30 yıl sonra tahliye olanlar: Kanseri aspirinle tedavi etmeye çalışıyorlardı

MARDİN - Cezaevinden çıkmalarının özgürlük olarak değerlendirilemeyeceğini söyleyen Ömer Çeken ve Hüseyin Bozkurt, “Cezaevinde kanseri aspirin ile tedavi etmeye çalışıyorlardı. Yaklaşım buydu. Ağır hastayı ayağa kaldıran yoldaşlık ruhuydu” dedi. 

Şırnak’ın İdil ilçesine bağlı Xirabê Ripin (Tepeköy) köyünde 3 Mart 1992 yılında yaşanan olaylar nedeniyle Ekrem Akman ve Şükrü Akman kardeşler ile birlikte tutuklanan Hüseyin Bozkurt ve Ömer Çeken de, 30 yıl sonra tahliye edildi. 24 Şubat’ta Samsun Bafra Cezaevi’nden çıkan Ömer Çeken (60) ve Elazığ Karakoçan Cezaevi’nden çıkan Hüseyin Bozkurt (65), 30 yıllık tutukluluk ve yaşadıklarını Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı. Ömer Çeken ve Hüseyin Bozkurt, 30 yıl tutukluluğun ardından adapte olmakta en fazla zorluk çektikleri durumun evin içinde sürekli kendilerine “Baba, dayı” diye seslenmesi olduğunu söyledi. 
 
 
30 yıl tutuklu kaldınız. Türkiye’deki hukuk sistemini nasıl tanımlarsınız? 
 
Hüseyin Bozkurt: Aslında kimse tahmin etmiyordu 30 yıl kalacağını. Fakat o dönemin hukuku, psikolojik savaşın bir parçasıydı. Yani insanları gerçeklikten nasıl koparacağını hesaplayan bir hukuktu. Kürtleri nasıl Kürtlüklerinden uzaklaştırırız meselesiydi. Yani yürütülen kanunlarla, kişinin şahsında ailesini de cezalandırmak amaçlanıyordu. O zamanlar Türkiye’nin hukuku hukuk değildi. Bugün de o dönem yapılan yargılamaların tamamı AİHM’den geri dönüyor. 
 
 
O dönemin hukuku, psikolojik savaşın bir parçasıydı. Yani insanları gerçeklikten nasıl koparacağını hesaplayan bir hukuktu. Kürtleri nasıl Kürtlüklerinden uzaklaştırırız meselesiydi.
 
Ömer Çeken: Ne kadar kalacağımızı bilmiyorduk. Mahkeme ve cezaevi tecrübemiz de yoktu. Bilmiyorduk ama hukukları bir şeyi daha anlatıyordu. Halkın gözünü, ailelerin gözünü korkutmak, insanları uzaklaştırmaktı amaçları. Yani bir insanın ihbarı ile bir araştırma yapmadan, 25 yıl, 36 yıl hapis verebiliyorlardı. Bu kadar ceza vermezler diyorduk. 12 insana 36 yıl versinler, kimse bunu tahmin etmiyordu. 
 
Cezaevinde günleriniz nasıl geçiyordu? Unutamadığınız anılarınızdan örnek verebilir misiniz?
 
Hüseyin Bozkurt: Zaten cezaevini bu yaşanan süreçten ayrı tutamazsınız. Yürüttükleri kanuni uygulamaların gözler önünde olması, devamında 17 bin insanın faili meçhul şekilde öldürülmesini ayıramazsınız. Yani yaşamları hakikate göre olmuyor. Cezaevi yaşamımız; kitap okuyarak, kendimizi ayakta tutmak için spor yaparak geçiyordu. Hayallerimize ters düşmeyelim diye uğraşıyorduk. Zaten esaret, adı üstünde esirsiniz. Esaret altındaki yaşam nasıldır derseniz, her şey elinden alınmış fakat bilinçli olur ve hayallerin olursa, hayallerine göre yaşarsan ancak kendini ayakta tutabilirsin. Bu şekilde biz de kendimizi ayakta tuttuk. Cezaevinde fiziki saldırılar da vardı. 
 
Ömer Çeken: Tecrübemiz yoktu ama duyduklarımız vardı. Arkadaşlar da yardımcı oldular. Cezaevinde yoldaşlık olmazsa, arkadaşlarla diyalog olmazsa ve insan kendi iradesini güçlendirmezse kalamaz içeride. Yoldaşlarla ilişkiler, okumalar gerçekten bizi ayakta tutan durumdu. Yoksa örnek verecek olursak; adli komşularımız vardı. Kafayı yiyenler oluyordu. Dayanamıyorlardı. Kalanların yüzde biri bile sağlam kalmadı. Benim unutamadığım olaylardan biri cezaevindeki saldırıda bir arkadaşımız yanımızda şehit düştü. Bunu unutmamız mümkün değil. Bir de bir yoldaşımız çıktıktan sonra hayatını kaybetti. Bunları unutamıyorum mesela. 
 
Bugün tahliye edilmeyen hasta tutuklular, ölüme terk ediliyor. 30 yılınız cezaevinde geçen biri olarak, hastalıklara karşı tedavi imkanları sağlanıyor mu? 
 
Hüseyin Bozkurt: Elbette ki, hastaneye gidiyorduk. Ama düşünün kanseri aspirin ile tedavi etmeye çalışıyorlardı. Hastanenin, doktorların yaklaşımı buydu. Ama ağır bir hastayı ayağa kaldıran arkadaşlarının verdiği moraldi. Yoldaşlık ruhuydu. Her durumda yan yana olmaktı. Ne kadar durumumuz kötü olsa da yoldaşlık yönünden bakıldığında ne imkan olursa olsun arkadaşlar birbirini ihmal etmiyordu. Yardım her halde vardı. İnsani ayakta tutan o moral ve yoldaşlığın maneviyatıydı. Ben inanıyorum ki; çok sayıda arkadaşımız ağır hastalık geçirdi, arkadaşlarımız hep yanındaydı, her durumda yardım vardı, hizmetini yapıyorlardı. Hatta arkadaşlarımız şehit olana kadar da ‘ay’ demediler. Bu da yoldaşlık ruhunun verdiği güçtü. 
 
 
Düşünün kanseri aspirin ile tedavi etmeye çalışıyorlardı. Hastanenin doktorların yaklaşımı buydu. Ama ağır bir hastayı ayağa kaldıran arkadaşlarının verdiği moraldi. Yoldaşlık ruhuydu.
 
Ömer Çeken: Cezaevinde doktorun yanına gidip tedavi olmak fayda etmiyor. Bakmıyorlar. Yeni gelen doktoru koyuyorlardı, bakmıyorlardı. Neyin olursa olsun, gidiyorsun ya ağrı kesici ya da kas gevşetici veriyorlardı. Ama ayakta tutan hem moral hem de zindanlarda geçmişten kalan bir miras vardı. Bizi ayakta tutan o mirastı. Biri felç de olsa herkes ona bakıyordu. Arkadaşların elinden ne gelse yapılıyordu. Her arkadaş bakıyordu. İşini yapamayan olduğu zaman her arkadaş bakıyordu. Yardımlaşma olduğu zaman o moralle o hastalığı da öldürüyor. Psikolojik olarak yardım olduğu zaman oluyordu. Buna göre, irade moral, arkadaşların ilgisi yetiyordu. 
 
İçeriden dışarıya baktığımız zaman, Kürtlerin yaşadıklarını, mücadelesini nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
Hüseyin Bozkurt: Sistem medyası olan biteni tersten veriyordu bizlere. Gerçeği baş aşağı ediyordu. Ama halkın gerçeği görülüyordu. Analizlerimiz toplumun durumunun çok kötü olduğu yönünde değildi. Karamsar değildik yani. Ama ne kadar yapsak da elimizde değildi. Karar alınıyor, eylemler yapılıyor ama değerlendirmeleri çok farklı yapılıyordu. İnsan üzerinde biraz durduğunda, başını ağrıttığında anlayabiliyordu. Toplumun içinde olduğu, siyasetin içinde olduğu durumu daha iyi anlayabiliyordu. Yani gerçeği baş aşağı yapan sistemin tersini biz anlıyorduk. 30 yıl da az değil. Sürekli bunları tartışıyorduk. 
 
Ömer Çeken: Dört dörtlük olmasa da durumun çok kötü olmadığını biliyorduk. Bakış açımız böyleydi. İmkanlarımız da azdı. İmkanımız bazen aileler üzerinden oluyordu. Zaten sistem medyasına çok kulak vermiyorduk. Ne söylese tersini okuyorduk. Üzerinde düşündüğümüzde gerçeği ortaya çıkarabiliyorduk. Dört dörtlük olmasa da anlayabiliyorduk. Bilmemizi istemiyorlardı. Ellerinden geleni yapıyorlardı. Radyolarımız çekmese de hepsini topluyorlardı. 
 
30 yıl sonra cezaevinden çıktınız, neler hissettiniz? Özgürlüğü nasıl tanımlarsınız? 
 
Hüseyin Bozkurt: Herkes kendisine göre özgürlüğü tanımlar. Siyasetçi insan için özerk yaşamdır. Ama kimisi de imkanlarına göre özgürlüğü değerlendirir. Ama bize göre halkımızın haklarını elde etmeyene kadar özgürlük yoktur. Yani özgür değiliz. Özgürlük sadece mekan değiştirme değildir. Biz sadece mekan değiştirdik. Tabi esaretin şartları daha ağır. Ama bizim anlayışımıza göre bu durumu özgürlük olarak görmüyoruz. Benim için değişenlerden biri insanların birbiriyle olan diyalogları, gerek üslupları, birbirlerine yaklaşımları, birbirlerine hitap şekilleri. Biz şimdi cezaevinden çıktığımız için karaya vurmuş balıklar gibiyiz. Üzüldüğüm şey, toplumun birbirine yaklaşımları. Her şey para olmuş gibi. Böyle bir yaşam özgür mü derseniz, değil derim. 
 
Ömer Çeken: Bizim fikrimiz toplumsaldır. İnsan ne kadar dışarda da olsa başka bir yerde de olsa toplumu, halkı özgür olmadıkça özgür olduğunu söylemesi mümkün değil. Ben o nedenle kendimi özgür görmüyorum. Eğer, toplum Önderi özgür olmazsa, halkın kendisi de özgür olmaz. Biz dışarı çıktıktan sonra çevremiz de özgür olduğumuzu söylüyordu ama biz bunu özgürlük olarak görmedik. Dışarıya çıkınca biraz şaşırdık. Tarzlara, insanlardaki değişime, doğadaki, şehirlerdeki değişime, binaların büyüklüğüne şaşırdık. Eskiden köyler hepsi doğaldı. Şimdi teknoloji çıkmış ve herkes, her şey değişmiş. Bunlar garip geliyor ama hepsinden çok halkın tarzı, o insanlardaki bireysel düşünce çok garip geliyor. Çünkü biz komün düşünüyoruz. Bu biraz zor geliyor. 
 
Dışarıya çıktığınızda bir hayal kırıklığı yaşadınız mı? 
 
Hüseyin Bozkurt: 21’inci yüzyılda fikirsel olarak insanlar gerçeklerinden uzak kalmışlar. Kültürlerinden ve dillerinden uzak kalmışlar. Eskiden en azından kimse kendisini inkar etmiyordu. Ama şimdi bakıyorsun 3 kuruş için kendisini inkar edenler, kimliğini, kültürünü inkar edenler var. Bir diğeri insanlar arasındaki iletişim düzeyi de gerçeklikten uzaklaşmış, üzen durumlardır. 
 
Ömer Çeken: Büyükler ile küçükler arasında bir saygı, hürmet vardı. Köylerde bir büyük konuştuğu zaman değer veriliyordu. Şimdi bakınca o kalmamış. Bir diğeri de bana en değişik gelen telefon. Toplumun içine girmiş ve insanın fikri toplumsal değil. 24 saat telefonla uğraşıyorlar. Bu bana acayip geldi. 
 
30 yıl boyunca ailenizden de uzak kaldınız… Yaşamınızı etkiliyor mu? 
 
 
 Toplumu anlamak istiyorum. İnsanları anlayayım. Halen çocuklarıma da “heval” diyorum. Şu an cezaevinin psikolojisini nasıl üzerimizden atacağımı düşünüyorum.
 
Hüseyin Bozkurt: Benim çocuklarımın hepsi evlenmiş, hiçbirinin düğünlerini görmedim. Çok torunum da oldu. Şimdi evdeyiz, babalarıyım. Baba diyorlar, o biraz zor geliyor. Çünkü kendileriyle yaşamadım, içlerinde bulunmadım. 30 yıl az değil. Baba dediklerinde farklı geliyor. Bir de 30 yıllık hayatımızda yoldaşlık vardı. Üslubumuz yoldaşlık üzerineydi. Adapte olmakta zorlanıyoruz. İnsan kökten ret mi edecek onu da söylemiyoruz. Ama zorlanıyoruz. Biri baba, biri dayı diyor. Bu konuşmaya çok yabancı kalmışız. Torunlarımı yeni yeni tanıyorum. Köyden gelenler oluyor. Halen tanımadıklarım oluyor. 
 
Ömer Çeken: Ben de alındığımda çocuklarım küçüktü. Büyük olanları 9-10 yaşındaydı. Birlikte bir yaşam görmedik. Görüşe bazen geliyorlardı. O da hepsi gelemiyordu. “Baba” diye sesleniyorlar, bana mı sesleniyorlar bilemiyorum. O nedenle bazen karşılıklı şaşırma oluyor. Şimdi yavaş yavaş mecbur öğreniyoruz. 
 
Dışarıda zamanınızı nasıl geçiriyorsunuz?
 
Hüseyin Bozkurt: İster istemez 30 yıl sonra gelen gidenler oluyor. Halen de misafirler geliyor. Ama ben toplumu anlamak istiyorum. İnsanları anlayayım. Halen çocuklarıma da “heval” diyorum. Şu an cezaevinin psikolojisini nasıl üzerimizden atacağımı düşünüyorum. O psikolojiyi üzerimden atmaya çalışıyorum. Toplumla, aileyle, halkla daha çok nasıl ilişkileneceğimi düşünüyorum. O geçiş sürecini yaşıyoruz. 
 
Ömer Çeken: Halkın içinde nasıl bir rol oynayacağız. Aralarına nasıl gireceğiz. Nasıl yardımcı olacağız. Onu biraz düşünüyorum. Onun dışında okuma ve yazma yapamıyoruz şu an. Cezaevindeki arkadaşlarımıza mektup gönderdim ilk olarak. Yavaş yavaş diğer konulara da yöneleceğiz muhtemelen ama şu an böyle geçiyor. 
 
İlk çıktığınızda ne yapmak istediğiniz, en çok neye özlem duydunuz? 
 
Hüseyin Bozkurt: Bir insan dışarıda da olsa 30 yıl boyunca doğayı gezmek ister. Biz cezaevindeyken de hayalimiz memleketimizi, doğasını gezmekti. Ama hem hastalık hem de başka nedenlerle yapamadık. Ben çıkar çıkmaz ameliyat oldum. Doğaya hasret kalmıştım. Çok uzak kaldım. Bir defa ameliyat oldum, bir defa daha ameliyat olmam lazım. Ama istediğim oydu. 
 
 
 Ne için emek verdiysek, ne için bunları yaşadıysak onu unutmadan devam edeceğiz. Özgür toplum, özgür yaşam fikriyle yaşamımızı sürdüreceğiz. 
 
Ömer Çeken: Ben de doğayı gezmek istiyordum. Kendi şehirlerimizi gezmek istiyordum. Büyükşehirleri değil daha çok köyleri gezmek istiyordum. Tarihi kiliseleri görmek istiyordum. Çünkü biz dışarıdayken tarihi çok yerimiz vardı. Gidemiyorduk. Şimdi gitme imkanı var. Mesela Nusaybin. Tarihi yerleri var ama gitmemişim. Sümerlerden bu yana tarihi olan yerlerden biri Nusaybin. İmkan bulursak yapacağız. 
 
30 yıl sonra cezaevinden çıktınız, bugünden sonra neler yapmayı düşünüyorsunuz? 
 
Hüseyin Bozkurt: Elbette ki; insan hayallerini 100 yıl da geçse unutmaz. Yaşadıklarımız da unutulmaz. Hayalimiz; özgür toplum, Güneşimizin özgür olması ve özgür bir ülkede yaşamak. 
 
Ömer Çeken: Cezaevinde yaşadıklarımız, verdiğimiz emeği unutmuyoruz. Ne için emek verdiysek, ne için bunları yaşadıysak, onu unutmadan devam edeceğiz. Özgür toplum, özgür yaşam fikriyle yaşamımızı sürdüreceğiz. Yapamayacağız şeyler var belki yapamayacağız ama emeğimizi de bir kenarı atmayacağız. Bu emeğin hakkını mutlaka vereceğiz. 
 
MA / Ahmet Kanbal - Kadri Esen

Diğer başlıklar

09/05/2022
17:46 EŞİK: Alarmdayız, gözümüz Meclis’in üzerinde!
17:35 Kürt Gezici Sinema Sergisi 'Rewend' Madrid'de
16:56 'Sınır kapılarında yolsuzluk yapılıyor'
16:51 Haytaoğlu davasında savcı mütalaasını açıkladı
16:43 Gabar’a korucu takviyesi
16:14 Beylikdüzü Belediyesi’nde AKP’li üyeler arasında kavga
15:47 DAKAP: Anneler iktidara karşı devrimci bir mücadele veriyor
15:35 Gelincik tarlası görenleri büyülüyor
15:34 Beştaş: İmralı’daki görüş yasağı savaş siyasetinin sonucudur
15:32 Zarar gören alanın 'afet bölgesi' ilan edilmesi istendi
15:28 Kaybolan kolberler için arama çalışmaları devam ediyor
15:26 Alparslan Kuytul tutuklandı
14:52 Ceylan: Yaşananlar var olup olmama sürecidir
14:40 Erdoğan’dan mülteci açıklaması
14:35 Barış annelerinden Başaran’ın tehdit edilmesine tepki
14:03 Irak Parlamenteri: Kürtlerin bölünmesinin nedeni KDP’dir
14:02 'Ne engelliler ne de hakları görülüyor'
14:02 'Avrupa’dan dönen zehirli gıdalar kimin sofrasında?'
13:47 Ümit Özdağ’dan itiraf: Bazı operasyonlar yaptım doğrudur
13:38 İtalyalı emekçiler savaşa karşı greve gidiyor
13:08 Kobanê Davası: 6 Ekim çağrısı sessizliğe karşı bir çığlıktı
13:01 Marînus’ta 8 asker yaşamını yitirdi, bir asker kayıp
12:59 Sınıra askeri yığınak devam ediyor
12:35 Fulya Öztürk'ü katleden Baştosun’a müebbet hapis
12:34 Medresa Sor’un devir iddiası Meclis gündeminde
12:28 Mersin'de 2 kişi tutuklandı
12:10 HDP İç Anadolu Konferansı: Birlikte mücadele etme zamanıdır
12:09 Kızıltepe’de kanalizasyon tıkandı, şikayetler cevapsız kaldı
12:06 Şenyaşar ailesinden hastanedeki tanıklara: Konuşun
12:00 Halfeti’de kaza: 2 ölü, 8 yaralı
11:59 Mehmet Öcalan: Görüş yasağı saldırıyla bağlantılıdır
10:38 İstanbul’da bir kadın tecavüze uğradı
10:23 Askerlerin ambargo uyguladığı Kûtos mezrası boşaltıldı
10:14 Zap sendromu: Uzman çavuşlar firar etmeye başladı
10:13 Nesin Vakfı’nın hesapları bloke edildi
09:40 ‘KDP Kürdistan’ın gazını ve petrolünü satıyor’
09:01 Şengalî: KDP’nin özel savaş politikaları devrede
09:01 Sinemadaki ‘erilliğe rağmen’ kadına odaklanan kameralar
09:00 Diyarbakırlılar: KDP'nin AKP’den hiçbir farkı yok
09:00 Ermeni yazar Estukyan: Kiliseyi yıkan da aynı devlet
09:00 Bir yılda çöken Kobanê Davası’nın anatomisi
09:00 09 MAYIS 2022 GÜNDEMİ
08:35 Alparslan Kuytul gözaltına alındı
07:38 Kürt sanatçılardan saldırılara karşı ulusal birlik çağrısı
08/05/2022
23:21 Nijerya’da silahlı saldırı: 48 ölü
23:17 UNICEF: Suriyeli 12,3 milyon çocuk insani yardıma muhtaç
22:40 Beşar Esad’dan İran’a ziyaret
22:36 'Demans' Batman'da izleyici ile buluştu
20:11 Koronadan 9 yeni vefat
19:25 İstanbul’da kadınlar savaşa karşı yürüdü
18:02 Malatya'da 150 küçükbaş hayvan öldü
17:35 Van'da Anneler Günü etkinliği
16:05 Annelerden KDP’ye tepki: Kirli savaşı durdur
15:14 Hukukçulardan Kobanê ve Gezi değerlendirmesi: Mesajı almayacağız
14:40 Buldan: Korkulu rüyaları olmaya devam edeceğiz
14:29 Giragos Ermeni Kilisesi’nde 7 yıl sonra ilk ayin
14:22 Nusaybin’de yürüyüş: Bu kirli savaşı bitirin
14:08 Gençlerden Emine Şenyaşar’a Anneler Günü ziyareti
13:13 Van’dan demokrasiye sahip çıkma çağrısı
12:58 HDP’de kongre öncesi kadın konferansı başladı
12:57 ÇGD: Gazetecilere yönelik baskılar sürüyor
12:06 Anneler Nusaybin’den seslendi: Savaşa karşı sınıra akalım
11:17 Kürt Dil Bayramı çeşitli etkinliklerle kutlanacak
11:03 Mahkeme deniz dolgusunu uygun bulmadı
10:48 Elkoca katledilmeden önce 30 kez emniyete başvurmuş
09:39 ‘Tu ne Gara yî’ oyununun prömiyeri yapıldı
09:37 Federe Kürdistan Bölgesi’nde 100 bin imza toplandı
09:30 Güven’den annelere mektup: Umut zaferden değerlidir
09:14 Alevilerden savaşa karşı birlikte mücadele çağrısı
09:12 Avukat Coşkun: MİT ve TEM tutukluları itrafçılığa zorluyor
09:11 Hücre cezası verilen tutuklunun infazı yakıldı
09:08 Cezaevi Gözlem Kurulu’ndan infaz yakma sorusu: Öcalan sizin için ne ifade ediyor?
09:07 Şengal Caddesi’nin isminin değiştirilmesine tepki: Zihniyet hiç değişmedi
09:05 Gazeteci Hujebrî: Türkiye, KDP’nin ihanetiyle başarılı olmaya çalışıyor
09:04 'Şenyaşar davasında bakan ve vali tanık olmalı'
09:01 ‘20 yıllık dönemlerinin sonuna geldiler’
09:00 08 MAYIS 2022 GÜNDEMİ
07/05/2022
21:00 Koronadan 11 kişi daha hayatını kaybetti
20:51 Kolber Mihanî’nin cenazesi 4 ay sonra bulundu
20:41 ‘Tutuklular büyük bir zulüm altında’
20:20 Sol Parti’den HDP’ye ziyaret
20:16 Diyarbakır’da Ben û Sen sergisi
19:53 Ceylanpınar’da 9 yaşındaki çocuk başından vuruldu
19:38 Avrupa’da saldırılar protesto edildi
19:23 Surp Giragos Kilise'si 7 yıl sonra açıldı
18:53 Haliç Tersanesi’nde yangın
17:42 Amedspor ligi 2’nci sırada tamamladı
17:02 Çimento fabrikasına tepki: Araçların önü kesildi
16:40 Mehmet Aslan’ın katlettiği Elkoca defnedildi
16:27 Irak ordusunu protesto eden halka saldırı
16:17 Şengal'de KDP provokasyonu sürüyor
16:13 HPG'den patlamada ölen turiste ilişkin açıklama
15:58 Hasta tutuklular için 400’üncü eylem
15:31 Gabar’da 2 asker yaşamını yitirdi
15:29 Kürtçe film, Ca Foscari Kısa Film Festivali'nde yarışıyor
15:19 Mersin’de Üç Fidan anıldı
15:09 Ağır hasta tutuklu Yıldırım hücrede tutuluyor
14:48 Cizre’de 10 çocuk gözaltına alındı
14:29 İHD, ağır hasta Sıddık Güler'in durumuna dikkat çekti
14:29 Êzidxan Asayişi komutanı: Irak birliklerinin çoğunluğu çekilmedi
14:23 KESK: 35’inci madde uygulaması sonlandırılsın
14:01 Ağır hasta tutuklu Seyithan Ay 30 yıl sonra tahliye edildi
13:40 Yüksekova'da savaşa tepki: Halkın duruşu geleceğimizi belirleyecek
13:35 Cumartesi Anneleri kaybettirilen Mehmet Ayşin için adalet istedi
13:27 HDP önünde darp edilen avukat: Polisin talimat aldığı belliydi
13:04 Destar'ın 4'üncü sayısı çıktı
12:40 Şenyaşar ailesi: Kötü yönetim felakettir
12:23 Barzani ailesinin milyar dolarlık servetinin yankıları sürüyor
12:01 Kayıp yakınları: Askeri operasyonlara son verilsin
11:54 Başaran'a saldırıya kadınlardan cevap: Geri adım yok
11:49 HDP önüne götürülenlerin Soylu ile fotoğrafı çıktı
11:18 2014'te Şengal'e ilk ulaşan YPG'li: Binlerce peşmergenin kaçtığını gördük
10:58 Kutlu: AKP-MHP her tıkandığında HDP’ye saldırıyor
10:52 HDP, Karadeniz Konferansı’nın sonuç bildirgesini açıkladı
10:18 Özdağ: Türkiye’yi iç savaşa sürükleyen Soylu ve benzerleridir
10:15 Cizreliler: Saldırılardan korkmuyoruz, HDP bizim partimizdir
10:15 Esmer Tunç: En güzel hediye birlik ve beraberliktir
10:14 Sibel Balaç’ın annesi: Kızımın sesini öldükten sonra değil, şimdi duyun
10:13 Cudi’de çatışma Zap planını bozdu
10:00 Öcalan’a yeniden 6 aylık avukat görüş yasağı verildi
09:51 ‘Şengal’e saldırıların temelinde KDP’nin ihanet politikaları var’
09:48 Türkiye’nin saldırılarına sokaktan tepki: Bu savaştan vazgeçilsin
09:36 Bakanlık AİHM kararını hatırlattı, mahkeme muhalefet etti
09:36 Erdoğan’ın manevi kızı tarihi Medresa Sor’a göz dikti
09:33 Adalet Nöbeti’ndeki anneler: Çiçek değil, çocuklarımızı istiyoruz
09:33 Anna Campbell’in Efrîn’de tutulan cenazesi için ailesi AİHM’e gidiyor
09:11 Deniz Poyraz anısına öykü kitabı: Bir Deniz Tanıdım
09:07 ‘Adaletin geldiği gün Anneler Günü’nü kutlayacağız’
09:06 30 yıl sonra tahliye olanlar: Kanseri aspirinle tedavi etmeye çalışıyorlardı
09:05 MED-DER’den Kürt Dil Bayramı etkinliklerine katılım çağrısı
09:04 ‘Demans’ Batman’da izleyiciyle buluşuyor
09:00 07 MAYIS 2022 GÜNDEMİ
06/05/2022
23:05 Şehba ve Efrîn’e bombardıman
21:49 Küba’da patlama: 8 ölü, 30 yaralı
21:38 Ekoloji Film Günleri başladı
21:01 Koronadan 7 kişi daha hayatını kaybetti
20:28 Uzaklaştırma kararı bittiği gün katledildi!
18:58 DAKAP: Kadınlar bu erkek zihniyeti duvara çivileyecek
18:53 İstanbul’da bir kadın katledildi
18:07 HDP’den Kozluk, Bekirhan ve Sason’a ziyaret
17:49 İranlı Kürt mülteci Azimitbar sanat ödülüne aday gösterildi
17:41 HDK: Deniz’lerin direniş mirası yegane yoldur
17:37 Yüksekova’da yapılacak yürüyüşe katılım çağrısı
17:16 Japonya’daki Kürtleri anlatan ‘Benim Küçük Ülkem’ filmi gösterimde
17:01 HDP’ye dayanışma ziyaretleri gün boyu sürdü
16:23 HDK: Halklar, çiviyi faşist rejimin yıkılışı için çakacak
16:17 Gazeteci Halis Taşgir yaşamını yitirdi
15:24 Öcalan’ın aile ve vasisinden görüşme başvurusu
15:14 Garê’de KDP’ye ait drone düşürüldü
15:14 AYM: Kapalı görüşlerin kayda alınması hak ihlali