Öcalan’a yeni disiplin cezası: İmralı uygulamaları gizli yürütülüyor

img

İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a Ocak ayında yeni bir disiplin cezasının verildiğini ve bunu Mart ayında öğrendiklerini belirten avukat Rezan Sarıca, “İmralı’da yürütülen disiplin süreçleri, yasak uygulamaları gizli bir şekilde yürütülüyor” dedi.

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde 22 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, yapılan başvurulara rağmen ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmüyor. 27 Temmuz 2011’den sonra avukatlarıyla görüşmesi engellenen Öcalan, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde başlattığı ve 200 gün süren açlık grevi eylemleri sonucunda 8 yıl aradan sonra müdafileriyle görüştü. Avukatların 2-22 Mayıs, 12-18 Haziran ve 7 Ağustos 2019’da yaptığı 5 görüşmenin ardından Öcalan’la görüşmeler yeniden engellendi.
 
Öcalan’ın devlet ve HDP heyetiyle görüşmelerin gerçekleştirdiği çözüm sürecinin sonlandırılmasının ardından avukatlarının yanı sıra ailesiyle de görüştürülmeyen Öcalan, 15 Temmuz darbe girişimiyle kaygıların artması üzerine 50 Kürt siyasetçinin 5 Eylül 2016’da başlattığı açlık grevi sonucu kardeşi Mehmet Öcalan, 11 Eylül 2016’da İmralı Adası’na giderek ağabeyiyle görüşme gerçekleştirdi. Mehmet Öcalan, iki buçuk yıl aradan sonra DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in başlattığı açlık grevlerinin devam ettiği 12 Ocak 2019’da İmralı Adası’nda ağabeyi Öcalan ile yarım saat süren bir görüşme yaptı.
 
Bir yılı aşkın bir süre sonra 27 Şubat 2020’de İmralı Adası’nda çıkan yangın, Öcalan’la ilgili kaygılara neden oldu. Kamuoyunda artan tepkiler üzerine kardeşi Mehmet Öcalan, 3 Mart 2020’de Öcalan’la görüştü. Koronavirüs salgını nedeniyle bir kez daha kaygıların artması üzerine, Öcalan, 21 yıl sonra ilk kez telefon görüşme hakkını kullandırılarak kardeşi Mehmet Öcalan ile görüştürüldü. Yine bir yıl boyunca haber alınamayan Öcalan’ın sağlık ve güvenlik koşullarıyla ilgili sanal medyada ortaya atılan iddialar bir kez daha kaygılara neden oldu. Kaygıların büyümesi üzerine 25 Mart’ta Mehmet Öcalan, ağabeyiyle 4 buçuk dakika süren telefon görüşmesi gerçekleştirdi ancak bu görüşme yarıda kesildi. 
 
Sağlık ve güvenlik koşullarıyla ilgili kaygıların sürdüğü Öcalan’ın müdafiliğini yürüten Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Rezan Sarıca, müvekkillerine yönelik ağırlaştırılmış tecride ilişkin sorularımızı yanıtladı. 
 
 
Öcalan ve İmralı Adası’nda bulunan diğer tutuklularla ilgili başvurularınız ya yanıtsız bırakılıyor yada reddediliyor. İmralı’dan bir haber alabiliyor musunuz? 
 
Müvekkillerimizle görüşmek, durumlarını öğrenmek, cezaevi koşullarının ne durumda olduğunu gözlemlemek açısından sürekli başvuru yapıyoruz. Ama yaptığımız bütün başvurulara rağmen herhangi bir görüşme gerçekleştiremiyoruz. Bu yönüyle de durumlarının açıkçası ne olduğunu bilmiyoruz. Avukat ziyaretleri Ağustos 2019’dan beri engelleniyor. Herhangi bir görüşe ve ziyarete izin verilmiyor. Aile bireyleri de düzenli bir şekilde görüş talebinde bulunuyor ancak talepler reddediliyor. Daha doğrusu cevapsız bırakılıyor. Aileler de 3 Mart 2020’den beri yakınlarıyla görüşme yapamıyor. Yakın zamanda kısa süreli bir telefon görüşmesi oldu. Ama onun dışında müvekkillerimizin hukuki durumlarıyla, sağlık koşullarıyla, cezaevi uygulamalarıyla ilgili herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Yaptığımız tüm başvurular sonuçsuz kalıyor.
 
Ziyaret talepleri dışında müvekkilimizle mektupla da iletişim kurmaya çalışıyoruz. Düzenli bir şekilde müvekkillerimize mektup gönderiyoruz. Gerek hukuksal durumlarıyla gerekse de onlarla görüşmeye çalıştığımıza dair ve bütün hukuksal süreçleriyle ilgili bilgilendirmede bulunuyoruz. Koşullarını merak ettiğimizi, kendileriyle görüşmek istediğimizi devamlı bir şekilde söylüyoruz. Bugüne kadar herhangi bir mektubumuza da olumlu veya olumsuz herhangi bir cevap gelmiş değil. Çok sayıda mektubun gönderildiği İmralı Adası’ndan bir tanesine bile cevap gelmiyor oluşu, olağan bir durum değil. Dolayısıyla şuan İmralı’daki bu bilinmezlik, bu dış dünyaya kapatma, avukatlara ve aileye kapatma halinin tamamen bilinmezliğe götürdüğünü söyleyebilirim.
 
 8 Kasım 2018’de başlayan ve 200 gün süren açlık grevleri soncunda avukatları olarak Öcalan’la 5 görüşme gerçekleştirdiniz. O süreçte Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, görüşmenin önünde herhangi bir engelin olmadığını açıkladı. Fakat 7 Ağustos 2019 tarihinden sonra bir daha İmralı’ya gidemediniz. Adalet Bakanı’nın açıklamasına rağmen müvekkillerinizle görüştürülmeme durumunuzun hukuki bir dayanağı var mı?
 
İmralı tecridini siyasal ve hukuksal anlamda birçok yönüyle değerlendirmek gerekiyor. Sadece hukuki açıdan ele aldığımızda eksik kalır. Çünkü komplike bir sistemin orada yürütüldüğünü biliyoruz. Yani bu anlamıyla hukuk sistemi içerisindeki kurumlar, idarecilikten başka bir iş yapmıyorlar. Cezaevi idaresinden tutalım Bakanlık’a kadar, bunu idare etmekten başka bir işlevlerinin olmadığını, hukuka uygun hareket etmesi gereken memurlar ya da kurumlar olması gerekirken, bunun tam tersi bir pratik içerisine girdiklerini görüyoruz. Adalet Bakanlığı’nın bahsettiğiniz dönemde yaptığı açıklama da konjonktürel bir açıklama olduğu açığa çıkıyor.
 
 
Bakanlıktan cezaevi idaresine, yargı makamlarına, siyasi iktidara kadar İmralı tecridine aynı pencereden tek anlayışla yaklaşım söz konusu. İmralı Adası’ndaki hukuka aykırılığın derinliği çok fazladır.
 
Hukuk referans alınsa, hiçbir zaman görüşmelerin önünde bir engelin olmaması gerekiyor. Hukuki açıdan baktığımız zaman, tutukluların temel bir hakkı var. O da devamlı bir şekilde avukatlarıyla görüşmesidir. Bu hak kanunda, anayasada ve Türkiye’nin bağlı olduğu birçok uluslararası sözleşmeden kaynaklanıyor. Bu bir haktır. Dolayısıyla görüşmenin ve ziyaret hakkının önünde herhangi bir engel yok. Engel olan, hukuk dışı anlayış ve uygulamalardır. Dönem dönem verilen bazı yasak kararları söz konusu ki bu yasak kararları da hukuki değil. Velev ki bazı süreçlerde görüşmenin önünde yasak kararlarını gerekçe gösteriyorlardı ancak bugün herhangi bir karar yok. 2019’da yasaklar kalktıktan sonra uzun bir süre herhangi bir yasak da yoktu. Bakanlıktan tutalım, cezaevi idaresine, yargı makamlarına, siyasi iktidara kadar İmralı tecridine aynı pencereden tek anlayışla yaklaşım söz konusu. Dolayısıyla herhangi bir hukuki alt yapısı ya da demokratik bir düşünce söz konusu değil. İmralı Adası’ndaki hukuka aykırılığın derinliği çok fazladır.
 
 “Komplike sistemi” biraz açabilir misiniz? 
 
Yani İmralı’yla ilgili herhangi bir kurum, herhangi bir mahkeme veya herhangi bir idare kendi başına hareket edemez. Anayasayı baz alarak görevini, sorumluluğunu yerine getirmiyor. Komplikeden kastım bu. İmralı’ya yaklaşım her zaman siyasidir. Uygulanan İmralı rejimi bir sistemdir. Cezaevi idaresini aşan bir durumdur. Bu yönüyle komplikedir. Dolayısıyla eğer komplike olmasaydı, hukuku esas alan herhangi bir mahkeme, herhangi bir iradeci görevini yerine getirirdi. Bu yönüyle aslında sorumlular da suç işlemektedir. Hukuk sistemi içerisinde değerlendirdiğimizde, görevlilerin bugün görevlerine aykırı, keyfi ve hukuk dışı davranmaları tamamen bir suçtur. Görevi ihmaldir ve kötüye kullanmadır. İmralı sistemi içerisinde kötü bir siyasetin, baskıcı bir siyasetin dışına çıkılamıyor.
 
 İmralı’ya yaklaşımın Kürt sorununa yansıması ne oluyor? 
 
 
Tecrit; hem Sayın Öcalan üzerinde etki etmesini istedikleri bir uygulama hem de toplumu etkileyen bir uygulama şeklinde işliyor. Bu Sayın Öcalan’ın birey olarak durumunu aşan, Kürt halkı özelinde halkların üzerinde ağır bunalıma dönüşen bir baskı yaratıyor.
 
Sayın Öcalan’a yaklaşım, devletin ve uluslararası güçlerin bölgesel ve yerel siyasi ajandaları, planlarıyla ilgilidir. Özellikle son 6 yıldır yürütülen ve stratejik olarak değişen siyaset ve politikayla ilgilidir. Dolayısıyla Kürt meselesine devletin yaklaşımının değişmemesi veya dönem dönem farklılaşması, Sayın Öcalan’a, İmralı’ya olan yaklaşımını da bambaşka bir boyuta taşıdı. Yaşananlar Sayın Öcalan’ın Kürt sorunun çözümüne dair düşünceleri, fikirleri, bu konudaki niyeti ve ısrarı karşısında devletin aldığı bir tutumdur. Devletin ve hükümetin Kürt sorununda demokratik çözüme yanaşmaması, bu sorunun demokratik temelde çözülmesini istememesi, müvekkilimize olan yaklaşımı da belirliyor. Müvekkilimize yönelik bu yaklaşımla, Kürt sorunundaki düşüncelerini gerek değiştirmek, gerekse farklılaştırmak için bir baskı uygulanıyor. 
 
Tecridin diğer bir tahribatı da yaşamın, toplumun üzerinde seyrettiğini görmek gerek. Müvekkilimizin bütün haklarının elinden alınmasıyla düşüncelerinin toplumla buluşmasını, toplumun Sayın Öcalan’ı gerçek anlamda daha da tanıması, onda kendini bulması ya da onunla buluşmasının da önüne geçmek istiyorlar. Bu tecrit; hem Sayın Öcalan üzerinde etki etmesini istedikleri bir uygulama hem de toplumu etkileyen bir uygulama şeklinde işliyor. Dolayısıyla bu tecrit Sayın Öcalan’ın birey olarak durumunu aşan, Kürt halkı özelinde halkların üzerinde ağır bunalıma dönüşen bir baskı yaratıyor. Türkiye’deki tüm halkların da bir sorunu haline geliyor. Sayın Öcalan’ı tanıyan bir toplum, özgürlüğünden asla vazgeçmez. Çünkü Öcalan tüm bu tecrit politikalarına karşı gerçek özgürlüğün, gerçek adaletin, gerçek eşitliğin hakikat arayışını büyük bir emekle sürdürmektedir. Bugün toplumun yaşadığı tüm sorunların gerçek çözümü için barış mücadelesini İmralı öncesinden başlamak üzere soluksuz bir şekilde vermektedir.
 
Öcalan’ın 2009 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gönderdiği savunmasına ek olarak hazırladığı "Yol Haritası" gerekçesiyle 23 Eylül 2020'de 6 aylık avukat görüş yasağı sona erdi. Başvurularınızın engellenmesine dair yeni bir yasak kararı var mı? 
 
Bizim artık hem hukuki temsilcileri olarak hem toplum olarak İmralı tecridini kabul eder pozisyondan çıkmamız gerekiyor. Dolayısıyla Sayın Öcalan’la görüşmek için 15 Mart’tan sonra İmralı idaresine her gün görüş başvurusunda bulunuyoruz. Aile bireyleri de çok sayıda başvuruda bulundu. Bunların hiçbiri bugüne kadar sonuç vermiş değil. Bu durumun sonuç vermemesi sebebiyle bir ihlal ve suç durumu ortaya çıkıyor. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayet konusu haline de getirdik. Ancak şikayetimize de herhangi bir cevap verilmedi. Bu da sonuçsuz kalınca, Bursa İnfaz Hakimliği’ne başvuruda bulunduk. Ancak uzun bir aradan sonra ilk defa bu şekilde hukuk dışılığın hat safhada olduğu bir kararla karşılaştık. Haberleşme hakkı, aile ve avukat ziyaret hakkı, savunma hakkı, başvuru hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi temel bütün hakları toplu bir şekilde reddedildi. Yine yaptığımız başvuruya verilen bu cevapla, müvekkilimizle ilgili Ocak 2021 tarihinde yeni bir disiplin cezasının verilmiş olduğunu öğrendik.
 
 
Yeni yasak zincirlerine bir yenisinin daha eklendiğini görüyoruz. Avukatlarından habersiz gizli bir şekilde yürütülüp sonuçlandırılıyor. Verilen disiplin cezası, bir buçuk ay veya üç ay olmasına rağmen süresiz bir şekilde uygulanıyor.
 
Eylül 2020 ile başlayan yeni yasak zincirlerine bir yenisinin daha eklendiğini görüyoruz. Hem kararın kendisi hem uygulama şekli hukuk dışı. Herhangi bir haklı gerekçe yokken, sudan bahanelerle sadece görünürde bir prosedür işletilerek, disiplin cezası veriliyor. Avukatlarından habersiz gizli bir şekilde yürütülüp sonuçlandırılıyor. Ve verilen disiplin cezası bir buçuk ay veya üç ay olmasına rağmen süresiz bir şekilde uygulanıyor. Yani üç ayı aşan bir şekilde uygulanıyor. Hatta başka hakların yerine getirilmesini engellemek açısından bu gerekçe olarak kullanılıyor. Avukat görüşme talebimiz de bu gerekçe ileri sürülerek bir yargı makamı tarafından reddedildi.
 
Eylül 2020’de verilen disiplin cezasını Aralık 2020’de öğrendiğiniz; yine Ocak ayında verilen disiplin cezasını Mart ayında öğrendiğiniz. Dolayısıyla itiraz hakkınız da ortadan kalkıyor. Bu süreçlerin bu şekilde yürütülmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
Bu konuda yargının, özellikle mahkemelerin durumu ibretliktir. Her tutuklunun avukat ile temsil edilme ve savunma hakkı var. Dolayısıyla kendisine karşı gerçekleştirilen ihlalleri avukatı aracılığıyla ortadan kaldıracak girişimlerde bulunma hakkı var. Disiplin cezaları avukat ile birlikte yürütülmesi lazım. Bu yönüyle böyle bir durum olduğunda avukatlara haber verilmesi çıkan karaların avukatlara tebliğ edilmesi lazım. Ancak herhangi bir haber verilmiyor. Neden? Çünkü bizlerin bir hukuk mücadelesi yürütülmesi istenilmiyor. Hukuk dışı verilen kararlara elbette itirazın yapılması istenmiyor. Bu yönüyle biz avukatların, mesleğimizi yerine getirilmesi engelleniyor. İmralı’da yürütülen disiplin süreçleri, yasak uygulamaları gizli bir şekilde yürütülüyor. Fakat hukukta gizlilik yoktur. Zaten herhangi bir uygulama meşruluğunu ancak aleniyetten ve hakikatten alır.
 
Bu tür süreçler açık, şeffaf ve aleni bir şekilde muhatabına, vekiline tebliğ edilerek yürütülür. Ancak Sayın Öcalan’a verilen cezalar gizlenmeye çalışılıyor. Çünkü birçok disiplin cezası Sayın Öcalan’ın spor etkinliğini yürüyüşe dönüştürmesinden kaynaklı veriliyor. Yani volta attığından kaynaklı. Hapishanede dar alanda bütün hayatın daracık alanda geçtiği gerçeği karşısında insan hareketliliği fiziki açıdan önemini biliyoruz. Bunu Sayın Öcalan’da dile getiriyor. Dolayısıyla kendisine volta attığı için verilen cezalara zamanında itiraz da etti. Volta atmanın evrensel bir hareket olduğu, bunu yasaklamanın ahlaki, hukuki hiçbir yönünün olmadığına dair itirazları vardı. Bu şekilde verilmiş bir disiplin cezasının meşruluğu kabul edilebilir mi? Hukuka uygunluğu kabul edilir mi? Bu yönü ile hukuk dışı siyasi ve keyfi bir amaç taşıdığı anlaşılıyor. Bizler de bir şekilde bunları öğrenmeye başladığımız andan itibaren yürütmeye çalıştığımız hukuk mücadelesinin de önünde engel olmak için her şey yapılıyor.
 
Disiplin cezasının hangi gerekçelerle verildiğine dair bilginiz var mı? Buna karşı herhangi bir başvuruda bulundunuz mu?
 
Öğrendikten sonra itirazda bulunduk, dosyadan da örnek talep ettik. Dosyanın da tarafımıza verilmesini istedik. Ancak taleplerimiz reddedildi. Bazı müvekkillerimiz ile ilgili henüz son itiraz sonucu gelmiş değil. Geldiğinde Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız. Bir kısım itirazın sonucu geldi. Reddedildi talepler. Bunu da Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız. Dosyanın tamamı bizden kaçırıldığı için bırakalım neye dayanarak bu kararın verildiğini, kararın kendisi bile tebliğ edilmediği için disiplin cezasının neye göre verildiğini bilmiyoruz.
 
Hukuku, müvekkilimizin haklarını herhangi bir egemenin eline, tekeline bırakmak istemiyoruz. Zaten istedikleri budur. Bunca keyfiyetin, bunca hukuk dışılığın olduğu yerde bizim demokratik hukuk mücadelemiz de devam edecek. Dolayısıyla biz gerek sonuç almak gerekse de kayıtlara düşmesi açısından elbette hakkımız olan bütün ulusal ve uluslararası başvuru yollarının tamamını kullanmaya devam edeceğiz. Her hak ihlalini bütün boyutlarıyla Anayasa Mahkemesi’nden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar taşımayı sürdüreceğiz.
 
Görüş başvuruları dışında başkaca girişimleriniz oldu mu? 
 
İmralı tecridi ancak Sayın Öcalan’ın özgürlüğüyle sonlanabilir. Ancak bu süre zarfında avukat ve aile ziyaretinin gerçekleşmesi için, bu sistemin muhatap bütün kurumlarıyla iletişime geçmeye, başvuru yapmaya çalışıyoruz. Bunların biri de Adalet Bakanlığı. Ancak yaptığımız başvurulara sonuç çıkmadı. Yine Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’ne (CPT) son dönemde iki başvurumuz oldu. Henüz olumlu bir gelişme yok. CPT daha önce İmralı’da ki tecridin kalıcı bir şekilde sonlanması için çalışma yürüteceğini söylemişti. Ancak İmralı’da henüz bırakalım kalıcı bir çözümü, herhangi bir talebimizin yerine getirilmediğini, bu yasak halinin topyekun sürdüğünü görüyoruz.
 
 
Bütün hukukçuları, bütün avukatları, insan hakları mücadelesi yürüten kurumları tecride karşı mücadelede dayanışmaya çağırıyoruz. Tecrit bütün hukukçuları, avukatları ve toplumun tamamını ilgilendiren bir meseledir. 
 
Geldiğimiz aşama itibariyle demokratik hukuk mücadelesini yükseltmenin zamanıdır. Demokratik zihniyeti yaşanılır kılmak gerekiyor. Erteleyen, izleyen, bekleyen bir yaklaşım maalesef ağır hak ihlallerini ortadan kaldırmayacaktır. Bütün hukukçuları, bütün avukatları, insan hakları mücadelesi yürüten kurumları tecride karşı mücadelede dayanışmaya çağırıyoruz. Bu sadece bizi ilgilendiren bir mesele değil. Tecrit bütün hukukçuları, avukatları ve toplumun tamamını ilgilendiren bir mesele durumuna gelmiş durumda. Tecridi herkesin kendi sorunu olarak görmesi gerekiyor. Hukukçuların, avukatların, insan hakları savunucularının avukatlık mesleğini mahpus haklarını yasaklayan tecride ve toplumun özgürlük sorununa karşı mücadele yürütmesi gerekiyor. 
 
Çünkü bugün Türkiye’de yaşanan sorunların ana kaynağı Sayın Öcalan üzerinde yürütülen tecrit ve Kürt sorununa yaklaşımdır. Bu büyük bir demokrasi sorunu haline de gelmiş durumda. En büyük özgürlük sorunudur tecrit. Aydın ve sanatçılara kadar çok ciddi etki düzeyi gözle görülür şekilde. Mesela özgür bir ortamın olmadığı yerde sanatçılar aydınlar üretebilir mi? Ancak sözünü söyleyen, demokratik mücadelesini yürütenler hayata etki edebilir.
 
MA / Ferhat Çelik

Diğer başlıklar

16/05/2021
13:58 Gazze'de yaşamını yitirenlerin sayısı 174'e çıktı
13:12 İran'da 40 kadın cumhurbaşkanlığına aday oldu
12:41 Peker yine Soylu ve Ağar'ı anlattı
12:22 Valilik, işkenceyi 'yasal çerçevede müdahale' ile savundu
12:17 Bir kişi silahla vurulmuş halde bulundu
12:03 ‘Depremzedelerin mağdur edilmesini kabul etmeyeceğiz’
11:53 MEB: Uzaktan eğitim 1 Haziran'a kadar devam edecek
11:36 Yüksekdağ: Bize her ‘katil' dediklerinde kaybedecekler
10:58 Boğaziçi Köprüsü'ne '128 milyar dolar nerede?' pankartı
10:53 İçişleri Bakanlığı’ndan 'kademeli normalleşme' genelgesi
10:41 Şenyaşar ailesi: Kimse bizden helallik istemesin
10:36 'Güneş denilince aklınıza ne geliyor?' sorusunun yanıtı 'iyi hal' göstergesi oldu
10:07 İkizdere’de askerler direnişçilerin çadırlarını söktü
09:47 Cudi Dağı’nda çıkan yangın söndürüldü
09:02 Hatimoğulları: 20 milyon dolar kan parası alanlar Filistin halkıyla dayanışamaz
09:01 Açlık grevini 35’inci grup devraldı
09:01 Kadınlar kararlı: Asla itaat etmeyeceğiz
09:00 Bayramı zehir edilen anneler: Onların yeri cezaevi değil
09:00 Ev işçileri salgında kaderlerine terk edildi
09:00 16 MAYIS 2021 GÜNDEMİ
15/05/2021
21:06 Biden, Netanyahu ve Abbas ile görüştü
20:53 Mardin Barosu’ndan bir ilk daha: Dilsel ve Kültürel Haklar Komisyonu kuruldu
20:48 HDP’liler serbest bırakıldı
20:38 EŞİK İstanbul buluşması öncesinde toplandı
20:31 Köklü: Hukukun ölçütü Öcalan yasaları ve tecrittir
20:16 Koronadan 236 kişi daha hayatını kaybetti
20:02 Sancar: Yoksulluk ülkenin ortak sorunudur
19:16 Batman Barosu’ndan polis ve bekçi şiddetine ilişkin açıklama
18:37 Sulama göletinde toplu balık ölümü
17:05 Online panele katılan muhalefet temsilcileri: Halk ittifakına ihtiyaç var
16:59 CHP’li heyet İkizdere’de çalışma alanına alınmadı
16:35 Köylülerden videolu Kürt Dil Bayramı kutlaması
16:24 Midyat’taki orman yangını söndürüldü
16:14 İsrail'in saldırısında medya kuruluşlarının ofislerinin bulunduğu bina yıkıldı
16:09 Açlık grevi pankartı asan ilçe yöneticisi gözaltına alındı
16:00 Tecavüz girişiminde bulunan erkeği kadınlar yakalattı
15:30 HDP’den 'en-Nakba' açıklaması: BM kararları uygulansın
15:28 İHD: Hasta tutuklu Polat tahliye edilsin
15:02 Cudi Dağı’nda orman yangını
14:58 Arjen Arî Şiir Yarışması'nın sonuçları açıklandı
14:39 Bir kadın daha erkek saldırısında yaşamını yitirdi
14:21 İHD: Hasta tutuklu Aladağ ölüme terk edildi
14:14 Van’da bir işçi elektrik akımına kapıldı
14:13 Kadınlardan Kürtçenin 5 lehçesinde video
14:06 BMG: Saldırılara karşı çıkmak tarihi bir görevdir
13:50 38 kiloya düşen hasta tutuklu için 'infaz erteleme' çağrısı
13:13 Cumartesi Anneleri Aksoy ve Cingöz’ün akıbetini sordu
13:13 Kadın tutuklular revire çıkarılmıyor
13:11 Tanrıkulu’ndan Nisan ayı raporu: 275 kişinin yaşam hakkı ihlal edildi
12:24 Buldan: Erken seçim artık kaçınılmazdır
12:17 Dersim'de deprem
12:09 Atalay’ın dosyası soruşturulmadı faili meçhul kaldı
12:00 Dil Bayramı için ortak çağrı: Dilimize sahip çıkalım
11:16 Şenyaşar Ailesi: Bizden ailemizi, bayramları aldınız
11:10 Erdoğan 'helallik' istedi, mesajlar çığ gibi büyüdü
11:09 Yerlerine kayyım atanan eşbaşkanlar bir yıldır ev hapsinde
10:31 Gazze bombardıman altında, ABD temsilcisi Kudüs’te
10:25 Süryani geleneğinde Meryem Ana Başak Bayramı
10:24 Üstündağ: Mutsuzluğu örgütleyebilmeliyiz
10:16 Şengal anlaşmasının bir ucu İpek Yolu'na uzanıyor
09:59 HDP: Kürtçe Anayasayla korunsun
09:45 Davutoğlu kendisini hainlikle suçlayan Erdoğan’a 'hodri meydan' dedi
09:40 Açlık grevi 170’inci gününde
09:17 ABD Senatörü Sanders: Filistin'de rotamızı değiştirelim
09:04 Öcalan’a yeni disiplin cezası: İmralı uygulamaları gizli yürütülüyor
09:04 ‘Kürt gazeteciler dilleri için öncülük yapmalı’
09:04 'Kürt dilinin katili olmayalım'
09:04 Hayallerin peşinde koştu, engelleri basketbolla aştı
09:03 '30 yıl cezaevinde yattım, bir gözlük camını vermediler’
09:03 Kayısı rekoltesi 30 bin tona geriledi
09:00 İmralı politikası tüm Türkiye'ye yayıldı
09:00 15 MAYIS 2021 GÜNDEMİ
00:58 Orduevinin çatısından düştüğü iddia edilen çocuk yaşamını yitirdi
14/05/2021
23:33 ‘Irkçılık hastalıklı zihniyettir, mücadele etmek gerekir’
22:50 Emniyet Müdürü Diyarbakır Barosu avukatlarıyla tartıştı
22:44 MSB: Bir asker hayatını kaybetti
22:37 İsrail: Suriye'den 3 roket atıldı
22:02 Kürt aileye saldıranlardan 2'si tutuklandı
21:59 Tuncer: Cezaevlerindeki uygulamalar F tiplerinin devamı
20:40 Mardin Barosu'ndan ırkçı saldırı açıklaması
19:59 Bekçi ve polis şiddetine maruz kalan çocuk serbest
19:48 Koronadan 242 kişi daha hayatını kaybetti
19:38 Mersin Barosu: Irkçı saldırının takipçisi olacağız
18:48 Davutoğlu’ndan Erdoğan’a: Siz de iktidara veda vaktinin geldiğini anladınız
18:39 Kadinİşçi Hukuk Danışma hattı kuruldu
18:29 Akşener: Getir sandığı helalleşelim
17:55 Polislerin kovaladığı gençlerden biri yaşamını yitirdi
17:32 Irkçı saldırıya uğrayan Kareem taburcu oldu
17:25 Demirtaş: Her yerde yüksek sesle erken seçim isteyin
17:05 Kılıçdaroğlu’ndan erken seçim çağrısı
16:54 CHP’li Özel: HDP binasına yapılan saldırıyı kınıyoruz
16:39 İşverenin şiddetine maruz kalan Katırcı ölümle tehdit edildi
16:24 Erdoğan mağdur olan yurttaşlardan helallik istedi
15:51 Alevi köyünde okul yapımına engelleme
15:28 Kürt aileye saldıran 3 kişi gözaltına alındı
15:08 HDP muhalefet partileriyle bayramlaştı
14:26 İzmir GGM için acil çağrı: Mülteciler işkence edenlerle aynı yerde
14:19 İntihar girişiminde bulunduğu iddia edilen kadın yaşamını yitirdi
13:43 İkizdereliler: Bize bayram bırakmadılar
13:09 HDP Genel Merkezi’ne saldırı: Fail Süleyman Soylu'dur
12:54 'İzmir'in kirletilmesine izin vermeyeceğiz'
12:36 89 çocuktan mesaj: Dilimizi çok seviyoruz
12:07 Tutuklu MED-DER Eşbaşkanı: Dilimizi korumak hepimizin sorumluluğu
11:51 'Kürtçe öğrenmek için teknolojiden faydalanmalıyız'
11:28 Diyarbakır’ın sokak tabelalarına Türk bayrağı konuldu
11:20 'Engellilerin sorunu demokrasiyle çözülür'
10:57 Polis ve bekçi şiddeti görüntülerde
10:48 Ailece Kürt Dil Bayramı’na hazırlanıyorlar
10:47 Mersin’de Kürt aileye ırkçı saldırı
10:42 Şenyaşar ailesi: Vazgeçmeyeceğiz
10:08 Ne Kudüs ne Aksa, kırmızı çizgi ticaret
10:01 Yazar Resul Geyik: Dil yaşamdır
09:58 Pandeminin siyasal, sosyal ve ekonomik etkileri tartışılacak
09:56 Urfa'da 2 milyon dönüm arazideki ürünler hasat edilemeyecek
09:55 ‘Biz devletiz’ diyerek tecavüz ve ölümle tehdit etti
09:19 Korona belirtisi olan tutuklulara test yapılmıyor
09:19 Açlık grevi 169’uncu gününde
09:18 Furkan Vakfı üyelerine 3 milyon TL para cezası
09:17 Tuna: Sayısal değil nitelikli sığınaklar istiyoruz
09:16 'Test ve aşılma sayısı arttırılmalı'
09:15 Farqînî: Bütün diller ana sütü kadar helaldir
09:15 Kürt PEN yöneticileri: 15 Mayıs dile dönüş günü olsun
09:14 65 yaş üstü yurttaşlar: İktidar kalan ömrümüzü çürüttü
09:13 Uğurlu: İkizdere ve Zap aynı, toplum nefessiz bırakılıyor
09:12 Tencereler borçla kaynıyor
09:12 Edirne F Tipi’nde tecrit içinde tecrit
09:10 ‘Tecrit devam ettikçe kriz derinleşir'
09:10 Xwebûn dijital yayına geçiyor
09:09 Eczacılar: Çok yıprandık
09:07 Anneler: Kürtçe kökümüzdür, her yerde yaşatalım
09:00 14 MAYIS 2021 GÜNDEMİ
13/05/2021
23:28 ‘Aşılandım’ yazan maskenin takıldığı turizm videosuna tepki
23:19 Ağrı’da bir polis hayatını kaybetti
23:10 İdil'de intihar girişimi
21:04 Bingöl’de bir çocuğun cansız bedeni derede bulundu
20:56 Haramidere’de bir metrobüs rehin alındı
20:51 Hozat’ta süren yangın yayılıyor
20:48 5 yaşındaki çocuk korucu silahı ile hayatını kaybetti
19:48 24 saatte 238 kişi daha hayatını kaybetti
18:45 Sulama kanalında ceset bulundu
16:59 Kayyım geri adım attı: Heykeller kaldırıldı
16:33 ÖHD’den mezarlıkta inceleme: 100’e yakın kan tüpü var
16:14 301 madenci anıldı: Ülke koca bir insan mezarlığına çevrilmektedir
15:28 Sedat Peker bu kez Soylu’yu anlattı
14:09 Mafya çatışmasında öldürülen kişinin Bahçeli ve Peker’le fotoğrafı çıktı
14:06 Savur’da ‘silahlı gelenek’ kaygı yarattı
13:34 Kısa Film ve Belgesel Yarışması gösterim programı açıklandı
12:56 Haber alınamayan Diril’in köyündeki kiliseye saldırı
12:56 Lice'de trafik kazası
12:46 İSİG: Nisan’da 249 işçi yaşamını kaybetti