‘Ser verip sır vermeyen’in ardından 49 yıl

img

ANKARA - Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın işkenceyle katledilmesinin üzerinden 49 yıl geçse de keskin, net, etkili fikir ve pratikleriyle devrimcilere ışık olmaya devam ediyor. İbrahim Ünal, O’nun için “Sistemin temel kolonlarına bomba atmıştır” dedi.

Sadece 25 yıllık ömrüne uzun soluklu devrim koşusunu, soluksuz mücadeleyi ve işkencelere karşı iradeyi sığdıran komünist önder İbrahim Kaypakkaya, 49 yıl önce işkenceyle katledildi. Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist (TKP/ML) kurucusu ve 1968 kuşağı önderi Kaypakkaya, işkenceye karşı verdiği direniş ile “ser verip sır vermeyen” bir devrimci olarak hafızalara kazındı. Kaypakkaya, arkasında mücadele dolu bir yaşam, dönemin çok önünde politik ve ideolojik birikim bıraktı.
 
Çorum'un Sungurlu İlçesi’nin Karakaya Köyü'nde 1949 yılında dünyaya gelen Kaypakkaya, Ankara’da Hasanoğlan Öğretmen Okulu'na girdi. Öğretmen okulunun ardından İstanbul'daki Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'na ve aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi - Fizik Bölümü öğrencisi oldu. Kaypakkaya, sol fikirlerle Ankara ve İstanbul’da burada tanıştı. 1968’in Mart ayında Çapa Fikir Kulübü'nün kurucuları arasında yer aldı. Bir süre sonra Çapa Fikir Kulübü'nde başkanlık yapan Kaypakkaya, 6’ncı Filo'ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968'de okuldan atıldı.
 
AYDINLIK’TAN KOPUŞ VE TKP/ML TİKKO DÖNEMİ
 
Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) içinde ortaya çıkan ayrışmada Millî Demokratik Devrim (MDD) tezini savunan kesimde yer alan ve İşçi-Köylü Gazetesi'nin İstanbul'daki bürosunda çalışan Kaypakkaya, Aydınlık ve Türk Solu dergilerine yazılar yazdı. Sonrasında Aydınlık içinde meydana gelen ayrışmada Doğu Perinçek'in kanadında yer alırken, 1972 yılına kadar Doğu Anadolu Bölge Komitesi (DABK) üyesi olarak görev yaptı. Daha sonra Perinçek ve çevresinin revizyonist ve oportünist olduklarını ifade eden Kaypakkaya, ayrılık sonrasında TKP/ML Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Partisi’ni (TİKKO) kurdu.
 
VARTİNİK
 
TİKKO ile silahlı mücadeleye başlayan Kaypakkaya ve yol arkadaşları, 24 Ocak 1973’te Dersim’in Çemişgezek İlçesi’ne bağlı Vartinik köyünde pusuya düşürüldü. Çatışmada TİKKO'nun ilk komutanlarından Ali Haydar Yıldız yaşamını yitirdi. Kaypakkaya yaralı olarak çatışma alanından kurtuldu. Beş gün kadar dağda yaralı halde kalan Kaypakkaya, besin bulmak üzere indiği köyde Cafer Atan isimli bir öğretmenin ihbarı sonucu yakalandı.
 
18 MAYIS 1973: SER VERDİ SIR VERMEDİ
 
Diyarbakır'da süren dört aylık sorgulama ve işkence sürecinden sonra 9 Mayıs 1973'te babasına sorgusunun bittiğini ve görüşmelerinde sakınca olmadığını belirtip, Çapa FKF ile ilgili hakkında açılan bir soruşturma için bazı belgeleri getirmesini isteyen Kaypakkaya, mahkemeye çıkartılmasına az bir zaman kala, 16 Mayıs 1973'te son bir kez sorguya götürüldü. Yakalandığı ayakları kesilen Kaypakkaya, bu sorguda da ağır işkenceler gördü ve 18 Mayıs 1973'te sorgu sonucu katledildi.
 
KEMALİZM VE KÜRT SORUNUNDA ÖNCÜ OLDU
 
Kaypakkaya’nın en belirgin özelliklerinden politik tutumu ve fikir dünyasının Kemalizm’e yönelik net, keskin ve etkili eleştirileriydi. Kemalizmi, Türk ticaret burjuvazisinin, toprak ağalarının, tefecilerin, az miktardaki sanayi burjuvazisinin bir devrimi olduğunu belirten Kaypakkaya, şöyle tanımlıyordu: “Kemalizm demek, her türlü ilerici ve demokratik düşüncenin zincire vurulması demektir. Kemalizm demek, her alanda Türk şovenizminin kışkırtılması, azınlık milliyetlere amansız bir baskının uygulanması, zorla Türkleştirme ve kitle katliamı demektir. Kemalizm işçiler için cop ve dipçik, grev ve sendika yasağı demektir.”
 
Diğer yandan Kürt sorunun açıkça tahlil eden ve “ayrılma hakkını” ifade eden Kaypakkaya, bu konuda dönemin en ileri düşüncelerine sahipti. Kaypakkaya, Kürtleri halkının bir ulus olarak da tanımlamaktaydı: “Şafak revizyonizmine göre milli baskı, Kürt halkına uygulanmaktadır. Bu, milli baskının ne olduğunu anlamamaktır. Milli baskı, ezen, sömüren ve hâkim milletlerin hâkim sınıflarının, ezilen bağımlı ve uyruk milletlere uyguladığı baskıdır. Türkiye’de milli baskı, hâkim Türk milletinin hâkim sınıflarının, sadece Kürt halkına değil, bütün Kürt milletine, sadece Kürt milletine de değil, bütün azınlık uyruk milliyetlere uyguladığı baskıdır.
 
Kaypakkaya’nın kurucusu olduğu TKP/ML’nin daha sonraki yıllarında yöneticiliğini yapan İbrahim Ünal, Kaypakkaya’nın mücadelesini, fikirlerini ve günümüzde yer eden mesajlarını Mezopotamya (MA) ajansıyla paylaştı.
 
‘SİSTEMLE BAĞLARI KESİLDİ’
 
Kaypakkaya’nın 68 hareketinin dünyadaki sınırlı sayıdaki etkili figürlerinden birisi olduğunu ve ayırt edici özelliklerini olduğunu belirten Ünal, “Bu noktalardan biri sisteme karşı savaşları, mücadeleleri ve ortaya koydukları programlarının sistemle ideolojik bağlarının kesilmesiydi” diye belirtti.
 
‘SİSTEMİN KOLONLARINA BOMBA ATTI’
 
Kaypakkaya ve diğer devrimci önderlerin ardıllarının çoğu zaman bu bağlardan kopamadığını ifade eden Ünal, “Önemli siyasi ve ulusal gelişmelerde takınılan tavrın ve yalpalamalarının arkasında bu yatıyor. İdeolojik olarak sistemden beslenen farklı tavırlar sergileyebiliyorlar. Bunun en somut örneği Kürt ulusal sorununa bakışta sergilenen farklı politikalar ve karşı durmalardır. Kaypakkaya, özellikle Kemalizm ve ulusal sorunlardaki yaklaşımlarıyla, sistemin temel kolonlarına tabir yerindeyse bomba atmıştır. Bu bakımdan Türkiye halklarının da sistemle bağlarını koparmadan kardeşliği sağlaması çok mümkün görünmemektedir. Bu nedenle Türkiye’nin önünü açacak ve savaşı bitirecek olan çözüm buradan geçiyor” ifadelerini kullandı.
 
 
SOMUT ŞARTLARIN SOMUT TAHLİLİ
 
Ölümünün ardından on yıllar geçen Kaypakkaya’nın hala güncel siyasete, toplumsal ve siyasal muhalefete ışık tutan devrimci bir önder olarak hafızalarda yer ettiğine dikkat çeken Ünal, Kaypakkaya’ya göre mevcut sistemin ve devlet olgusunun sadece demokratik yollarla yıkılamayacağını belirtti. Kaypakkaya’nın bu konudaki tezlerinin sadece fikirsel olarak ortaya koymadığını ifade eden Ünal, “En zor koşullarda, yeterince örgütsel araçlara sahip olmadığı halde silahlı mücadeleye başladı ve hareketi sadece teorik olarak değil pratik olarak yürüttü. İşkencede ortaya koyduğu tavırla orada düşüncesini olduğu gibi savundu. Yani ‘ben bu iddia doğrultusunda savaştım ve elinizden kurtulursam savaşmaya devam edeceğim’ demesi. İdeolojik olarak hiçbir taviz vermemesi en önemli meseleydi. İbrahim’e yapılan haksızlıklardan biri de sadece fiziksel işkenceye karşı direnmesinin öne çıkarılmasıydı. İbrahim’in en önemli özelliklerinden biri somut şartların somut tahlilini yapmaktı” diye konuştu.
 
SAVUNMALARI
 
Kaypakkaya’nın 1971 Ekim’inde kaleme aldığı ve Malatya-Kürecik bölgesinde yaptığı saha çalışmasının sonuçlarını içeren “Kürecik Bölge Raporu”nu somut şartların somut tahliline bir örnek olarak gösteren Ünal, şöyle konuştu: “O rapor bugün bazı önemli sosyologlar tarafından çok bilimsel kriterler taşıdığı söyleniyor. Halkın ruh hali, psikolojisi ve sosyolojisini tespit ediyordu. Şu anki siyasetçiler, devrimciler Kaypakkaya’nın savunmalarına bir baksın. O savunmalarda gerçekten halkın somut durumu çok net bir şekilde yer alıyor. Somut şartların somut analizi meselesini İbrahim çok önemsemiştir, kısa yaşam pratiğinde de uygulamıştır. Bugün yapılması gereken en önemli çalışma da bu olması lazım. Kaypakkaya’yı anlamanın en önemli koşulu, araştırmacı, analitik ve somut şartları tespit etme anlayışıdır. Bu yapılamaz ve çelişkiler belirlenemezse uygulanan politikaların da fazla bir sonucu olmayacaktır. Bu çoğu zaman yapılamadı ve sonuç olarak siyasi hareketler kendilerini yenileyemiyor. Yenilenmeyip üretemeyince başarısızlık ortaya çıkıyor.”
 
 
Ünal, bu bağlamda Kaypakkaya’nın en belirgin özelliklerinden birini şöyle anlattı: “Kaypakkaya’nın, kendisini ve siyasetini şekillendiren Aydınlık Dergisi ile yaşadığı ideolojik mücadelesinde göz ardı edilen ya da anlaşılamayan bir yanı var. Sürekli geçmişiyle yüzleşerek Aydınlık’ı eleştiriyor. ‘Geçmişte biz bunu söylemiştik ama burası yanlıştı, eksikti’ gibi yaklaşımlarla yeni fikirleri ortaya koyuyordu. Bu özelliği de Türkiye devrimci hareketi açısından da çok önemli bir örnektir. Geçmişiyle yüzleşemeyen bir siyasi hareketin geleceğinin parlak olacağını düşünmüyorum. Dolayısıyla yeni bir şeyler de söyleyemeyeceklerdir. Baktığımızda uzun yıllardır da yeni bir şeyler söylenmiyor. Ancak bu konuda Kürt ulusal hareketini ayrı bir noktada tutuyorum. Taktikler izliyorlar, yeni fikirler sunuyorlar. Sürekli politikayı, hayatı ve örgütsel araçlarını üretiyorlar.”
 
‘KAYPAKKAYA’DAN SONRA KORKAK DAVRANDIK: GÖLGESİ AĞIRDI’
 
1974’ten sonra parti yönetiminde yer aldığını hatırlatan Ünal, o yılların zor geçtiğini belirtti. Ünal, Kaypakkaya’nın ölümünün ardından yanlış politikalar uyguladıklarını ancak çaba gösterdiklerini söyledi ve ekledi: “O yıllar çok hadiseli geçti. Bölündük, parçalandık ama o süreçte en azından bir inşayı gerçekleştirdik. Tam anlamıyla İbrahim'in anlayışını ve bir bütün ideolojik gelişmeyi sağlayamadık. Bunu sağlayabilseydik sınıf mücadelesine önderlik edebilirdik. Bunu yapabilen başka bir hareket de yoktu. Kaypakkaya’nın gölgesi ağırdı. Hep üstümüzde hissettik, bazen de korkak davrandık. 1980 darbesi sonrası gelişmeler açısından ise hiç elle tutulur, kayda değer bir şey yok. Tam tersine dejenerasyon ve yozlaşma hâkim oldu. Mevcut bir hazine ve birikim harcandı. Objektif durum ve şartlar çok daha zorlaşmıştı tabi. Bugün de mevcut politikalar devam ettiği sürece Kaypakkaya’nın düşüncelerini ve tarzını bir tık ileri götürebilecek bir anlayış ve çalışma göremiyorum. Bu hep böyle olacak anlamına gelmiyor tabi bu.”
 
‘YAŞASAYDI EKSİKLİKLERİNİ TAMAMLARDI’
 
“Kaypakkaya yaşamış olsaydı ulusal sorun üzerindeki fikirlerinin eksiklerini tamamlardı” vurgusu yapan Ünal, devamında şöyle konuştu: “1978’den sonra Kürdistan kırsalında bazı şeylerin değiştiğini görmeye başladık. Feodalizm ile halk yığınları arasındaki çelişkiler değişmeye başladı. Başlıca çelişkilerimiz içerisinde ulusal çelişki olmadığı için bazı noktaları tespit edemedik. Bir program sorunumuz vardı. Keşke programa aykırı bir tespit yapsaydık ama yapamadık. O nedenle yaşasaydı mutlaka bu konudaki teorik eksiklikleri tamamlardı. İbrahim'in ulusal sorunlara yaklaşımı o dönem için önemliydi ancak bu konuda çelişkileri de vardı. Ulusal hareketleri incelediğimizde asıl sorunlardan bir tanesi pazar sorunu. Kapitalizmin şafağında etnik gruplar kendi devletlerini kurup, kendi pazarlarına sahip oldular ama çağımızda teorik olarak ‘her ulusal hareketin eğilimi pazarına sahip çıkmak olmayabilir’ fikrini tespit etmedik.  Bu bir siyasal özgürlük ve kimlik mücadelesi de olabilir. Bu anlamda Kaypakkaya, ulusal hareketleri her şart altında desteklemek gerektiğini söylüyor. Eksiklik şuydu ki: İbrahim, Kürt özgürlük hareketi ortaya çıktığında somut olarak tavrımız ne olmalıdır ya da nasıl bir politika izlemeliyiz sorularını sormadı? Ancak yaşasaydı eksikliklerini tamamlayacak ve böylece Kürt halkına desteğini sunacaktı. Tabi ki desteklemekten kastım fiili ve fiziki her türlü bir destek. Sadece lafla desteklemenin bir anlamı yok.”
 
ÖNDERLERDEN MESAJ: 3’ÜNCÜ YOL
 
68 Kuşağı devrimci önderlerinin en belirgin özelliklerinden birinin ortaya koydukları birleşik ve ortak mücadele vurgusu olduğunun altını çizen Ünal, günümüzde inşa edilmeye çalışılan 3’üncü yol siyasetine işaret ederek, geçmişteki tecrübelerden hareketle nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine dair fikirlerini paylaştı. Ünal, “Bir insanın şivesinin ya da damak tadının değişmesi yıllar alır. Siyasette de böyle temel bir kültür vardır. Bu kültür, ideolojik yönelim ve bu yönelimin politikaya nasıl intikal ettiği meselesidir. 3’üncü yolda da farklı farklı ideolojik kültürlerden gelmiş ve şekillenmiş hareketler yer alıyor. Buradaki bakış açısı tekçi zihniyetten daha çok içinde bulunulan koşullarda halkların çıkarları açısından bu birliktelikleri mevzi olarak görerek, nefes alacak alanları yaratarak bir birliktelik oluşturmak olmalıdır. Öncelikle net olunmalı” ifadelerini kullandı.
 
DOĞRU SİYASET VE BİRLEŞİK GÜÇ VURGUSU
 
Ortak mücadele arayışlarında en önemli meselenin siyasi yapının gereklilikleri olduğunu vurgulayan Ünal, “Ben ne kazanırım ne kaybederim’ zihniyetinden ya da ‘filanca hareket daha güçlü ve bizi eritir’ fikrinden uzaklaşmak gerek. Eğer o mücadelenin içerisinde erimek gerekiyorsa eriyin! ‘Biz 3’üncü yola girersek Kürt ulusal hareketi bizi yönlendir’ düşüncesi olmamalı. Mesele şu ki: somut durum bunu gerektiriyor mu gerektirmiyor mu? İttifak yaptığın ya da politikasına destek vereceğin bir siyasi yapı beni de güçlendirir. Beni zayıflatıyorsa bu benimle alakalıdır. Toplumun çıkarına olacak doğru siyasetin içinde yer almak ve güçleri birleştirmek gerekiyor” dedi.
 
Türkiye devrimci hareketi açısından 3’üncü yolun çok önemli bir gelişme olduğunun altını çizen Ünal, “İdeolojik kültür ve sistemle bağları koparamama böylesine taktiksel bir dönemde kendisini göstermemeli. Çok kötü bir dönemden geçiyoruz. Türkiye’nin önümüzdeki 5-6 ayı nasıl geçer kaygısı içerisindeyim. Milliyetçiliği körükleyerek çıkarılabilecek savaşın özneleri Kürtler ve Türkler ya da inançlar olur. Onların üzerinden bir kışkırtma olabilir. Böyle gerçekler ve tehlikeler varken detaylara takılmak çok yanlış. Ortaya konan 3’üncü yol politikasını doğru buluyorum ve olgunlaştırılarak halkın önüne konulmalı” diye konuştu.
 
 
KAYPAKKAYA’DAN AYSEL DOĞAN’A ZİHNİYET AYNI
 
Kaypakkaya’nın babasına oğlunun cenazesi için bir tabut verilmediğini anımsatan Ünal, yaşanan bu trajedinin 49 yıl sonra yakın zamanda Kürt kadın siyasetçi Aysel Doğan’ın Dersim’deki cenazesine saldırılarla benzer olduğu ifade etti. Ölüye saygısı olmayan zihniyetin hala aynı noktada durduğunu söyleyen Ünal, “Faşist yönetimlerde yönetimi besleyecek olan bir düşman vardır. Bu etnik ya da ideolojik bir düşman olabilir. 1980 darbesinin arkasından uygulanan toplum mühendisliği adım adım halkları geriletti ve düşmanlar yaratıldı ve bu ‘düşmanlar’ iktidarlarını devam ettirebilmeleri için bir araç olarak kullanılmaya çalışıldı. Bütün unsurlarıyla ötekileştirme çabası içerisine girdi. Bir savaşta uçak kullanmak anlaşılır bir şeydir fakat ölmüş bir insana saygı göstermek kendi inançları açısından bile gerekliliktir. Bunu da ayaklar altına aldılar. Bu insanlarda yaratılmaya çalışılan kin ve nefret politikasıdır. Bunu yapılanlar insan haysiyeti, düşüncesi ve inancına saygıları olmadıklarının; kendi inançları bakımından da sahtekâr olduklarının kanıtıdır. Bu yapılanları alçaklığın ve tortu haline gelmiş kültürün bir ifadesi olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.
 
MA / Fırat Can Arslan

Diğer başlıklar

18/05/2022
14:31 İHD’li Çobanoğlu’nun tehdit edilmesine tepki
14:21 BES: İktidar ‘sözde reform’larla haklarımızı gasp etti
14:15 Erdoğan’dan SADAT açıklaması
14:14 ‘12 Eylül uygulamaları bugünkü iktidarla sürüyor’
14:06 DBP, TJA, HDP ve 78’lilerden Şenyaşar ailesine ziyaret
13:13 Dörtler anıldı
13:12 Tutuklu yakınları hakimin HAGB ‘teklifini’ reddetti
13:07 Tutuklu yakınları ATK önünde: Taleplerimizde ısrarcıyız
12:58 Can'ı ezen polis yüzde 100 kusurlu bulundu
12:55 Ali Çiçek mezarı başında anıldı
12:12 Cizre esnafından kriz tepkisi: Ayakta kalan ölüleriz
12:04 Adalet Nöbeti 436’ncı gününde
11:56 ‘Ser verip sır vermeyen’in ardından 49 yıl
11:38 AYM’den infaz edilen Yaşar kardeşlerin başvurusuna ret
11:01 Muş Valiliği 13 bölgeyi yasakladı
10:32 ‘Ben devletim’ diyen belediye başkanı inşaatı mühürledi
10:23 Ağrı Dağı’nda operasyon
10:17 İbrahim Barkın boşandığı eşini katletme girişiminde bulunmuş
10:10 Maltepe Belediyesi'nde iş bırakma eylemi
10:05 Ferhan Yılmaz’ın ablası: Kardeşimi katledenler hala görev başında
10:00 ‘Halfeti işkencesi’ görüntüleri iki yıldır inceleniyor!
09:59 Tetikçi Altun’un ses kayıtları: Polis ifademde yardımcı oldu
09:44 Polis aradığı kişiyi bulamayınca ev sahibini gözaltına aldı
09:44 'Doğamızı, insanımızı kimyasalla katlediyorlar'
09:40 Bayındır: Saldırı dalgası direnişle tasfiye edilir
09:28 85 yıllık ömrünü adını aldığı devlete karşı mücadeleyle geçirdi
09:16 Kobanê Davası’nın itirafçı tanığından kim ‘rıza’ aldı?
09:05 Semra Kuytul: Üyelerimize istihbarat tarafından ajanlık dayatılıyor
09:04 Tiyatrocu Emektar: Kürtçe sanat yapmaktan vazgeçmeyeceğiz
09:04 Melda Onur: AKP meşru siyaset zemini bırakmadı, ortak muhalefet önemli
09:00 ‘Kürt halkı Haki Karer’i hiç unutmamalı’
09:00 Hatimoğulları: Türkiye kendi denetiminde ‘Arap Kemeri’ yaratmak istiyor
09:00 26 yıllık eski peşmerge: Halk için mücadele edenin yanında olun
09:00 Ben û Sen'deki yıkımın kaydı: Fotoğraf politiktir
09:00 18 MAYIS 2022 GÜNDEMİ
17/05/2022
22:30 Ukrayna: Rusya ile müzakere süreci askıya alındı
22:22 Diyarbakır’da Kürt Dil Bayramı'nın finali coşkuyla yapıldı
21:53 Bitlis’te de Kürtçe konser iptal edildi
21:43 Kimyasal silah kullanımına karşı OPCW önünde eylem
20:56 ‘Cumartesi Anneleri’ sergisi: Fotoğraflar ülkenin özeti
20:35 Koronadan 7 kişi daha hayatını kaybetti
19:43 DEDAŞ’a karşı çıkan yurttaşa jandarmadan darp
19:02 EMEP Diyarbakır’da Kürt dil atölyesi çalışması başlattı
18:57 Kadınlardan Kültür ve Apaydın için açıklama
18:39 İslahiye Cezaevi’nde açlık grevi 42’nci gününde sonlandırıldı
18:11 HDP’li vekillerden Soylu’ya: Kolluğun karıştığı kaç istismar, tecavüz ve cinayet işlendi?
17:39 Gazeteci Kayar’ın davasında gizli tanık dinlenecek
17:09 Cumartesi Annesi Yıldız serbest bırakıldı
16:45 Tecavüz faili Erkmen’in tutukluluğuna devam kararı
16:30 İpek ve Kılavuz serbest bırakıldı
16:30 Bebeğini bırakmak zorunda kalan kadın tahliye edildi
16:24 'Hasta tutuklular ölüme terk edildi'
16:24 Meclis’te salon yasağına Kürtçe şarkılı protesto
16:10 Bir kadın daha korunamadı: Sinem Sökmen katledildi
16:05 HDP’li kadınlardan açıklama: Sakine Kültür’ün hesabını soracağız
15:51 Kültür’ün taziyesine katılan kadınlar cezasızlığa dikkat çekti
15:37 ‘Beyaz Miting’e çağrı: Emek bizim söz bizim!
15:23 Adalet Nöbeti: Bırakın çocuklarımızı biz tedavi edelim
15:06 Soylu’ya 'Sende yargılanacaksın' diyen Cumartesi Annesi gözaltına alındı
15:03 Adıyaman'da 1 tutuklama
15:02 Hukukçular Gezi için adliye önündeydi: Karanlığı birlikte aşacağız
14:48 TMMOB: Bütçenin savaşa ayrılması halkı yoksullaştırıyor
14:33 Yüksekova’da 2 kişi gözaltına alındı
14:20 Çeşme’deki ‘rant projesine’ karşı eylem yaptılar
14:19 İHD Kayıp Komisyonu’ndan devlete yüzleşme çağırısı
14:03 Derik’in Misûrî köyü 7 gündür susuz
13:39 ‘Haki Karer bize Kürt olduğumuzu söylüyordu’
13:37 Ege'de bin 447 hak ihlali yaşandı
13:37 Şırnak’ta 3 kişi tutuklandı
13:24 Mersin’den İHD’li Çobanoğlu’nun tehdit edilmesine tepki
13:16 Silopi’de şüpheli çocuk ölümü
13:11 Tez-Koop-İş: Üyelerimiz istifaya zorlanıyor
13:08 Silvan Belediyesi Eşbaşkanı Toprak'ın duruşması ertelendi
13:07 KESK Beyaz Miting’e katılıyor: Renklerimizi katalım
13:02 İzmir'de şüpheli kadın ölümü
12:50 Buldan: Zulümlerinizle sonuç alamayacaksınız
12:47 Gazeteci Yalçın’a hapis talebi
12:12 Bahçeli cenazeye saldıran polisleri ve konser yasağını savundu
12:05 HDP'den açık havada konferans: Çözümün adresi Öcalan'dır
11:49 PKK Lideri Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
11:39 Hekim Sen: Özlük haklarımız verilsin
11:39 İzmir'de çay ve kahveye zam
11:29 Şenyaşar ailesi: İkinci adımın atılması engellendi
11:03 Arama noktasına karşı çıkan HDP'liler yolu trafiğe kapattı
10:50 Mardin’de 3 kişi gözaltına alındı
10:36 Nisan ayında 71 çocuk yaşamını yitirdi
10:33 Dr.Hazargöl: Suriyeliler siyasi araçtır
10:06 Til Rifet’de SİHA saldırısı
09:48 Kadınlar: Çözüm örgütlü mücadeledir
09:45 Yaylanın yolunu tutan gençler geleneklerini sürdürüyor
09:44 Kayyımın gidermediği kanalizasyon arızası çileden çıkardı
09:42 Silopili kadınlar: Katil bu cesareti kimden alıyor?
09:41 Şırnaklılar: Cezaevlerindeki ölümlere karşı başkaldırmalıyız
09:41 Besta’da yaşam alanları yok ediliyor
09:38 Berwarî: Kürtler Barzani ailesinden hesap sormalı
09:37 Eşini Türkiye, kardeşini KDP aldı: Onları asla affetmem
09:37 KDP’nin 76 yıllık ihanet tarihi
09:35 Korucular Besta’yı yok ediyor!
09:34 Şenses: İnsan hakları için çalışmaya devam edeceğiz
09:29 Aysel Doğan’ın yeğeni Mansuroğlu: Bana çok dokundu
09:15 TAJÊ Sözcüsü Sebrî: Öcalan’ın felsefesi karanlıkta kıvılcım oldu
09:14 5 Haziran davasında avukatların müdahillikleri düşürüldü
09:12 Barış İçin Kadın Girişimi'ni aktifleştirme çağrısı
09:05 Köylerine GBT kontrolüyle girebiliyorlar
09:04 Gıda krizi: Maliyetler yükseldi, tarlalar icrada
09:02 Çîrok Projesi: Kürt hikayeleri müzikle buluştu
09:00 Bağlar Belediyesi taşınmazı İletişim Başkanlığı’na devredildi
09:00 17 MAYIS 2022 GÜNDEMİ
08:28 Kadıköy Belediyesi’ne operasyon: 224 kişi hakkında gözaltı kararı
08:06 Demir'in cenazesi defnedildi
16/05/2022
23:59 Katledilen Karaduman’ın cenazesi 6 yıl sonra verildi
23:55 ARÎ-DER'den 30 kursiyere sertifika
23:11 Amedspor Play-Off’tan elendi
22:17 Metin-Kemal Kahraman: Konserimiz yasaklandı
21:48 Kadınlar Kültür için yürüdü: Kadın mücadelesini yükselteceğiz
21:13 Kovid-19’dan 4 yeni vefat
20:41 Mamak’ta Kürt Dil Bayramı kutlandı: Her şeyimiz Kürtçedir
20:10 Amedspor taraftarlarına polis saldırısı
19:55 Mahmur’da tecride karşı 3 günlük eylem kararı
19:31 Van'da bir kadın katledildi
18:56 Cudi’de helikopter hareketliliği
18:47 Kıyı Kanunu'nda yapılan değişikliğe dava açıldı
18:40 ARİ-DER çocuklarla Kürt Dil Bayramı’nı kutladı
18:19 Adana Geçinemiyoruz Platformu: Krizin faturasını biz ödemeyeceğiz
18:10 Pınar Gültekin davasında karar çıkmadı
17:38 Yüksekova Devlet Hastanesi’nde helikopter hareketliliği
17:20 Kampüs Cadıları Pınar Gültekin için yürüdü
17:06 Özer çifti sağlık raporu için hastaneye götürüldü
17:05 AKP’li belediyeden Kürtçe oyuna engel
17:04 İzmir'de ulaşım zammı protesto edildi
16:41 Kadınlardan BM’ye mektup: Türkiye’nin saldırılarına arka çıkmaktan vazgeç
16:12 Aysel Tuğluk’a dair haberler yalanlandı
16:12 ‘Sanal medya düzenlenmesi ifade özgürlüğünü etkilememeli’
16:10 İzmir'de 3 işçi yaralandı
15:50 Kayıp Remziye Apaydın’ın cenazesi bulundu
15:47 Van’da Kürtçe için kitlesel yürüyüş
15:00 25 kişinin gözaltı süresi uzatıldı
14:54 Yüksekova’da yıldırım düştü: En az 40 keçi öldü
14:51 Özdağ, Davutoğlu’na çağrısını yeniledi: Gar’ın önüne o bomba nasıl geldi?
14:40 Hücrede tutulan avukatın ailesi: Endişeliyiz
13:51 HDP’li Önlü’den Soylu’ya: Terörist arıyorsa, kendisine baksın
13:50 Avukatın belini kıran polisin yargılandığı davada zaman aşımı tehlikesi
13:28 HDP Bölge Kadın Konferansı: Özgürlükte ısrarcıyız
13:26 Hakkari’de tehdit protestosu: Burayı barbarlara bırakmayacağız
13:12 SES’ten mitinge davet
13:07 Hakkari'de kum fırtınası
12:36 Hantaş cinayetinde polisin tutuklanma talebine ret
12:33 Bayraktar’ın gazeteciye açtığı tazminat davası görüldü
12:14 Şenyaşar ailesi: AKP’li Yıldız’ın fezlekesi Meclis’e gönderilsin
11:57 Kültür'ün faili Barkın 'Özel İdare' personeli