Kurtulan: Kürtler İstanbul’da kayyım politikasının devreye girmesini kabul etmedi

img

ANKARA - Meclis’te basın toplantısı düzenleyen HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, “Kürtler belediyelerinin nasıl gasp edildiğini unutmadı. HDP’li belediyelerde olduğu gibi İstanbul’da da bir kayyım politikasının devreye girmesini Kürtler kabul etmedi” dedi.

 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kurtulan, değerlendirmesine İstanbul seçimlerine değinerek, başladı.
Herkesin tartıştığı İstanbul seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın 800 bin oy farkla neden kaybettiğini hala anlamadığını söyleyen Kurtulan, “Dünden beri gerek Cumhurbaşkanı gerek Cumhur İttifakı'nın diğer sözcüsü Bahçeli’nin açıklamalarından böyle anlaşılıyor. Erdoğan, ‘küsmek yok, kendimizi millete anlatamadık’ diyor. Burada da ciddi bir yanılgı içindeler. Yine sonucu maniple eden bir çaba olarak görüyoruz. Aslında tam da tersi olduğunu düşünüyoruz. Halk sizi çok iyi anladığı, İstanbullular sizi çok iyi anladığı için farkı 13 binden 800 bine çıkardılar. Yenilenen İstanbul seçimlerini irade gaspı olarak, hak gaspı olarak gördükleri için, tüm halkların, farklı kesimlerin haklarının gaspı olarak gördükleri için itirazlarını dile getirdiler. Bunu böyle anlamak lazım” dedi.
 
‘İYİ YAPARLAR’
 
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, başkanlık sistemini masaya yatıracaklarını söylediğini anımsatan Kurtulan, “İyi yaparlar. Bunu masaya yatırırlarsa tek adam rejimine itiraz edenlerin ne kadar haklı olduklarını kendileri de görecekler. Bu sistem yürümüyor. Hak ihlallerinin yaşandığını, tüm özgürlüklerin rafa kaldırıldığını eğer ciddi bir inceleme yaparlarsa çok iyi görecekler” diye belirtti.
 
‘KÜRTLER KABUL ETMEDİ’
 
Seçime bir hafta kala Kürtlerin hatırlanmasını eleştiren Kurtulan, şöyle devam etti: “Kürtler hakaret olarak gördü ve reddetti. Bir hafta kala Binali Bey’in Diyarbakır’a gitmesi, Kürdistan demesi bir ‘çawan î baş î’ demesi, Kürtçe bir cümleyle Kürtlerin oyunu alacağını hesaplamasını Kürtler kendisine hakaret olarak gördü. Kürtler belediyelerinin nasıl gasp edildiğini unutmadı. YSK eliyle, KHK ile ihraç edilenlerin seçildiği belediyelerin gasp edilmesini Kürtler unutmadı. Kürdistan’da da olduğu gibi HDP’li belediyelerde olduğu gibi İstanbul’da da bir kayyım politikasının devreye girmesini Kürtler kabul etmedi. HDP’nin binlerce yöneticisinin, milletvekilinin cezaevinde olmasını, Selahattin Demirtaş’ın, Figen Yüksekdağ’ın cezaevinde olmasını, bazı arkadaşlarımızın sürgüne gitmek zorunda kalmasını, bir arkadaşımızın sürgün yolunda hayatını kaybetmesini Kürtler unutmadı.
 
KÜRTLER AFRİN’İ UNUTMADI
 
Afrin’in işgalini, Afrin halkının yerinden yurdundan edilmesini, mal mülklerine el konulmasını, bunun çetelere pay edilmesini ve çetelerle anlaşmaları Kürt halkı unutmadı. Üstelik Binali Yıldırım’ın Afrin için ‘biz orayı temizledik’ demesini, Kürtlerin yerinden yurdundan edilmesini, temizlik olarak görmesini Kürtler unutmadı.”
 
“Yine yazlık-kışlık, uçan saraylar, şatafatlı yaşam, yandaşı ve aileyi koruyan politikalar büyük bir tepkiye yol açmış, artan kriz AKP’ye dur demenin işaretlerini vermiştir” diyen Kurtulan, “Cumhur İttifakına ‘artık sen durmalısın’, önünü kapatmak durumundayız demiştir. İhraçlar yine çok can yaktı, insanların ekmeğinin elinden alınması, gazetecilerin akademisyenlerin yargılanması, tutuklanması, yurt dışına beyin göçünün olması, bunu teşvik eden politikalar olması, İstanbul seçiminin sonuçlarını etkileyen nedenler olarak görülebilir.  Bütünen ele aldığımızda İstanbul seçiminde demokrasi güçleri, demokrasiden yana tavrını koyan, AKP seçmeni de dahil herkesin tavrını etkiledi. AKP’nin seçmeninde kayma olduğunu, beyni ile gövdesi arasındaki ilişkide sarsılma olduğunu İstanbul seçimi açığa çıkardı” diye belirtti. 
 
İstanbul seçiminin hem demokrasi için hem hükümet için büyük önem arz ettiğini bildiklerini vurgulayan Kurtulan, bundan ders çıkarılması gerektiğini belirtti.
 
‘ÖCALAN BARIŞ DEMEKTİR’
 
Seçim öncesi İmralı’dan gelen mesaja dair de değerlendirme de bulunan Kurtulan, şunları söyledi: “Görülüyor ki Sayın Öcalan hala barış, insan hakları, adalet demekte, ülkenin toplumsal uzlaşmasına, barışa katkılarını sunmaya devam eden, burada da iyi niyet gösteren beyanlar sunmaktadır.  
 
Kürt sorununun demokratik çözümü ülkemizin önündeki en temel sorundur. Bu ertelenmemelidir. Talebimiz hazır. Erdoğan, ‘1 yıllık sistemi masaya yatıracağız’ derken bu tıkayan sistemi, üstenci tavrı masaya yatırmak durumunda olacaktır. Zayıflatılmış bir Meclis'i kabul etmediğimizi, tam tersi güçlendirilmiş bir Meclis sisteminin olması gerektiğini her zaman söyledik. Meclis'in yetkilerinin artırılması, rolünü oynaması gerekiyor. Demokrasi, adalet ve barışı bundan sonra ödev olarak önümüze koymalıyız. Toplumsal uzlaşı ve demokratik bir Anayasa ile ülkemizi geleceğe taşıyabiliriz, bunun potansiyeli de var. Hükümetin artık bu seslere kulak vermesi gerektiğini söylüyoruz.”
 
AKP DÖNEMİNDEKİ İŞKENCELER HATIRLATILDI 
 
İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Haftası içerisinde bulunduklarına dikkat çeken Kurtulan, ekledi: “Hükümet eğer bunu önemsiyorsa ve bunu savunuyorsa işkence iddialarını mutlaka gündemine almak, bunun takipçisi olmak durumundadır. Ama savcıların harekete geçmesini sağlaması gereken pek çok vakada örtbas eden bir tutum içindedir. AKP hükümetleri döneminde söylediğimiz şu, eskiden işkence olurdu, insanlar işkence gördüklerini kanıtlayamazdı. Ancak AKP döneminde ise insanlar işkence izleriyle, kanıtlarıyla dışarıya çıkıyor ancak hükümet tavırsız kalıyor.” 
 
‘GEZİYİ YARGILAYAMAZSINIZ’
 
Gezi yargılamasını da değinen Kurtulan’ın konuşmasının devamı şöyle: “Gezi davası görüldü. 13 milletvekilimizle takip ettik. Gezi’de 7 kişi yaşamını yitirdi, İHD raporuna göre 9 bin 564 kişi yaralandı ama sonuç itibariyle etkin bir yargılama yapılmadı. Bu konuda etkin bir yargılama yapılmazken, Gezi’ye katıldıkları iddiasıyla yıllar sonra insanlara dava açıldı. Çok değerli iş insanı Osman Kavala’nın da yargılandığı dava 20 aydan sonra ilk defa görüldü. Gezi tüm bu sisteme itirazı olanların, itirazını alıp da gittikleri, bu sisteme karşı eleştirilerini tepkilerini dile getirdikleri, başta doğanın yaşam hakkı olmak üzere AKP’nin insanlar üzerindeki baskılarını eleştiren tutumlarıyla gelişen bir direnişti.  Gezi'yi ülkemizin demokrasisinde önemli bir katkı olarak görüyoruz. Gezi yargılanmamalı, Gezi’yi yargılayamazsınız. Gezi davası Osman Kavala’nın tutukluğunun devamı kararıyla sonuçlandı. Temmuz ortasına ertelendi. Bu davanın düşmesi gerekiyor. 
 
ANADİLDE EĞİTİM GÜNDEME ALINMALI
 
Dünden beri, Meclis gündeminde eğitim alanındaki düzenlemeleri öngören bir kanun teklifi var. Eğitimle ilgili daha önce de kanun teklifleri ve torba yasalara yönelik düşüncelerimizi paylaştık. Eğitim AKP hükümetleri döneminde en çok yaz boz tahtasına dönüşen alan. En çok bakan değişikliği yapılan alan. Her gelen bakan bir diğer bakanın yaptığını değiştiren yaklaşımlar içinde. İktidar ısrarla hiçbir bilimsel ve pedagojik karşılığı olmayan sistemler getiriyor. Bu tasarı vesilesiyle de şunu söylemek isteriz. Ataması yapılmayan öğretmenlerin durumunun ele alınması, kız çocuklarının eğitiminin öncelenmesi, hızlandırılması, 3600 ek gösterge sözünün tutulması gerekiyor. Ve tabi anadilinde eğitim vermemenin insan hakkı ihlali olduğunu söylüyoruz. Anadilinde eğitimi artık Türkiye’nin gündemine alınması gerekiyor.”