DTK Eşbaşkanı Öztürk: Talan, savaş ve tecrit birbirleriyle bağlantılı

DİYARBAKIR - Ekolojinin tahrip edilmesiyle doğanın yaşanmaz hale getirilmek istendiğini belirten DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, doğa tahribatı ve savaşın birbiriyle doğrudan bağlantılı olduğunu, bu durumun da kaynağını İmralı'daki tecritten aldığını söyledi. 
 
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile 2013-2015 yıllarında "çözüm" adı altında yürütülen sürecin AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından bitirilmesi ardından çatışmalı ortam yeniden başladı. Tecrit, gözaltı, tutuklama, işkence gibi uygulamalar da geçmiş yıllara oranla daha da arttı. Tüm bunlara paralel olarak ekolojik tahribat ciddi boyutlara ulaştı. Yeni baraj ve HES'lerin yanı sıra yıllardır "özel güvenlik bölgesi" adı altında yasaklı olan bölgelerde orman kıyımı başladı. 
 
Şırnak'ın Besta, Cudi ve Gabar dağı bölgelerinde başlayan kıyım 3 yıla yakın bir süredir devam ediyor. Korucular, asker gözetiminde kestiği binlerce ağacı farkı kentlerde satıyor. Buna karşı harekete geçen Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP), yarın “Savaş Yıkımına ve Doğa Talanına Karşı Yürüyoruz” şiarıyla Cudi Dağı bölgesine büyük bir yürüyüş gerçekleştirecek. Hazırlıkları tüm hızıyla süren yürüyüşe çevre kentlerden binlerce kişinin katılması bekleniyor. 
 
 
Yürüyüşün düzenleyicilerinden Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, yaşanan ekoloji tahribatı ve nedenlerine dair sorularımızı yanıtladı.  
 
 Gündemlerin yoğun olduğu bir dönemde böylesi bir yürüyüş fikri nasıl oluştu ve hedef ne?  
 
Devlet, kuruluşundan bugüne kadar Kürtleri sömürülmesi gereken bir halk, Kürdistan coğrafyasını ise sömürge olarak görüyor. 100 yıllık kuruluşundan bu yana bu böyle. Özellikle 90'lı yıllardan itibaren yaşanan orman yangınları ve ağaç katliamları Kürt düşmanlığının ne kadar pervasızca yürütüldüğünü bize gösterdi. Son 7 yıla baktığımızda -AKP-MHP diyoruz ama tabi ki devletin temsilcileridir bunlar- devlet, gözü kara bir şekilde Kürtleri bitirme noktasında hazırladığı plan çerçevesinde doğaya yönelik ciddi katliamlar yapıyor. Cudi'de olduğu gibi ağaçları kesmesi ve kendi yandaşlarına rant aracına dönüştürmesi Kürt'e ve Kürdistan'a yaklaşımdır, sömürgeci anlayıştır. Bu sömürgeci anlayışa karşı da sessiz kalmamak gerekiyor. 
 
Daha önce de Cudi ve diğer yakılan yerlerle ilgili açıklama yaptık. Ama Türkiye cephesinden söz konusu Kürdistan coğrafyası olunca hiçbir şekilde tepki gösterilmiyor. Burada karşı çıkılan nokta ağaca düşmanlık yapanlara karşı çıkmaktır. Yangınlarla birlikte yok edilen canlılara düşman olan anlayışa tepki göstermektir. Bu açıdan bu duyarlılığı göstermek gerekiyor. Bizler de bu açıdan Kürdistan coğrafyasında siyasi faaliyet yürütüyoruz. Bu nedenle kayıtsız kalmamız mümkün değil. Yürüyüşün temel nedeni de bu. 
 
 Yürüyüşün şiarını dikkate aldığımızda; Kürt coğrafyasında yaşanan doğa tahribatı ile mevcut operasyonlar ve derinleştirilen çatışmalar arasında nasıl bir paralellik söz konusu?  
 
 
 Doğa tahribatı ve savaş doğrudan birbiriyle bağlantılıdır. Savaşın Türkiye'deki kaynağına baktığımız zaman tecrittir, tecridin ağırlaştırılmasıdır. Savaş kararının verildiği yer orasıdır. Mesele Kürt ve Kürdistan olunca pervasızca hareket edebiliyorlar
 
Bunlar birbiri ile doğrudan bağlantılıdır. Savaşın Türkiye'deki kaynağına baktığımız zaman tecrittir, tecridin ağırlaştırılmasıdır. Savaş kararının verildiği yer orasıdır. Oradan başlatıldı. Savaş başlatıldığında savaş suçları da işleniyor. Yüzyıllık tarihe baktığımızda mesele Kürt'e ve Kürdistan'a geldiği zaman çok pervasızca hareket edebiliyorlar. Bu sadece doğa ile alakalı değil. Bir kaymakam örneği var; Küçük bir çocuğu ezerek yaşamını yitirmesine sebep oluyor. Bir süre cezaevinde kaldıktan sonra bırakılıyor ve terfi ettiriliyor. Bu pervasızlık Kürt'e yaklaşım ve düşmanlığı gösteriyor. Fikri, zikri ne olursa olsun, bu yaşadığı doğaya karşı da yapılıyor. Kürt'ün yaşadığı doğayı yaşanamaz hale getirip, onları göç ettirip, burada oraları insansızlaştırmak ve kendi amaçlarına, hedeflerine ulaşmayı diliyorlar. Bugün bunun düşmanlığını, savaşını yürütüyorlar. Dolayısıyla ikisini birbirinden ayırmak mümkün değil. Savaş Kürt'e karşı savaştır. Kürt coğrafyasının tamamına yönelik savaş başlatılmış durumdadır. 
 
Benzer kıyım ve talan, çatışmaların yoğun olduğu Zap, Metina ve Avaşin bölgelerinde de sürüyor. Buralarda ayrıca kimyasal silah kullanımı söz konusu, buna dair neler söylersiniz? 
 
Basından edindiğimiz bilgiler söz konusu. Güney Kürdistan'da uzun süreden beri devam eden bombardımanla, sivil insanların köylerini boşaltması, bölgenin insansızlaştırılması, bu şekilde işgal hedeflerini adım adım hayata geçirmek istiyorlar. Aynı şekilde kimyasal silahların kullanılması durumu var. Bu konuda uluslararası kurum ve kuruluşlara çağrılar da oldu. BM'ye çağrıda bulunularak, gelip bölgenin incelenmesi istendi. Ama şuana kadar uluslararası camiadan ya da bu işten mesul olan kurumlardan bugüne kadar ses çıkmış değil. Talan olan Kürdistan coğrafyasıdır. Yok edilen oradaki yaşamdır. 'Eğer işgal edemiyorsam yaşanamaz hale getireyim' hedefi var. Buradaki hedefleri devlet açısından sıralarsak; İşgalse işgal, Kürtlerin ağır bedeller ödeyerek elde ettiği statüyü kontrol altına alırsam alırım, alamazsam yaşanamaz hale getiririm. Kürdistan coğrafyasını boşaltmak amaçları var. Bu kıyımlarına da devam ediyorlar. 
 
 
 'İşgal edemiyorsam yaşanamaz hale getireyim' hedefi var. Kürdistan'ı boşaltma amaçları var. Kimliğinden sıyrılmış, tamamıyla biat eden bir Kürt yaratma politikalarıdır. O yüzden savaş, doğa ve tecridin birbiriyle bağlantılı olduğunu söylüyoruz
 
Siyasi açıdan değerlendirdiğimizde; Dünyada Halepçe, Çernobil örnekleri söz konusu. Her ne kadar söylenmese de taktik nükleer silahlar kullanılıyor. Kimyasal silahların hem insan üzerinden hem doğa üzerinden çok büyük tahribatlara yol açtığı bilimsel çevrece de ortaya çıkarılmıştır. Kürt özgürlük mücadelesi açısından baktığımız zaman da bu bir yenilgidir. Burada bir halk bitirilmeye çalışılıyor, kimliksizleştirilmeye çalışılıyor. Son 7 yılda bu saldırılar yoğunlaştırılarak artırılıyor. Ama gelinen noktada Kürtler de durdukları yerde bu direnişlerine devam ediyorlar. Topraklarını terk etmiyorlar. Var olan özgürlük mücadelesini de en güçlü şekilde tüm baskılara rağmen dillendiriyorlar. Bu faşizme ve Kürt düşmanı anlayışa karşı bir mücadele veriyorlar. Biz yine burada olacağız, bizden sonrakiler bu mücadeleye devam edecek. Doğamızı korumaya devam edeceğiz. Bu doğaya yaklaşım Kürt'e yaklaşımdır. Bu talan ve yok etme üzerinden Kürt'ü kendine bağlama isteğidir. Asıl amaç Kürt bir irade sahibi olmasın, bir statü sahibi olmasın, kimliksiz bir Kürt olsun. Kimliğinden sıyrılmış, tamamıyla biat eden bir Kürt yaratma politikalarıdır. Doğa da bununla bağlantılıdır. O yüzden diyoruz savaş, doğa ve tecrit birbirinden bağımsız değil, birbiri ile bağlantılıdır. 
 
 Muhalefetin ve kimi ekolojik örgütlerinin, konu Kürtler ve Kürt coğrafyası olduğunda tepkisiz ya da çekinceli davranmasını nasıl yorumlamalı? 
 
Biz bir ülkede diğer halklarla birlikte, farklı inançlarla birlikte yaşıyoruz. Kürt'ün son 40-50 yıllık mücadelesine baktığımızda 'bölelim, parçalayalım, ayrı bir devlet kuralım' denilmiyor. Birlikte yaşayalımı savunan bir Kürt halkı var. İktidarın ya da hükümetlerin değişmesi bizler için önemli değil. Ama Kürt halkının bu sistemle bir sorunu var. Bu sistem Kürt'ü yok sayıyor ve Kürt'te bu sisteme karşı mücadele veriyor. Verdiği mücadelede sadece Kürtler için değil, Türkiye'nin demokratikleşmesi içindir. Sayın Öcalan bunu defalarca dile getirdi; Özgür Kürdistan, Kürt ve Türkiye'nin demokratikleşmesi. Bu çevreler ve muhalif kesimlerin son 7 yıllık süreçte geldiği nokta ortada. Sadece bir ekonomiyi örnek vermek yeterli; Ekonomiye baktığımızda bu noktaya gelinmesindeki sebep bu savaş ve Kürt düşmanlığı üzerinden yürütülen kirli savaştır. 
 
 
Cudi'nin yakılıp, talan edilmesi tüm Türkiye'yi etkileyecektir. Karadeniz'de olduğu zaman tepki gösteriyoruz. Cudi'de ve Lice'de orman yangınları olurken buna sessiz kalmak samimi değil. Çifte standart olmaz. 
 
Muhalif partiler de muhalif kesimler de bunu görmelidir. Kürt meselesi hiçbir şekilde baskıcı, şiddet, güvenlikçi politikalarla çözülmedi, bundan sonra da çözülmesi mümkün değil. Tek yol var; Türkiye'yi demokratikleştirme. Var olan sistemi değiştirip, dönüştürmek için mücadele etmemiz gerekiyor. Hem muhalif hem çevreci örgütleri, katledilenin doğa olduğunu bilmesi gerekir. Kürt meselesinde farklı düşünebilirsiniz ama katledilen doğadır, insanlığın geleceğidir. Bir Cudi'nin yakılıp, yıkılıp ve talan edilmesi Türkiye'yi etkileyecektir. Suyu etkiliyor, bir bütünen zincirleme etki yapıp, tüm geleceği, insanları ve çocukları etkiliyor. Burada Kürtler üzerinden değil, doğaya karşı yapılan saldırılara dair savunulan ilkelere göre adım atmaları gerekiyor. Doğru olan budur. Karadeniz'de olduğu zaman tepki gösteriyoruz. Cudi'de ve Lice'de orman yangınları yapılırken buna sessiz kalmak samimi değil. Savundukları ilkeleri pratik bir şekilde göstermiyorlar. Çifte standart olmaz. Burada ağaç talan ediliyorsa, Karadeniz ve Ege'de de talan ediliyor. Dolayısıyla gösterilen tepkinin de bu noktalarda bir olması gerekir.
 
 Ekolojik tahribat ve talan nasıl son bulur? 
 
Bu talanın önünün alınması için öncelikle Kürt meselesinin çözülmesi gerekir. 2013-2015 süreci, tüm Türkiye halklarının gözü önünde yaşanan bir süreç. 2 yıllık süreçte çok olumlu yönde değişim ve dönüşümler oldu. Türkiye'nin ekonomi, demokrasi, insan hakları bağlamı anlamında çehresi değişti. Dolayısıyla o dönem talanlar da yangınlar da olmuyordu. Talan sadece Kürdistan'a yönelik özel bir uygulama ama Batı'da da rant üzerinden bu talan yapılıyor. Bugün Marmara, Karadeniz, Ege örneği var. Biz çözüm yolunu defalarca önerdik; Sayın Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüştüğümüzde Türkiye'nin çehresi değişmeye başladı. Çözümün anahtarı Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın elindedir. Bunun için de Öcalan'ın fiziki özgürlüğüne kavuşturulması lazım. 
 
Tahribatın ve talanın sona ermesi noktasında Türkiye halkları, ekolojik paradigmayla hareket eden güçler ve partiler nasıl bir mücadele yürütmeli? Yine bahsettiğimiz çevrelere ne gibi sorumluluklar düşüyor? 
 
 
 Bu mücadeleye ortak olmak gerekiyor. Aydınlık bir Türkiye isteniyorsa bu mücadeleye ortak olunur. Bu anlayışa karşı hep birlikte demokrasi cephesini, özgürlük mücadelesini genişletmek gerekir. Ortak mücadeleyle sonuca gitmek mümkün. 
 
Bu anlayışa karşı direniş göstermek gerekiyor. Direniş olmadan sonuç almak mümkün değil. Kendileri (iktidar) zaten bu düşmanlığı anlayış olarak yürütüyorlar, yürütmeye de devam edecekler. Ama bu anlayışa karşı Kürtleri yalnız bırakmamak gerekiyor. Kürtler, evet, bu mücadeleyi veriyor ve vermeye devam edecek. Çünkü bir kimlik meselesidir. Halk bu onurunu savunuyor. Onursuz yaşamaktansa onurlu bir ölümü tercih eden bir halktır. Bu halkın mücadelesi hep bu örneklerle doludur. Bir yaşamı beraber yürüteceksek, bir gelecek inşa edecek ve kuracaksak tabi ki iktidara şunu sormak gerekir; Bu anlayış bir kurşunun maliyetini soruyor. Muhalif kesimler 'sen bir kurşunu kime karşı kullanıyorsun? Niçin kullanıyorsun? Ne sonuç almayı bekliyorsun?' diye sormalı. Bitirmek ise 7 senedir biten bir şey söz konusu değil. Türkiye tarihine dönüp bakmaları gerekiyor. 90’lı yıllarda yürüttükleri acımasız kirli savaş söz konusu. Türkiye halklarının geleceğini ekonomik açıdan Kürt düşmanlığı üzerinden çöktürdüler, geçmişte de bu oldu. Bu kurşunun maliyetini her bir insan ödüyor. Çözüm, dünya örneklerinde de olduğu gibi diyalog ve müzakeredir. Bunu insanların sorması gerekiyor. Burada mesele sadece bir iktidar meselesi de değil. Muhalifler yarın öbür gün iktidar olduklarında dediğimiz gibi bir beraber inşa için somut adımlar atması gerekiyor. 'Bu iktidar gitsin, AKP-MHP gitsin, A ya da B partisi gelsin’ anlayış devam edecekse bizim mücadelemiz daha büyüyerek devam edecek. 
 
Bu mücadeleye ortak olmak gerekiyor. Eğer gerçekten aydınlık bir Türkiye isteniyorsa bu mücadeleye ortak olunur. Bu anlayışa karşı hep birlikte demokrasi cephesini, özgürlük mücadelesini genişletmek gerekir. Aydınlık bir Türkiye isteyen, barış ve huzur içinde bir Türkiye isteyen savaşla Kürt meselesinin çözülemeyeceğini, müzakere ve diyalog ile çözülmesi gerektiğini bilmesi gerekir. Tüm kesimlerle verilecek ortak mücadeleyle sonuca gitmek mümkündür.  
 
Cudi Yürüyüşü için bir çağrınız var mı, sonrasında nasıl bir eylem takvimi var önünüzde? 
 
 
Cudi meselesi sadece Kürdün meselesi değil. Geleceğe yönelik bir katliam söz konusu. Durdurma gücü bizim elimizde. tecrit ve savaş politikalarında ısrar edildiği sürece bu mücadeleyi farklı planlamalarla sürdüreceğiz.
 
Cudi meselesi sadece Kürdün, Kürdistan’ın meselesi değil. Başta da belirttik; Orada yaşayan canlılardır, tahrip edilen bir doğadır, ağaçların katledilmesidir. Yani bir nevi geleceğe yönelik bir katliam söz konusu. Canlılarla birlikte yaşamak isteyen tüm kesimler, fikri ne olursa olsun düşüncesi ne olursa olsun bu ağaç düşmanlarına karşı 17’sinde yürüyüşe katılmalı. Hep birlikte bunlara güçlü bir şekilde cevap olabilirsek, bunları durdurabiliriz. Durdurma gücü bizim elimizde. Tüm Türkiye halklarıyla birlikte söylüyorum. Bu durdurma gücü bizdeyse bu gücü göstermenin yeri de dediğim gibi 17 Eylül’deki bu eyleme katılmaktır. Bu şansı, fırsatı iyi değerlendirmek gerekiyor. O yüzden herkesi bekliyoruz. Bu saldırı sadece bir Kürdün meselesi değil, bu insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Doğaya karşı işlenen suçlar insanlığa karşı işlenmiş olur. Sorunuzun ikinci bağlamında da şunu ifade etmek gerekiyor; Tabi ki tecrit bu şekilde devam ettiği sürece, savaş politikalarında ısrar edildiği sürece bu mücadeleyi 17’sinden sonra da farklı planlamalarla mücadelesini vereceğiz. 
 
MA / Müjdat Can

Diğer başlıklar

18/09/2022
12:16 Aydeniz: Kimse Kürtler üzerinden hesap yapmasın
11:17 Peker'in danışmanı olduğu belirtilen Olur gözaltına alındı
11:08 Suruç anmasına dava
11:04 Şenyaşar ailesinin Adalet Nöbeti 559’uncu gününde
10:54 Gazeteci Ezmi: Türkiye DAİŞ konusunda ateşle oynamamalı
10:31 Karlıova’da askeri operasyon başlatıldı
10:07 Şırnak Barosu’ndan orman kıyımına karşı ikinci başvuru
09:55 Katledilen Hasret Tutal’ın davasına çağrı: Cezasızlıkla sonuçlanmamalı
09:42 Süleymaniye’de 3 gazeteci gözaltına alındı
09:30 Musa Anter Gazetecilik Ödülleri’nin kazananları belli oldu
09:16 ODTÜ’den Cudi Yürüyüşü’ne: Ağacın ülkesi yoktur
09:04 Erzurum Cezaevi'nde hücre kapılarındaki mazgal kapatılmak isteniliyor
09:04 ‘Karıncanın ayak izleri’ ötekileştirilen mültecileri anlatıyor
09:01 Tıp fakültelerindeki tercih düşüşü sağlıkta şiddetle ilgili
09:00 Çiçek: Demokrasi güçleri Öcalan’ın özgürlüğü için bir yol bulmalı
09:00 Ferit Şenyaşar: Adalet kitabı ailemizin çığlığını özetliyor
09:00 18 EYLÜL 2022 GÜNDEMİ
17/09/2022
20:55 Tutuklu yakınları: Gözaltında şiddet gördük
20:41 Ekolojistler Çanakkale’den seslendi: Kazdağları’ndan Cudi’ye direneceğiz
20:31 10 yıl önceki fotoğraf gerekçe gösterilerek tutuklandı
18:30 Belediye çalışanlarına işe nasıl alındıkları soruldu
18:21 Emekliler sorunlar ve çözüm yollarını çalıştayda tartıştı
17:47 Mahsa Amini’nin katledilmesine karşı genel grev çağrısı
17:29 ‘Cudi Yürüyüşüne katılmasınlar’ diye 11 saat binada bekletildiler
16:40 Tutuklu yakınları Bağcılar Meydanı’nda: Adalet arıyoruz
16:20 Cudi’de tecrit, talan ve savaşa tepki: Yolumuz özgürlük yoludur
16:03 İran ahlak polisi tarafından katledilen Amini’ye kitlesel uğurlama
15:33 Antep’te ağaç kıyımı protestosu
15:29 Adalet Nöbeti’ne katılanlara yönelik soruşturmaya takipsizlik
15:03 Binler savaş ve talana karşı Cudi'de
14:59 ‘Ağır hasta tutuklu Özkan, Yaşar ve Durmaz serbest bırakılsın’
14:54 HDP’li Güzel’e uygulanan işkence ‘kişisel görüş’ denilerek iade edildi
14:11 Kayıp yakınları Apê Musa’nın faillerini sordu
13:58 Hol Kampı’ndaki ‘İnsani ve Güvenlik Hamlesi’ sona erdi
13:57 ‘İşçi sınıfı ve Kürtlerin direnişi ortaklaşmalı’
13:41 ‘KHK’ler gidecek biz kazanacağız’
13:27 ANF: 5 HPG'li kimyasal saldırıda yaşamını yitirdi
13:22 ‘Zamanaşımı kararı çürüyen hukuk politikasının göstergesidir’
13:14 Sibel Balaç Sağlık Kurulu'na sevk edildi
13:13 HDP Ege’de halkla buluşuyor
13:11 Elinde bastonuyla Cudi Yürüyüşü'nde
12:34 ‘Annem ve babam onun hasretiyle göçtü’
12:00 Kırgızistan ile Tacikistan arasında çatışma
11:59 Şenyaşar ailesinden Bozdağ’a: Talebimiz adalettir
11:30 ‘RTÜK kendisini kime karşı sorumlu hissediyor?’
11:19 ‘Suikast timi’ denilen kişi emniyetin boyacısı çıktı
10:59 Cudi Yürüyüşü'nün iki kolu birleşti: İnsansızlaştırmaya izin vermeyeceğiz
10:13 Amedspor taraftarlarına 'İstiklal Marşı'nda ayağa kalkmadı' davası
09:46 30 yıllık tutuklu tahliye oldu
09:10 Hol Kampı’ndan kurtarılan Êzidî kadın 9 yıllık esareti anlattı
09:09 Tutuklulara 'turşu' cezası!
09:09 Günay: Demokrasi için İmralı tecrit sistemi lağvedilmeli
09:06 16 gazetecinin tutuklanması AYM'ye taşındı
09:05 Antepliler geçinemiyor: Canımızdan bezdik
09:04 'Êzidî kadınlar öz güçleriyle kendilerini koruyor'
09:04 ÖHD'li Demir: 'Umut hakkı' bağlamında yasal düzenleme yapılmalı
09:00 17 EYLÜL 2022 GÜNDEMİ
08:50 Kemal Kurkut turnuvası bölge şampiyonları Silopi’de
08:21 İsrail’den Suriye’ye hava saldırısı: En az 5 ölü
08:10 Serhat'tan Cudi'ye yola çıktılar
16/09/2022
23:59 Erzurum’da deprem meydana geldi
23:13 Tünel inşaatında göçük: 2 işçi yaşamını yitirdi
22:43 Gözaltına alınan belediye personelleri serbest bırakıldı
21:31 Cudi yürüyüşü için sanal medyadan çağrı
21:24 Taciz failini engellediler ‘polise mukavemetten’ işlem yapıldı
20:59 İran polisi tarafından işkenceye uğrayan kadın yaşamını yitirdi
20:34 Silopi’de gözaltına alınanlar serbest bırakıldı
20:28 Gercüş'te intihar girişiminde bulunan savcı yaşamını yitirdi
20:16 Sancar Hakan Arslan’ın ailesini ziyaret etti
19:51 Kırıklar Cezaevi’nde açlık grevi: Kilo kaybı yaşıyorlar
19:34 Dargeçit’te bir kadın katledildi
19:16 'Anadilde eğitim' talebinde bulunduğu için gözaltına alınanlar serbest bırakıldı
18:25 Gazeteci Tuğrul Eryılmaz’ın basın kartı iptal edildi: Utanç verici
17:40 Şırnak Barosu, ağaç kesimine karşı Mardin Bölge Mahkemesi’ne başvurdu
17:03 İstanbul Sözleşmesi için uluslararası örgütlenme çağrısı
16:58 Mardin’de kuruyan gölette balık ölümleri
16:55 Ankara JİTEM Davası’nda mahkeme heyetinin Kürt sorunu tahammülsüzlüğü
16:37 ‘Anadilde eğitim’ talebinde bulunan 9 kişi gözaltına alındı
16:36 HDP heyeti Bingöl’de: Anahtar partiyiz
16:35 Polis beş kişiyi darp ederek gözaltına aldı
16:10 TMMOB Diyarbakır İKK: Mahallenin satış ihalesi iptal edilsin
16:00 İstinaf mahkemesi ‘cezayı boz’ dedi, mahkeme aynı cezayı verdi
15:46 Irak Hava Kuvvetleri Komutanı: Sınırların korunması için gerekli planlar hazır
15:41 Besta’da ağaç kıyımı tepkilere rağmen sürüyor
15:37 Ergani’den Cudi’ye çağrı
15:03 Gercüş’te intihar girişiminde bulunan savcı yaralandı
14:11 Tutuklu gazetecilere mektup: Bu karanlığı yırtacağız
14:05 Savcı Dedeoğulları’na saldıran Lütfü Keleş için tahliye istedi
13:51 Cudi Yürüyüşü için yola çıktılar
13:26 Ceren Damar’a hakaret eden avukata ‘iyi hal’ indirimi
13:24 Sancar Karaçoban’da: Demokrasiyi halklar kuracak
12:50 ‘Tanık’ ifadesini reddetti Türkoğlu tahliye oldu
12:48 DBP Mersin il temsilcisi tutuklandı
12:47 Sancar Karaçoban Belediyesi’ni ziyaret etti
12:42 Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında 200’ü aşkın asker öldü
12:35 STÖ temsilcileri: Hasta tutuklular serbest bırakılsın
12:00 Emine Şenyaşar: Savcılar bana değil hastane davasını açsın
11:55 16 kentte yapılan anket: Kürt sorunu ülkenin en temel sorunlarına etki ediyor
11:40 Demirtaş’ın davası savunma için ertelendi
11:37 Abdullah Öcalan’ın aile ve vasisinden görüşme başvurusu
11:03 16 gazeteci için eylem: Serbest bırakın
10:38 Babası HDP önüne getirilmişti: YJA Star Komutanı Laçin yaşamını yitirdi
10:00 Cudi’ye yürüyüş: Kıyımı kamuoyunun gözü önüne sereceğiz
09:18 Siyasi Gözlemci Kerimi: KDP, Türkiye’nin bir kurumudur
09:18 Diyarbakırlılar: Doğa katliamının önüne geçebiliriz
09:15 İntihar ettiği iddia edilen Malkaver'in babası: Bu cinayettir
09:14 Türkdoğan: ‘Umut hakkı’ için girişimlerimiz olacak
09:13 Ermeni kadınlar özsavunmayla örgütleniyor
09:12 DTK Eşbaşkanı Öztürk: Talan, savaş ve tecrit birbirleriyle bağlantılı
09:09 Enternasyonalist gençler: Şimdi Abdullah Öcalan’a özgürlük zamanı
09:08 Ücretli izne çıkarılan işçiye maaşı verilmiyor
09:08 ‘KYK yurtlarında cezaevi sistemi yaratılıyor’
09:07 Roman mahallesinde kentsel dönüşüm: Nereye gidelim?
09:06 Okul masrafları arttı: Çocuğuma beslenme koyamıyorum
09:05 Irak'ta kriz derinleşiyor: Çözüm batıda değil, üçüncü yolda
09:00 16 EYLÜL 2022 GÜNDEMİ
08:03 Reuters: MİT ve Suriye İstihbaratı Şam'da görüştü
15/09/2022
22:02 Antep'te kaza: 2 ölü 1 yaralı
21:38 Boğaziçi Üniversitesi’nden 277 kadın öğrenci kararında geri adım
21:17 HDP’li Öcalan: Faşizme karşı demokrasi hattını örelim
20:32 DTK Sağlık Meclisi: Cudi'ye yürüyelim, mücadeleyi büyütelim
20:03 16 yılda 15 bin kadın katledildi
19:44 Denizli'de sosyal konut alanı satılıyor
19:36 Gardiyanları çizgi film karakterine benzeten tutukluya AYM’den ‘hak ihlali' kararı
18:59 Emek ve Özgürlük İttifakı: Kürdistan doğası yanlız değildir
18:44 Mardin’de bir okulda yangın çıktı
18:33 Oluç: Kimse bizi çantada keklik sanmasın
18:11 Hakkari'de askeri operasyon başlatıldı
17:58 Sürücü: Barış ve adaletin yolu İmralı’dan geçer
17:34 Cezaevinin mektuplarda yer alan belgelere el koyması hukuka aykırı bulundu
17:19 Türkiye kontrolündeki Serêkaniyê'de bir çocuk tecavüze uğradı ve katledildi
16:35 AYM, HDP kapatma davasında ek delillere dair talepleri inceleyecek
16:32 Umut Gündüz’ün ailesi: Katillere işlenmeyen hukuk bize işliyor
16:00 ‘Yüksel Direniş’i eylemlerine müdahaleye ihlal kararı
15:54 ‘Hayata Dönüş Operasyonu’ davası: Tantan CMK’ye aykırı dinlenecek
15:22 Tesisatçıyı öldüren askerlerin yargılamasına yeniden başladı
15:21 ‘Haklarımızı alana dek iş bırakmaya devam edeceğiz’
15:07 Sağlık emekçilerinden yemek boykotu
14:36 Adalet Nöbeti: Cezaevlerinde tabut çıkmasın
14:32 Kürecik’te ‘Eşit Yurttaşlık Hakkı’ buluşması
14:27 Eğitim Sen’den polislere suç duyurusu
14:13 TMMOB Diyarbakır: Mahallenin satışını durdurun
14:12 Semra Güzel’e şiddet uygulanmasına dair suç duyurusu
14:10 Özgür Gündem davası ertelendi
14:09 Bozdağ’dan Tuğluk açıklaması
14:05 Sağlık çalışanları Okudan için eylemde
14:03 Bilim Kongresi başladı: Emek ve Özgürlük İttifakı önemli
13:49 Çatımız Gökyüzü Hareketi: Mücadeleyi sürdüreceğiz
13:41 Apê Musa Davası: Bizim için bitmedi!
13:37 Sanık korucubaşından ‘devlet için öldürdük’ savunması