HDP’den muhalefete: Öncü güç birliği olalım

img
ANKARA - İktidar politikaları için “Herkes çok rahatsız, çok öfkeli ama çok yalnız” diyen HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, tüm itirazları bir araya getirecek “öncü güç birliği” önerisinde bulundu. Temel, “Kürt sorunu” diyen liderlere de üç soru yöneltti. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP), “Demokratik Mücadele Programı”nın üçüncü aşamasının startını dün verdi. 1 Haziran’da başlayan ve ilk etabında “Demokrasi Yürüyüşü” düzenleyen, ikinci etabında ise “Demokrasi Buluşmaları” yapan HDP, şimdi de “Savaşa karşı barış, tecride karşı özgürlük” diyecek. Bu şiarla 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü karşılayacak olan HDP, birçok kentte kitlesel “barış zinciri” oluşturacak. HDP’nin bu yoğun gündemini, kampanyasını, savaşı, barışı, tecridi ve çözümü partinin Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Van Milletvekili Tayip Temel ile konuştuk.
 
“Demokratik Mücadele Programı”nın üçüncü aşamasının startını verdiniz. Bu süreçte bir dizi eylem ve etkinlik yaptınız. Kampanyanız nasıl gidiyor, neyi hedefliyorsunuz?
 
Demokratik Mücadele Eylem Planı’mız, kapsamlı bir direnişi ve bir kitleselleşmeyi hedefliyordu. Fakat pandemi koşullarında biz bu programı revize etmek zorunda kaldık. Dolayısıyla Hakkari’den Edirne’ye yürüyüşle başlayan ve 1 Eylül’de Türkiye tarihinin en büyük insan zincirleri ile tamamlanacak olan bu kampanya, bir şekilde amacına ulaştı. Türkiye’deki demokrasi güçlerinin ve itirazı olan bütün güçler, yeni dönemde pandemi koşullarında mücadele yol ve yöntemlerini bulmak zorunda. HDP bunun öncülüğünü yaptı. Kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nin hedef alınmasına karşı durarak bunun öncülüğünü yaptı. Hem cesaret hem direnişe çağrı hem de mevcut siyasi iktidarın uygulamalarına ses çıkarma yöntemi açısından Edirne ve Hakkari’den başlayan ve birçok yerde buluşmalarla süren demokratik mücadele sürecimiz, birçok durumu açığa çıkardı.
 
 Ne gibi durumlar açığa çıktı?
 
Örneğin artık insanların yürüyebileceğini, sorunların bir şekilde çözümünün direnişten geçtiğini tekrar hatırlatmış olduk. Kürt sorununun savaşla, saldırıyla, tutuklamayla, kayyımla, sınırların dışına işgalle çözülemeyeceği gerçeğini bir kez daha hem açıkladığımız deklarasyonlarla ortaya koyduk hem de yapılması gerekenleri sıraladık.  Türkiye’de Kürt sorunu çözülmeden ve Kürt sorununun demokratik haklar ve halk olmaktan doğan hakları temelinde çözülmeden, Türkiye’de birçok sorunun devam edeceğini de ortaya koyduk. Nitekim ekonomik kriz, ekoloji sorunu, çarpık kentleşme, talan, vurgun, zamlar bunların tümünün kaynağında savaş politikası var. Savaş kime karşı yürütülüyor? Türkiye’de düşmanlaştırılan bir halk var. Kürt halkı düşmanlaştırılmış, adeta vatandaşlıktan çıkarılmış, bütün haklarına kapsamlı bir saldırı var. Yine bu kapsamda Kürt sorununda savaşı derinleştirmek için uluslararası güçlerle tavizkar politikalar ve pazarlıklar yapılıyor. Libya’ya asker göndermekten tutalım da çeteleri oraya sevk etmeye, İdlib’de Türkiye’nin varlığına kadar. Bütün bunlar Rojava’daki Kürt kazanımlarına karşı hamlelerdir. Güney Kürdistan’da sürdürülen ve günü milyar dolara mal olan bir savaş var. Bunların tümünün görünür kılınması açısından, demokratik mücadele programı önemliydi. Birçok çevreye tekrar bu çağrıyı yaptık. Dikkat ederseniz Kürt sorununu başka çevreler tekrar gündemine almak zorunda kaldı.
 
 
 Kürt sorununun savaşla, saldırıyla, tutuklamayla, kayyımla, sınırların dışına işgalle çözülemeyeceği gerçeğini bir kez daha hem açıkladığımız deklarasyonlarla ortaya koyduk hem de yapılması gerekenleri sıraladık.  
 
Üç aşamalı “Demokratik Mücadele Programı”nız toplumda bir karşılığı oldu mu? Hangi talepler açığa çıktı?
 
Bu mücadele programını üç yönlü geliştirdik. Birincisi halkla buluşmak yani halka danışma, ikincisi sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ve birçok çevreyle buluşarak görüş ve düşüncelerini almak, üçüncüsü ise iktidara karşı bir tavır, bir tutum ortaya koymak açısından eylemsel bir duruşumuz oldu. Bunların tümünden çıkan şey şu: Bu iktidarın uygulamalarından herkes rahatsız. Aslında bu iktidar birçok zemini kaybetmiş. Sivil toplumun, halkın desteğini kaybetmiş. Meşruluğunu ve haklılığını yitirmiş. İnsanlar, toplum, büyük bir yoksulluk yaşayan işçiler… Herkes rahatsız. Fakat mücadelenin yol ve yönteminde bir sorun var, bulamıyorlar. HDP’nin bu çevrelerle buluşması önemli.  Çünkü muazzam bir baskı ve otoriterlik hali, insanların kafasının kaldırmasına izin vermiyor. Herkes çok rahatsız, çok öfkeli ama aynı zamanda çok yalnız. Dolayısıyla bu birlikteliğin nasıl yakalanması gerektiğine dair bir arayış var. HDP yeni dönemde mücadele ve politik hattını oluştururken, direniş hattını ittifaklar temelinde geliştirirken, bu kesimlerle nasıl yan yana geleceğini ve nasıl mücadele yürüteceğinin yol haritasını oluşturacak.
 
 “Herkes çok rahatsız, çok öfkeli ama aynı zamanda çok yalnız” dediniz. Toplumda bu kadar rahatsızlık ve itiraz varken, bir güç birliğinin sağlanamamasının önündeki engel nedir?
 
Güç birliğinin sağlanmamasının en büyük sebebi, iktidarın bu konuda sürekli baskı uygulamasıdır. HDP’yi ve diğer muhalefet partilerini birbirinden ayrıştıran siyaset yürütüyor olmasıdır. Meşru, Meclis’te temsiliyeti olan partileri başka tanımlamalarla sürekli kriminal göstermeleri ve muhalefetin de buna tavır alamaması. Cesur bir muhalefet gücünün ortaya çıkıp AKP ve MHP’nin gayri meşru yönlerine de vurgu yapan ama bütün siyasi partilerin onlar kadar Türkiye partisi olduğunu, Türkiye halklarının temsilini gerçekleştirdiklerini vurgulamaları gerekiyor. Örneğin; CHP’yi HDP ile dövüyor, HDP’yi yalnızlaştırıp selam verilemez hale getirmeye çalışıyor. CHP’yi içten karıştırıyor. Kriz içerisinde olan ve yönetemeyen iktidar, muhalefet partilerinin içlerinde kriz yaratmaya çalışıyor. Bu özel bir politika. HDP’ye son dönemdeki yönelimlerin bir sebebi budur. CHP’de bazı kişilerin çıkıp yeni parti veya hareket kurma açıklamalarının ardından iktidar bloğundan onlara destek açıklamalarının gelmesinin sebebi budur. İyi Parti’yi ‘yuvaya’ davet etme girişimlerinin sebebi de bu.
 
Peki bu güç birliğinin sağlanamamasında muhalefete düşen pay var mı?
 
Muhalefet partilerinden veya parti zemininde bir araya gelmekten bahsetmiyorum. Toplumun neredeyse yüzde 80’i bu iktidara rıza göstermiyor. Bunu seçim zamanlarında ya da topluma mikrofon uzatıldığında görüyoruz. Ama bir öncü güç, öncü hareket gibi bütün farklılıkları bir araya getirebilecek bir hareket çıkmıyor. Bunun sebebi, muhalefetin belli yönleriyle iktidarı yeteri düzeyde okuyup, doğru bir mücadele hattını oluşturamamasıdır. Yoksa AKP-MHP iktidarı Türkiye’de siyaseten toplumsal zemini kaybetmiştir. Şimdi mücadeleyi tekrar güvenle, kararlılıkla geliştirme ve o cepheyi oluşturma zamanıdır. Biz de HDP olarak bu konuda hem öncülük etme misyonuyla hareket ediyoruz hem de öncülük edeceklerin yanında yer alabileceğimizi söylüyoruz. Herhangi bir siyasi kompleksten bağımsız, Türkiye’nin demokrasiye geçişini gerçekleştirecek bir mücadele hattına ihtiyaç var.
 
Kampanyanızın finali için 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü seçtiniz. Neden 1 Eylül?
 
Üçüncü aşamanın esas teması, savaş ve işgal politikalarına karşı barış, tecrit siyasetine karşı da özgürlük. Bunu şundan dolayı tercih ettik: Türkiye’de en büyük sorun savaşla, kanla, ölümle, tutuklamayla, gasp etmeyle ve çoğunlukla bunu Kürtlere karşı yaparak ayakta duran milliyetçi iktidarla karşı karşıyayız. Yani milliyetçi dala tutunan iktidar, Kürtleri esas düşman ilan ederek savaş politikalarıyla ayakta duruyor. Türkiye’deki halkları da ‘milli beka sorunu’ diye kandırarak bu sürece entegre ediyor. Bütün bu kötülüklerin nedeni, iktidarın ayakta kalmak için devreye koyduğu savaş konseptidir. Bu atmosferde de Türkiye’deki demokrasi güçlerini bastırmaya çalışıyor. Biz de buna karşı bir barış hareketine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Türkiye tarihin en büyük barış gücü; demokrasi güçleridir. Ama yalnızlar. Bir türlü bir araya gelme, bu iktidarın kabul edilemez siyasetine dur deme iradesini ve birliğini gösteremiyorlar. 1 Eylül’de bu güçlerin tümüne ulaşmayı hedefliyoruz. Bu güçlerin artık bu gerçeği görmesi, savaş karşısında barış güçlerini birleştirmesi gerekiyor. Eğer muhalefet güçleri, demokrasi güçleri, sosyalistler ve inanç grupları barış kavramı etrafında bir araya gelmezse, hangi kavram üzerinde bir araya gelecekler? En meşru ve doğru zemin barış zeminidir.
 
 
 Şu an İmralı sistemi bütün Türkiye’ye sirayet etmiş durumdadır. Tecrit ederek yönetme, Türkiye’deki rejimin karakteridir. O açıdan tecride karşı özgürlüğü savunuyoruz. Özgürlük toplumsaldır. Cezaevlerini boşaltmak bir özgürlük mücadelesi gerektirir.
 
Diğer bir konu da tecrit. Herkes tecridin Sayın Öcalan üzerinde yürütülen yalnızlaştırma, dışarıyla ilişkisini koparma ve bütün dünyadan soyutlama olarak tanımlıyor. Şu an İmralı sistemi bütün Türkiye’ye sirayet etmiş durumdadır. Tecrit ederek yönetme, Türkiye’deki rejimin karakteridir. O açıdan tecride karşı özgürlüğü savunuyoruz. Özgürlük toplumsaldır. Cezaevlerini boşaltmak bir özgürlük mücadelesi gerektirir. İmralı tecridini kırmak, savaş politikalarına dur demek anlamına geliyor. Çünkü oradaki çözüm ve barış iradesi defalarca denenmiş. Bu açıdan biz tecrit aşılmadığı sürece savaşın da devam edeceğini düşünüyoruz. Savaş ve tecrit birbirleriyle paralel iki olgu. Biri diğerini derinleştiriyor. Tecrit derinleştikçe savaş, savaş derinleştikçe tecrit toplumsallaşıyor. Barış ve özgürlük de böyle paralel iki kavram. Toplum özgürleştikçe barış olgusu da gelişir. Barış ve tecrit kavramını yeni dönemde mücadele hattımıza dönüştüreceğiz. Savaşa karşı barış, tecride karşı özgürlük mücadelesi yürüteceğiz.
 
Bu kapsamda neler yapacaksınız?
 
Aslında büyük mitingler düşünüyorduk. Örneğin Amed’de Newroz alanında fiziki mesafe kurallarına göre örgütlenmiş 100 bin kişilik miting. 1 Eylül’ü 21 Mart Newroz ve 1 Mayıs ruhuyla karşılamayı düşünüyorduk. İki-üç kentte devasa mitingler yapmayı düşünüyorduk. Maalesef pandeminin geldiği düzey, hastalığın giderek tedbirsizlikten yaygınlaşması nedeniyle toplum sağlığını düşünerek, barışı ve özgürlüğü daha görünür kılmak için insan zinciri gerçekleştireceğiz. Bu anlamda 7-8 merkez var. Esas merkezlerden biri İstanbul ve Amed’dir. Bunun startını kayyımın yıldönümü olan 19 Ağustos’ta Mardin ve İstanbul’da verdik. Aslında bu da bir mesaj. Kayyım sadece HDP ve Kürtlerin sorunu değil, aynı zamanda İstanbul’un, Ankara’nın, İzmir’in de sorunu. Çünkü kayyım bir gasp yöntemidir ve her yere, kazanılmış her mevziiye iktidar tarafından kolaylıkla tayin edilebilir bir gasp aracıdır. 1 Eylül belki üçüncü aşamanın finalidir ama mücadele durmayacak. Örneğin biz tecride karşı daha etkili bir mücadele yürüteceğiz.
 
 “Demokratik Mücadele Programı” öncesi partinizin yetkili kurulları, “HDP artık sokaklarda olacak” diyordu. Nitekim bir dizi eylem, etkinlik ve buluşma gerçekleştirdiniz. Partiniz sokağı nasıl görüyor ve değerlendiriyor? Yeni dönem için nasıl bir yol haritanız var? 
 
HDP ve Türkiye’de bu rejimin değişmesini isteyen herkesin, pandemi de dahil her koşulda bir mücadele yolunu ve yöntemini bulması gerekiyor. Bunun elbette en önemli ayağı sokaktır. Sokakta, meydanda, mahallede, fabrikada mücadele gelişmediği, bunların tümünün bileşkesi olan toplumsal bir muhalefete dönüşmediği sürece, iktidar her koşul ve krizde Türkiye toplumunu manipüle etmeye devam edecektir. İstanbul Sözleşmesi’nin hedef alınmasına karşı kadınların çok muazzam bir direniş örneği var. Demek ki pandemi koşullarında mücadele yürütülebilir. HDP yeni dönemde de sokağı asla terk etmeyecek. Türkiye’de iktidarın yürüttüğü savaş, öldürme, yıkma, gasp etme siyasetinin bir sonu var. Bu siyasetin iflas ve tıkanıklık yaşayacağı noktaya geldiğini düşünüyoruz. Türkiye’deki halkları, Türkiye’nin geleceğini düşünen tüm güçlerin öncelikle bu çürüten, kirleten, yıkan, yakan savaşa dur demesi gerekiyor. Biz bu yüzden sokağı terk etmeyeceğiz. Bu toplum, iktidarın politikalarına rıza vermediğini gösteriyor. Bunun bir öncülükle kapsamlı bir karşı duruşa dönüşmesi gerekiyor. Bu konuda başarılı olacağımıza inanıyorum. HDP bu konuda ısrarlı olacak.
 
Kürt sorunu çeşitli çevrelerce yeniden gündeme getirildi. CHP, DEVA ve Gelecek Partisi liderleri de konuya dair düşüncelerini söyledi. Köklü ve tarihsel bir sorun olan Kürt sorunu bugüne kadar ya inkar edildi ya da soruna yüzeysel tanımlamalarla yaklaşıldı. Sorunun şimdi bu partiler tarafından gündeme getirilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
 
Birinci husus, bu sorunu kimlerle çözecek ve muhatabı kim? İkincisi, Kürt sorununu çözmemekte ısrarcı davranan ve Kürt düşmanlığı yapan bu iktidara sözü ne? Üçüncüsü ve en önemlisi ise Kürdün haklarını, Kürdün halk olmaktan kaynaklı ve statüsünün nasıl tanımlıyor ve nasıl bir çözüme kavuşturacak?
 
Kürt sorunu, öyle politik çıkar ve dönemsel faydacı siyasetle gündeme alınıp çözülecek bir konu değil. Bu konuya böyle yaklaşanları yakan bir sorundur. Kürt sorununa yanlış yaklaşıldığı için, bir çözüm iradesi geliştiremediği için çok sayıda iktidar devrildi. O yüzden hangi güç, Kürt sorununun çözümüne adaysa ve Kürt sorununu çözeceğine dair samimiyse üç hususu öncelikle belirlemesi lazım. Birinci husus, bu sorunu kimlerle çözecek ve muhatabı kim? İkincisi, Kürt sorununu çözmemekte ısrarcı davranan ve Kürt düşmanlığı yapan bu iktidara sözü ne? Üçüncüsü ve en önemlisi ise Kürdün haklarını, Kürdün halk olmaktan kaynaklı ve statüsünün nasıl tanımlıyor ve nasıl bir çözüme kavuşturacak? Bu üç soruya cevap veremeyen bir güç, daha önceki iktidarların daha önce denediği pragmatist ve lafazanlığının ötesine geçemez. Bir şekliyle işi politik polemiğe dönüştürür. Biz HDP olarak bu çağrıyı yapıyoruz. Bu konuda köklü bir çözüm anlayışı ortaya koymadan, bu soruna siyasi hesaplarla, faydacı ve Kürdün oyuna göz dikerek gündemde tutmak tehlikeli ve yanlıştır. Bu işe bu şekilde soyunanları yakar.
 
HDP, Kürt sorununu nasıl tanımlıyor ve nasıl bir çözümü savunuyor?
 
Kürt sorunu, Kürdistan sorunu, dört devlette yaşanan bir sorundur. Irak’ta belli bir statüye kavuştu, yine Rojava’da hala bazı tartışmalar yürüyor ama bir çerçeveye kavuştu. Oradaki özerk yapı Suriye ile anayasal çerçevede bir çözüm öneriyor. İran zaten Kürtlük adına ne varsa idam siyasetiyle bastırıyor. Türkiye’deki sorun ise şudur: Uluslararası güçlerde bu ikilemde sorunu ele alıyor. Nedir bu ikilem? Ya Kürtler Türkiye’den kopup, ‘Biz başka statüyle, başka bir hukukla kendimizi yönetmek istiyoruz’ diyecekler ve dolayısıyla kendi sistemlerini kuracaklar ya da Türkiye’nin sınırları içinde demokratik bir ülkede kendi öz kimlikleri, öz iradeleri ve öz varlıklarıyla bu sistemde yaşama ve bu sistemle yaşama özgürlüğüne kavuşacaklar. Türkiye’nin demokratikleşmesi temelinde Kürt sorununda demokratik yollarla çözülmesi var. HDP bundan yana. HDP’nin savunduğu yol, Türkiye’de Kürtlerin de asli unsur olduğu ve halk olmaktan doğan hakları çerçevesinde kendilerini yönetebilecekleri, yerel demokrasilerini kurabilecekleri, dillerini, kültürlerini hayata geçirebilecekleri bir demokratik ülke.  Yani Türkiye içinde bir statünün tanınması. Şimdi bu Türkiye’yi bölmeyen bir proje ve bir öneri. Ayrılıkçı, bölücü bir proje de değil. Kürt siyasi hareketi bunu savunuyor, HDP bunu savunuyor.
 
Kürt siyasi hareketi ile HDP’nin savunduğu bu çözüme iktidar yanaşmamakta neden ısrar ediyor?
 
Çünkü dış güçlerin burayı sürekli karıştırmanın yolu, Kürt sorununun sürekli çözümsüz kalmasıyla mümkün. Ve iktidarın şu an ki politikaları buna hizmet ediyor. İktidarın şu an ki politikaları bölücüdür. Türkiye’yi birleştiren, Türkiye’deki bütün halkları ama özellikle Türk halkı ile Kürt halkını bir arada yaşama iradesine kavuşturacak demokratik bir devlet, demokratik bir sisteme karşı çıkmaları anlaşılacak bir şey değil. Bu faşist, ırkçı zihniyetin karşı çıktığı nedir? Kürtlerin kendi hakları, kendi hukukları ve kendi varlıklarıyla Türkiye’de yer bulmalarıdır. Şimdi buna karşı çıkan neyi körüklüyor? Çözümsüzlüğü körüklüyor. Dolayısıyla bölücülük yapan HDP değil, iktidarın kendisidir. HDP birleştirme ve bütünleştirmeye çalışıyor Türkiye’deki demokrasi güçlerini. Çözümü de demokratikleşmede görüyor.
 
 Kürt sorununun çözümü için “HDP olarak her türlü sorumluluk ve riski almaya hazırız” demiştiniz. Nedir bu riskler?
 
HDP’nin aldığı risk şudur: Çatışmanın ve savaşın durdurulması açısından HDP birçok bedel ödedi. Dünyanın hiçbir yerinde barış elçileri içeri atılmaz ama bizimkiler içeride. Bahsettiğim tüm dayatmalara karşı işte dış güçler, emperyalist güçler ayrılıkçılığı körüklüyor. Kürt sorununun çözümsüz kalmasını dayatıyor. Oysa HDP dimdik iradeyle Türkiye halklarıyla bu sorunun çözülmesi gerektiğini savunuyor. Ve Türkiye’nin demokratikleştirilmesi temelinde Kürdün statüsünün tanınmasını öneriyor. Bunun için risk alıyor. Hiçbir siyasi, hiçbir oy kaygısına girmeden, hiçbir dış gücün tahrikine gelmeden, hiçbir faşist ve ırkçı politikaya boyun eğmeden ve tenezzül etmeden tüm bu süreci, bu çözümü topluma anlatacak, muhalefete anlatacak, Türkiye’deki tüm toplumsal kesimleri de duyarlı kılacak bu mücadeleye dahil olurken, bu çözüme de ikna edecek bir risk alıyoruz. Zaten bunun mücadelesini yürütüyoruz. Bu çözümün mücadelesini yürütürken, yüzlerce arkadaşımız yaşamını yitirdi, binlerce arkadaşımız şu an cezaevlerinde. Dolayısıyla barış mücadelemiz, çözüm mücadelemiz, özgürlük mücadelemiz birçok riski beraberinde taşıyor.
 
MA / Diren Yurtsever - Selman Güzelyüz

Diğer başlıklar

20/08/2020
18:18 Güleda Cankel’i katleden erkeğe ömür boyu hapis cezası
17:56 ‘Keyfi ve hukuksuz tutuklamalara son verilmeli’
17:47 Suriye Anayasa Komitesi Cenevre’de toplanıyor
17:11 İmamoğlu’ndan Erdoğan’a Haliç yanıtı
17:02 Cizre'de bir kişi silahlı saldırı sonucu öldü
16:54 Ailenin avukatı konuştu: İpek adalet zamanında tecelli etmediği için öldü
16:40 Merkez Bankası zorunlu karşılık oranlarını artırdı
16:27 Van'da 65 yaşa pandemi kısıtlaması
16:24 Kadın doğum uzmanı Denizcilik Fakültesi Dekanı yapıldı
16:19 Basın açıklamasına katılan gençlere 37 bin TL para cezası
16:07 Gelecek Partisi'nde toplu istifa
15:55 Musa Orhan protestosunda gözaltına alınan kadınlar serbest bırakıldı
15:46 Haklarını alana kadar işverenin peşinde olacaklar
15:25 Erdoğan: Yerel Yönetimler Reformu'nu yeni yasama yılında gündeme getireceğiz
15:02 Diyarbakır’da sağlıkçılar iş bıraktı
14:55 'Kadınlar tecavüz kültürü bitene kadar mücadele edecek'
14:43 Gazeteci Varlık Özmenek yaşamını yitirdi
14:42 Hastanenin teknik çalışanı koronadan yaşamını yitirdi
14:38 Katliam yerinde anma: Peşini bırakmayacağız
14:32 Kayyım atamaları protesto edildi: Bu halkın iradesini teslim alamazsınız
14:27 MB politika faizini sabit tuttu
13:53 Binaları zorla boşaltılan MKM çalışanları: Sanatımızı yapmaya devam edeceğiz
13:43 Mızraklı: Zulümle hesaplaşma yaşanmadan özgürleşme olmaz
13:42 Yüksel eylemcilerinin gözaltı süresi ikinci kez uzatıldı
13:27 Beştaş: En büyük müjde gitmen olacak
13:23 18 aydır verilmeyen cenazede bu kez evrak ‘kayıp’
13:06 Öztürk: Kürt sorununun çözüm adresi Öcalan’dır
13:06 HDK: Antep katliamına göz yumanlar yargılanmalı
13:02 Cizre'de ev baskını
12:50 Temelli: Hiçbir müjde ülkeyi krizden çıkartamaz
12:40 Başaran: Kürt illerindeki cinsel istismar ve tecavüzler savaş taktiği
12:39 Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
12:16 İpek'in hesabını sormak isteyen kadınlara polis müdahalesi
11:26 HDP: Antep katliamına göz yumanları lanetliyoruz
11:24 Askerlerce darp edilen çobanlar para cezasıyla tehdit edildi
11:21 Maske gözaltısında 2 polis görevden uzaklaştırıldı
10:39 Kısa vadeli dış borç 124 milyar dolar oldu
10:07 HDP’den muhalefete: Öncü güç birliği olalım
09:35 HDP: Kerbela mazlum halkların direniş sembolüdür
09:05 Bodrum katında yaşayan 13 işçiden 3'ünün testi pozitif çıktı
09:02 Tiyatro emekçileri: Devlet yok olmamızı istiyor
09:02 Diyarbakır'da 3 gün test yapılmadı
09:02 Ordu’nun yaylaları ve dereleri işgal altında
09:01 Gazeteci Khalid: Türkiye’nin bölgedeki varlığı sınırlandırılabilir
09:01 Ma Müzik Akademisi'nde kayıtlar başladı
09:01 Cezaevinden daha kötü koşullarda kalıyorlar
09:00 Urfa’da patlıcan, domates ve biber tarlada kaldı
09:00 20 AĞUSTOS 2020 GÜNDEMİ
09:00 Soylu, Musa Orhan'ı değil olayı gündeme getirenleri gördü
19/08/2020
23:59 Şoförler Habur Sınır Kapısı’ndan geçmeye başladı
23:32 Işım taburcu edildi
22:54 Şırnak’ta 15 günlük eylem ve etkinlik yasağı
22:33 Marmaris açıklarında deprem
22:24 Libya açıklarında mülteci teknesi battı: 5'i çocuk, 45 ölü
21:53 Kilis’te bir kadın katledildi
20:53 Kars’ta kaybolan anne-oğul 3 gündür aranıyor
20:49 Koca: Son bir buçuk ayın en yüksek sayısına ulaştık
19:58 Hakkari’de cansız bedeni bulunan Ege defnedildi
19:29 Buldan'dan 'birlikte mücadele' çağrısı
19:20 Uzman Çavuş Musa Orhan tutuklandı
18:51 Kars Belediyesi’nde haciz işlemi
18:44 Rabia Naz'ın ölümüne ilişkin takipsizlik kararına itiraz reddedildi
17:18 Uzman Çavuş Musa Orhan gözaltına alındı
16:59 Batman’da tecavüze karşı yürüyüş: Bu topraklarda suç işlemenize izin vermeyeceğiz
16:44 Ankara'daki gözaltılar yarın adliyeye çıkartılacak
16:43 Erdoğan: Salgın kontrol altındadır
16:22 DAD yöneticileri Ana Fatma ziyaretgahında çıra yaktı
16:12 Kadınların İ.E. isyanı: Öfkemiz acımızdan büyük
14:53 İHD: İ.E.’nin mektubu kadınlara emanet
14:51 Uzman Çavuş Musa Orhan hakkında tutuklama kararı
14:36 Mezarı tahrip eden askerler aileyi de ifadeye çağırdı
14:17 İmamoğlu’ndan afiş tepkisi: Kimse susup oturmamızı beklemesin
14:14 Yunan Bakan: Türkiye, bölgede istikrarsızlaştırıcı rol oynuyor
13:52 Ankara Tabip Odası'nın yeni başkanı Ali Karakoç oldu
13:49 Sağlıkçı ve eğitimciler okullarda alınması gerekli tedbirleri sıraladı
13:15 Üreticisinden 15-20 liraya alınan Antep fıstığı 4 katına satılıyor
13:03 Mardin’de kayyım tepkisi: Halkın iradesini asla teslim alamazlar
12:26 SES: Tüm emekçilere kadro verilsin
12:10 HDP'li meclis üyeleri gözaltına alındı
12:07 Bakan Selçuk: Okulları 21 Eylül'de açma çabasındayız
11:55 Hakkari'de bir kadın cesedi bulundu
11:51 Yerine kayyım atanan Avcı: İlk işimiz yolsuzluk çeşmelerini kesmek oldu
11:42 Afgan mülteciler Ankara denilerek Silvan'a bırakıldı
11:39 İBB’nin Kanal İstanbul afişleri polis tarafından söküldü
10:52 Özel sektörün yurt dışı kredi borcu 161,6 milyar dolar
10:33 Mızraklı: Bugün dur demezsek yarın her yerde yaşanır
09:45 İkiköprü Belediye eşbaşkanları serbest bırakıldı
09:12 HDP Gençlik Meclis üyesi emniyette ailesiyle tehdit edildi
09:11 Vanspor Başkanı para koparmak için HDP'ye ithamlarda bulundu
09:10 Salon sahiplerinin derdi 'korsan' düğünler
09:09 Bayındır: Kürt sorununu çözmek isteyenler Öcalan’ı muhatap almalı
09:08 AİHM ‘Gençlik HPG saflarına’ pankartından Türkiye'yi mahkum etti
09:06 Evi yıkılan Duman’dan İmamoğlu’na: Artık sesimi duyun!
09:00 19 AĞUSTOS 2020 GÜNDEMİ
08:50 İ.E.'nin cenazesi gece polis ablukasında defnedildi
08:30 Çumra Belediye Başkanı koronadan yaşamını yitirdi
07:20 Barış Annesi Halime Dilek toprağa verildi
18/08/2020
23:57 Dünya genelinde Kovid-19 vaka sayısı 22 milyonu aştı
23:35 4 ilde daha 65 yaş ve üstündekilere kısıtlama
23:18 Uzman çavuş hakkındaki iddianamenin iadesine yapılan itiraz kabul edildi
23:02 Sivas'ta 2 köy ve bir mezra karantinaya alındı
21:39 Bayındır: Kürtlerin özgürlüğünü sağlayacak bir sistemin içine girmeliyiz
21:29 Antalya’da bir kadın katledildi
21:00 Muş’ta 12 kişinin gözaltı süresi uzatıldı
20:55 Kadınlar: İstanbul Sözleşmesi pazarlık konusu değildir
20:49 Mali’de darbe girişimi: Cumhurbaşkanı ve Başbakan gözaltında
19:51 Koronavirüsten vefat sayısı 6 bini geçti
19:34 5 maden işçisinin testi pozitif, 53’ü karantinaya alındı
19:26 Öztürk: Demokrasi mücadelesini ileriye taşıyacağız
19:23 Hakkari'de tutuklananlar arasında koronavirüse rastlanıldı
19:16 AKP Sözcüsü Çelik’ten toplantı sonrası açıklamalar
18:57 Suriye’de Rus konvoyunun geçişi sırasında patlama
18:53 Duygu Delen’in ön otopsi raporunda ‘darp izleri’ var
18:47 Rosa Kadın Derneği Başkanı Kaya tahliye edildi
18:30 İran askerleri mülteci ve kolberlere ateş açtı: 2 ölü, 5 yaralı
17:30 Gözaltılara tepki: Saldırılar karşısında geri adım atmayacağız
17:26 HDP’nin yürüyüşüne katılan ilçe eşbaşkanına para cezası
17:16 Öldürülen baba ve çocukları defnedildi
17:08 Gülistan Doku'yu arama çalışmaları sonlandırıldı
17:08 Timtik ve Ünsal’ı ziyaret eden baro başkanlarından tahliye talebi
16:50 'İktidarın saldırılarına karşı ortaklaşılmalı'
16:17 #MusaOrhanTutuklansın hashtagı açıldı
15:52 TTB: Okulların açılması riskli
15:48 Kovid testi pozitif çıkan Vestel işçisi: Virüs yayılmaya devam ediyor
15:39 Meslektaşları: Ebru ve Aytaç’ı kaybetmek istemiyoruz
15:29 Lübnan Mahkemesi Hariri suikastına dair kararını açıkladı
15:02 HDP kayyım raporunun tam metni
14:32 DTSO Kadın Meclisi: İstanbul Sözleşmesi uygulansın
14:09 SES’ten ‘Güvenceli iş güvenli gelecek’ kampanyası
14:05 Davutoğlu'nun Suruç'la ilgili dinlenmesi talebi reddedildi
14:02 Diyarbakır’da enfekte sağlık çalışanı sayısı 430’a yükseldi
13:41 Sağlık emekçileri hükümete seslendi: Tükeniyoruz!
13:28 Kızıltepe’de şüpheli kadın ölümü
13:21 Güven: Mücadeleyi ortaklaştırmak gerekiyor
13:16 HDP bir yıllık raporu açıkladı: Kayyım sistemi çökmüştür
12:40 Baro başkanları Timtik ve Ünsal’ı ziyaret etti
12:37 Uzman çavuşun tecavüzüne uğrayan İ.E. yaşamını yitirdi
12:34 Eğitim Sen: Gözaltındakiler serbest bırakılsın
12:21 İMO: Galata’da tarihi bir suç işlenmiştir
12:15 766 yeni maden sahasının ihaleye açılması Bakan Dönmez'e soruldu
12:04 İki köy arasında çıkan kavgada bir kişi öldürüldü
12:03 Jeffrey: Özerk Yönetim'in Anayasa görüşmelerine katılması tartışılıyor
11:21 Avukatları Öcalan’la görüşmek için başvurdu
11:18 DİB’ten ‘ortak mücadele’ çağrısı
10:54 Dolar 7,40’ı aşarak rekor kırdı
10:53 HDP barış zinciri oluşturacak
10:27 HDP PM toplantısının sonuç bildirgesi açıklandı
10:22 Merkez Bankası’ndan bir hamle daha
09:53 Ermeni mezarlığı bilinçli mi korunmuyor?
09:41 Barış Annesi Halime Dilek yaşamını yitirdi