DTK: AKP barıştan korkuyor, savaştan besleniyor

img

DİYARBAKIR – Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Eşbaşkanları Leyla Güven’e yönelik başlatılan siyasi linç ve delegelerine yönelik keyfi gözaltı ve tutuklamalar nedeniyle "AKP barıştan korkuyor, savaştan besleniyor. Bu politikaların sonu yoktur" uyarısında bulunup, demokratik muhalefete dayanışma çağrısı yaptı.

 
Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Eşbaşkanları ve HDP Hakkari Milletvekilli Leyla Güven’e yönelik siyasi linç ile kongre delegelerine yönelik gözaltı ve tutuklamalara ilişkin yazılı açıklama yaptı.
 
AKP-MHP faşizminin Ortadoğu ve Türkiye’de kan kaybederken, buna paralel olarak Kürt halkının demokratik ve meşru siyasal alanına da pervasızca saldırı gerçekleştirdiği belirtilen açıklamada, havuz medyasının da gerçekleri saptırarak Leyla Güven’i hedef haline getirdiğine dikkat çekildi. 
 
‘AKP BARIŞTAN KORKUYOR, SAVAŞTAN BESLENİYOR’
 
Savaş ve gerilim politikasının AKP’nin uzun süreden beri itina ile yürüttüğü temel politika haline geldiği vurgulayan açıklamada, “Tüm kamuoyu şunu bilmelidir ki başta Eş Başkanımız olmak üzere demokrasi ve barıştan yana olan herkes, AKP’nin savaşı kendilerine can simidi yapan oyununu bozmaya devam edecektir. AKP barıştan korkuyor, savaştan besleniyor. Bu politikaların sonu yoktur. Bu ülkenin tüm yurttaşlarını, kol kola omuz omuza vererek yıllardır iktidar partilerinin siyasal ve ekonomik rant karşılığında Kürt karşıtlığı ve savaş çığırtkanlığı ile Kürt meselesini istismar etmelerine karşı çıkmaya davet ediyoruz. Eş Başkanımızın yaptığı bir siyasal tespiti sanki yeni bir şeymiş gibi  devreye sokarak savaşa ve şiddete hizmet edecek olan bir kışkırtmayı hedeflemektedir. Yanı sıra bu durum, AKP-MHP faşizminin kaybederken kendilerini kurtaracak en küçük bahanelere sığınma çaresizliğinden başka bir şey değildir” denildi. 
 
‘EŞBAŞKANIMIZ DOKUNULMAZLIĞINI HALKINDAN ALMAKTADIR’
 
Açıklamada, İYİ Parti’nin Leyla Güven’in dokunulmazlığının kaldırılması yönündeki çağrısına da yanıt verildi. Bu konuda açıklama şu ifadeler yer aldı:
 
“Yine bu saldırı korosuna meclisteki kimi küçük partiler de Eşbaşkanımızın milletvekili kimliğini ve dokunulmazlığını hedef alarak hadlerini aşacak şekilde eşlik etmiştir. Bu kesimler de şunu iyi bilmelidir: Eşbaşkanımız, dokunulmazlığını halkından ve yıllarca verdiği demokratik ve meşru mücadele geleneğinden almaktadır. Kaldı ki bedenini iki yüz gün açlığa yatırmış olan bir insanı dokunulmazlıklarla tehdit etmek, büyük bir siyasi cehalet gerektirir. Bu küçük partinin, dokunulmazlığı gündeme getirmesini, birilerine yaranmanın ve kurulması olası siyasi partilerin yarattığı basıncın korkusundan kurtulmanın basit ve ucuz bir yolu olarak değerlendirmekteyiz.” 
 
‘TUTUKLAMALAR KEYFİYETE DÖNÜŞTÜ’
 
Yine Van’da yapılan ev baskınlarında DTK Eşbaşkanlık Divan Üyesi Fikret Doğan ile 6 delegenin hukuksuz bir şekilde tutuklanması üzerinde durulan açıklamada, “Bu hukuksuz tutuklanma ve gözaltıları kabul etmiyor ve kınıyoruz.  Kongremize ve delegelerimize yönelik yapılan gözaltı ve tutuklamalar artık bir keyfiyete dönüşmüştür” ifadeleri kullandı.
 
DAYANIŞMA ÇAĞRISI YAPILDI
 
Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi: “Bunlardan sadece birisini söylersek gözaltına alınan delegelerimizin bir kısmına yönelik sorulan sorulardır. 9 Ekim 2018’de evleri hukuksuz bir şekilde basılarak gözaltına alınan delegelerimizin çoğunun 19 Ağustos’ta yeniden evleri basılmış ve gözaltındayken bir yıl önce kendilerine sorulan sorular yeniden sorulmuştur. Bu durum devlet ve hukuk mercilerinin ortaklığı ile yapılan aleni bir işkenceye dönüşmüştür. Kongremize yapılan saldırılar, AKP’nin savaşı kendini kurtarmaya yönelik bir araca çevirme konseptinin bir parçası olduğu bilinmelidir. Kongremiz ile ilgili iddianame, gözaltı ve tutuklamalara dair yakın zamanda hukuk komisyonumuzun hazırladığı bir  dosya kamuoyu ile paylaşılacaktır.
 
Tüm kadın hareketlerine, halklarımıza, ulusal ve uluslararası kamuoyuna, demokratik kitle örgütlerine, sendika ve emek örgütlerine ve genel olarak  demokratik muhalefet alanlarına çağrımızdır. Başta Eşbakanımız sayın Leyla Güven şahsında olmak üzere Kongre’mize, delegelerimize ve Kürt siyasetinin tüm kurumlarına yönelik bu pervasız ve tehlikeli saldırılar karşısında dayanışma için de olmak  geleceğimiz ve ortak yaşam talebimizin karşılık bulması ve sürdürülmesi için hayati önem arz etmektedir. Tüm halkımızın, kamuoyunun ve dostlarımızın ayrıca şunu iyi bilmesini istiyoruz. Bizler faşizm ile mücadele geleneğinin kararlı ve direngen halkalarından birisiyiz. Üzerimizde sürdürülen haksız ve hukuksuz baskılar, sadece haklılığımızı, kararlılığımızı ve mücadeleye olan inancımızı güçlendirmekten başka bir işe yaramayacağı bilinmelidir. Bizler bütün savaş çığırtkanlarına ve bu konuda devreye konulan kirli oyunlara  rağmen ülkemize ve halkımıza onurlu barışı getireceğimizin yeniden sözünü veriyoruz.”