Mihraç Ural: ABD ile Rusya arasında bir konsensüs var, Suriye’de Türkiye’ye yer yok

img
HABER MERKEZİ - Bölgesel ve uluslararası diplomasinin gündeminde olan Suriye’nin geleceği ve konuşulan konuları değerlendiren Mihraç Ural, ABD ile Rusya arasında bir konsensüsün oluştuğunu ve burada Türkiye’ye yer olmadığını savundu. 
 
Suriye’de 10 yılı geride bırakan iç savaş ve sonuçları yeniden dünya diplomasisinin merkezine oturdu. Çin’in yükselişini durdurmayı öncelikli gören ABD’nin yeni yönetimi, bu anlamıyla Suriye’de Rusya’yla işbirliğinin sinyallerini veriyor. Bu çerçevede Rus ve Amerikalı Genelkurmay Başkanları geçen ay Helsinki’de görüştüler. Kısa bir süre önce de Beşar Esad, güçlü bir yerel yönetim modeline işaret etti. En az Türkiye kadar Esad rejimini devirme hevesi olan Ürdün, Esad’la yeniden ilişki kurmaya başladı. ABD’nin Ortadoğu ve Afrika masasında yer alan Brett McGurk’un Cenevre’de Ruslarla yaptığı görüşme, Mısır’ın Suriye’yi yeniden Arap Ligi’ne dönmesi için yürüttüğü diplomasi, Körfez ülkelerinin ardı ardına Şam’da büyükelçilikler açması yeni bir sürece işaret ediyor. Daha sonra Esad’ın Putin’i yıllar sonra Moskova’da ziyaret etmesi çok konuşuldu. 
 
Aynı tarihlerde farklı ülkelerde diplomasi yürüten Kürtlerin hareketliliği de dikkati çeken gelişmeler arasında. Bu çerçevede AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Soçi’de Putin’le 3 saat baş başa görüşme yaptı. Tüm bu baş döndürücü trafik, “ne oluyor” sorusuna yanıt arattırıyor. Suriye savaşının başladığı 15 Mart 2011 tarihinde kurduğu Mukaveme Suriyyi (Suriye Direnişi) birliklerinin başında yer alan ve Suriye savunmasına katılan Mihraç Ural’la tüm bu gelişmeleri konuştuk. Zira Ural, hem Esad rejimini hem Türkiye’yi hem de Kürt hareketini çok yakından tanıyan bir isim. Söyleşinin uzunluğunu, 10 yılı aşkın süren savaşın tüm boyutlarını dikkate alarak, okuyucunun sabrına bıraktık. İyi okumalar… 
 
 Dünya diplomasisi yeniden Suriye’yi konuşuyor. Kısa bir özet çıkaracak olursak, kim neyi planladı, ne hayal etti ve ne oldu? 
 
Bence olayı esas sorunun ana merkezinden ele almak gerekir. Suriye bu bölgenin direnen ülkesidir. Bu direnişin çok kadim bir tarihi var. Kadeş savaşı Milattan Önce 1274’te yapıldı. Hititlerle Mısırlılar Suriye toprakları üzerinde savaştı ve halkı ezdi. Sonrasında Roma, Bizans, Haçlı Seferleri, Osmanlılar, Selçuklular ve Fransızlar geliyor. Suriye yine direniyor. Kürt, Arap, Dürziler hep birlikte ayağa kalkıyor. Ardından İsrail bu bölgeye konuşlandırıldı. Ona karşıda direniş başladı. En son 10 Ekim 2010’da Beşar Esad ile Erdoğan arasındaki basın toplantısında ipler kopmaya başladı. 
 
 
Erdoğan, toplantıda tüm bu konuları söyledi. Esad’ın cevabı, “Lütfen size ait olan sorunları bizim ülkemize taşımayın”  oldu. O gün Suriye- Türkiye ilişkileri bitti. Özetle mesele Kürt meselesiydi…
 
Nerde koptu? Irak, Türkiye ve İran ittifak halinde Amerika’yla birlikte Kürt direniş hareketini tasfiye edecekler. MİT Başkanı Hakan Fidan ve zamanın dışişleri bakanı Ali Babacan, birlikte Suriye’ye geldiler. İstedikleri neydi? PKK’nin kadrolarını ve hareketini tasfiye etmekti.  Bunun için karar aldıklarını ve Suriye’den destek istediklerini söylediler. Bunları (PKK kadroları için) tutuklayacaksınız, soruşturacaksınız, zindana atacaksınız. Aynen bu konuşuldu. Hatta iki ülke arasında Lazkiye’de ortak hükümet toplantısı yapıldı. Erdoğan, toplantıda tüm bu konuları söyledi. Esad’ın cevabı, “Lütfen size ait olan sorunları bizim ülkemize taşımayın”  oldu. O gün Suriye- Türkiye ilişkileri bitti. Özetle mesele Kürt meselesiydi…
 
Suriye’nin Kürtlerle bir sorunu yok muydu, diyorsunuz? 
 
Hayır, onu demiyorum. Anayasal haklara yönelik kanunların bir an önce çıkartılması, ilgili kurumların kurulması gerekir. 7 Nisan 2011’de yıllardır nüfus kağıdı alamayan Kürtlere nüfus kağıdı verildi. Bir sorun bitirilmiş oldu. Yani iki dudak arasında verilecek bir kararla bir sorun bitebilir. Demek ki bunun yolu böyle de açılabilir. Sorunları aşmak çok kolay. Suriye ile Kürtler arasında, tarihin hiçbir kesitinde, dönemecinde ne Türkiye’deki ne Irak’taki ne de İran’daki gibi bir kıyım yaşanmıştır. Suriye ordusu özellikle son 50 yılda silahını asla Kürtlere çevirmemiştir. Peki, çevirenler kimdi? 1960 Amude Sineması olayı, 12 Mart 2004 Qamışlo olayı ve nüfus kağıdı olayı… Evet, bu 3 temel konu bir devlet sorumluluğudur. Ancak Kürtlere silah çevirenler, yayılmacı, ırkçı Arap aşiretleriydi. 
 
Arap Kemerini de bahsettiğiniz aşiretler mi ördü? 
 
Meşhur Arap kemeri, 1958-1960 döneminde Cemal Abdünnasır’ın geliştirdiği bir tezdi. Politika her iki Kürt yerleşim biriminin ortasına bir Arap aşiretinin yerleştirilmesiydi. Hafız Esad bu politikaya son verdi. Bakınız, son 10 yıllık süreçte bile sadece küçük gerginlikler yaşandı. O da Suriye Ordusu ile değil, El Weteni adıyla aşiretlerden toplanmış milislerle olan sataşmalardı. Tabii orada Arap aşireti gençlerinin bilinçaltında hep Kürtlere karşı ırkçı yaklaşımlar vardı. Kabile, aşiret, mezra, su kaynakları gibi hassasiyetler var. 
 
Bu konu söyleşimizin çerçevesini hem aşıyor hem de zamansal olarak kısıtlı. Zira Suriye ile Türkiye arasında Kürtleri konu edinen çok sayıda anlaşma var. Ben yeniden ilk soruma dönerek, bu süreçte uluslararası güçlerin planı ve düşüncesini konuşmak istiyorum…
 
Olay şudur, 2010’da Amerika’nın Büyük Orta Doğu Projesinin (BOP) artık zamanının geldiği sonucuna vardılar. Proje kapsamında, BOP eşbaşkanı Erdoğan ve Mısır, Suudi Arabistan, Katar ile onları destekleyecek olan 80 ülke, Suriye yönetimini çökertmeleri gerekiyordu. Bunun en önemli nedenlerinden biri Amerika ve batının hiçbir projesinin bölgede ikame edilememesidir. İkincisi Filistin direnişinin arkasında Suriye Devleti’nin var olması, üçüncüsü de Suriye’nin Kürt direnişine göz yummasıdır. Tabii İran’a çıkılan destek de var. Bu birinci bölüm.
 
İkinci bölüm; Katar’ın gaz şirketi, Suriye üzerinden Avrupa’ya gaz satmak istedi. Katar’da bu konuda uzun buluşmalar, görüşmeler yapıldı. Suriye net bir tutum takınarak, Rusya’nın Avrupa’daki etkinliklerini kıracak, herhangi bir faaliyete girmedi. 
 
Üçüncü bölüm ise; Amerika, İsrail ve batıyla yüzyılın anlaşması dedikleri (yüzyılın vurgunu diye tanımladığımız) senaryoyu organize etti. Yüzyılın anlaşması, yükselen ekonomileri kuşatma ve önünü kesme çabasıdır. Bu kapsamda İran, Suriye, Afganistan, Hindistan, Çin ve Rusya’nın kuşatılması var. 
 
 
Türkiye, Kürtleri bahane ediyor ancak Suriye iç savaşında yer almasının tek nedeni, tek bahanesi, tek gerekçesi toprak işgalidir. Bilinçaltı harekete geçti. Saddam’ın İran’a saldırması gibi Türkiye’de Suriye’ye saldırdı ve cevabını aldı. 
 
Bu üç anlaşma, direnen Esad yönetiminin artık ayakta kalmasını kabul edemez hale getirmişti. Batıdan alınan bu sinyaller sonucu, Katar mali yükümlülükleri üstlendi, Suudi Arabistan da ‘İslam terör’ kadrolarını harekete geçirdi. Türkiye ise, bütün bunları sırtında taşıyarak, Suriye’de nüfus alanı kapmaya kalkıştı. Hatta Emevi Camii’nde Cuma namazı kılacaktı. Türkiye, Cumhuriyet dönemi boyunca eline fırsat geçti mi hep yayılmaya doğru gider. Bu devletin kuruluşu, genetik yapısı, sinirsel sistemi, kurumları, yasaları ve her şeyiyle eski Osmanlı’nın İttihat ve Terakkici devletidir. Türkiye, Kürtleri bahane ediyor ancak Suriye iç savaşında yer almasının tek nedeni, tek bahanesi, tek gerekçesi toprak işgalidir. Bilinçaltı harekete geçti. Saldırı zamanı geldi. Saddam’ın İran’a saldırması gibi Türkiye’de Suriye’ye saldırdı ve cevabını aldı. 
 
İplerin koptuğu zamana işaret ettiniz. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Şam’a gelerek iç savaşın önüne geçmek için çok çabaladığını, Esad’a demokratik adımlar atması yönünde öneride bulunduğunu söylemişti. O süreçte ne konuşuldu, bilginiz var mı? 
 
4 saat görüştüler. Özetle söylüyorum; “PKK hareketini yok edeceğiz. Irak ve İran’la anlaştık. Bu işin en önemli kısmı Suriye’de gerçekleşir. Yüzde 70 PKK kadrolarının, imhası, dizginlemesi, tutulması size aittir” denildi. Esad, “Kendi sorunlarınızı içinizde çözün. Bu sorunu Suriye’ye taşımayın” dedi. 
 
*Diyorsunuz ki Esad bu teklifi kabul etseydi aynı sonuç çıkmayabilir miydi?
 
Hayır, yine olacaktı. 
 
Savaş başladıktan sonra Reyhanlı, Diyarbakır, Suruç, Ankara ve Antep’te bombalar patladı, çok sayıda insan yaşamını yitirdi. Reyhanlı saldırısında sizin de adınız geçti. Bu patlamalara dair ne biliyorsunuz? 
 
Reyhanlı bombalanmasını televizyondan duydum. Masum insanların ölmesine neden olacak bir eyleme girmem. Bu eylemin arkasında mafya, MİT, DAİŞ ve İsrail var. 32 kişiyi tutukladılar, beni tanıyan, bilen yok. Suriye-Türkiye birbirini vursun diye bu eylemi yaptılar. Olayla alakası, bilgisi olan ve tutuklanan Yusuf Nazik, Suriye mafyası tarafından Türkiye’ye satıldı. 
 
 Mit operasyonuyla getirildi denildi… 
 
Hiç alakası yok. Satanlar Beşar’ın akrabaları. Adamı Lazkiye’den feribotla Kıbrıs açıklarına götürdüler oradan da MİT’e teslim ettiler. Yusuf denilen adam devrimci, siyasi falan değil, kaçakçıydı. Bunun karşılığında 7 milyar Suriye lirası yani 2 milyon dolar civarında bir para verdiler. Bu olayı yapanlar belli oldu, yakalandılar, tutuklandılar ve idam edildiler. 
 
Peki ya Ankara Gar Katliamı… 
 
DAİŞ, Türkiye içinde karışıklık yaratmak için yaptı. Aslında Erdoğan’a da karşı yapılmıştı. 
 
 Mantığıma aykırı. Türkiye demokrasi güçlerine yönelik yapıldı bu saldırı… 
 
Bir DAİŞ’li için demokrasi gücü diye bir algı yok. Ben Türkiye’de bir karışıklık yaratacağım ve bu karışıklığı AKP toplantılarında yapmak yerine bu ‘Allahsız, devrimci, solcuların toplantılarında yaparım’ algısı hakim. Ama esas amaç Erdoğan’ın yerine getirmediği taahhütlere cevaben; ‘Bak biz bunu yapabiliriz, senin ülkende karışıklık çıkarabiliriz’ demekti. Sonuçta ne oldu, Türkiye, DAİŞ’in yerine savunduğu tampon bölgeye girdi. Bölgeyi DAİŞ’ten teslim aldı. Orada ne yaptı, DAİŞ’in ortaklarıyla Suriye Milli Ordusunu kurdular. Kimin yerine kurdular. Yenilen, diremeye devam edemeyeceği anlaşılan DAİŞ’in yerine kurdular. Kobanê direnişinin tarihine bakın, peşinden gelişen olaylara bakın, göreceksiniz. 
 
DAİŞ yaptığı eylemlerle Türkiye’yi hizaya getirdi, iddiasında mı bulunuyorsunuz? 
 
Aynen, balans ayarı yapmaya çalıştılar. Bütün o patlamaların sebebi buydu. 
 
Türkiye bu bölgelere kendi başına girmedi. Hava sahası Rusya’nın denetimindeydi. Aynı zamanda ABD öncülüğünde koalisyon ülkeleri burada bulunuyor. Bunların etkisi yok mu? 
 
Benim izlenimlerim, elimdeki bilgiler, Rus generallerle sık sık yaptığım buluşmalardan edindiğim sonuçlar; Ruslar, Erdoğan’a bir alan açma çabası içindeler. Bunun nedenleri çok açık, ekonomiktir. NATO’dan kaç santim uzaklaştırabilirim kaygısıdır. Bunu açıkça bana söylediler. Yüksek rütbeli generaller, benimle yaptıkları toplantılarda söylediler. Söylüyoruz, eleştiriyoruz. M4 Lazkiye -Halep karayolunun bugüne kadar açılması gerekiyordu. Neden açtırmadınız? Moskova Anlaşması nereye gitti? Astana, Soçi görüşmeleri kaç paralık hale geldi. Hani Erdoğan, ılımlı silahlı gruplar ile teröristleri birbirinden ayıracak ve Lazkiye-Halep M4 otoyolunun kuzeyinde terörist bırakmayacaktı? Bunlar hepsi hikaye. Ruslar da biliyor. Bütün bunları bilmenize rağmen bu tolerans neden? Onlar söylemese de biz biliyoruz. Mavi Hat, Gaz Boru Hattı, Nükleer Santraller, S-400’ler var. Kitle tüketiminden bağımsız bu üç unsur, milyarlarca dolar kar getirecek. Bir de Erdoğan NATO ile ne kadar sürtüşürse o kadar iyi diye düşünüyorlar. Ruslar aynı ihmalkarlığı Efrîn’de de yaptı. Hava sahasını kapatsaydı, TSK giremezdi. Biz Türk ordusunun savaş ordusu olmadığını çok iyi biliyoruz. İdlib’de son gözlem noktaları Suriye ordusunun eline geçince ne olduğunu herkes gördü. 
 
Güncel gelişmeler daha çok merak ediliyor. ABD ile Rusya’nın Suriye konusunda anlaştıklarına dair bilgiler dolaşıyor. Bir süredir de bu yönlü açık diplomasi yürütülüyor. Yeni bir Suriye konuşuluyorsa, çözüm nedir. Bu güçlerin gündeminde ne var? 
 
 Ruslarla Amerikalılar arasında bir konsensüs yapıldı. Ortak bir paydaya gelindi. Sonuçları da yavaş yavaş ortaya çıktı. Bunun en önemli sonucu Erdoğan ve onun askeri kuvvetlerinin Suriye’den çekilmesi var.
 
Mutlaka duman çıkan yerde ateş vardır. Benim de izlenimlerim ve elimde veriler (tabii gizli bir belge yok) var. Ruslarla Amerikalılar arasında bir konsensüs yapıldı. Ortak bir paydaya gelindi. Sonuçları da yavaş yavaş ortaya çıktı. Bunun en önemli sonucu Erdoğan ve onun askeri kuvvetlerinin Suriye’den çekilmesi var. Ancak ileri sürülen ‘Kürt tehlikesi’ için Türkiye’yi rahatsız etmeyecek bir çözüm düşünülüyor.  Bu çözüm, Türkiye sınırlarını Suriye ordusu tutmalı. Kürt askeri güçlerinin ise sınırdan 10 ya da 6 kilometre gibi coğrafya ve yolun güzergahına bağlı bir şekilde uzaklaştırılması kaydıyla bulunmalıdır. Ama Kürtler haklarını almadan, hakları Anayasa’da tanımlanmadan bu olmaz. Suriye’nin şimdi konu ettiği yeni anayasaya, Amerika’nın baskısı ve Rusya’nın da isteği, çabası olmazsa, garantili bir şey olamaz. 
 
Suriye rejimi buna hazır mı. Bunun ne kadarını yapacak, sınırı nedir. Örneğin Kürtlerin öz savunma hakkına nasıl yaklaşacak. Savaşla geçen 10 yıl içerisinde bir değişim oldu mu? 
 
2016’dan bugüne kadar Halep’i kim yönetiyor? YPG ile Suriye Devleti birlikte yönetiyor. Bugün Halep’in dört mahallesini Kürtler yönetiyor. 1 buçuk – 2 milyon nüfus var. Demek ki birlikte yönetilebilir. Suriye’nin şahdamarı olan bir ili birlikte yönetiyorlar, sorun yok. Devlet dairelerinde Suriye bayrağı çekiliyor. Okullarda hem Kürtçe hem Arapça öğretiliyor. Suriyeli bunu anlar ve Suriye içselleştirir.
 
Şunu söyleyeyim, Baas milliyetçiliğinin direnç noktası var. Baasçılar açısından, Kürtlerin ABD ile giriştikleri ilişkinin sonucunda bölme ve parçalama kaygıları var. Bence bu iki engel de tarih ve zaman aşımına uğradı. ABD bölgeden gidiyor, yolu Pasifik, Hint okyanusu. Olay orda dönüyor, Çin’i kuşatma olayı. Ortadoğu’da bütün işlerini bitirdiler bunlar, bir daha da geri gelmeyecekler. Şimdi, her birimiz birer adım geri atacağız, ikişer üçer adım ileri gideceğiz. Bunun tek yolu var, barış masası. Suriye ile Kürtlerin ortak bir masaya oturması. Şimdi o masada ne kadar hak kopartılır. Mihraç Ural olarak kanaatlerimi söyleyeyim; bölgede gerçek barış, Kürdistan kurulmadan olamaz. Kürdistan kurulmadan hiç kimse bölgede kalıcı, ezeli, ebedi bir barış beklemesin. Oraya doğru giderken, dengeler neyi gerektiriyor ondan bahsediyorum. Suriye anayasasında, Kürtlerin anılması, hangi boyutta olursa olsun, Kürt varlığının o anayasa da alınması, kuyudan çıkış için bir ipucudur. Kürtler, Suriye laik kesimlerine yönelik bir hitap oluşturur, onların milliyetçi, ilkel huylarını kaşımayacak türden ortak bir anayasada buluşurlarsa bu bütün bölge tarihi için yeni bir adım olur. Ben bunu bekliyorum. 
 
Kürtlerin ne yapması gerektiğini söylüyorsunuz, asıl sorun Baas rejiminin sınırları nedir, ne yapmalı? 
 
Suriye bayrağı, bütünlüğü, resmi kurumları ve Arapça resmi dil olmak kaydıyla herhangi bir önermede bulunabilir. Kürtlerin yerel yönetimde etkin olmaları ve dil, kültür konusunda etkin hakların alınması gerçekleşebilir. Baasçılar bu adımı atabilir. Ama bütün bu hakları anayasal olarak kabul ederler mi bu konuda kanı sahibi değilim. Bu Kürt arkadaşların masadaki ilişkilerine bağlı. Ama oraya gelebilirler. Fırat’ın doğusu, Suriye’nin zenginliğidir, Suriye’nin petrolü, gazı, hububatı demektir. Suriye ekonomisinin ucuz olmasının, zenginliğinin kaynağıdır. Bunun birlikte paylaşılması barış masasında konuşulacak. 
 
 Dil, eğitim gibi haklar bugün itibariyle müzakere konusu dahi yapılmayacak evrensel haklar. Asıl Kürtlerin kendisini savunma hakkı ne olacak? 
 
YPG’nin, Suriye ordusunun içinde bir unsur olarak bölge ve sınırların korunması gibi görevlerde olabilir. Bu Kürt birlikleri olarak mı tanınacak, Suriye ordusu birlikleri olarak mı tanınacak yoksa arada bir formül mü bulunacak?  Kürtler asla ve asla büyük emeklerle oluşturdukları askeri birliklerinden vazgeçmeyecekler. Bu fırsat bana Hatay’da çıksa ben de asla vazgeçmem. Çünkü benim halkımın güvenliği bu silahın sonucudur. Beşar Esad asla Kürtlere zulüm yapmaz. Tarihin deneyimleri bunu öğretti. Arada hakemler olmalı. Rusya ise Rusya, Mısır ise Mısır, ABD ise ABD. Önemli olan taraflar, bir numaralı aktörler barış için adım atmalı. Kürt arkadaşlar ne kadarına gelebilirler? Bu soruyu tersten sormak lazım. 
 
ABD ve Rusya’nın bir konsensüs içinde olduğunu söylediniz. Burada Türkiye’ye nasıl bir rol biçildi? 
 
Türk tarafı Esad yönetimiyle ilişki kurmak için can atıyor. Cevap alamadıkları için de kendileri uzaklaşmış rolünü oynuyorlar. Türkiye’nin Suriye topraklarında zerre kadar askeri varlığı olmayacak. Esad kesin kararlı bu konuda. Ben bunu tanıdığım, çok yüksek rütbeli subayların dilinden, siyasi sivillerin ağzından duydum. Nasıl çıkar, hangi ayrıntılar var. Bunları bilmiyorum. Ama Rusların ihmalkarlığı ve kendi çıkarlarından kaynaklı işi ağırdan alma olayı açıktır. Bunu herkes biliyor. Suriye halkı da biliyor; ‘Ruslar bu işi bir nedenle geciktiriyor’ diyor. 
 
Rusların, Kürtlere ilişkin yaklaşımları samimi? Sovyetler Döneminde bile Ruslar samimi olmadılar. Rus’u ilgilendiren Rusya’nın çıkarıdır. Eğer çıkarı yoksa Esad rejimine bu demir leblebiyi sürekli çiğnetip durur. Demir leblebi kim, Kürtler. Çiğneyin, bir gün iyi bir gün kötü olur. Ne olur, denetimini daim kalır. Ola ki böyle düşünüyorlar. Şuan bunun belirtileri yok. Neden yok, çünkü ortada veri yok. Yani Ruslar emperyalist amaçlarla girmediler. Onların ne Adidas ayakkabıları ne de Nestle diye çikolataları var. Piyasada Rus malı yok. Ruslar daha çok stratejik, kitle tüketiminden bağımsız işlerle uğraşır. Silahla, nükleer enerji santralleri ve füzeyle uğraşır. Onların taktikleri bu yönde. Şimdi onlar böyle düşünüp, Esad yönetimini hep kontrol etme amacıyla zayıf bırakırlarsa Kürt meselesi de hep böyle askıda kalır. 
 
Türkiye bu süreci izlemekle kalmayacak herhalde… 
 
Erdoğan yönetimi çökerse, Ruslar da oturacak, düşünecek. Suriye’de Kürtlerin de, Suriyelilerin de sorunlarının biran önce çözümü için uğraşacak. Başka şansları da yok.
 
Erdoğan yönetimi çökerse, Ruslar da oturacak, düşünecek. Suriye’de Kürtlerin de, Suriyelilerin de sorunlarının biran önce çözümü için uğraşacak. Başka şansları da yok. Türkiye’nin yer almadığı ve artık asla yer almayacağı Erdoğan yönetiminin, politikaları ortada. Erdoğan ne bir barış masasına oturtulacak ne de Suriye’de varlığı tanınacak. Ne de asla ve asla Kürt halkına el uzatmasına müsaade edilecek. 10 yıl, 20 yıl sonra yaşıyorsak, birbirimize hatırlatacağız. 
 
Türkiye’nin de yürüttüğü bir diplomasi var. Bahsettiğiniz ABD ve Rusya konsensüsünde Türkiye nerede olacak?
 
Amerika ve Rusya anlaşmasında, Türkiye kendi sınırları içerisinde kalmalı. Sınırları dışına çıkmamalı. Türkiye’ye biçilen rol bu. Amerika, Erdoğan yönetiminin düşmesini bekliyor. 1974’te Ecevit döneminde yine ambargolar başladı. Biz o zamanlar çok gençtik ama şunu söyledik; Türkiye Amerika’nın sözünün dışına çıkamaz. Türkiye’nin devlet yapısı, kurumsal yapıların tamamı batı dışına çıkmasına müsaade etmez. Esasında Rusya, Erdoğan’la alay ediyor. Rus basınında Erdoğan’a tüccar diye hitap ettiler. Bunu Ruslar yaptı. Erdoğan’ın bölge siyasetinde sözü yok, bu sona erdi. Erdoğan’ın denizi bitti. Erdoğan hükümeti gidecek, parçalanacak, yok olacak. Tıpkı ANAP gibi. 
 
 Putin ve Esad’ın Moskova buluşmasında hangi konular vardı? 
 
M4 karayolunun açılması, önceden ifade edilen ve anlaşmaya varılan 6 kilometre kuzey ve 6 kilometre güneyde denetimlerin belirlendiği gibi kuzeyde Türkiye’nin güneyde Rus ordusunun denetim sağlaması, İdlib’in Suriye yönetimine teslimi… 
 
TSK'nin Suriye'deki işgalci varlığı ve sömürgeci girişimleri vardı. Bu konuda İdlib sorunu öncelikle ele alındı ve M4 otoyolunun (Lazkiye Halep otoyolu) açılması üzerine ısrarla duruldu. Görüşmede, kesinlikle ya gönüllü ya da askeri bir operasyonla Türkiye’nin çıkarılacağı üzerine anlaşma yapıldı. Ruslar, Suriye ordusunun her girişimine destek vereceği belirtildi. Bu süre yılbaşına kadar bir zamanı kapsayacaktır. İkincisi de ekonomik sorunlar vardı. Lübnan'a açılan gaz ve petrol akınının Suriye üzerine olumlu etkileri ve Rusların bu konuda yapabilecekleri konuşuldu. Suriye ekonomisinin dinamik kazanması için imar süreci üzerine kimi belirlemeler yapıldı. Özellikle meyve-sebze alımı için Rusların, Suriye ekonomisine yaptıkları katkı kotasının yükseltilmesi üzerine duruldu. 
 
Soçi’de Putin ve Erdoğan 3 saat baş başa görüştü. Çok sayıda varsayım var. İdlib, Kürtler… Görüşme Şam’a nasıl yansıdı? 
 
Moskova anlaşmasına derhal uyulması, M4 karayolunun açılması, önceden ifade edilen ve anlaşmaya varılan 6 kilometre kuzey ve 6 kilometre güneyde denetimlerin belirlendiği gibi kuzeyde Türkiye’nin güneyde Rus ordusunun denetim sağlaması, İdlib’in Suriye yönetimine teslimi… 
 
Hangi yolla yapılacak? 
 
Hangi yoldan olursa olsun teslim edilecek. Putin’in direk söylediği, generaller arasından gelen konuşmadan edindiğim, Suriye ordusu İdlib üzerinde bir operasyona hazırlanıyor.  Kürt meselesinde ise, Suriye yönetimi ile Kürtler arasında halledilebilecek bir meseledir. Biz de bu çözüm için çaba sarf edeceğiz, denildi. Kürtlerden size (Türkiye’ye) bir tehlikenin gelmemesi için harita üzerinde çizimler yapacağız denildi. Söylenen bu. 
 
Yani ‘Al İdlib’i ver Kobanê’yi’ gibi bir pazarlık yok… 
 
Bu ima edilmiş. Ancak bu konuda Suriye toprak bütünlüğünde bir pazarlık olmayacak. Putin’in sözü bu. Toprak bütünlüğünde Kürt, Arap pazarlık konusu olmayacak. Türkiye bir takvime bağlı olarak buralardan çekilecek. Suriye’nin yeraltı, yerüstü zenginliklerinden Türkiye’nin yararlanması söz konusu olmayacaktır. Söylenen bu. 
 
Sizin dedikleriniz ile Türkiye’nin sahadaki pratiği çok tezat. Türkiye, bulunduğu yerlerde hastane yapıyor, posta servisi var, eğitim Türkçe… Tüm bunlar küçümsenmeyecek yatırımlar… 
 
Türkiye bunu sömürgeci amaçlarla yapıyor. Elinden gelirse ve güçler dengesi el verirse buraları Türkiye’ye katmaktan kaçınmaz. 10 bin kilometre civarında bir alan denetim altında. Bu böyle yutulur, takdim edilir mi? İdlib’den çıktıktan sonra bu topraklardan tamamen çıkarılacak. 
 
 Zaman zaman Türkiye’nin istihbarat üzerinden Suriye rejimiyle görüştüğü de basına yansıyor. Taraflar resmi olarak reddetmiyor. En son Hakan Fidan’ın Suriye Ulusal Güvenlik Başkanı Ali Memlük ile Bağdat’ta görüştüğü Rus basınına da yansıdı. Çizdiğiniz tabloda bunu nereye koyuyorsunuz? 
 
Yalan. Kaç kezdir görüşme yapıldı, diyorlar. Bir Cezayir’de, bir Tahran’da, bir Bağdat’ta, bir Rusya’da yapıldı deniliyor. Şimdi görüşme birebir mi bir aracıyla mı yapıldı, bilmiyorum. Suriye muhaberatı ile Türk istihbaratı Kesab’ta buluştuğu da iddia edildi. Hatırlıyor musunuz? Orada Suriye Devleti buluşmadı. Ben biliyorum, 4 Mart 2017’de Rus uçağı Antakya’ya düştü. Pilot Amid Muhammed Sufhan esir düştü. 13 Ekim 2017’de mahkemenin aldığı bir kararla (Rusların baskısıyla) serbest bırakıldı. Mahkeme serbest bırakınca pilot saat 12.00’de sınır kapısından teslim edildi. Pilotu aldığımıza dair imzayı arkadaşımız attı. Bunun üzerine neymiş efendim Türk istihbaratı ile Suriye istihbaratı Kesab’da buluşma yaptılar. Aynen bu, hepsi bu. Esad yönetimi Erdoğan’la görüşmeyecek, buluşmayacak. Doğrudan bir anlaşmaya gitmeyecek. Devletlerarasında sonuna kadar düşmanlık olmaz. Eğer olursa, bir zaman aşımına uğraması gerekir. O da tıpkı İsrail’le olduğu gibi 3’üncü devlet aracılığıyla onaylanmış anlaşmalar olabilir. Tek ihtimal bu. 
 
Türkiye tarafında resmi olarak kaç kez ifade edildi, istihbarat üzerinde görüşme yapılıyor diye…
 
İddia ediyorum, söylüyorum böyle bir şey yoktur.
 
Rusya bir süredir İdlib’i bombalıyor. Elinizdeki son bilgiler nedir? 
 
 İdlib, Suriye’ye devredilecek denildi. Sınırlar çiziliyor. M4 karayolu açılacak. Kuzeyden, güneyden 6 kilometre kontrol altına alınacak.  
 
Suriye halkının beklentilerini karşılamakta zayıf, ihmalkâr ya da yavaştan alan bir Rus ögesi var. Bu öge hepimizin sırtında kambur gibi tepiniyor. Rusya dostumuzdur, yardım ettiler sağ olsunlar. Biz Kesab’a Haziran 2014’te girdiğimizde Tuğgeneral Vilademir’le birlikte cephedeydim. Bize her türlü silahı verdiler. Her türlü yardımı yaptılar. Ancak Rus çıkarı, Rus için birinci temel hedef ve görevdir. 
 
Kara operasyonları söz konusu mu? 
 
Evet, bize gelen emir bütün hazırlıklar tamamlansın. Bize şuan bir işaret çakılsa yola çıkacağız. 
 
Rusya aynı zamanda Efrîn’e bağlı kırsalları da bombalıyor. Bunu niye yapıyor? 
 
Bugün sabah (Pazartesi) Efrîn’e denizden roket atıldı. Bütün terör öbekleri vurulacak. 
 
Diyorsunuz ki Erdoğan, Soçi’de eli boş döndü… 
 
Tarih verilip, verilmediğini bilmiyorum. Ama Soçi’de bütün oyunlarının artık geçersiz olduğu anlatıldı. İdlib, Suriye’ye devredilecek denildi. Sınırlar çiziliyor. M4 karayolu açılacak. Kuzeyden, güneyden 6 kilometre kontrol altına alınacak. Bütün terör öbekleri ve merkezleri yok edilecek. ‘Ya siz yapacaksınız, ya biz yapacağız’ denildi. 
 
MİHRAÇ URAL KİMDİR?
 
Mihraç Ural veya diğer bilinen adıyla Ali Kayalı eski Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (Acilciler) liderliğini yaptı. Şimdi Suriye’de kurduğu Mukaveme Suriyyi (Suriye Direnişi) birliklerinin liderliğini yapıyor. 12 ayrı cezaevi yattıktan sonra, Adana Cezaevinde tünel kazarak firar etmeye çalıştı. Tünelde Dev-Yol davasından İsmail Şahin, döşenen elektrik kablosundaki kaçaktan dolayı yaşamını yitirdi ve jandarmayla silahlı çatışma yaşandı. 31 Temmuz 1980 tarihinde görüş mahalline geceden girip, gündüz de görüşçüler arasına karışarak cezaevinden katı. 10 Ağustos 1980'de Suriye'ye geçti. 11 Mayıs 2013'te Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde gerçekleştirilen ve 52 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırıyla ilgili Adana Cumhuriyet Savcılığı tarafından hakkında arama kararı çıkartıldı. Suriye barış süreci kapsamında Ocak 2018'de Soçi’de düzenlenen uluslararası toplantıya katıldı. Kendi deyimiyle şimdiye kadar 16 kez suikaste uğradı. 
 
MA / Sedat Yılmaz

Diğer başlıklar

08/10/2021
08:05 Biden: Türkiye bölge barışını tehdit ediyor
07/10/2021
23:47 Hakkari Barosu'ndan tehdit edilen Duman ailesine ilişkin açıklama
22:34 Öğrencilerin ‘İnsanca yaşamak istiyoruz’ isyanı
21:41 AKP’den kooperatiflere yeni düzenleme
21:13 Gözaltına alınan 10 öğrenci serbest bırakıldı
21:02 Bakan ziyareti öncesi Mardin esnafına araç uyarısı
20:45 Aleyna Ağgül'ün ölümünden sorumlu tutulan Argın tutuklandı
20:20 Zabıtalar, meyve satan genci darp etti
20:01 Koronadan 217 vefat, 30 bin 19 yeni vaka
19:58 HDP’den CHP’ye deklarasyon ziyareti
18:50 Kobanê önergesi bir kez daha AKP ve MHP oylarıyla reddedildi
18:01 Maden işçilerinin cenazeleri memleketlerine gönderildi
17:48 Ajanlık dayatılan HDP’li genç işten çıkarıldı
17:44 Şırnak’ta 26 kişinin gözaltı süresi 4 gün uzatıldı
17:41 MHP’li vekilin inkar ettiği hakaret tutanaklara yansıdı
17:37 Aliağa'da mahalleli ÇED toplantısına izin vermedi
17:31 Osmaniye İl Eşbaşkanlarının duruşması ertelendi
17:27 Şırnak Barosu’ndan ağaç katliamına ilişkin suç duyurusu
17:24 ‘Hiçbir olayın karanlıkta bırakılmasına izin vermeyeceğiz’
17:18 Kadınlar mitinge katılım için Sur’da bildiri dağıttı
17:09 Kaçak silahla yakalanan AKP’li Balica: Her şey başkanın bilgisi dahilinde
17:09 İzmir’de gözaltılar protesto edildi
17:05 Gazeteci Polatsoy serbest bırakıldı
17:01 HDP: Hewlêr’de gerçekleştirilen keyfi uygulamaları tasvip etmiyoruz
16:57 Katil zanlısı Orhan’ın avukatları hakkında suç duyurusu
16:49 Mazıdağı Belediye Eşbaşkanı Özaydın ihraç edildi
16:38 Nobel Edebiyat Ödülü Abdulrazak Gurnah’a verildi
16:31 İstanbul’da bir kadın ağır yaralandı
16:25 Boğaziçili öğrenciler: Alışmıyoruz, kayyımlar gidecek
16:12 Hande'yi katleden polisin duruşması ertelendi
15:44 KDP'nin gözaltına aldığı HDP'liler serbest bırakıldı
15:14 Yönetmen Altay ve Dicle Anter’e hapis cezası
14:55 ‘Nükleer silah kullanma’ davasında tutuklu kalmadı
14:51 Avukatlardan İmralı başvurusu
14:45 Diril soruşturması: Apro Diril tekrar tutuklandı
14:26 AATUHAY-DER: Adalet Bakanlığı suç işliyor
14:16 Gazeteci Kayar’ın davasında ‘eksik husus’ ertelemesi
14:15 Irak’ta seçimler öncesinde parlamento feshedildi
14:01 Kürkçüler’de gardiyan şiddeti
14:01 Siyasi tutuklu olduğu için muayene edilmedi
13:52 Kibele Kooperatifi yeni eşbaşkanlarını seçti
13:52 Aile hekimleri sözleşmesi ve ödeme yönetmenliği protesto edildi
13:16 Boğaziçi öğrencileri tutuklamalara karşı direnişte
13:00 Hapishaneler araştırması: Adalet sistemine yüzde 76 güvensizlik
12:54 HDP’li gençler bağımlılığa karşı bir araya geldi
12:28 KDP, HDP Hewlêr Temsilcilerini gözaltına aldı
12:15 15 yıldır görüşüne gidemediği oğlunu göremeden yaşamını yitirdi
12:07 Adana'da Komedi Oyunları Festivali düzenlenecek
11:59 Berkin Elvan haberlerine beraat
11:59 Şenyaşar ailesinin 213 gündür adalet arıyor
11:33 Ege’de ev baskınları: 70 yaşındaki Barış Annesi gözaltında
11:08 Uysal: Komplo amacına ulaşmadı, Öcalan kazandı
11:04 Düzkan: Kürt kadın gazeteciler ‘Kral çıplak’ dedi
11:01 HDP Sözcüsü Günay: Türkiye’nin sorunlarını çözmeye hazırız
11:01 MKGP: Gurbetelli’nin cesur kalemiyle yazmaya devam ediyoruz
10:56 Ayşe Efendi: Kobanê’de kadınlar iğneyle kuyu kazdı
10:50 TSK bombardımanı ardından Amediye kırsalında yangın
10:39 Siverek'te yol kapatma eylemi
10:32 Mersin’de bir kişi gözaltına alındı
10:25 Urfa’da işçiler kaza yaptı: 1 ölü, 16 yaralı
10:13 10 yıl önce verilen disiplin cezalarıyla tahliyesi 6 yıl ertelendi
09:44 Kayyımın gizli tanığı koruma programından çıkarıldı
09:28 Gazeteci Salaz: Türkmenleri operasyonlarda görürsek şaşmayız
09:27 Kırıkkale Cezaevi’nde 100'e yakın tutuklu sevk edildi
09:27 Besta'daki askeri operasyon sürüyor
09:26 Hasarlı diye yıkılan evlerin yenisi yapılmadı
09:14 Düğün dernek her yere keçisiyle gidiyor
09:13 İsot çiftçisine 'acı' geldi!
09:13 Depoları yıkılan kağıt toplayıcıları gözaltına alındı
09:12 Turhallı: Eşbaşkanlık halkın onayını almış meşru bir sistemdir
09:02 Su sermayeleşti: Toplumsal ve kültürel hafıza yitirildi
09:01 AİHM’e güvence verilmesine rağmen dosya kapatıldı
09:01 'Gurbetelli’nin cesur kalemini yüzlerce kadın sahiplendi'
09:00 Öcalan'ın 66 günde bıraktığı iz 23 yıldır kaybolmadı
09:00 ‘Kongreyle iktidarın baskılarına cevap olacağız’
09:00 07 EKİM 2021 GÜNDEMİ
06/10/2021
23:59 Dedeoğulları katliamında 2 tutuklama daha
23:13 359 hakim ve savcının görev yeri değiştirildi
23:00 Kızıltepe'de bir erkeğe ait ceset bulundu
22:30 Yazar Polatsoy gözaltına alındı
22:25 Paris Anlaşması kabul edildi: Muhalefet iktidarın ekolojik yıkım projelerini eleştirdi
21:33 Diyarbakır’da bir kadın katledilmek istendi
21:28 2 Boğaziçili öğrenci tutuklandı
21:27 Hakkari'de polis, bir aileyi darp ederek tehdit etti
21:12 Kürtçe’nin yer almadığı simultane çeviri kökten kaldırıldı
20:38 Vergi kanunlarına ilişkin kanun teklifi komisyonda kabul edildi
20:21 İzmir'de bir kadın katledildi
20:05 RTÜK’ten Demirtaş tahammülsüzlüğü: Fox TV’ye inceleme
20:03 Koronadan 236 kişi daha hayatını kaybetti
19:59 Hakkari’deki maden ocağında göçük: 2 işçi yaşamını yitirdi
19:57 Akşener’den Erdoğan’a 28 Şubat yanıtı: Geçelim bunları
19:50 Öğrenciler, İstiklal Caddesi’nde iktidarı protesto etti
19:34 Meclis’te Kobanê tartışması: AKP’li Eronat Demirtaş’a ‘katil’ dedi
19:27 Gözaltına alınan 3 öğrenciye tutuklama talebi
18:26 Van-Hakkari Tabip Odası’ndan güncellenen MHRS sistemine tepki
17:08 HDP'nin kampanyasında tecride dikkat çekildi
17:08 Yurttan çıkarılan kadın öğrenciler otelde tacize uğradı
16:58 Madımak davasında Çiller’in dinlenmesi talebi reddedildi
16:11 Ağırdır: Muhalefet Kürtleri ve solu görüşmelere dahil etmeli
15:58 Musa Orhan’ı protesto eden HDP’li kadın siyasetçiler beraat etti
15:50 HDP’li gence ajanlık dayatması
15:34 HDP'den Indomie Adkoturk eylemcilerine destek
15:21 Kendilerini 'polis' olarak tanıtan kişiler iki kardeşi kaçırdı
15:10 Kadınlar miting hazırlıklarına başladı
15:06 Silvan'da gözaltı sayısı 13'e yükseldi
14:59 Kırıkkale’de 80 tutuklu sevk edildi
14:58 İşveren görüşmeyi kabul etti, işçiler nöbete ara verdi
14:54 Belediye Eşbaşkan Yardımcısı Çur’a 6 yıl 3 ay hapis
14:54 Erdoğan anayasa üzerinden muhalefeti hedef aldı
14:53 ‘4 ayaklı paradigmayı’ yanlış anlayan savcı 15 yıl ceza istedi
14:38 Emeklilerden Yargıtay’ın kararına tepki: Örgütlenme hakkı engellenemez
14:26 Van'da bir öğretmen 3 çocuğu taciz etti
14:03 ‘Yüz yüze eğitimin devam etmesi için acil adımlar atılsın’
13:58 'Sakarya Meydanı'nın yaya bölgeleri yeniden kente kazandırılsın'
13:11 Ekmeğini çöpten çıkartan işçiler: İktidar bize zulmediyor
13:01 Beştaş: Kürt sorununu görmeyenler tarihin çöplüğüne gitti
12:55 Cizre'de 3 kişi gözaltına alındı
12:55 Ferit Şenyaşar'a 'Saray' soruşturması
12:51 Erkek şiddeti: 14 yaşındaki kızını ağır yaraladı
12:42 MEBYA-DER davasının ilk duruşmasında beraat
12:21 Akşener: Tünellere değil hırsızlığa karşıyız
12:14 Cinsel taciz faili için beraat talebi
12:11 Eylül'de 175 işçi yaşamını yitirdi
12:09 Hurdacıların depolarının yıkılması Soylu’ya soruldu
11:46 AKP'li başkanın makam aracında kaçak sigara ve silah yakalandı
11:33 Ankara ve Diyarbakır’da çok sayıda gözaltı
11:30 Pandora kutusundaki sırlar: Rönesans, Putin, Aliyev ve II. Abdullah
11:24 Urfa’da 300 işçinin direnişi 3’üncü günde
11:04 Gazeteci Dündar'ın duruşması ertelendi
10:53 Temel: Kürt sorununu çözmek isteyen tutum belgemize baksın
10:24 Kobanê eylemleriyle HDP hedef alındı: Kapatmaya zemin hazırlanıyor
09:51 Paris İklim Anlaşması komisyondan geçti
09:51 Süleymaniye’de yangın: 5 ölü, 3 yaralı
09:33 Öcalan: İmralı duruşu komployu boşa çıkardı
09:22 Gözaltına alınanlara HDP dayatması: Binalarını taşlayın, çadır kurun
09:18 Mihraç Ural: ABD ile Rusya arasında bir konsensüs var, Suriye’de Türkiye’ye yer yok
09:09 Kobanê sınırı tedirgin!
09:08 Duygularını taşa işliyor
09:06 Kürt basınında bir mihenk taşı: Gurbetelli Ersöz
09:03 Orman Müdürlüğü’nden ağaç kıyımı savunması: Asker istedi!
09:01 Mücadele kazandı, komplonun 'gardiyanları' yok oldu
09:00 06 EKİM 2021 GÜNDEMİ
08:29 Kağıt toplama depolarına baskın: 200 gözaltı
05/10/2021
23:59 ‘Hakikat: Şeyh Bedreddin’ filminin galası yapıldı
23:38 Diyarbakır’da Dünya Öğretmenler Günü’nde dayanışma gecesi
22:36 Yeni yasama yılının ilk fezlekeleri HDP ve DBP’ye
22:30 6 yaşındaki çocuğa araç çarptı
21:23 Bahadır’ın cenazesi 6 ay sonra defnedildi
21:12 Bitlis’te gözaltı sayısı 8’e yükseldi
21:06 Gözaltıları protesto eden en az 5 öğrenci gözaltına alındı