Buldan: Kayyumları sandıklara biz kadınlar gömeceğiz

img
ANKARA - Meclis’te kadın grubunda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, tüm kadınları yerel seçimlerde aday olmak için HDP’ye davet etti. Buldan, “31 Mart’ta o kayyumcuları sandıklara biz kadınlar gömeceğiz ve bir daha oradan asla çıkmayacaklar” diye konuştu. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü öncesinde Meclis’te bu haftaki grup toplantısını Parlamento Kadın Grubu olarak gerçekleştirdi. Toplantıya partili kadın milletvekillerinin yanı sıra sendikalı, avukat, akademisyen, öğrenci ve aktivist kadınlar katıldı. Barış Anneleri de toplantıya katılanlar arasında yer aldı. Kadınlar yakalarına mor kurdele taktı.  
 
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, konuşmasına kadın özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren tüm kadınları selamlayarak başladı. Buldan, yine PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin son bulması için açlık grevinde olan tutuklu DTK Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güveni ile tutuklu diğer kadın siyasetçileri de selamladı. 
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğun sona ermesi yönünde verdiği kararın üzerinde duran Buldan, önemli olduğunu belirttiği karar dair şunları söyledi: "Bu karadan dolayı duyduğumuz memnuniyet ve sevinci tüm kamuoyuyla paylaşıyoruz. Derhal serbest bırakılmalı. Hukukun üstünlüğü gereği olarak yerel mahkemelerce bir an önce karara bağlanması ve başta Selahattin Demirtaş olmak üzere tüm tutuklu arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını istiyoruz. Şu andan itibaren tutuklu bulunması hem Anayasa’ya hem de uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve derhal serbest bırakılması gerektiğini buradan ifade ediyoruz. Rehin olarak tutulan tüm arkadaşlarımız iki yıldır özgürlüklerinden mahkum olarak cezaevlerinde tutuluyorlar. En kısa zamanda tüm arkadaşlarımız, bizlerin, sizlerin vermiş olduğu mücadele sonucunda mutlaka özgürlüklerine kavuşacaklar." 
 
'DİRENEN KADINLARI SELAMLADI'
 
Konuşmasının devamında, yaşamını hak ve özgürlük mücadelesi yolunda kaybetmiş olan bütün kadın yoldaşlarının anısı önünde hürmetle ve minnetle eğildiğini söyleyen Buldan, “Selam olsun Mina Qazi’ye, Zarife Xanım ve Bese Xanım’a, Rewşen Bedirxan’a…Selam olsun Leyla Qasım’a, Sakine Cansız’a ve Sevelere. Selam olsun Berivanlara, Beritanlara…Selam olsun toprağını, onurunu, yarattığı özgür ve eşit yaşamı korumak için direnen Rojavalı, Efrinli kadınlara…Selam olsun Arin Mirkanlara, Barin Kobanelere…Selam olsun her cumartesi Galatasaray Lisesi önünde hak arayan Cumartesi Anneleri’ne…Selam olsun Behice Boranlara, Rosa Luxemburglara, Clara Zetkinlere…Dünyanın dört bir yanında direnen bütün kadınlara selam olsun" dedi. 
 
'KADINLAR DİKTATÖRLERİN KORKUSU OLDU'
 
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü gündemiyle toplandıklarını belirten Buldan, "Kadına yönelik şiddete karşı mücadelede bayraklaşan üç kız kardeş…Cenazeleri 25 Kasım 1960 yılında bir uçurumun kenarında bulundu. Patria, Minerva ve Maria ülkelerindeki diktatörlüğe karşı yürüttükleri mücadele nedeniyle katledildiler ve öz örgütlülüğü ile mücadele eden bütün kadınlar, diktatörlerin korkulu rüyası oldu. Latin Amerika’da bir general 'önce kadınları vurun' demişti. İşte bu kadınlardan duyulan korkudur! Bu emir bütün sömürgeci, diktatör ve baskıcı rejimlerin desturu oldu" diye konuştu. 
 
'KADINLARIN DİRENİŞİ KARŞISINDA KAYBEDECEKLER'
 
Buldan, Türkiye'de kadın kazanımlarına dönük saldırılara da değindi. Buldan, bu konuda şunları söyledi: "Bu desturun sahipleri, panzerleri kadınların, çocukların bedeni üzerine sürenlerdir, Cumartesi Anneleri’ni baskıyla, copla yıldırmaya çalışanlardır. Paris’te üç kadına kurşun yağdıranlardır. Özgürlük mücadelesi yürüten kadınları zindanlarda rehin alanlardır. Bu desturun sahipleri, elinin uzandığı her yerde kadın kazanımlarını boğmaya çalışanlardır. Türkiye’de, Efrin’de, Şengal’de, Rojavada kadın iradesine ve kadın kazanımlarına saldıranlardır. Ama bu desturun sahipleri şunu iyi bilmelidir ki, kadınların görkemli direnişi karşısında çok büyük kaybedecekler! Kadınlar, yaşamın neresinde olursa olsun, bu dünyayı, erkek egemen zihniyetine teslim etmeyecek. Kadınlar tarih boyunca hep direnişiyle vardı, varlar, erkek zihniyetini gömünceye kadar da var olmaya devam edecekler."
 
'RECEP BEY KADIN ERKEK EŞİTLİĞİNE İNANMIYORUM DİYOR'
 
Kadına yönelik şiddetin politik olduğuna vurgu yapan Buldan, AKP’nin 16 yıllık kadına dönük politikaları üzerinde durdu. Buldan, "AKP'nin 16 yıllık yıkım politikasının özü kadının bastırılması ve köleleştirilmesi üzerine kuruludur. Recep Bey ne diyor; 'Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum' diyor.  Bir üniversite dekanı da çıkmış; 'İyi bir ev hanımı olmak bakan olmaktan iyidir. Seçimlerde kadınlara oy vermeyeceğim' diyor. Yukarıdan aşağıya zihniyetleri bu işte!
 
Kadına biçtikleri rol budur. Kadına yönelik şiddet evdedir, sokaktadır, tarladadır, işyerindedir. Ama aynı zamanda bu şiddet okuldadır, karakoldadır, adliyededir, meclistedir ve iktidardadır. AKP iktidarı boyunca kadın cinayetlerinin her sene katlanarak artış göstermiş olması bu durumun en bariz ifadesidir. 
 
Gördüğü şiddet nedeni ile devlet korumasına başvuran her 100 kadından 73' ü devlet tarafından korunamamış ve katledilmiştir. Erkeklerin kadına karşı işledikleri suçlar çoğu zaman cezasız kalmakta, verilen cezalar da iyi hal indirimi ile azaltılmaktadır. Fakat buna karşın öz savunma hakkını kullanmak zorunda kalan kadınlara en yüksek cezalar verilmektedir. Nevin Yıldırım, kendisine 3 yıl boyunca cinsel saldırıda bulunan kişiye karşı öz savunma hakkını kullandığı için müebbet hapis ile cezalandırıldı.  Türkiye’de son 10 yılda 2 bin 337 kadın, eşleri, sevgilileri, babaları, abileri, ya da yakınındaki erkeler tarafından şiddet görerek hayatını kaybetmiştir.  Sadece geçtiğimiz Ekim ayında 34 kadın katledildi. Şimdi kimse çıkıp da kadın cinayetlerindeki bu devasa oranlarda devlet organlarının payının olmadığı söylemesin!"
 
'SİSE ANANIN CEZAEVİNDE TUTULMASI UTANÇ VERİCİDİR'
 
Cezaevlerinde de kadına yönelik şiddetin olduğuna işaret eden Buldan, “Kadınlara yönelik şiddetin 7’den 70’e uygulandığı bir diğer alan da cezaevleridir. 80 yaşını aşan Sise Ana’nın bugün cezaevinde rehin tutuluyor olması utanç verici bir tablodur.  Egemenliğini 80 yaşındaki bir anayı cezaevinde rehine tutarak tesis etmeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız. Bakınız! Bugün aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in ilan ettiği Dünya Çocuk Hakları Günü. Türkiye’de durum ne? Bugün 700 çocuk, anneleriyle birlikte cezaevinde rehindir.  80 yaşından 3 yaşına varıncaya kadar herkesi cezaevine atan, 'Kadın da olsa, çocukta olsa gereği yapılacak' diyen bir zihniyet var karşımızda.  Biz de diyoruz ki; 'Kadın da olsak, çocuk da olsak, bu faşist rejiminiz karşısında asla diz çökmeyeceğiz. Kesintisiz sürdürdüğünüz bu zulüm karşısında kesintisiz direniş göreceksiniz! 
 
Recep bey geçenlerde çıkmış, 'Yasaklardan ziyade özgürlüklerin konuşulduğu, her türlü fikrin serbestçe dillendirildiği bir iklimde yaşıyoruz' diyor. Bu sözleri, Berkin’in annesini seçim meydanlarında yuhalattıran, Cumartesi Anneleri’ni yerlerde sürüklettiren, binlerce siyasetçiyi tutuklattıran zihniyet söylüyor. Evet, bu iklimi yaşayacağız. Ama sen gittikten sonra Recep Bey, merak etme. Kadınların direnişiyle bu ülke mutlaka özgürlükleri yaşayacak!" ifadelerini kullandı.
 
'TECRİT BİR ARADA YAŞAMAYA DÖNÜKTÜR'
 
Leyla Güven'in ise, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekmek için bedenini açlığa yatırdığına dikkat çeken Buldan, tecridin kadınların, gençlerin, halkların bir arada yaşamına dönük olduğunun altını çizdi.
 
“Sayın Öcalan’a yönelik tecrit Kürt kadın hareketi öncülüğünde gerçekleşen kadın devrimine yönelik bir tecrittir” diyen buldan, şunları ekledi: “Kadınlar devletçi iktidar geleneğinin bütün pratikleriyle yeniden üretildiği cinsiyetçiliğe karşı bugün mücadele etmektedir. İşte bu yüzden tecrit aynı zamanda kadının siyasetteki yerine ve kazanımlarına bir müdahaledir. HDP bugün milyonlarca kadının dahil olduğu bir yapı. Türkiye’de kadın özgürlüğünün merkezi, kadın kazanımlarının garantisidir. Tecridin ağırlaştırılması ile beraber başta Sevgili Figen Yüksekdağ ve Gültan Kışanak olmak üzere binlerce kadın yoldaşımızın rehin alınması süreci başlamıştır.  Milletvekilleri, belediye eş başkanları, kadın hareketi üyeleri, PM üyelerimiz ve ilçe çalışanı kadınlar olmak üzere bugün HDP'de siyaset yapan binlerce kadın rehindir. HDP ve kadın siyasetçilerimiz, yerde sürüklenmeye çalışılan kadın kimliğini ve bedenini yerden kaldırıp, onurlu bir yere taşıdığı için hedeftir.” 
 
'TECRİD BİZ KADINLARLA KIRILACAK'
 
Buldan, partili milletvekilleri Ebru Günay'ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından tehdit edilmesi üzerinde de durdu.
 
Buldan, "Bu faşist rejiminiz yıkıldığında asıl siz göreceksiniz! Bu yaptıklarınızın hesabını bir bir hukuk önünde vereceksiniz. Ama bizi engellemeye güçleri yetmeyecek. Çünkü biz milyonlarız ve gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz. HDP olduğu sürece kadını, kadın kimliğini yok edemeyecekler. Kadınların umudunu ve cesaretini kıramayacaklar. Buradan Sevgili Leyla Güven ve kadın yoldaşlarına bir insanlık suçu olan tecride sessiz kalmayacağımızın sözünü veriyoruz. Tecrit biz kadınlarla kırılacak" diye konuştu.
 
'BÜTÇELERİ DE ERKEK'
 
AKP'nin ekonomide yanlış politikaları hayata geçirdiğini söyleyen Buldan, krizin AKP'nin 16 yıllık iktidarının özeti olduğunu belirtti. Buldan, "Bizler biliyoruz ki sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada ekonomik krizlerden olumsuz etkilenen kesimlerin başında kadınlar gelmektedir. Ekonomik kriz hem çalışan kadınları hem de kamusal alanda çalışamayan ev işçisi kadınları doğrudan etkileyen, yaşamlarını sekteye uğratan süreçlerdir.  Krizden ilk darbeyi yiyen ve çabuk işçi çıkarılan işyerleri kadınların yoğunlukta çalıştığı yerlerdir ve kadınlar krizden ilk etkilenecek sektörlerde çalıştığı için, işini ilk kaybedenler arasında bulunmaktadır. Getirdikleri bütçeye bakıyoruz. Bütçeleri de erkek. Bütçede kadın yok. Kadınları ya evde babanın, kocanın ya da güvencesiz çalışma koşulları altında patronların insafına terk edecek politikaları süsleyip püsleyip kadını güçlendirmek diye sunuyorlar” dedi. 
 
'NAFAKAYI MECLİSE GETİRMEYİ DÜŞÜNÜYORLAR'
 
Nafaka konusunun ise, kadınların öncelikli sorunları arasında olduğunu vurgulayan Buldan, hükümete “Burada bile kadının hakkı nasıl gasp edilir şeklinde arayış içerisindeler. Tıpkı gaspçı kayyum anlayışında olduğu gibi! Nafakayı sınırlayan bir düzenlemeyi Meclis’e getirmeyi düşünüyorlar” sözleriyle yüklendi.
 
'KADIN ÖZGÜRLEŞTİKÇE ÜLKE ÖZGÜRLEŞECEK'
 
Kadınlar olarak kimliklerinin, bedenlerinin ve emeklerinin sömürülmesine “hayır” diyeceklerini vurgulayan Buldan, birlikte dayanışma ve mücadele etmenin önemine değindi. Buldan, "Kadın özgürleştikçe, toplum ve ülke özgürleşecektir. Biz de kadınlar olarak bir kez daha haykırıyoruz. Ne erkeklere ne de sizin tekçi rejiminize biat etmeyeceğiz. Ne hakkımız olandan, sosyal ve siyasi haklarımızdan vazgeçeriz ne de şiddetsiz, sömürüsüz, eşit ve özgür bir hayatı kurmak için mücadelemizden vazgeçeriz" dedi.
 
'YENİ HEDEF VE STRATEJİ BELİRLİYORUZ'
 
Yerel seçimlere ise, 4 ay kaldığını hatırlatan Buldan, şunları söyledi: “Dişimizi tırnağımıza takarak gece demeden gündüz demeden bir seferberlik şeklinde çalışacak, korku imparatorluğunu yıkacağız. 4 ay boyunca AKP’nin yürüttüğü korku, nefret, şiddet kampanyasına karşı umut, sevgi, barış kampanyası yürüteceğiz. AKP-MHP faşist ittifakı, saldırı konseptini toplumsal alanda derinleştirmek için en çok kadınlara saldırıyor, bunun farkındayız. Kadınların kazanımlarını gasp etmek, itaat eden kadın kimliğini inşa etmek için el ele, kol kola girmişler ve bunların ittifakı kadın düşmanı ittifaktır. 
 
Onların faşist, kadın düşmanı politikalarının karşısında bizler kadın ittifakımızı güçlendiriyoruz ve bizim yerel seçim başarımız, tüm kadınların başarısı olacaktır. Kadına yönelik şiddeti önlemeye dönük yerel politikalar geliştireceğiz. Bunlar bizim vaatlerimiz arasında özellikle seçim dönemlerinde her zaman vardı, bu dönemde de olmaya devam edecekler. Şimdiye dek kazandığımız bütün belediyelerde bu politikaları hayata geçirdik. Şimdi bu politikaları nasıl geliştirebileceğimizi kadınlarla birlikte tartışıyor, yeni hedef ve stratejiler belirliyoruz. 
 
'KAYYUMLARI SANDIKLARA GÖMECEĞİZ'
 
Kadın düşmanı AKP iktidarının geliştirdiği kayyum politikasının en büyük nedenlerinden birisi de budur. Kadın kurumlarımızı kapatarak, belediyelerimizi gasp ederek açıkça şiddet uygulayan erkeklerin yanında, kadınların karşısında bir tutum aldılar. Biz kadınlar el ele vererek parlamentoda nasıl eşit temsiliyeti sağladıysak, yerellerde de eşbaşkanlık uygulamamızı devam ettireceğiz. 31 Mart’ta o gaspçı kayyumları sandıklara biz kadınlar gömeceğiz ve bir daha oradan çıkamayacaklar" 
 
 
'YEREL YÖNETİMLER BİZİM İŞİMİZ'
 
Bu sözlerinin devamında "Yerel yönetimler bizim işimiz, kadınların işidir" diyen Buldan, tüm kadınlara aday olmaları çağrısında bulundu. 
 
Buldan, "Kadınların gücünü, emeğini, rengini yerele yansıtacağız. Bu yüzden tüm kadınlara aday olmaları için buradan çağrı yapıyorum. Kadınlar, 7 Haziran’da, 1 Kasım’da ve 24 Haziran’da güçlü bir temsiliyetle parlamentoda yer aldı, şimdi önümüzde 31 Mart var. Gelin 31 Mart’ta ülkeyi hem HDP’nin hem de kadının rengine dönüştürelim" dedi. 
 
25 KASIM'A ÇAĞRI
 
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü'nde tüm kadınları alanlara davet eden Buldan, sözlerinin şöyle noktaladı: "Kadının her yerde sesi yükselsin ki, kadın düşmanı zihniyet, titresin, korksun! Kadınları yaşadığı zulümden kurtaracak olan yine kadınlardır. Kadını erkek şiddetinden, devlet şiddetinden koruyacak olan yegane şey, kendi öz örgütlülüğüdür. Örgütlü gücümüzdür. Bir ülke, kadınlar özgürleşirse özgürleşir. Biz devletten ve eril erkek zihniyetinden özgürlük ve eşitlik talep etmiyoruz. Özgürlüğü ve eşitliği biz kadınlar kendi mücadelemizle başaracağız. Bir ülke ancak kadın özgürleşirse özgür demokratik bir ülke olabilir. Özgürlüğün anahtarı biz kadınların elindedir. Özgür, eşit ve birlikte yaşamı biz kadınlar kuracağız." 
 
Buldan’ın konuşmasını noktaladığı toplantı, hep bir ağızdan atılan “Jin, Jîyan, Azadî (Kadın, Yaşam, Özgürlük)” sloganıyla son buldu.