Hakkari ve ilçelerinde sürdürülen Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamalarıyla birlikte artan şiddet, kötü muamele ve insan hakları ihlalleri sıradan bir hal aldı. 6 yıldır devam eden OHAL uygulamaları nedeniyle kent merkezi adeta bir askeri alana dönüştürülürken, neredeyse her 10 kilometrede kurulan yol kontrolleri, bazı bölgelerin giriş-çıkışlara kapatılması ve benzeri birçok uygulama kentti sarmalamış durumda. 

 

İnsan Hakları Derneği (İHD) Hakkari Şube Eşbaşkanı Yusuf Çobanoğlu, bu tür uygulamaların huzurlu bir ortam sağlamaktan ziyade bozduğunu söyledi.

 

HANGİ HUZUR VE GÜVEN?

 

Kent genelinde her gün hukuksuzlukların yaşandığını anlatan Çobanoğlu, buna karşı demokratik hiçbir tepkiye dahi izin verilmediğini söyledi. Bu uygulamaların beraberinde birçok yeni hak ihlalini getirdiğini ve kentte suça bulaşmış görevlileri cesaretlendirdiğini dile getiren Çobanoğlu, cezasızlık politikasının sıradanlaştırıldığını söyledi. Kentteki devlet kurumlarının büyük bir hukuksuzluğa imza attığını belirten Çobanoğlu, bu “güvenlikçi” politikaların “halkın refah ve güveni” için olduğu iddialarının gerçekçi olmadığını söyledi. Çobanoğlu, “Huzur ve güven ortamının sağlanmasının gerekçesi somut bir olaya dayandırılmamıştır. Sesi kesilen yurttaşın güven ve huzur ortamı nasıl sağlanacaktır? Bir yandan yayla yasakları devam ederken, bir yandan sınır boylarında insanlar öldürülürken, nasıl bir huzur ortamından söz edilebilir ki? Sınır boylarında kolluk eliyle katledilen yurttaşların ailelerinin, sokak ortasında, emniyette, jandarmada ve koyunlarını otlattıkları esnada kolluk güçleri tarafından işkenceye maruz bırakılan yurttaşların sesinin kesilmesi huzur ve güven ortamını asla tesis etmeyecektir. Bu zulmü uygulayan failleri koruyan cezasızlık politikası hiçbir huzur ve güven ortamını sağlamayacaktır. Halkın, hukuki güvenlik hakkının bu denli ihlal edilmesi telafisi imkansız acılara yol açıyor” diye belirtti. 

 

ONURLU YAŞAM ISRARI

 

Siyasi iktidarın, düşüncelere ket vurarak, tek tipleştirmeye çalıştığını ifade eden Çobanoğlu, “İktidara yakın kurum ve örgütlerin bu yasaklardan muaf tutulması aslında bu tezimizi doğruluyor. İktidar, muhalefetin sesini bu minvalde bir çizgiye çekiyor ve sınırlandırıyor. Baskıcı rejimin amaçladığı tek şey, bireyleri istediği kadar konuşturmak ve istediği zaman susturmaktır. İktidarın tekçi ve düşman politikalarıyla özgür irademize ket vurulmasını kabul etmiyoruz. Onurlu bir yaşam inşasında verdiğimiz bu mücadeleyi büyüteceğiz, haklarımızın ihlal edilmesini asla normalleştirmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.