MÊRDÎN - Mêrdîn'de halk buluşmasında konuşan HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, kayyımların halka kapattıkları belediyelerde “hırsızlık bürosu” açtığını belirterek, "Bize ait olanı geri alacağız" dedi.
Mêrdîn'e temaslarda bulunmak amacıyla gelen Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Sultan Şeyhmus mevkiinde partililer tarafından karşılandı. Aralarında HEDEP milletvekilleri ve siyasetçi Ahmet Türk'ün de bulunduğu yüzlerce kişi tarafından karşılanan Hatimoğulları, ardından Qoser (Kızıltepe) ilçesine geçti. Uğur Kaymaz ve babası Ahmet Kaymaz'ın saldırıya uğrayan mezarını ziyaret eden Hatimoğulları, buradan partisinin il binası önündeki halk buluşmasına katıldı.
'BAYRAKLARI ASLA YERDE KALMAYACAK'
Yurttaşlara hitap eden Hatimoğulları, Amed'de gerçekleştirilen Tahir Elçi anmasına dikkat çekerek, "Bu topraklar barış talep edenlerin filizlenip yeşereceği topraklar. Ama ne yazık ki bu ülkeyi yönetenler, yüzyıllık devlet anlayışı ile Kürt halkının halklarını görmezden geldiler. Tekçi anlayış bu ülkede hakim kılınmak istendi ama bütün bunlara rağmen barışı savunan insanlar, bir adım geri durmadı. Buranın çok önemli değerlerinden bedel ödeyenler Apê Mûsa, Mehmet Sincar, Deniz Poyraz ve biraz önce mezarını ziyaret ettiğimiz Uğur Kaymaz ve babası. Onların bayrağı asla yerde kalmayacak. Hep beraber o bayrağı barışla taçlandırana dek mücadelemiz devam edecek" dedi.
'BELEDİYELERİ BETON YIĞININA ÇEVİRDİLER'
HDP'li belediyelere atanan kayyımlara dikkat çeken Hatimoğulları, "Mardin’e kayyım atayan anlayışın bugüne kadar bu kente nasıl eziyet çektirdiğine Mardin halkı bizzat tanıklık etmiştir. Bu ülkenin iradesini halklar yansıtır, Mardin halkının da iradesini partileriyle birlikte Ahmet Türk ve Figen Altındağ yansıtır. Kayyımın yaptıklarını siz Mardinlilere anlatacak değilim. Şu an bütün Türkiye bu hırsızları ve Mustafa Yaman’ı bu şekilde hatırlıyor. Belediyeleri halka kapattılar ve beton yığınına çevirmek istediler ama onlar orada hırsızlık bürosu açmış oldular” diye konuştu.
‘SEÇİLMİŞLERE KAYYIM ARADILAR'
AKP'lilerin iktidara geldiği zaman "Valileri bile seçimle atacağım" dediğini hatırlatan Hatimoğulları, "Bırakın valiyi seçimlerle getirmelerini, Türkiye’de kazanılmış olan seçme ve seçilme hakkını insanların elinden alıp kayyım atadılar. Bu seçimi tanımamak demektir. Türkiye'nin ve dünyanın hiçbir yerinde böyle bir demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Biz bunu dün de kabul etmedik, bugün de kabul etmiyoruz. Önümüzdeki yerel seçimlere bizler zaten aylar öncesinden hazırlıklarımıza başladık. Tüm haklarımıza şu çağrıyı yaptık; Hiç kimse bir gününü evinde geçirmesin. Hiç kimseyi es geçmeden bütün kapıları tek tek çalalım. Seçim çalışmalarımızı şu andan itibaren Mardin’de de kapı kapı gezerek yapmaya başlayalım" diye konuştu.
'BİZE AİT OLANI ALACAĞIZ'
Hatimoğulları, kendilerine ait olanı alacaklarını belirterek, "Bizler irademizi, mücadelemizi, ödediğimiz bedelleri, darbeci zihniyet gelsin ve bizleri yönetsin diye ödemedik. Biz bu kayyımcı zihniyete karşı gücümüz yettiğince mücadele edeceğiz. Sevgili kadınlar kayyım en fazla bizlerin hayatını daraltıyor. Bunu kabul etmiyoruz. Biz kadınlar bu ülkede kendi haklarımız için çok bedel ödedik ve çok mücadele ettik. Türkiye kadın hareketi Kürt kadın hareketi el ele vererek çok güçlü bir mücadele yürüttüler. Belediyelerimizin en önemli icraatı kadınlara yönelik kurumlar açmasaydı. Kadınların sağlık, hukuk, psikolojik destek, meslek edindirme gibi bölümleri oluşturulmuştu” ifadelerini kullandı.
'HALK İRADESİ BURADA'
Konuşmasında DEDAŞ’ın uygulamalarına da değinen Hatimoğulları, "AKP’li Ömer Çelik CHP’nin Kürt seçmenleri için, ‘istismar sezonu seçimler yaklaşırken başladı’ diyor. Biz yerel seçimlerle ilgili tutumumuzu defalarca açıkladık. Kürdistan’da ve birinci ve ikinci sırada olduğumuz her yerde seçimlere girerek sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Her yerden ön seçimlerle halkın iradesinin doğrudan sandıklara yansıyacağı bir strateji uygulayacağız. Bunlarda (Ömer Çelik) ne utanma var, ne arlanama var. Kürt seçmen üzerinde başkalarının tasarrufu varmış gibi konuşmaya çalışıyor. Kürt seçmen bağımsızdır. Kürt seçmenin bir iradesi vardır. Kürt seçmen oyunu nereye vereceğini ne Ömer Çelik’e ne Erdoğan’a ne de bir başkasına sormaz. Halkın iradesi buradadır, halk buradadır” dedi.
AKP'NİN SUÇLARI
Herkesin mevcut iktidarın Türkiye halklarına çektirdiği zulme tanıklık ettiğini hatırlatan Hatimoğulları, “Hepimiz Türkiye’de Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmemesinin bedelini hep beraber ödüyoruz. Filistin için timsah gözyaşı dökenler Filistin’de İsrail ne yapıyorsa aynısını Kürdistan’ın 4 parçasında yapıyor. Bugün Rojava halklarına SİHA ve İHA'ları reva görenler, sivil halkın katledilmesini sağlayanlar, bugün Filistin halkı için yalancı gözyaşı döküyorlar. Kürt sorunu bu ülkede demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülene dek bu ülkede demokrasinin ‘d’sinden bahsetmek mümkün değildir” şeklinde konuştu.
'DİZ ÇÖKMEYECEĞİZ'
Baskılar ve saldırılar karşısında asla diz çökmeyeceklerinin altını çizen Hatimoğulları, şunları kaydetti: “Partimiz hakkında açılmış olan kapatma davası yetmiyormuş gibi, şu anda ismini değiştirerek yol devam ettiğimiz partimizin kısa adını değiştirmemiz için bizlere yazı göndermişler. Tüzük değişikliğimizi onaylamadılar. Kısa ismimiz olan HEDEP’in değiştirilmesini istiyorlar. Bunu neden istiyorlar biliyor musunuz? HEDEP çok sevilen bir isim oldu, halkımızın benimsediği doğrudan duygu bağı geliştirdiği bir isim oldu. İşte o yüzden isim değişikliğimizi kabul etmediler. Bizim açımızdan parti demek bina ve tabela demek değildir. Bizim için parti demek; Kürt halkı, Süryani halkı, Arap halkı, Filistin halkı için ve bütün ezilen ve sömürülenler için mücadele demektir. O nedenle onlar ne yaparlarsa yapsınlar biz yolumuza güçlü şekilde devam edeceğiz. Asla onların saldırıları bizleri diz çöktürmeyecek” diye belirtti.
‘ONLAR ZULÜM ETTİKÇE BİZ ÇOĞALIYORUZ’
Hatimoğulları konuşmasını Ataol Behramoğlu'nun şu sözleriyle sonlandırdı: “Ve cellat uyandı yatağından bir gece, Tanrım dedi ne zor bilmece, öldükçe çoğalıyor insanlar, bense yok olmaktayım öldürdükçe.’ Onlar öldürdükçe biz çoğalıyoruz. Onlar zulüm ettikçe biz çoğalıyoruz. Onlar bizleri yok saydıkça biz var olmaya devam ediyoruz."