Yüksekdağ’ın sözlerini kesen mahkeme heyeti, reddi hakim taleplerinin söylenmesini istedi. Savunmasını sürdüren Yüksekdağ, konuşmalarının reddi hakim gerekçeleri olduğunu söyledi.
‘SAVCI YÜKSEK’LERİ KARIŞTIRMIŞ’
Usul ve çelişkileri ifade etmeye çalıştığını dile getiren Yüksekdağ, şöyle konuştu: “Türkiye şartlarında HDP’liler, demokrasi ve özgürlük mücadelesi yürüten tüm kesimler sayısız yargılamaya, hukuksuzluğa uğrarken HDP hakkında ‘onların kanlarını akıtacağız’ diye bir çete lideri hakkında soruşturma bile açılmadı. İfade özgürlüğü olarak kabul edildi. Ama Yüksekdağ’ın ifadelerinin hiçbiri ifade özgürlüğü olarak kabul edilmiyor. İddianame o kadar ciddiyetsiz oluşturulmuş ki en ufak bir somut delil bile sunmuyorsunuz. Ama en azından iddianame oluşturulurken iddianameye bakmanız gerekiyordu en başta heyetin gerçek anlamda iddianameye baktığını da düşünmüyorum. Işık hızıyla okunmuş bir iddianamedir. En basit örneğini vereyim. Benim ifade ettiğimi iddia edilen birtakım konuşmalar bana ait değil. Savcı ‘yüksekleri’ karıştırmış. Figen Yüksekdağ konuşması diye Kamuran Yüksek’in konuşmasın alıp koymuş dosyaya. En az 5 tane haber çıktısı açıklama iddianamenin içine konulmuş. Savcı ‘Yüksekleri’ öyle bir karıştırmış ki aklını mı karıştırmış bilemedim. Ama gerçekten ciddiyetsiz bir iddianame ile karşı karşıyayız. İlk duruşmada en ufak bir söz söyleme hakkımız bile kabul edilmeden özetin özeti çıkarılarak, iddianame kabul edildi. Şimdi bu iddianamenin pirincinin taşlarını nasıl ayıklayacağınıza dair soruların cevabını vermek durumundayız.
FAİL OLDUKLARI GERÇEĞİNİ ÖRTMEK İSTİYORLAR
Ama mahkeme heyetinin bu yönde bir çabasını göremiyorum. Ben burada ilk duruşmada kaç defa düğmenin kapatıldığını hatırlamıyor. 10 dakika mahkeme ile bağlantı kuramadık. Birinci duruşmadaki tablo öyle bir tabloydu ki orada gerçek bir yargılamanın çıkmayacağı belliydi. Bizi yargılamanın, bizden hesap sormanın talimatını Devlet Bahçeli verdi. Bunun dışında bizim dışımızda herkes konuşurken; bizi linç ederken biz bir söz söyleme hakkına sahip olamadık ilk duruşmada. Neden bu davanı 6 yıl sonra açıldığına yanıt arıyorum. Bu davanın 6 yıl önce açılmamasına, soruşturmanın genişletilmemesine iktidarda da savcı da cevap veremiyor. Bu kadar organize bir suç işleme sürecinin bazı şeylerinin geride kalmasını görmüyoruz. Özrü kabahatinden büyük bir siyasi iktidar anlayışı var. Aynı şeyleri yargı kurulları söylüyorsa zaten bırakın bu konudaki sorunu çok daha büyük bir suçun ifşasıdır. Bağırma çağırma dışında da bu yitirilen canların ölümü için bir şey yapmamışsınız. Hukuki bir saik ile baksaydılar o zamandan bu yana araştırılmış olacaktı. 6 yıl önce soruşturma önergeleri, kanun teklifleri verdik. Bunlar araştırılması gerekiyor dedik. Biz olağanca açık ve net olurken, siyasi iktidar bunu yapmadı. Siyasi iktidar bilinçli ve kasıtlı olarak, bu suçların üstüne oturuyor. Bu suçların faili olduğu gerçeğini kaçırmak için bunları yaptı. 6 yıl sonra bu davanın başlamasının esas nedeni budur.
SAVCI AKLINI YİTİRMİŞ
Heyetinizin davadan çekilmesini istememizin en önemli nedeni siyasi saiklerle bu davanın açılmasıdır. Bağımsız bir mekanizma ve bağımsız bir kurumsal yapı Türkiye’de kalmamış. Bağımsız ve entegre olabilecek tek mekanizma hukuk mekanizmasıdır. Hukuk mekanizmalarının kararları tanınmıyor, hatta AYM karar verdiği zaman, AYM’den hesap soruluyor. Uluslararası yargı kurumlarıdır, AİHM kararlarıdır, bunlar çok temel yargı kurumlarıdır. Kendi içinde bağımsız ve hukuka uygun yargı kurumlarıdır. Şu an her şey gösteriyor ki Türkiye'de yargı bağımsız bir mekanizmaya sahip değildir. Bu başlı başına bir reddi hakkim gerekçesidir. FETÖ döneminden yargıya sızdırılmış bir ajandır. Bu davada çok açık bir biçimde ve inandırıcı olma kaygısı gütmeden dava hazırlanmıştır. İddianame savcısı öyle bir hale gelmiş ki aklını yitirmiş. Biz şu an bir ahlakla değil ahlaksızlıkla karşı karşıyayız. Bu bir ahlaki yitimdir. Ne kadar mesnetsiz ne kadar hukuksuz ne kadar rezaletle karşı karşıyayız.
HUKUKSUZLUK KİMSENİN YANINA KALMADI
İddianamenin içeriğine bakın, mantalite çerçevesine bakın. Yassı Ada yargılanmasının 21’nci yüzyılda kopya edilmesini görüyoruz. Biliyorsunuz; Yassı Ada davasında siyasi iktidar kendini hep mağdur olarak görerek, 20 yıldır bunun ekmeğini yiyor. Yassı Ada’danın sonucunu sadece 3 siyasetçinin, başbakanı yargılaması değildir. Türkiye’nin tarihi ortadır. Hukuksuzlukların hiçbirinin yapanın yanına kalmadı. Hukuksuzlukların hiçbiri yönettiği sonuçlardan bağımsız ele alınmadı. 1924 Anayasası çiğnenmiştir, siyasetçiler yargılanmış, idam edilmiştir. Mili birlik vurgusu adı altında bir darbe yargılaması oluyor. Aynısını ikinci defa HDP davasında yapıyorlar. Bir heyetin soru sormaması bir darbe yargılamasının ilanıdır. Adnan Menderes bu yargılamadan yargılandı aynı anlayışla HDP’liler yargılanıyor. Bugün sorarsan bu memlekette darbe yok derler. Hani nerde darbeciler? Hayır kardeşim bu memlekete darbe var. Siyasetçilerin, Meclis’ten alınıp yargılandığı ceza verildiği bunun için anayasanın çiğnendiğinde darbeciler yapmış bugün AKP ve MHP saray iktidarı yapıyor.
HALKIN YARGISI İŞLEMEYE DEVAM EDECEK
Siyasi iktidar bizden intikam almak istiyor. Siyasi iktidar HDP’yi kapatarak, bizi suçlu ilan ederek, kazanmak istiyor. Seçimlere böyle girmek istiyor. Yargı kurumunu da sizi de buna alet ediyor. Yıllardan beri yaklaşım budur. Yargı siyasetin figüranına dönüştürüldü. Şu an figüranda değil dublör durumunda siyasi iktidar kendisi oynamak istemediği rolü yargıya oynatıyor. Bu flimin baş rol oyuncusu benim ama sen dublörsün sen oynayacaksın diyor. Yani yapmak istemediği işleri onun bekasını güvence altına almaya zorlayan bir kurumsal yapıya dönüştürülmüştür. Bizim davamız bunun laboratuvarı gibidir. HDP davaları laboratuvar olarak kullanılmıştır ama bugün bu davanın da laboratuvar olarak kullanılmasına asla ama asla izin vermeyeceğiz. Ancak yargılayan taraf olabiliriz. Halkımız için ve hakkımız için hakikatin katledilmesi karşısındaki mücadele içinde de bundan sonraki aşamalarda da duruşumuz koruyacağız. Heyetinizin de siyasi iktidar figüranı olma rolünü reddetmelisiniz. Siyasi iktidar tarafından yapılan bu büyük kapsamlı tezgahın reddedilmesi Türkiye’nin yakın geleceği bakımından kritik bir nokta burada herhangi bir yargılama yapılmıyor. HDP Türkiye’nin geleceğinde ne kadar kritik bir yerde duruyorsa bugün sizin tavrınızda Türkiye’nin geleceği açısından kritik bir yerde duruyor. Bu nedenle siyasi iktidar oyunlarının parçası olmadığımız gibi buradaki oyuna da dahil olmayacağımız çok net belirtiyoruz. hesap sorma kararlılığımızdan da vazgeçmeyeceğiz. Talebimiz bu davadan çekilmenizdir. Bu dava hakkında yapılması gereken en doğru şey halkın yargısına bırakmaktır. Halkın yargısı siz bunu yapsanız da yapmasanız da devam edecektir. Yargı sadece adliye binalarında olmaz, yargı halkın hafızasıdır, vicdanıdır, aklıdır. Halk kendi cenahından bu yargılamayı bu hakikat yargılamasını yapmaya devam edecek sizin de yapmanız gereken şey de sizin çekilmenizdir bende reddi hakim talebimi burada sözlü olarak yapıyorum.”
Mahkeme başkanı siyasetçilerin ilk duruşma gününü 25 Nisan Pazar Günü’ne vermesinin gerekçesini, “Masamda bulunan takvimin günleri ve ayları gösteren kısmına baktık oradan kaynaklanan bir insani hatadır. Başka bir durum aramaya gerek yok” dedi.
Duruşma, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in savunmasıyla devam ediyor.