9 soruda tecrit

img
İSTANBUL - İktidarlar, devrimcileri ve önderlerini teslim almak ve kimliksizleştirmek için uyguladığı tecritle, onlara inanan toplumu da cezalandırmayı hedefliyor. "Beyaz işkence" olarak da nitelendirilen bu uygulama, 23 yıldır PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde devrede. 
 
"Bizi onursuzlaştırmaya çalıştılar; Verilen kıyafetle, arama metotlarıyla, emirlerle, disiplinlerle... Tutsağın kişiliğini kaybetmesi, nereden geldiğini ve amacını unutmasını istiyorlar. Siz de onurunuzu korumak için direnmeye başlıyorsunuz. Bana yöneltilen saldırıya karşı direnerek kazananın ben olduğunu söyleyebilirim." Bu sözler ömrünün 22 yılından fazlasını Almanya cezaevlerinde geçiren Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) üyesi Irmgard Möller'e ait.  
 
Möller'in bahsettiği "onursuzlaştırma ve direniş"e çok yabancı değiliz. Türkiye başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde uzun yıllardır devrede olan bir uygulamadan bahsediyoruz; Tecrit, yani bir diğer adıyla izolasyon ya da soyutlama. Tecrit denilince ilk akla gelen yerlerin başında cezaevleri geliyor. 
DÜNYA ÖRNEKLERİ
 
Kimi araştırmalara göre ilk olarak Amsterdam'da 1588 yılında bir gence, "eğitilip iyileştirilmesi" iddiasıyla uygulandı. Ardından Almanya'da Naziler döneminde "düşmanlara" karşı devreye sokuldu. Sonrasında ABD, İspanya, Fransa, Türkiye ile birçok ülkede devrimciler, muhalif kesimler ve önderlerini teslim almaya yönelik devreye sokulan ve halen yürütülen bir tür işkence uygulaması. 
 
ÖLÜM ÇUKURU
 
Bugüne kadar tecride dair birçok benzetme yapıldı. "Beyaz işkence", "Sessiz ölüm" ve "Ölüm çukuru" bunlardan en bilinenleri. Bu benzetmelerin temel nedeni; Tutuklunun bedeni değil kişiliğini yok etmek, duygusuzlaştırmak, teslim almak, gerçekle hayal arasında mahkum etmek, hafızasızlaştırmak, kim olduğunu unutturmak, en önemlisi de sessizlikleri içinde öldürmek. 
 
ETKİLERİ
 
Ardından hiç delil bırakmayan bu işkence, şimdiye kadar yüzlerce tutuklunun yaşamını yitirmesine neden oldu. Aç, susuz, birkaç metrekare içerisinde, hiç güneş ya da ışık almayan dört duvar arasında insanlık dışı uygulamaya maruz kalan binlerce tutuklu ise geriye kalan ömürlerini bu işkencenin izleriyle sürdürdü. Kimi konuşmayı kimi yazmayı kimi okumayı kimi ise yürümeyi unuttu. Bazı tutukluların "kış uykusundaydım" diye tanımladığı tecritle, aynı zamanda aileleri, çevresindekiler ve kendilerine inanan toplum da cezalandırıldı. 
 
YAŞAYANLAR ANLATIYOR
 
Ancak bu uygulamaya karşı tutuklu devrimcilerin verdiği direniş de büyük oldu. Tecride karşı direnerek ayakta kalan biri Andreas Vogel. 20 yaşında girdiği cezaevinde 30'unda çıkan Vogel, bu direnişi şöyle anlatıyor: "Direniş olmadan tecritte insan yok olur ve dayanamaz. Bu hayat iksiridir." 
 
Yine 18 yılı aşkın bir süre tecritte geçen Toma Carrera Juarros, "Tecrit kendinizi insan olarak düşünmeyi bırakmak anlamına gelir. Buna direnmek de her dakikayı kendinizle savaşarak yaşamaktır" diyor.
 
22 yılı aşkın bir süredir İmralı Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ise, ağırlaştırılan tecride dair, "Beni teslim almak istiyorlar. Ama dayanmak zorundayım. Çok güçlü inancım olmasa intiharvari tarzı eylemlere girerdim. Burada her gün sorumluluklarım için yaşadım, halk için mücadele ederek yaşadım. Onurluca mücadele ve yaşamım bu anlamda halk için hep olacaktır" ifadelerini kullanmıştı. 
 
23 YILDIR SÜREN TECRİT
 
Tecrit uygulamasının Türkiye’de yoğunca tartışıldığı dönem F tipi cezaevlerinin inşa edildiği 2000’lere denk geliyor. Hükümet kanadı bu cezaevlerini “otel konforunda” olarak tarif ederken, 19 Aralık 2000'de adına “Hayata Dönüş” verilen operasyonda 30'u tutuklu toplam 32 kişi hayatını kaybetti. Onlarcası da yaralandı. Ülke tarihe karanlık bir leke olarak geçen operasyon sonrası F tipleri hayata geçti. 
 
Tecrit uygulamasının kesintisiz sürdürüldüğü cezaevlerinin başında ise PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tutulduğu İmralı Adası’ndaki F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi geliyor. Kürt sorununun çözümünün gündeme geldiği süreçlerde kısmi olarak esnetilen İmralı’daki tecridin dünyada başka bir örneği yok. Öcalan "koster bozuk", "hava muhalefeti" gibi gerekçelerle, ya da çoğu zaman gerekçe dahi gösterilmeden ne ailesiyle ne de avukatlarıyla görüştürülüyor.  
 
Öcalan ilk kez 27 Nisan 2020 tarihinde telefonla görüşme hakkında yararlanabildi. Avukatları en son 7 Ağustos 2019 tarihinde Öcalan’la görüşebildi. Ailesi ise, 25 Mart’ta telefon üzerinden görüşebildi. Söz konusu tarihten bu yana Öcalan’dan tek bir haber alınamıyor.  
 
9 SORUDA TECRİT
 
Her geçen gün derinleştirilen ve tüm ülkeye sirayet eden bu tecride dair insan hakları savunucuları, sivil toplum örgütü temsilcileri, hukukçular ve siyasetçiler ne diyor? 9 soruda tecride dair merak edilenleri derledik. 
 
Tecrit nedir?
 
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği'nin (CİSST) Ağırlaştırılmış Müebbet Tematik Alan Temsilcisi Ezgi Yusufoğlu, bu soruyu "Hapsetmenin kendisi bir tecrit aslında" şeklinde yanıtlıyor. Tecritle kişinin toplumdan izole edildiğini kaydeden Yusufoğlu, "Ancak tecritten söz ettiğimiz de esasen hücreye kapatılma, tek başına kapatılma, diğer tüm mahpuslardan ayrı tutularak kapatılmadan söz ediyoruz. Tecridi şöyle tanımlayabiliriz; Bir mahpusu çeşitli sebeplerle, diğer mahpustan ayrı tutulması, bu süreçte her sosyal süreçten mahrum bırakılması, çevresel uyaranlardan yoksun olması katı bir denetim ve kontrol altında tutulması" diye kaydetti.
 
 
Tutukluların 22 saate varan sürelerde temastan yoksun bırakıldığını kaydeden Yusufoğlu, "Genelde yalnızca 1 saat havalandırmaya çıkma hakkı ve bu esnada egzersiz yapma hakkı tanınıyor. Uluslararası sözleşmeler, gerekçe ne olursa olsun tecridi 15 günden fazla uygulanamayacağını söyler" dedi. 
 
Tecridin sadece hapishanelerde yaşanan bir sorun olmadığını ifade eden Yusufoğlu, "Aslında kimi sokağa çıkma yasakları veya pandemi döneminde karşılaştığımız uygulamalar da tecrit olarak nitelendirilebilinir. Bunun dışında bir mahallenin veya idari bir bölgenin sosyal, insani haklardan erişimsiz bırakılması da aslında bir tür tecrit" diye belirtti.   
 
Tecritle amaçlanan nedir? 
 
Yusufoğlu'na göre bu sorunun cevabı basit: Islah etme ve cezalandırma. Yusufoğlu, şunları söyledi: "Akademik çalışmalarının büyük bir çoğunluğu, tecridin kişileri ruhsal, zihinsel ve fiziksel sağlığı ve sosyal, ekonomik, politik tüm iyi olma halleri üzerinde çok yıkıcı etkileri olduğu konusunda uzlaşır. Bu ceza içinde bir ceza, tecrit içinde bir tecrittir. İletişim kurduğumuz mahpuslar tecridi, bir tür uyumlaştırma, ıslah etme, cezalandırma politikası olarak algıladıklarını bize ilettiler. İnsanın sosyal ilişkilerinden soyutlayan ve hatta insan dışı bir varlık gibi muamele gördüklerini ilettiler.  
 
Tecridin hedefinde kimler var? 
 
Sosyolog Azad Barış, söz konusu sorudan önce "Tecridin hedefindeki kişiler ve nedir" sorularına yanıt verilmesi gerektiğini belirtti. Barış, "Çünkü tecrit, tecrit altında bulunan kişinin iradesi dışında olan bir şeydir. Eğer bir izolasyon olmuş olsaydı ya da bir 'arınma aracı' olarak inzivaya çekilme durumu olsaydı düşüncenin ve fikrin berraklaşması anlamına gelirdi. Ama tecrit, muktedirin kabul etmediği, düşüncesinde korktuğu ve onu kısıtlamaya yönelik bir sınırlamadır" diyor. 
 
 
Nelson Mandela ve Antonio Gramsci'ye yönelik tecridi anımsatan Barış, şunları söyledi: "Bu metodun uygulandığı 3'üncü kişi de Öcalan'dır. Bu metot neden uygulanır; Sadece hal ve hareketlerinde hoşnut olmadıkları için değil, düşüncelerinden korktukları için onu çembere alırlar. Bedensel kısıtlamanın yanı sıra, düşünsel olarak onu felç etme, sakatlama, hadımlaştırma... Şimdi Öcalan'a uygulanan budur."
 
Barış, tecritle yok edilmek istenen liderlerin duruşlarına da işaret ederek, liderlerin içerisine hapsedilmek istendikleri "mezarı" yıktıklarını ifade etti. Barış, şöyle devam etti: "Bunun esas amacı ne? Muktedirlerin yapmak istediklerin önünde engel olabilecek bütün faktörleri ortadan kaldırmaktır. Çünkü Öcalan toplumsal barışı, halkların bir arada yaşayabileceği bir kavram üzerinde bir gelecek tasavvurunu inşa etti. Bu da muktedirlerin işine gelmeyen bir şeydi. Amacında; Bir, alternatif siyasi aktörler var. İkincisi, mevcut düzen ve düşünce sistemine karşı yeni düşünceleriyle değer odaklı düşünen düşünürler var." 
 
Tecridin Türkiye ve uluslararası hukuktaki yeri nedir?  
 
Ceza hukuku denildiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olan avukat Ercan Kanar, tecridin tarihçesine değinerek, Almanya, Avusturya ve İsviçre'de nasıl uygulandığına dair örnekler verdi. Kanar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) tecridi ilk uygulayan ülkelerden birisi olan Almanya'daki kapsamını daralttığına işaret ederek, "AİHM, tecridin 'kanunsuz ceza olmaz' ilkesine aykırı olduğunu vurguladı. 1977 yıllında İngiltere kendi mevzuatından tecridi çıkardı. Fransa’da da tecritten biraz yumuşatılmış sosyal gözlem diye bir uygulama var. BM'nin çok önemli bir kararı var. Uzun süreli hücre cezasını işkence yasağı maddesine aykırı buldu. Almanya, Avusturya ve İsviçre mevzuatında var. Ama kısıtlı bir şekilde var" dedi. 
 
 
Türkiye'de ise, tecridin uzun ve kalıcı olduğuna dikkati çeken Kanar, bu durumun Ceza İnfaz Kanunu'nda olmadığını kaydetti. Kanar, şunları söyledi: "Tecridi düzenleyen bir madde yok. Fakat Terörle Mücadele Yasasıyla bir ve üç kişilik odalı uygulama şeklinde, yasayla hile yapılarak tecrit getirilmiş oldu. Aslında tecridin infaz doktrininde dahi uygulanabilmesi için almış olduğun ceza dolayısıyla değil, cezaevindeki bir disiplin suçu nedeniyle doktrine göre uygulanması gerekir. Fakat bizdeki uygulama doktrine de tamamen aykırı. Almış olduğu cezaya bağlı olarak bir tecrit uygulaması söz konusu.  
 
Türkiye'de tecrit nerede ve nasıl uygulanıyor?  
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: "Yaşadığımız coğrafyada eğer muhalifseniz, size dayatılan resmi ideolojinin çizgelerine, kodlarına muhalifseniz tecrit her alanda yaşanıyor."
 
Bir profesörün tecride dair verdiği "İnsanın kendi kendinden vazgeçmesi" yanıtı anımsatan Keskin, "Aslında bu coğrafyada herkese kendi kendinden vazgeçerek yaşamak dayatılıyor. Türk ve Suni kimliğine sahip olmayan tüm kimliklere kişisel bir tecrit uygulanıyor. Size ‘sen’ değilmiş gibi yaşa deniliyor. Hıristiyanlara, Musevilere, Alevilere, Kürtlere, kadınlara ve herkese tecrit uygulanıyor. Çünkü ‘Sen kendin gibi yaşamayacaksın, benim dediğim gibi bana uyacaksın’ dayatılıyor. O nedenle tecrit yaşamın her alanında var" diye konuştu. 
 
 
Türkiye'de tecridin en yoğun uygulandığı yerlerin başında cezaevlerinin geldiğini söyleyen Keskin, "Tecrit deyince aklımıza İmralı Cezaevi geliyor. Abdullah Öcalan Türkiye’ye getirildiğinde onun ilk 12 kişilik avukatlarının arasındaydım ben de. Ve bugüne kadar İmralı Cezaevinin hangi sistemle yöneltildiğini hiçbirimiz öğrenemedik. Çünkü Türkiye’nin kendi iç hukuka da aykırı bir biçimde yönetiliyor. Oradaki tecrit topluma da yansıyor. İmralı'da sadece Öcalan kalmıyor, başka mahpuslar da kalıyor. Bu insanlar her türlü insanı haktan soyutlanarak, aileleriyle yıllardır görüştürülmüyorlar."
 
Keskin, tutuklu Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk'un durumuna da işaret ederek, şöyle devam etti: "Aysel, siyasi düşünceleri nedeniyle şu anda cezaevinde. Son derece hukuksuz bir şeklide tutulurken, annesini kaybetti. Annesinin cenazesine uygulanan ırkçı saldırı, büyük saygısızlık ve bu kişilerin hiçbir şeklide cezalandırılmaması Aysel’i o tecrit koşullarında çok fazla etkiledi."
 
Keskin, sorunun tek cümleyle "Tecrit, Türkiye ve Kürdistan coğrafyasının tamamında ve özellikle de cezaevlerinde uygulanıyor" şeklinde yanıtlanabileceğini kaydetti. 
 
Cezaevlerinde uygulanan tecrit tutukluları nasıl etkiliyor? 
 
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Yönetim Kurulu üyesi Ümit Efe, tecritle tutukluların "öğütülmesi ve tekleştirilmesinin" amaçlandığını söyledi. Tecridin "teslim alma politikası" olarak benimsendiğini kaydeden Efe, "Mahpusların duygusal, algısal ve mekansal algılarının daraltılarak, bu daraltılmış alan içerisinde yok etmeyi ve itaat etmek hedeflenir. Türkiye’de F tipi tecrit uygulamalarına geçildi. İmralı'da da kişiye özel bir tecrit uygulaması yapıldı. Mahpusa yönelik bu şiddetli saldırı birçok sağlık sorununu tetikleyebilir. Bedensel ve ruhsal olarak hastalanmasına neden olabilir. Bunun örneklerini yaşadık. Yüzlerce hasta mahpus var. Saldırı sinsi ve sessizdir. Tecrit insanın varoluşuna aykırıdır. Bu anlamda da işkence metodudur" şeklinde konuştu. 
 
 
İmralı'da yıllardır devam eden tecritle ne amaçlanıyor? 
 
Öcalan'ın avukatlığını üstlenen Asrın Hukuk Bürosu üyelerinden Emran Emekçi, Öcalan'ın Kürt gerçekliğini ve Ortadoğu'da özgürlükçü ve demokratik bir çizgiyi temsil ettiğini kaydetti. Öcalan'ın bu temsiliye nedeniyle hedef alındığını söyleyen Emekçi, "Milyonlarca Kürdün 'benim siyasi irademdir’ dediği bir siyasi kimliktir. Temsil ettiği çizgi Demokratik Ortadoğu projesidir. Ortadoğu'nun haritalarını çizen kapitalist hegemon güçler, Kürtleri 4 ulus devlet arasında parçalanmış ve kaderine terk edilmişti. Sayın Öcalan bu kaderi özgürlük lehine değiştirmek için yola çıktı. Kürtler tarihinde ilk defa özne haline geldi. Bu durum bu güçlerin ulus-devlet ezberini bozuyordu. Onların mantıklarındaki Kürt, piyon Kürt'tü. İlk defa karşılarında özgür, iradeli, demokrat bir Kürdü görmeyi hazmedemiyorlardı. Sayın Öcalan bu çizgisinden vazgeçmeye çalıştılar" ifadelerini kullandı. 
 
 
Öcalan’ın bu duruma "Ben özgürlük savaşçısıyım. Başkasının savaşçısı olmam" şeklinde karşı çıktığını söyleyen Emekçi, bundan kaynaklı tecrit sisteminin devreye sokulduğunu ifade etti. Emekçi, "Özgürlük iradesini, halkların demokratik birlik iradesini kırmak amaçlandı; Özgür Kürtlüğü tasfiye ederek, yerine işbirlikçi Kürdü ikame etme. Demokratik Ortadoğu Birliğini tasfiye etmek. Bu amaçla diplomatik yoldan elde edemediklerini tecrit sistemiyle elde etmeye çalıştılar. Sayın Öcalan 22 yıldır bu politikaya direniyor. Özgürlük iradesini Şam’da teslim etmediği gibi İmralı’da da teslim etmemiştir. Tersine bunu daha da güçlü ideolojik donanıma kavuşturmuştur. Mutlak tecrit sistemine karşı direnmek ancak böyle büyük bir amaçla mümkündür. Tecrit demokratik çözüm ve barış iradesinin tecrididir. Ortadoğu’ya demokrasinin gelmesini engelleme girişimidir. Sonuç itibariyle tecrit hem demokratik çözüm iradesinin tasfiyesi hem savaş politikalarının devamı anlamına gelmektedir" dedi.  
 
Emekçi, son olarak şunları söyledi: "Tecritle Ortadoğu statükosunu yeniden kurmak amaçlanıyor. Tecritle Sayın Öcalan’ın Ortadoğu halklarıyla bağını, toplumla bağını koparmak amaçlanıyor."
 
İmralı'dan başlayan ve tüm cezaevlerine yayılan tecrit ülkeyi ve toplumu nasıl etkiliyor? 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, tecritle örgütlü yapı ve toplumsal yapıların tasfiyesinin hedeflendiğine işaret ederek, "Tecritle elde edilen her başarı aynı zamanda mevcut rejimin kendi inşasını daha özgüvenli inşa etmesinin önünü açıyor" dedi. Binlerce tutuklunun halen cezaevlerinde tutulmasının tecritle bağlı olduğunu söyleyen Çiçek, sorunun cevap bulması için Öcalan'ın politik kimliği üzerinden bir tartışmanın yürütülmesi gerektiğine vurgu yaptı. Çiçek, "Sayın Öcalan yürüttüğü mücadeleyle Kürt sorunun barışçıl ve demokratik çözümü ile ülkenin kronik sorunlarının çözümü için kendisini topluma sunmaya çalıştı. Öcalan'ın devreye girdiği dönemlerde toplumun nasıl rahatladığını hep birlikte gördük. Tecrit toplumsal barış mücadelesine yönelik bir saldırı" diye konuştu.
 
 
Ülkede yaşanan krizlerin, yoksulluğun ve zamların başlangıç noktasının İmralı'daki tecrit olduğunu vurgulayan Çiçek, şunları söyledi: "Bu tecrit toplumu teslim aldı. Denklem bundan sonra şöyle kurulmalı; Tecride dönük yürüteceğimiz toplumsal mücadele aynı zamanda toplumsal barış mücadelesidir. Bu mücadele aynı zamanda gençliğin, kadının, emeğin ve doğanın haklarını savunmak olacaktır. Bütün ezilenlerin demokratik haklarını dillendirmek ve bunun yanında tavır almak olacaktır. Sayın Öcalan ve ezilen kimliklerin mücadeleleri arasında artık kopmaz bağ oluşmuştur. Tecridi derinleştirmeye çalışan akıl toplumsal barışı hedefliyor. Tecride karşı mücadele demokratik toplum mücadelesidir. Bir bireye ve fikre ait bir mücadele değildir. Eğer bu mücadeleyi kendimize ait görürsek tecrit ve işkenceye karşı daha sonuç alıcı bir mücadele olur diye düşünüyorum."
 
İmralı'daki tecride dair siyasi partiler ne diyor?  
 
Türkiye'de iktidara gelen her parti, mirasını devraldıklarının uygulamalarını daha da derinleştirdi. Tecrit de bu uygulamalardan birisi. Öcalan'ın 1999'da Türkiye'ye teslim edilmesinin ardından avukat görüşlerine dönem dönem izin verildi. Ancak AKP döneminde bu görüşmeler daha fazla engellenmeye başlandı. AKP, Kürt sorunu her gündeme geldiğinde ya da tepkiler yükseldiğinde tecridi esnetti. Ancak sonrasında daha da derinleştirdi. 
 
AKP'nin küçük ortağı MHP ise ilk günden bu yana tecridin ağırlaştırılması noktasında duruyor. MHP, yapılan görüşmelere de her zaman karşı çıkarak, çözümsüzlükte ısrar ediyor. CHP ile MHP'den koparak kurulan İYİ Parti'nin tutumları da iktidar ve küçük ortağının tavrından farksız değil. Her iki parti de Öcalan'la yapılan görüşmeler üzerinden kimi zaman iktidar partisine yüklenerek, tecride dair tek kelime etmiyor.  
 
Kürt siyasi geleneğinden gelen partiler ve dostları ise yıllardır bu tecridin kaldırılması için yoğun bir mücadele veriyor. Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile sol ve sosyalist hareketlerin tecrit karşıtı duruşları her zaman iktidar ve arkalarına takılan muhalefet partilerinin hedefi oldu. Öyle ki tecride karşı çıkanlar ya tutuklandı ya gözaltına alındı ya da haklarında açılan davalardan ceza aldı.  
 
MA / Gökhan Altay - Mehmet Aslan

Diğer başlıklar

03/12/2021
15:30 SES’ten ek göstergeye karşı iş bırakma kararı
15:15 OPCW önünde protesto eylemi
14:54 Adalet Nöbeti 18'inci gününde: Tecrit son bulsun
14:46 Sêmalka’da nöbet eylemi 60’ıncı gününde
14:44 Oluç: Doktorların haklarından bir kısmı geri alınmak isteniyor
14:44 Engelliler Meclis önünde: 10 bin atama yapılmalı
14:30 DİSK: Asgari ücreti net 5 bin 200 olmalı
14:28 İHD’den dağ keçilerinin katledilmesine tepki
14:05 Tutuksuz yargılanan tecavüz faili Orhan’a 10 yıl hapis cezası
13:50 ‘Komisyon iktidarın noteri gibi çalışıyor’
13:48 Adalet Nöbeti 18'inci gününde
13:34 Kayapınar’da tebligattan bir gün sonra yıkım
13:29 Adana ve Van'da tecrit protestosu
13:26 Polis el koyduğu teknik malzemeleri hasarlı iade etti
13:07 TDİ’den tutuklulara yönelik baskılara karşı dayanışma çağrısı
13:02 Duruşmada fenalaşan Er’in annesi hastaneye kaldırıldı
12:57 Kobanê Davası'na 2 gün ara
12:55 Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na İmralı başvurusu
12:39 Kadınlardan CPT’ye Öcalan çağrısı
12:38 Şenyaşar ailesi: Herkesi Urfa Adliyesi’nin önüne bekliyoruz
12:23 Öcalan’ın aile ve vasisinden görüşme başvurusu
12:22 TÜİK, Kılıçdaroğlu’na kapılarını açmadı
12:22 Avrupa Konseyi Öcalan kararını açıkladı: Gecikmeden kararları uygula
12:12 İpek Er'in annesinden mahkemeye: Vicdanınız rahat mı?
12:05 ‘2022 yılı engellilere farkındalık yılı olsun’
11:50 Diyarbakır Barosu İmralı’ya gitmek için Bakanlığa başvurdu
11:36 Avrupa Konseyi Demirtaş'ın serbest bırakılmasını istedi
11:08 ‘Yaşadığımız toprakların adı Özgür Ülke oluncaya dek buradayız’
10:53 Kılıçdaroğlu: TÜİK randevu vermedi, geliyorum
10:10 Kasım'da enflasyon yüzde 3,51 arttı
10:06 Tecavüz faili Orhan’a tutuklama talebi
09:56 AKP’li Yıldız, 110 yıl ceza alan akrabalarını rüşvet karşılığında yurtdışına kaçırdı
09:51 Kasım ayında 29 kadın katledildi
09:50 Kadın tenisçiler Shuai’nin can güvenliğinden endişeli
09:21 Medine Ok soruşturmasında ikinci takipsizliğe itiraz
09:21 ‘Özgür Ülke’nin bombalanması Türkiye tarihinin kara lekesidir’
09:20 Çîrokbej Erkmen: Çocukluğumun hikayelerini arıyorum
09:19 Kübra Ekin 21 gündür kayıp: Şüpheli çok, gelişme yok
09:18 Silivri Cezaevi’nde dayatma: Tutuklu yakını Türkçe bilecek
09:17 TİHV Genel Başkanı Bakkalcı: İmralı’daki tecrit kabul edilemez
09:16 Ev baskınında sanatçıya çıplak arama dayatması
09:15 İzmirliler: Sorunlar iktidarın değişmesiyle çözülür
09:11 JMO Başkanı Alan: Türkiye depreme hazır değil
09:10 Batman kayyımından milyonluk israf
09:09 EGEÇEP'ten 'bu daha başlangıç' uyarısı
09:08 Adalet Nöbeti'ndeki Boltan: Herkes için adalet istiyoruz
09:08 DİSK: Krizlerin nedeni 'güvenlikçi' politikalardır
09:03 9 soruda tecrit
09:00 03 ARALIK 2021 GÜNDEMİ
08:33 Mahmur’da DAİŞ saldırısı: 10 kişi yaşamını yitirdi
07:53 KDP’nin göçe zorladığı mültecilerin dönüşleri sürüyor
02/12/2021
23:46 Sınırda işkenceyle katledilen El Ehmed sorusuna Çataklı’dan ilginç savunma
22:40 İmralı tecridine tepki: Öcalan'ın ülkeye barışı getireceğini biliyorsunuz
21:23 Katletme girişiminde bulunan Duran'ın duruşması ertelendi
21:17 Geçinemeyen yurttaş intihar girişiminde bulundu
21:03 Topçi’nin cenazesine aylar sonra ulaşıldı
20:51 Koronadan 192 kişi daha hayatını kaybetti
20:48 Kürtçe Yol Haritası İzleme Komisyonu’ndan Mardin Barosu’na ziyaret
20:21 Bebeği işkenceyle katleden fail tutuklandı
20:00 Aydın Emek ve Demokrasi Platformu’ndan iktidara istifa çağrısı
18:59 Avrupa Konseyi, Türkiye’ye karşı ihlal sürecini başlattı
18:55 Kıyı Ege için sağanak uyarısı
18:52 Şırnak'ta mahalleyi basan komutandan halka tehdit
18:18 Deniz Poyraz katliamında sorumlu olan görevlilerin tespiti için başvuru
18:09 KESK Urfa Şubesi'nden bölge mitingine çağrı
18:00 AKP'li Kınık Belediyesi, cemevi için 4 aydır yer tahsis etmedi
17:56 İmralı tecridi İzmir’de protesto edildi
17:47 Diyarbakır Barosu HDP'ye kapatma davasına karşı AYM'ye başvurdu
17:11 Açlık grevinden yargılanan tutuklular: İmralı’daki hukuksuzluk ortadan kaldırılsın
17:10 Aygül Doku’nun duruşması görüldü
16:49 Siyasetçi ve avukatların taleplerine ret
16:46 SES’ten ‘ayrım’ tepkisi: İş barışını bozmayın
16:45 Duygu Delen davasında psikolojik otopsi raporu talebi
16:44 Ege Denizi'nde deprem
16:16 Adalet Nöbeti’ndeki aileler: Bu zulmü asla kabul etmeyeceğiz
16:09 Çukurova'dan Şenyaşar ailesine destek
16:05 Gözaltındaki 4 kişi serbest bırakıldı
16:03 Fulya Öztürk’ün katil zanlısının telefonu incelenecek
15:59 Gazeteci Türkeri’ye ceza talebi
15:56 Fail Doğan Demir 14 gün sonra tutuklandı
15:55 DİAYDER üyeleri sivil cuma namazlarını savundu
15:13 Hasan Kaçar serbest bırakıldı
15:05 Kürtçe Yol Haritası İzleme Komisyonu’ndan anadil ziyaretleri
15:04 Tahir Elçi İstanbul’da anıldı
15:03 KESK'ten Şenyaşar ailesine ziyaret
14:46 BMC'de işçi kıyımı
14:13 72 yaşındaki Barış Annesi Özbek’e 7 yıl 6 ay hapis
14:13 AYM'den Serpil'i korumayan görevliler hakkında soruşturma kararı
14:10 Işıkdere'de maden ocağı genişletiliyor
13:58 KA.DER’den seçim gündemli toplantı
13:44 Disney’in 98 yıllık tarihinde ilk kadın başkan
13:26 Tutuklu ailelerinin Adalet Nöbeti 17'nci gününde
13:18 Sağlık emekçileri: İnsanca yaşayacak ücret istiyoruz
12:57 Öcalan’ın avukatlarından ‘derhal görüşme’ başvurusu
12:42 HDP'nin Ege Bölgesi il eşbaşkanları toplandı
12:29 Kobanê Davası’nda mazeretler için ret talebi
12:27 DİSK-AR: Türkiye en düşük asgari ücret veren 2’nci ülke
12:25 Ücretleri verilmeyen işçiler iş bıraktı
12:23 KDP’yi protesto eden Kaçar 2 gündür gözaltında
12:01 ‘Uluslararası delegasyon kimyasal silah kullanımını araştırmalı’
12:01 Buldan AB ülkelerinin büyükelçileriyle buluştu
12:00 ATK'den Duygu Delen raporu: Düşmeden önce hayattaydı
11:59 Şenyaşar ailesi 269 gündür 'adalet' haykırıyor
11:44 Özgür Ülke’ye bombalı saldırı protesto edilecek
11:32 Savcı gazeteci Aslan'a beraat istedi
11:18 DFG: Kasım’da 136 gazeteci yargılandı
11:07 HDP’li vekillerin her adımı fezleke konusu
11:06 Hasta tutuklu Karagüzel’e 10 ay ceza
11:04 Şiddeti reva görenlerin gururu!
11:04 Günay: İmralı’daki suça son verilmeli
11:00 'Hafıza ve Vandallık'
10:42 Sêmalka’da nöbet eylemi 59’uncu gününde
10:30 Musa Orhan’ın karar duruşması yarın
10:09 Katırcıoğlu: ‘Kürt sorunu yok’ denildikçe güvenlik harcamaları artacak
09:59 AK İmralı'daki 'özel hukuku' görüşüyor: Eylem planı bekleniyor
09:57 Sovyetlerin çöküşü: Yeltsin ve ABD ortak yapımı
09:50 Öcalan: Taviz koparmaya çalışıyorlar
09:42 Kayyım geldi Dicle ve Hevsel’i izlemek paralı oldu
09:41 Bakan Yanık kadına şiddet verilerini paylaşmadı
09:24 ‘İktidar medyayı manipülasyon aracına dönüştürdü’
09:24 'Rojava'da kadın toplumu koruyan pozisyonda'
09:23 İstanbul kongreye gidiyor: Şimdi HDP zamanı
09:23 Özgüneş: Hükümet HDP'den korkuyor
09:03 Özgür Ülke’nin bayrağı 27 yıldır yere düşmedi
09:03 40 yıldır 'Berxwedan jiyane' diyerek yürüyor
09:02 OHAL hangi 'güven ve huzuru’ tesis ediyor?
09:02 Un fiyatları arttı, fırıncılar da halk da tepkili
09:01 DNA uyuşmasına rağmen aylardır cenazesi verilmiyor
09:01 Tahliyeye 'taraflı koğuş' ertelemesi
09:00 Dersim'in dağ keçileri 'belgeli' avcıların hedefinde
09:00 Avukat Ezer: Şiddetin olduğu yerde ‘sulh’ olamaz
09:00 02 ARALIK 2021 GÜNDEMİ
08:05 Hazine ve Maliye Bakanlığı’na çift maaşlı Nebati atandı
01/12/2021
20:00 Mardin'de 5 kişi daha serbest bırakıldı
19:34 Korona tablosu: 196 vefat, 22 bin 556 yeni vaka
19:27 AKP-MHP, kurdaki ‘dış mihrakların’ araştırılmasını reddetti
19:13 Cizre'de 11 kişinin gözaltı süresi uzatıldı
18:59 Doktorların ek ödeme ve göstergelerinde değişiklik kabul edildi
18:45 Erdoğan izin verince Bakan Koca yanıtladı
18:24 11 kişinin öldüğü Yağcıoğlu Apartmanı’na ilişkin dava görüldü
17:24 Fail Ayvaz’ın duruşması ertelendi
17:14 Sokak röportajı yapan da veren de tutuklandı
17:02 İmralı’daki tutukluların aileleri: Kanunsuzluk ortadan kaldırılsın
17:00 Kürtler Strasbourg’ta AK Bakanlar Komitesi önünde nöbette
16:59 Ailelerden İHD ve TİHV'e ziyaret: İmralı’da yaşananlar herkesin sorunudur
16:51 Kadına tecavüz eden 3 erkek serbest bırakıldı
16:43 Yaşamını yitiren hasta tutuklu Meclis gündeminde
16:27 İskenderun'da deniz suyu taştı
16:12 Emekçilerin görev yerlerinin değiştirilmesi protesto edildi
16:03 Bingöl öğrenci yurdunda şüpheli ölüm