük yeteri kadar iaşe verilir. Ancak birçok cezaevinde ya bu iaşeler verilmiyor ya da yeteri kadar verilmeyerek kişinin açlık grevi olan süreci daha da aç kalmaya daha çok büyük hasara sebep vermekte. Yine, birçok cezaevinde açlık grevinde olan bir kişinin alması gereken başta B1 ve B12 vitamini olmak üzere destek vitaminler ve destek sağlık destekleri verilmemektedir. Açlık grevine girenlerle ilgili disiplin soruşturmaları başlatıldı ve haberleşme iletişim araçlarından yoksun bırakma, kültürel ve spor etkinliklerden alıkoyma ya da hücre cezaları bir aylık etkinlikten alıkoyma cezaları verildi” diye konuştu.
‘MÜDAHALE EDİLEMEZ’
Uysal, Silivri 2 Nolu L Tipi Cezaevinde açlık grevinde bulunan tutuklulara gardiyanların “Fırında sıcak börek var, yer misin?” şeklinde psikolojik şiddet uyguladığını belirtti. Uysal devamla, “Açlık grevi bir protesto şekli değil midir? Bir olayı, bir konuyu, bir politikayı, tam da iktidarın yürütmüş olduğu politikalara karşı dikkat çekmek için başvurulan barışçıl, şiddetsiz bir direniş biçimidir. Cezaevinde olan mahpusların itirazla, hukukla, dilekçelerle, başvurularla bu kürsüden bizlerin onların sesi olarak ifade etmeye çalıştığımız ve siyaseten ifade etmeye çalıştığımız talepler sonuç vermediği için bugün 100’den fazla cezaevinde süreli ve dönüşümlü açlık grevleri devam etmekte. Açlık grevi özetle, düşünceyi açıklama ve yayma meşru yollarından biridir, ifade özgürlüğü kapsamındadır, ulusal mevzuatımızda da Anayasa’da da uluslararası sözleşmelerde de güvence altına alınmıştır. Güvence altına alınan bu hakka, bu protesto şekline, bu ifade özgürlüğünü kullanma biçimine müdahale edilemez” ifadelerini kullandı.
ONURLU BİR YAŞAM İÇİN
Uysal, sözlerini şöyle tamamladı: “Açlık grevinin temelinde hayatına son verme değil, tam tersine insanca, vicdana uygun, insanlık onuruna yaraşır bir biçimde yaşamı sağlama amaçlanmaktadır. 27 Kasımdan beri Türkiye’deki cezaevlerinde süregelen açlık grevindeki talep ise Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözümdür. Hukuka uyma, barışa ve çözüme çağrıyı amaçlamaktadır.”