Akademisyen Yılmaz: Herkesin aklına eseni yaptığı geçiş sürecindeyiz

img

İSTANBUL - Uluslararası ilişkilerde “herkesin aklına eseni yaptığı” bir geçiş süreci belirlemesinde bulunan Ortadoğu uzmanı Dr. Arzu Yılmaz, bu koşullarda tahammül sınırını çoktan aşan Türkiye için, “Yarın rüzgarın birden tersine dönmesi tümüyle ihtimal dışı değil” dedi.

Geçtiğimiz Cumartesi günü Libya’nın başkenti Trablusgarp’ta Vatiyye askeri havaalanına bir saldırı düzenlendi. Saldırıda Türk ordusuna ait hava savunma sistemleri hedef alındı. Libya ile eş zamanlı olarak Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinde kontrolü altında tuttuğu kimi bölgelere kimliği belirsiz savaş uçakları tarafından da saldırı yapıldı. Oradaki yerel kaynaklardan yansıyan bilgilere göre, saldırı Rus savaş uçakları tarafından yapıldığı ifade edilse de saldırıların kim ya da kimler tarafından yapıldı hala bilinmiyor. 
 
Hamburg Üniversitesi’nden Ortadoğu uzmanı Dr. Arzu Yılmaz, Libya’da ve Suriye’de yaşanan gelişmelere dair ajansımızın sorularını yanıtladı. 
 
Vatiyye askeri havaalanına yapılan saldırıya gelmeden önce Türkiye’nin Libya’daki amaçlarını sormak isterim. Türkiye’nin burada ne işi var ve neyi amaçlıyor?
 
Türkiye bugün Ortadoğu’da mevcut statükoyu değiştirmeden dönüştürme misyonunu bir askeri güç (Hard Power) olarak her bir ülkenin merkezi yerine çeperiyle kurduğu ilişki üzerinden sürdürmeye çalışıyor. Bunu yaparken etki alanını değil, askeri ve siyasi kontrol alanlarını genişletme amacı güdüyor.
 
Öncelikle bugün Türkiye’nin Libya’da ya da Irak’ta, Suriye’de ve başka alanlarda amacının ne olduğu konusunda bundan on yıl öncesinde olduğu gibi Neo-Osmanlıcık üzerinden bir tartışma yürütmeyi yanıltıcı bulduğumu söylemek isterim. Zira Neo-Osmanlıcılık çerçevesinde Türkiye, her şeyden önce bir ılımlı İslam (Moderate İslam) modeli ve bir yumuşak güç (soft power) olarak konumlanıyordu. Bu haliyle de Ortadoğu’da her bir ülkenin merkeziyle kurduğu siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkiler eliyle mevcut statükoyu değiştirmeden dönüştürme misyonunu yüklenerek etki alanını (Sphere Of İnfluence) genişletme amacı güdüyordu. Bugün Türkiye’nin ne konumunu ne de amacını bu çerçeveden açıklamak mümkün değil. Aslında her bir başlık ayrı ayrı tartışılmaya muhtaç olsa da, sanırım mevcut durumu kısaca şöyle özetlemek mümkün: Türkiye bugün Ortadoğu’da mevcut statükoyu değiştirmeden dönüştürme misyonunu bir askeri güç (Hard Power) olarak her bir ülkenin merkezi yerine çeperiyle kurduğu ilişki üzerinden sürdürmeye çalışıyor. Bunu yaparken etki alanını değil, askeri ve siyasi kontrol alanlarını genişletme amacı güdüyor. 
 
Bu bağlamda Türkiye’nin yerel ortakları olarak Müslüman Kardeşler’e sıklıkla yapılan vurgu da yanıltıcı. Evet, Müslüman Kardeşler’le ortaklık bir ölçüye kadar Neo-Osmanlıcılık çerçevesinde işlevseldi. Fakat bu yeni durumda Türkiye’nin asıl yerel ortakları, şiddeti bir politik eylem biçimi olarak benimseyen ve siyasal örgütlendirmelerini bu temel üzerinden şekillendiren radikal İslamcı gruplar olduğunu da gözden kaçırmamak gerekiyor. Bunu da sadece pragmatik bir işbirliği olarak görmemek gerekir. 
 
Zira Türkiye’nin tüm bu askeri ve siyasi eylemlilik durumunun oturduğu çerçeve en genel ifadesiyle militer İslami milliyetçilik.   
 
 Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Libya-Türkiye ilişkilerini 500 yıllık bağlara dayandırmasının sahada bir karşılığı var mı? 
 
Bunun sahada bir karşılığı yok. Sahada karşılık bulan İslamcılık. Bugün Türkiye’nin Libya’da ve başka yerlerde bundan daha bir kaç yıl önce IŞİD’in kontrol ettiği alanlarda zemin buluyor olması tesadüfle açıklanamaz. Bu noktada, uzun zamandır siyasal İslam’ın bittiği üzerinden yapılan tartışmaların da sorunlu olduğunu vurgulamak gerekir. Hatta Türkiye’de, Türk milliyetçiliğinin islamcılığı bir anlamda “yuttuğu” varsayımları da tartışmaya muhtaç.  
Tarihsel bağlamda Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış sürecine damgasını vuran İslamcılık ve Türk milliyetçiliği arasındaki çatışmalı ilişki, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte Türk milliyetçiliği lehine sonuçlanmıştır, demek yanlış olmaz. O dönem yapılan tartışmalarda "vatanın sınırları" ve "milletin kimliği" merkezi bir yer tutar. Ve nihayetinde bu sınırları ve kimliği tayin eden Türk milliyetçiliği olmuştur; islamcılık ise büyük ölçüde devletin kontrolünde ve ihtiyaç duyulduğunda Türk milliyetçiliğinin avantajına farklı biçim ve zamanlarda seferber edilen bir araç olagelmiştir. Bugün iddia edildiği üzere “Yeni Türkiye”nin kuruluşu aşamasında "vatanın sınırları" ve "milletin kimliği" yeniden gündemin merkezinde. Fakat Devlet Bahçeli ya da Doğu Perinçek gibi artık karikatüre dönüşen aktörler üzerinden bir değerlendirmeyle bu gündemin yine Türk milliyetçiliği lehine şekillendiğini, hatta konsolide olduğunu düşünmek bana göre doğru değil. Öznelere değil, yapılara bakmak daha açıklayıcı olacaktır. Bu bağlamda Türkiye’deki kurumların dönüşümü ve Türkiye’nin dış politikasına bakıldığında aksine "Yeni Türkiye”de Türk milliyetçiliğinin islamcılık lehine  seferber edilen bir araca dönüştüğünü söylemek için elimizde daha fazla veri olduğunu söyleyebiliriz. 
 
  Peki, yapılan saldırıda Türkiye’nin savunma sisteminin hedef alınmasının altındaki neden nedir?
 
Libya’da gerçekleşen son saldırı bir yönüyle militer Arap milliyetçiliğinin militer İslami milliyetçiliğine karşı bir saldırısı sayılabilir
 
Libya’da olup bitenlerin açığa çıkardığı iki önemli şey oldu. Birincisi; Türkiye’nin askeri operasyonlarının temel motivasyonu iddia edildiği gibi Kürtlerin yarattığı "sınır güvenliği tehdidi" değil. İkincisi ise, bugün Ortadoğu’da Türkiye’nin başını çektiği militer İslami milliyetçiliğe karşı Bileşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) öne çıktığı bir militer Arap milliyetçiliği var. Aslında buna Arap milliyetçiliği yerine "Wataniyye" yani bir anlamda Arap yurtseverliği demek daha doğru olur. Zira bu yeni biçimiyle Arap milletinin birliği ve bütünlüğünden çok her bir Arap devletinin siyasal sınırları içindeki birlik ve bütünlük vurgulanıyor. 
 
Arap Baharı sonrası ivme kazanan bu yeni milliyetçilik biçiminin özellikle Körfez ülkelerinin içine girdiği yeniden yapılanma sürecinin en önemli çerçevesi sayılabilir. IŞİD sonrası Irak’ta da aynı çerçevede bir yeniden yapılanmanın hayata geçirilmeye çalışıldığı söylenebilir. 
 
Bu arka plan üzerinden sorunuza yanıt vermek gerekirse, Libya’da gerçekleşen son saldırı bir yönüyle militer Arap milliyetçiliğinin militer İslami milliyetçiliğine karşı bir saldırısı sayılabilir. Zira kimi Araplar sosyal medyada bu saldırıyı "Arapların bir cevabı" olarak sahiplendi. Sonuçta bu saldırıyı her kim yapmış olursa olsun, ki bildiğim kadarıyla henüz kim olduğu belli değil, ortaya konulan tepkiler böyle bir gerilim hattının artık açığa çıktığını ortaya koyuyor. Diğer bir yönüyle ise, Türkiye’nin en son Mısır tarafından gündeme getirilen Libya’da tarafları uzlaştırma çabalarını reddetmesine bir yanıt, Türkiye’ye zayıf noktalarını hatırlatarak masaya oturmaya zorlama hamlesi olarak okunabilir. 
 
Saldırının hemen ardından Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, "Türkiye ve Rusya Libya'da acil ateşkes için çalışıyor" dedi. Bu açıklamanın saldırı sonrası gelmesi sizce ne anlama geliyor? 
 
Dediğim gibi, Türkiye’nin bu hamleyle tarafların masaya oturması konusunda ikna edilmiş olduğunu düşündürüyor. 
 
 Türkiye ve Rusya arasındaki dengeleri göz önüne bulundurduğumuzda böylesi bir ateşkes kısa sürede mümkün mü? 
 
Libya’da meseleyi sadece Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkiler üzerinden okumak doğru değil. Bu iki ülke arasında varılan bir mutabakat Suriye’de bir ölçüde çalıştı. Ama Libya’da meseleye dolaylı ya da doğrudan dahil çok farklı aktörler var. Rusya en başından beri tıpkı Suriye’de olduğu gibi Türkiye’yi de yanına alarak Libya’da öncü bir rol oynamak istedi. Hafter’in de çağrıldığı Moskova zirvesi bu çabanın bir ürünüydü. Ama bunu beceremedi. En başta ABD ve Avrupa da açıkça bunu istemedi. Ve inisiyatif kısa sürede Almanya’ya geçti. Dolayısıyla bugün Almanya’nın denkleme dahil olacağı ve daha da önemlisi inisiyatifini kullanacağı bir oluşumun ateşkes konusunda bir sonuç almaya daha yakın olacağı söylenebilir. 
 
  Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinde kontrolü altında tuttuğu kimi bölgelere de saldırı yapıldı. Bunu nasıl görmek gerekir? 
 
Ben bunun Türkiye’nin kontrol ettiği bölgelerdeki IŞİD bağlantılı grupların özellikle son aylarda artan hareketliliği ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Zira bugünlerde Suriye’nin farklı bölgelerinde de Esad güçleri ve IŞİD arasında 100’e yakın insanın öldüğü çatışmalar yaşandı. Rusya, İdlib sahasında da Türkiye’nin kontrol ettiği alanlarda bu tür operasyonlar yaptı ve yapmaya devam ediyor. Dolayısıyla, bu da eğer bir Rus saldırısıysa IŞİD’li gruplarla ilgili bir istihbarat sonucu yapılmıştır diye düşünüyorum 
 
*Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdi, Suriye'deki Rus Güçleri Komutanlığı ile görüşme yaptı ve koordinasyon düzeyinin ve ortak çalışmaların arttırılması konusunda anlaşmaya vardıklarını açıkladı. Yapılan bu görüşme ve anlaşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
Bu gelişmeyi iki konu ışığında değerlendirmek gerekir. Birincisi, Rusya’nın kontrol sahasında olan Kobane’ye Türkiye’nin geçen hafta gerçekleştirdiği saldırı. İkincisi ise İran, Türkiye ve Rusya arasında yapılan son zirvede alınan kararlar içinde Suriye’nin toprak bütünlüğüne yapılan vurguyla Suriye’nin kuzeyinde bir özerklik oluşumuna izin verilmeyeceğinin yer alması. Suriye’nin toprak bütünlüğüne yapılan vurgu yeni değil. Daha önce Ankara zirvesi sonrası yapılan basın toplantısında Ruhani’nin "Fırat’ın doğusundaki terör yapılanması" dediğini de duymuştuk. Türkiye’nin tutumu zaten malum. Ancak Rusya’nın bugüne kadar özerkliği bu kadar net bir ifadeyle reddetmesi ve yapılan zirvede alınan kararlarla pozisyonunu tescil etmesi yeni bir şey. Rusya’nın bu tutumunu da PYD ve ENKS arasında sağlanan uzlaşma üzerinden daha da perçinlenen Kürtlerin ABD ile angajmanına bir tepki olarak okumak sanırım yanlış olmaz. Ama Ebdi’nin bu son görüşmeye ilişkin yaptığı açıklamanın Rusya’nın bu tutumunu değiştireceğine dair bir işaret verdiğini düşünmüyorum. En fazla, Rusya ve Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi arasındaki diyaloğun devam ettiği ve tarafların pozisyonlarını karşılıklı müzakere ettiği, ilişkilerin kopmadığı mesajını alıyorum ben. 
 
 Libya'ya geri dönecek olursak. Türkiye ile Fransa arasında Libya üzerinde karşılıklı sert açıklamaların yapıldığına tanıklık ediyoruz. İki ülke arasındaki bu gerilimin nedeni nedir? 
 
Fransa’nın etki alanı olarak gördüğü Libya ve Afrika genelinde Türkiye’nin İslamcı grupları harekete geçirmesi, güçlendirmesi de önemli bir faktör. Bu konu sadece dış politika değil, iç politika açısından da Fransa için bir risk
 
Bu gerilimin sadece Libya’da her iki ülkenin farklı tarafları desteklemesinden değil, aynı zamanda Libya’da Türkiye-ABD arasında gelişen ve basına yansıyan tartışmalara bakılırsa bu yakınlaşmanın Afrika ölçeğinde genişleme potansiyeli gibi gelişmelerden kaynaklandığını düşünüyorum. Tabii bu çerçevede, Fransa’nın etki alanı olarak gördüğü Libya ve Afrika genelinde Türkiye’nin İslamcı grupları harekete geçirmesi, güçlendirmesi de önemli bir faktör. Bu konu sadece dış politika değil, iç politika açısından da Fransa için bir risk. Tüm bunların ötesinde Fransa’nın özellikle Macron döneminde öne çıkan Avrupa’nın dış politikasında etkin rol oynama pozisyonu var. Bu haliyle Doğu Akdeniz ya da Libya ya da genel olarak Kuzey Afrika sahasında Fransa-Türkiye arasındaki gerilimin artarak devam edeceğini öngörebiliriz.
 
*Hem Libya’da hem de İdlib’te yapılan bu saldırıları göz önünde bulundurursak Türkiye’nin dış politikasına karşı tahammülün sona erdiğini söyleyebilir miyiz? 
 
Uluslararası ilişkilerde Fransızca ‘laissez faire’ diye geçen ve bir anlamda herkesin aklına eseni yaptığı bir geçiş sürecindeyiz. Türkiye’nin gidişatının da nasıl olsa eninde sonunda Türkiye’nin kendi ayağına dolanacağını öngörüsüyle ekonomik ve siyasi açıdan en düşük maliyetli olan tercih edilip sabrediliyor ve bu arada kısa vadeli çıkarlara odaklanılıyor da denilebilir.
 
Aslına bakarsanız o tahammül sınırı çoktan aşıldı. Ama Türkiye’nin deyim yerindeyse tekerinin önüne taş koyacak aktörler ya kendi iç sorunlarıyla boğuşuyor ya da içinde bulundukları ittifaklar etkin bir politika uygulayamayacak ölçüde yara almış ve dağınık durumda. Koronavirüs süreci de doğrusu bu durumu derinleştirdi. Öte yandan, bugün artık uluslararası sistemde sözünü dinletecek başat bir aktör de yok. Ne bir aktör ne de önerilen/savunulan daha iyi bir yönetim modeli, projesi var. Bu bağlamda, Türkiye’nin demokrasi eksikleri olan laik ve Müslüman bir ülke olarak artık görülmediğini de vurgulamak gerekir. Benim izlenimim, Türkiye’nin gelinen son aşamada İslamcı otoriter bir ülke olarak görüldüğü ve bunun da sorunsallaştırılmadan kabul edildiği yönünde. 
 
Türkiye’de olup biten ya da Türk dış politikasının yarattığı sorunlara gösterilen tahammülün bir açıklaması bu olabilir. Ama bir başka açıklaması da zaten uluslararası ilişkilerde Fransızca "laissez faire" diye geçen ve bir anlamda herkesin aklına eseni yaptığı bir geçiş sürecindeyiz. Türkiye’nin gidişatının da nasıl olsa eninde sonunda Türkiye’nin kendi ayağına dolanacağını öngörüsüyle ekonomik ve siyasi açıdan en düşük maliyetli olan tercih edilip sabrediliyor ve bu arada kısa vadeli çıkarlara odaklanılıyor da denilebilir.
 
ABD’nin IŞİD’le mücadele sürecinde İran’la kurduğu ilişki bunun tipik bir örneği. Sadece Obama döneminde İran’la yakınlaşmanın benimsendiği dönemde değil, Trump’ın daha ilk geldiği andan itibaren İran’a karşı pozisyonunu ortaya net koyduğu dönemde dahi ABD İran’la birlikte çalıştı. Hatta Trump, Kudüs Gücü lideri Kasım Süleymani’yi ‘terörist’ ilan ettiğini açıkladıktan iki gün sonra 16 Ekim 2017’de ABD’nin Abraham tanklarının refakatinde Kasım Süleymani Kerkük ve diğer tartışmalı alanların Peşmerge’nin elinden Haşdi Şabi milis güçlerinin eline geçmesini örgütledi. Ama sonra aynı ABD, "maksimum baskı politikasıyla" İran’a deyim yerindeyse soluk bile aldırmayacak bir politika izlemeye başladı ve Kasım Süleymani’yi de bir suikastla ortadan kaldırdı. Dolayısıyla, yarın Türkiye bağlamında da rüzgarın birden tersine dönmesi tümüyle ihtimal dışı değil. Sonuçta tüm bu faktörlerin birlikte çalıştığını söylemek sanırım en doğrusu olur. 
 
MA / Ferhat Çelik

Diğer başlıklar

11/07/2020
11:35 Askeri operasyonda çıkarılan yangın tarla ve bahçeleri küle çevirdi
11:05 CİSST cezaevlerinde yaşanan sorunları raporlaştırdı
10:37 Okul müdür yardımcısı istismar suçundan serbest bırakılıp görevine iade edildi
10:28 Ağrı'da 100 koyun sel sularına kapılarak öldü
09:10 Kadınlar Doku için Dersim’de
09:09 Satışı olmayınca üretimi durdu
09:08 Batman'da 44 bin 680 abone suya erişemiyor
09:07 'Çoklu baro meslekte ayrışma getirecek'
09:05 Çevreciler Dağ keçilerinin avlanma ihalesinin derhal iptalini istedi
09:03 Akademisyen Yılmaz: Herkesin aklına eseni yaptığı geçiş sürecindeyiz
09:01 Gazeteci Güleş: Tutukluların tedavisi askıya alındı
09:00 Kıran iddianamesi: Sözde anneler terörü kışkırtıyor
09:00 11 TEMMUZ 2020 GÜNDEMİ
02:42 Çoklu baro teklifi Meclis’ten geçti
10/07/2020
21:43 Erdoğan: Ayasofya’yı 24 Temmuz’da ibadete açacağız
21:30 Meclis merdivenlerinden düşen HDP'li Beştaş yaralandı
21:20 Anız yangını fıstık ağaçlarına sıçradı
21:02 Adliyeye alınmayan baro başkanları: Burası kimsenin çiftliği değil
20:25 Türkiye’de vaka sayısı 210 bini aştı
20:21 HDP’li kadınlardan mor bisiklet turu
20:06 Gençlik örgütleri Berkin Elvan’ı vurulduğu yerde andı
19:50 Mazlum Ebdi, CENTCOM Komutanı McKenzie ile görüştü
19:22 Sağkan: Anayasayı askıya alma girişimleri boşa çıkacak
19:07 Ali İsmail Korkmaz Hatay’da anıldı
18:55 Bekçilerin darp anını görüntüleyen 2 kişi gözaltına alındı
18:31 İHD'liler mezarları başında anıldı
18:28 Kozluk ilçe yöneticisi serbest bırakıldı
18:10 Diyarbakır’da 218 sağlık çalışanı enfekte oldu
17:54 Avukatlar nöbeti adliye önüne taşıdı
17:51 HDP’li Coşkun'dan 3 aylık 'Basın Hak İhlalleri Raporu'
17:35 6 yıldır tazminatları için mücadele ediyorlar
17:28 Erdoğan, Ayasofya'yı ibadete açan kararı imzaladı
17:10 Silopi’de Taybet Ana Kadın Danışma Merkezi açıldı
17:10 Kayyımdan meclis toplantı salonuna kilit
17:06 Katliamda eşini yitiren Evrim Mak’a verilen tazminat istinafta düşürüldü
16:54 Salgının yayılma hızı bölge illerinde 12 kat fazla
16:53 10 aylık bebeği ile cezaevine gönderildi
16:53 Antep'te 6 saatlik ‘çoklu baro’ protestosu
16:44 Gençlerden 33 düş yolcusu için ‘adalet yürüyüşü'
16:07 Danıştay Ayasayofya'ya dair kararı iptal etti
15:44 Nusaybin Davası’nda 47’nci ceza
15:13 SES: Hastanelerin yüzde 51’inde vaka sayısı arttı
15:01 Van'daki tekne faciasında ulaşılan cenaze sayısı 19'e yükseldi
14:55 Avukatlar yürüyüşe geçti
14:47 Diyarbakır'da 4 kişi gözaltına alındı
14:44 3 çocuğa yönelik cinsel istismar davasına çağrı
14:18 Ölüm orucundaki Akman için açlık grevi
14:16 Yargıtay çocuğunu öldüren sanığa verilen cezayı bozdu
13:58 Kolej sahibi ‘iflası’ doğruladı, öğrenci velileri tepki gösterdi
13:50 Hak ihlallerine karşı ortak mücadele çağrısı
13:39 Çayda ikinci hasat başladı
13:34 Dağ keçilerinin avlanma ihalesinin iptali için Orman Bakanlığı'na dilekçe
13:32 Adana'dan baro düzenlemesine tepki
13:31 Dersim keçileri için ‘kırmızı liste’ uyarısı
13:29 Gar anmasında Suruç çağrısı
13:22 HDP baskınında bir gözaltı
13:16 Ailelerden İmralı başvurusu
13:11 Avukatlar Kuğulu Park'a sokulmadı
12:50 İHD: Ekran karartma darbedir
12:32 Günay: Ayrım gözetmeyen saldırılara ‘Hep Birlikte’ karşı çıkmak zorundayız
12:16 Aydın mezarı başında anıldı: Cinayetten azmettirenler sorumludur
12:07 Çaldıran'da bir mahalle daha karantinaya alındı
11:55 ODTÜ’lüler duruşmaları yerine Kuğulu Park’a geldi
11:52 Dengbêj Boyaxçî'nin arkadaşları: Yüz yıllık tarihi kaybettik
11:43 İzmir Baro Başkanı Yücel: Düzenleme topluma gözdağıdır
11:42 Gözaltına alınanlara avukat kısıtlaması
11:30 Batan teknede ölü sayısı 16'ya yükseldi
11:13 HDP Kozluk İlçe Örgütü binasına baskın
11:10 İsveç Dışişleri Bakanı'nın İlham Ehmed ile görüşmesi Türkiye’yi rahatsız etti
10:42 Bekçi şiddetine uğradı savcı tutuklamaya sevk etti
10:39 Dere kirleten kömür ocaklarına ceza
10:38 Alman Meclisi'nde Türkiye raporu: Operasyon gayri meşru!
10:31 İmralı tecridi Meclis gündemine taşındı
09:57 Şenyaşar ailesi duruşmasına alınmayan HDP'li vekiller: Kim neyi gizliyor?
09:56 Baro başkanları bank ve kaydırakta sabahladı
09:52 'İstanbul Sözleşmesi'yle birlikte kadın eşitliği hedef alınıyor'
09:03 5 yılda 47 saldırı
09:01 Yaşlı bir kadın nasıl kaçabilir?
09:01 BEKSAV'dan 'Suruç için üret' kampanyası
09:01 ‘Adım atılmazsa Deniz’i kaybedebiliriz’
09:00 10 TEMMUZ 2020 GÜNDEMİ
08:39 Adana ve Mersin'de çok sayıda gözaltı
00:40 Baro başkanları ablukada konuştu: Polis devleti var
09/07/2020
22:56 Çoklu baro teklifinin 12 maddesi kabul edildi
21:48 Özel okul sahibi yüzlerce aileyi dolandırdı
21:24 Baro başkanları ve avukatlar Kuğulu Park’ta sabahlayacak
21:02 Şenyaşarların avukatı: İddianame Yıldız ailesini korumaya yönelik
20:56 Çoklu baro görüşmelerinde ‘derin devlet’ tartışması
20:08 Koronadan ölenlerin sayısı 5 bin 300’e yükseldi
18:46 ‘Şirketlere Bakanlık’tan Yeni ÇED İzinleri’
18:35 Avukatların direnişine polisten otobüs önlemi
18:05 Bingöl’de bir köy karantinaya alındı
18:03 Sanıklar yakalanamadığı için dosyadan ayrılmaları talep edildi
17:40 Barolar Kuğulu Park’ta, TBB Başkanı Feyzioğlu Meclis’te
17:32 Ali Hemdan’ın davası ertelendi
17:26 Dört yıldır süren davada yine karar çıkmadı
17:21 Motorlu testerenin üzerine düşen çiftçi yaşamını yitirdi
17:01 Anne Şenyaşar: Heci'yi gözümün önünde öldürdüler
16:47 Tarkan’dan Hasankeyf paylaşımı: Çok yazık oldu
16:43 ‘Kürtçe örgütsel bir dil olarak mı kabul edilmektedir?’
16:32 Okul bahçesinde göçük: 2 işçi toprak altında kaldı
16:25 Hrant Dink davası ertelendi: MİT talebine ret
16:21 Başsavcı: Teknede kaç kişinin olduğuna ilişkin çelişkili ifadeler var
16:17 Polis avukatların baro başkanlarının yanına gitmesini engelledi
15:57 Gazeteci Aziz Oruç için adalet talebi
15:56 İstanbul Emniyeti'nde 40 görevlinin yeri değişti
15:50 Karaman’ın öldürülmesinde kullanılan ilaç için görüş istendi
14:56 HDP’li Uyguner hakkında ceza talebi
14:44 Tarım işçilerini taşıyan minibüs devrildi
14:34 İzmir Barosu avukatları Ankara’ya hareket edecek
14:33 Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye'ye ‘Nazi rejimi’ benzetmesi
14:28 Baro başkanları Kuğulu Park'ta ablukaya alındı
14:21 Kadınlar: Meclis kapanana kadar nöbetteyiz
14:20 Timtik ve Ünsal için Yargıtay'a çağrı: Kararını ver
14:10 TMMOB’den DEDAŞ’a açık çağrı: Hukuksuzluktan vazgeçin
13:39 Baro başkanları Kuğulu Park’ta nöbete başladı
13:15 Kayyım gerekçesi yapılan davadan beraat
13:14 Baro teklifine karşı Çağlayan’da nöbet tuttular
13:04 Sakarya’daki patlamada 3 asker hayatını kaybetti
12:59 Kimse ilgilenmeyince kazma kürekle yol kazmaya koyuldular
12:51 İSİG: Haziran ayında 188 işçi yaşamını yitirdi
12:40 Bakan Selçuk’tan okulların açılış tarihine ilişkin açıklama
12:30 Sakarya’da havai fişek taşıyan kamyonda patlama
12:25 Silvan’da meclis üyeleri belediyeye alınmadı
12:24 Can Dündar’ın duruşması ertelendi
11:48 HDP'nin ‘Demokrasi Buluşmaları’ takvimi belirlendi
11:45 İHD: Cezaevi Özbek ve Oyunlu için hayati risk oluşturuyor
11:25 Bilgen’in duruşması ertelendi
11:16 Milletvekilleri Şenyaşarlar duruşmasına alınmadı
10:58 Baro başkanları avukatları Ankara’ya davet etti: Nöbette olacağız
10:55 İstanbul genelinde eş zamanlı operasyon
10:53 Floyd’un son sözleri: Anne çocuklarıma sevdiğimi söyle
10:48 Selvi'ye göre Danıştay Ayasofya'ya dair kararını verdi
10:35 Öcalan'la görüşmek için savcılığa başvuru
09:18 Tutuklu dilekçe yazmayınca 'aktif örgüt üyesi' sayıldı!
09:17 Çalışkan: Kıdem tazminatı giderse yarın çocuklarımız kölelik şartlarında çalışır
09:09 Vali'den Doku ailesine: Halkla, basınla konuşma, sessiz kal
09:09 'İşkenceye karşı isyanımızı büyüteceğiz'
09:07 Kemeraltı esnafı borç batağında
09:07 Hasankeyf’in 12 bin yıllık geçmişi 'yeni yüzü'yle tahrip edildi
09:06 Êzidîler Şengal’e dönüyor
09:06 Üvercinka Akademi kapılarını açtı
09:05 Mersin Barosu Başkanı: Çoklu baro FETÖ projesidir
09:05 33 düş yolcusu için ‘adalet’ kampanyası
09:04 ‘AKP bizi borç kafesine koydu'
09:04 ‘Kürtler bütün adımlarını birliğe dönük atmalı’
09:03 Ma Muzik’ten bir ilk: Piyano ve keman için Kürtçe metotlu kitap
09:02 Samsun'un ovaları çölleşme, dağları taş ocağı tehlikesi altında
09:01 Silopi'de Kadın Emeği Pazarı hazırlıkları
09:00 09 TEMMUZ 2020 GÜNDEMİ