Kayıp yakınları Sincar, Çelik ve Aygöl için adalet talep etti

HABER MERKEZİ - Kayıp yakınları Amed’te Mehmet Sincar’ın Êlih’te Mehmet Emin Çelik’in Colemêrg'te ise Dayroş Aygöl'ün faillerinin yargılanması talep edildi.  

Kayıp yakınları ve insan hakları savunucularının kayıpların bulunması ve faillerinin yargılanması temelinde yaptıkları eylemler bu hafta da devam etti. 
 
AMED
  
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" talebiyle sürdürdükleri eyleminin 813’üncü haftasında Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı, İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. Açıklamaya katılanlar kayıpların fotoğraflarıyla katılırken, alanda kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldı. 
 
Eyleme Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed İl Eşbaşkanları Abbas Şahin ve Gülşen Özer, Demokratik Bölgeler Partisi  (DBP) Amed İl Eşbaşkanları Mehmet Şirin Gürbüz ve Sultan Yaray katıldı. Bu hafta Êlih’te 4 Eylül 1993 tarihinde Elma Sokak’ta uğradığı silahlı saldırıda katledilen Mehmet Sincar’ın hikâyesi okundu.
 
Sincar’ın eşi Cihan Sincar, eşinin iki farklı silahla öldürüldüğünü, eşinin o gün orada barış adına gittiğini ve katledildiğini dile getirdi. Sadece eşinin değil bütün failli meçhullerin faillerinin bulunması temennisinde bulundu.  
 
DEM Parti Amed İl Eşbaşkanı Abbas Şahin de “Bu cinayetler failli meçhul değil failli belli cinayetlerdir. Failler er ya da geç ortaya çıkacak” dedi. 
 
Sincar’ın katledilme hikâyesini İHD Amed Şube Sekreteri Ömer Saman okudu. Saman, “Sincar, 1991 yılında Demokrasi Parti’den (DEP) milletvekili seçilmiştir. Derneğimiz üyesi olan Sincar, dönemi itibariyle Mecliste özellikle bölgedeki faili meçhul cinayetler, JİTEM, Hizbullah’ın gerçekleştirdiği katliam ve cinayetlere ve köy korucularının saldırılarına karşı aktif çalışmalarda bulunmuştur. DEP Mêrdîn Milletvekili Mehmet Sincar’ın, Parti Meclisi üyeleri Habip Kılıç ve Hikmet Kılıç’ın ‘faili meçhul’ bir şekilde katledilmesine dair incelemede bulunmak amacıyla gittiği Êlih’te, İl Örgütü yöneticileri olan Metin Özdemir ile birlikte 4 Eylül 1993 tarihinde Elma Sokak’ta uğradığı silahlı saldırıda katledilmesinin üzerinden 31 yıl geçti” dedi. 
 
“Türkiye’de 90’lı yıllar, OHAL rejiminin yürürlükte olduğu, zorla kaybetme, yargısız infaz ve faili meçhul cinayetler gibi insanlığa karşı suçların yaygın ve sistematik bir saldırının bir parçası olduğu dönemdir” diyen Saman, “O dönemde yaşanılan ağır insan hakları ihlalleri ile ilgili açılan soruşturma ve dava dosyaları, zaman aşımı devreye konularak adliye raflarında çürümeye bırakılmakta, dosyalar kapatılmaya çalışılmaktadır. Bunun son örneklerinden biri de üyemiz Mehmet Sincar’ın dosyasında karşımıza çıkmaktadır. Dosya, zaman aşımı ile karşı karşıyadır. Bilindiği üzere zorla kaybetme, yargısız infaz ve faili meçhul cinayetler gerek uluslararası insan hakları hukuku gerek uluslararası ceza hukuku sözleşmelerinde, suçun nitelikleri itibariyle insanlığa karşı suç olarak tanımlanmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 7. Maddesinin 2. Fıkrasında insanlığa karşı işlenen bir fiil nedeni ile evrensel hukuk kurallarına göre fail/failler her zaman yargılanabilir, cezalandırılabilir, zaman aşımı söz konusu olamayacaktır” diye belirtti
Açıklama oturma eylemiyle son buldu.
 
ÊLIH 
 
 
Êlih’te de kayıp yakınları ve İHD, eylemlerinin 649’uncu haftasında Gülistan Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eylemde, 28 Ağustos 1994 tarihinde Hezo (Kozluk) ilçesinde özel timlerin evden alarak infaz ettiği Mehmet Emin Çelik’in failleri soruldu. 
 
Çelik’in hikâyesini okuyan İHD Êlih Şube Yöneticisi Rezan Baytar, Hezo ilçesinde ikamet eden Mehmet Emin Çelik ve Mehdi Çelik’in, Yeni Mahalle’de bulunan akrabaları Muzaffer Durmaz’ın evine misafirliğe gittiği belirterek, gece saat 23.30’da eve gelen özel timlerin “ifade vermeleri lazım” gerekçesiyle M. Emin ve Mehdi Çelik’i evden dışarı çıkardığını söyledi. Yaklaşık 15 metre uzaklaştıktan sonra Mehmet Emin Çelik’in, uzun namlulu silahlarla taranarak öldürüldüğünü, Mehdi Çelik’in ise karanlık olması sebebiyle kaçarak kurtulmayı başardığını ifade eden Baytar, Çelik’in cenazesinin bir gün sonra toprağa verildiğini kaydetti. 
 
Baytar, failler bulunana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini belirtti. 
 
Açıklama oturma eylemi ile son buldu. 
 
COLEMÊRG
 
 
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, "kayıplar bulunsun, failler yargılansın" şiarıyla eylemlerinin 139’uncu haftasında Gever ilçesinde bulunan Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Bu haftaki eylemde Gever’ bağlı Esendere beldesinde 1991 yılında katledilen Daryoş Aygöl için bir araya geldi. Eylemde "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartı açılırken, katledilen ve kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Eyleme, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Gever ilçe örgütü yöneticileri, Gever Belediye Eşbaşkanları ve çok sayıda yurttaş katıldı.
 
Açıklama metnini ise İHD Colemêrg Kayıplar Komisyonunda yer alan ve Daryol Aygöl’ün abisi olan Kuruş Aygöl okudu.
 
Kaybedilen ve katledilen insanlar için adalet istemeye devam edeceklerini belirten Kuruş, “Daryoş Akgül henüz 16 yaşındaydı. Ailesinin geçimini sağlamak için sorumluluk alarak İran İslam Cumhuriyetinden günübirlik alış verişler yaparak hayatını kazanmaya çalışıyordu. Ailesinden akrabaları da İran İslam Cumhuriyetinde yaşamaktadırlar ve aynı zamanda vatandaşıdırlar. Bu vesile ile akrabaları gümrük sahasından geçirdikleri yasal ürünleri Daryoş Akgül’e teslim ettikten sonra Daryoş’ta şehir merkezi Yüksekova ya getirip perakende satıp kazanç elde etmektedir. Babası Ali Akgül’ün ölümünden sonra sıklıkla gittiği Esendere’de rutin yaptığı günübirlik ticaretin haricinde bir aile ziyaretine gitmiştir bu sefer. Amcaoğlu Dinar da vardır beraberinde. Ziyarette bulundukları aile ile yemek yiyen Daryoş ve kuzeni, yemek yedikten sonra araç yoluna gelmeleri için hazırlanan atların iplerinden kurtulduğu ve sınır boyuna doğru gittikleri söylenir” ifadelerini kullandı.
 
GÖZALTINDA İŞKENCE GÖRDÜ
 
Sınır boyuna doğru çıktıktan yaklaşık bir saat sonra bölgeden silah sesleri gelmeye başladığını dile getiren Kuruş, “Sınır karakolunda yapılan ateşte Daryoş yaralanır. Peşinden giden kuzeni Dinar, Daryoş’a ulaştığında henüz yaşamaktadır ancak yaralıdır ve kan kaybetmektedir. Kokep köyünden, Köylülerle birlikte Daryoş’un yaralı bedeni Yüksekova şehir merkezindeki hastaneye getirilmek üzere taşınmaya başlandığı sırada Karakoldan gelen askerler, Dayoş’un yaralı bedenini köylülerden alır ve hastane yerine karakola götürür. Aynı zamanda köylüler ve kuzeni Dinar da gözaltına alınır. Kendilerine Daryoş ile birlikte kaçakçılıktan geldiği yönünden ifade vermeleri istenir ve bu konuda baskı ile birlikte gözaltına alınanlara işkence yapıldı” dedi.
 
ADALET TALEBİ 
 
Ailenin tüm girişimlerinin sonuçsuz kaldığını söyleyen Kuruş, “Başvurular kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile Sümen altı edildi. Yapılan operasyon ve gerçekleştirilen cinayetin gerçekliği göz ardı edildi. Türkiye yargısı göz göre göre katledilen 16 yaşındaki gencecik bir insanın akıbetini faili meçhul bırakmak istedi. Bugün buradan tüm yetkinlere bir daha sesleniyoruz; Daryoş Akgül ve tüm faili meçhul cinayete kurban gidenlerin akıbeti açıklansın, sorumluları bir an önce adil bir yargı sistemi karşında yargılansın. Daryoş Akgül ve tüm kayıplarımız için adalet talep ediyoruz” ifadelerine yer verdi.