'Ya itiraz edecekler ya da sonlarını getirecekler'

img

DİYARBAKIR - İktidarın kayyımları bir yönetme biçimi haline getirdiğine dikkati çeken HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, “Siyasi partiler varlık gerekçelerini ortadan kaldıran bu uygulamalara ya itiraz edecekler ya da kendi sonlarını getirecekler” sözleriyle muhalefete seslendi. 

 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, partileri yönetimindeki belediyelere kayyım atanması ve eşbaşkanlık sistemine dönük saldırılara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 2014 yılında Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) “çöktürme” olarak adlandırılan planın devreye sokulduğunu anımsatan Taşdemir, kayyım uygulamalarını da bu plan dahilinde olduğuna dikkati çekti. AKP iktidarı döneminde kadın kazanımlarına dönük saldırıların her geçen gün arttığına vurgu yapan Taşdemir, bu saldırıların HDP’li belediyelere kayyım atanarak daha da derinleştirildiğini kaydetti. 
 
'ZORBALIĞA DAYALI BİR İKTİDAR'
 
Ancak, tüm zorluklara rağmen kayyımlara karşı ciddi bir başarı elde ettiklerini dile getiren Taşdemir, “Bu anlamda komplonun bir ayağı boşa çıktı. Ancak, AKP seçimle, sandıkla, demokratik yöntemlerle, barışın egemen olduğu bir ortamda siyaset yapamayacağını biliyor. AKP krizden, ayrımcılıktan, düşmanlaştıran siyasetten nemalanarak, sürekli kendine suni düşmanlar yaratarak, iktidarda kalmayı sürdürüyor. Yani zora dayalı bir iktidar var. Tam da bu noktada 31 Mart’tan sonra baskıyla zulümle alamadığı belediyeleri bir kez daha kayyımla, gaspla ve talanla el koyma siyasetini sürdürmeye çalışıyor” sözleriyle son kayyım atamalarını değerlendirdi.
 
‘KÜRT VAR, İRADESİ YOK’ MESAJI
 
Kayyım siyasetiyle Kürtlere, “siyaset yapmayın, yaparsanız sizi tanımam” mesajı verildiğini belirten Taşdemir, “Önce 'Kürt yok' denildi. Sonra 'Kürtler seçime giremez' denildi. Kürt siyasetinin önüne baraj engeli koymak için kırk takla attılar. Ancak Kürtler bilinçlendi, örgütlendi buna güçleri yetmiyor artık. Bugün Kürtler, Türkiye demokrasisinin aslında öncü gücü pozisyonunda. Kürtlersiz söz söylemenin neredeyse imkansız hale geldiği bir ortamda, iktidar Kürtlere, ‘Sen varsın ama iraden yok’ mesajı veriyor. ‘Ben senin sömürgecinim ve sömürge standartları içerisinde, vali atarım, kaymakam atarım’ diyor. Aslında tam da kayyımın anlamı budur” diye konuştu. 
 
İTİRAZLARDA IĞDIR ÖRNEĞİ
 
Taşdemir, çok sayıda halkın bir arada yaşadığı Iğdır'da belediyeye kayyım atamasına işaret ederek, 31 Mart seçimlerinde HDP’ye oy vermeyenlerin de sandıktan çıkan iradeye saygı duyulmasına işaret ettiğini kaydetti. Iğdır’da, tüm yurttaşların HDP’li eşbaşkanların çalışmalarını benimsediğini söyleyen Taşdemir, “Çünkü yerelde herkes eşbaşkanların hizmetini biliyor. Eşbaşkanların kapısı 7 gün 24 saat gelen yurttaşa açık. O nedenle yerelde halkın bu gaspa çok ciddi bir itirazı var. Iğdır’da şu an en fazla yaşanan kaygı, kayyımların halkın kazanımlarına çöreklenecek olması. Halkın, kayyımlarla birlikte belediyede yolsuzluk yapılacağı kaygısı var. Çünkü kayyımcılık hırsızlıkla, dolandırıcılıkla anılan bir sisteme dönüştü” ifadelerini kullandı. 
 
Kayyımın, "asimilasyoncu", "inkârcı", "Kürt kültürüne düşmanlık eden", "Kürtçeyi ortadan kaldırma girişimlerinde bulunan", "heykel yıkan", "tabela indiren" pratiklerinin bulunduğunu kaydeden Taşdemir, bu sistemin uzun vadeli sürdürebilecek bir sistem olmadığını, AKP’nin bu siyasetle kendini var etme koşullarının ortadan kalktığını söyledi.
 
‘KADIN DÜŞMANI' POLİTİKALAR
 
AKP’nin kendini "Kürt düşmanlığı" ve "kadın düşmanlığı" üzerinden var etmeye çalıştığına dikkati çeken Taşdemir, “AKP rejimi, özgür kadından, düşünen kadından, kamusal hayata çıkan kadından, iradesine sahip çıkan kadından, karar mekanizmalarında olmak isteyen kadınlardan haz etmiyor. Çünkü ideolojik, politik ve felsefi olarak durdukları yer itibariyle, kadınlar aile içerisinde olmalı, çocuk doğurmalı ve hizmet etmeli. Biliyoruz ki tüm sistemler kadın üzerinden kendisini inşa eder. Üzerinde durdukları zemini, ayakları altından çeken, çok güçlü bir kadın muhalefeti var. Dolayısıyla AKP rejimi açısından bir tehdit olarak görülüyor” dedi. 
 
KADINI SAVUNMASIZ BIRAKMAK
 
Kayyımların pratikleriyle kadınları savunmasız bırakmayı amaçladıklarını kaydeden Taşdemir, kapatılan kadın kurumlarına işaret ederek, "Kadın muhalefetine bu kadar korku duyulmasaydı kayyım atanır mıydı? Belediyelere tüm yalanları ileri sürerek kayyım atıyorsunuz, peki kadın merkezlerini neden kapatıyorsunuz? Kadın danışma merkezlerinde psikolojik destek veren, toplumsal cinsiyet eğitimlerini veren kadınları alıp yerine neden erkek atıyorsunuz? Kadın danışma merkezleri kapatılıp yerine imam hatipler açılıyor. Toplumsal rollere dayalı el işi, dikiş-nakış, kurumlar açılıyor. Her ne kadar üstünü örtmeye, görünmez kılmaya çalışırlarsa çalışsınlar özünde kadınların geliştirdiği bu demokratik modele karşı bir tahammülsüzlük var. Çünkü ülkeyi tek adamla yönetmek istiyorlar” diye konuştu. 
 
GÖSTERMELİK YARGILAMALAR
 
Kayyım sürecinde en çok kadın eşbaşkanların tutuklandığına kaydeden Taşdemir, kayyım atamalarından sonra kadına dönük artan şiddete değindi. İktidarın pratikleri ile erkeklere, “Kadınlar istediğiniz çizgiye gelmiyorlarsa şiddet uygulayın. Zaten bunun takibini yapacak tüm mekanizmaları ben kapattım” mesajı verdiğini ifade eden Taşdemir, “göstermelik yargılamalarla” kadınların ölüme terk edildiğini söyledi.
 
'BABADAN OĞULA' UYARISI
 
İktidarın kayyımları bir yönetme biçimi haline getirdiğini vurgu yapan Taşdemir, “Sandığı yok sayan, işlevsiz kılan bir yöntem geliştirildi. Bakın Ankara İstanbul, Adana, İzmir, Mersin ve Eskişehir’i alamadı. Yarın buralar için de benzer bir uygulama yürürlüğe sokulacak. Sandıkla alamadığı yerlere bir şekilde yönelecek. O açıdan seçme seçilme hakkı gibi demokrasisinin vazgeçilmezi olan bir esas ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Bununla beraber tamamıyla bir diktatörlük rejimiyle karşı karşıya kalacağız. Kendi istediği kadar iktidarda kalacak. Halefini, selefini belirleyecek. Belki de babadan oğula geçen bir yönetim şekliyle karşı karşıya kalacağız” uyarısında bulundu.
 
İTİRAZLARIN YÜKSELTİLMESİ
 
AKP’nin hayata geçirmeye çalıştığı uygulamaya itiraz edilmesi gerektiğine değinen Taşdemir, şöyle devam etti: "Bugünden müdahale etmek, itiraz etmek gerekiyor. Kürtler, HDP zaten direniyor. Zaten yıllardır bir şekilde bu baskıların zulmün odağı ve merkezi halindeyiz. Bir şekilde buna karşı itirazımızı yükseltemeye çalışıyoruz. Ancak, demokrasiye inanan insanlar, bu ülkede nasıl bir gelecek tahayyül etmek istiyorlarsa itirazlarını yükseltmek zorundalar. ‘HDP’ye yapıldı bir şey olmaz, biz işimize bakarız’ siyasetinin artık bu koşullarda bir karşılığı yok. O açıdan siyasi partiler varlık gerekçelerini ortadan kaldıran bu uygulamalara ya itiraz edecekler ya da kendi sonlarını getireceklerdir.”
 
MA / Arjin Dilek Öncel