VAN - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen mutlak tecridi değerlendiren HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, ülkede yaşanan ekonomik ve sosyal krizin sebebinin sürdürülen tecrit ile Kürt sorunundaki güvenlikçi politikalar olduğunu söyledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinden süren mutlak tecridi ve Avrupa Konseyi’ne bağlı İşkenceyi Önleme Komitesi'nin (CPT) 2019 yılında İmralı Cezaevi'ne yaptığı ziyarete ilişkin açıkladığı raporu değerlendirdi. Tecritle beraber AKP’nin Kürt sorununda çözüm ve müzakereden uzaklaşarak güvenlikçi politikalara döndüğünün altını çizen Koçyiğit, tecridin ekonomi, sosyal alanda tüm toplumu etkilediğini belirtti. CPT’nin raporunu olumlu ele aldıklarını ifade eden Koçyiğit, fakat Avrupa’nın samimi olmadığını, samimi olmaları için de gerekli somut adımları atması gerektiğinin altını çizdi.
‘SORUNLARIN KAYNAĞI TECRİT'
İmralı Cezaevi’nde sürdürülen mutlak tecridi değerlendiren Koçyiğit, “5 Nisan 2015’den beri hem Sayın Abdullah Öcalan hem de İmralı Cezaevi’nde bulunan mahpuslar üzerinde mutlak bir tecrit var. Tecridin AKP’nin güncel siyasetiyle birebir bağı var. Tecritle birlikte AKP ve onunla ittifak yapan güçlerin Kürt soruna yaklaşımlarının nasıl olduğunu iyi biliyoruz. 5 Nisan 2015 tarihinde başlayan tecritle birlikte AKP’nin çözüm ve müzakereden yok etme siyasetine hamle yaparak Kürt sorununa güvenlikçi politikaya dönerek kendisini net bir şekilde ortaya koydu. Tabii ki bu politikanın yansımaları var. Tecridin ve Kürt sorununda güvenlikçi politikası ekonomi, sosyal yani topumun tüm alanlarına etki eden bir durum var. Geldiğimiz noktada bunların en doruk noktasını yaşıyoruz. Tecritle birlikte yaşanan sorunları sanki kendiliğinden oluyor gibi gören iktidar ve ana muhalefet var. ‘Biz ekonomi kriz yaşıyoruz. Ama dış mihrakların nedeni’, ‘Biz bir sosyal kriz yaşıyoruz. Ama bu ülkede AKP’yi istemeyenler neden oluyor’ gibi algılar yaratılmaya çalışılıyor. Tecrit ve Kürt sorununda güvenlikçi politika bu ülkede birçok sorunun kaynağını oluşturduğunu biliyoruz” diye konuştu.
‘KÜRTLERE KARŞI ÜÇ MAYMUN’
Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, CPT’nin ve Avrupa’da bulunan kurumların Kürt sorununa karşı ikiyüzlü politika izlediğini vurgulayan Koçyiğit, Avrupa’ya bağlı kurumlarının ilkelerine ters düşecek uygulamalara imza attığını belirtti. Avrupa’daki kurumların Kürtlere karşı üç maymun oynadığını ifade eden Koçyiğit, “Özellikle 2015’de yıllındaki abluka sürecinde ve Cizre bodrumları yaşandığı zaman AİHM’e ‘yaşamı korumak’ için acil başvurular ve çağrılar olmuştu. O zaman insanları yaşatmak için bir basıncı, hareketi devre koymadılar. İnsanlar bodrumda diri diri yakıldı ve bunu hep birlikte gördük. Yaşanan tüm hak ihlallerinde bu tavırlarını gördük. CPT’nin raporu önemli, fakat bu raporun devamını getirmek daha da önemli. Bu raporun gereği nedir? Türkiye’nin hak ihlali yaptığının resmidir. Bu rapor şöyle bir şey söylüyor; ‘Ey Türkiye sen sistematik olarak insan haklarını ihlal ediyorsun. Cezaevinde işkence yapıyorsun. Çünkü tecrit bir işkence ve insanlık suçudur. Sen insanlık suçuna imza atıyorsun. Sen bunu yapamazsın’. Tüm Avrupa bu konuda raporun gereğini yapmalı. Fakat Türkiye ile yaptıkları mülteci anlaşmalarından dolayı tüm bunlara göz yuman bir Avrupa var. Gerçekten samimi iseler, biran önce gerekli somut adımları atmaları gerekiyor” dedi.
KÜRT SORUNUNA CİDDİ YAKLAŞILMALI
HDP’nin çözüm önerilerin olduğunu ve kuruluş amacının çözüm olduğuna değinen Koçyiğit, şöyle devam etti: “Gerçekten Türkiye’de demokrasi adına yaprak kıpırdıyorsa, halen söz kuruluyorsa ve halen bu ülkede umut kesilmemiş ise bu birebir HDP’nin varlığı ile alakalıdır. HDP; Bu ülkede ortak vatanda, eşit ve özgür yaşam formülünü sunan bir parti. Demokrasi ve barış için mücadele ediyoruz. Demokrasi ve barış için dilenmiyoruz, mücadele ediyoruz. Hiç kimsenin birbirini ötekileştirilmediğini bir ülke istiyoruz. Kürt sorununda çözümüz çok basit. Kürt sorununda çok hızlı bir şekilde adım atılması gerekiyor. Bunun birinci koşulu Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasıdır. Daha sonra muhatap olan toplum dahil edilmeli. Herkes bu sorunun muhatabıdır. Daha sonra bu ülkenin ihtiyacı olan toplumsal ve eşit bir anayasa oluşturulmasıdır. Bu anayasa da oluşturulurken mecliste olan ve olmayan partiler, inanç gruplar ve tüm kesimler bu sürece dahil edilmelidir. Kürt sorununa samimi ve ciddi yaklaşılmalıdır.”
‘SEÇİM MALZEMESİ YAPMAK KİRLİ SİYASETTİR’
Yeni kurulan partilerin ve CHP’nin Kürt soruna yaklaşımlarını desteklediklerini fakat sorunun gerçek çözümü için kendilerini samimi olmaya çağıran Koçyiğit, şunları söyledi: “Kürtlere göz kırparak bu sorun çözülmez. Gerçek anlamda program yapılıp, toplumsal sözleşme oluşturulmalıdır. Aksi durumda AKP’nin ilk çıkışta Kürt soruna yaklaşım gibi daha sonra yaklaşımı gibi değişir. Bunun olmaması için samimi olunmalıdır. Ucuz hesaplara gidilerek meseleyi seçim malzemesi yapmak kirli siyasettir.”
MA / Cemil Uğur