İSTABUL - İşçilerin sadece sendikal düzeyde mücadele etmelerinin yeterli olmadığını belirten EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, “İşçiler siyasi alanda kendini iktidara alternatif olarak görmeli. Bunu yaparsa o zaman hükümeti zorlayabilir” dedi.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) yayınladığı rapora göre, 2022 yılının 9 ayında en az bin 359 işçi yaşamını yitirdi. En çok ölümün gerçekleştiği işkolu en az 275 ölüm ile tarım ve orman olurken, bunu en az 269 işçi ölümüyle inşaat işkolu takip etti. 14 Ekim’de ise Bartın’ın Amasra ilçesinde yaşanan maden faciasında 41 işçi hayatını kaybetti. İş cinayetlerinin alınmayana önlemlerden kaynaklandığı ifade edilirken, bu konuda iktidarın bir çözüm haritası ise hala bulunmuyor.
Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk, işçilerin yaşadığı sorunlara dair konuştu.
Hakan Öztürk
‘İŞÇİ SINIFININ ALEYHİNE’
İşçi cinayetleri konusunda yaşanan dramatik olaylardan sonra teknik tedbirleri konuşmanın sorunları çözmeyeceğini belirten Öztürk, “Bartın Amasra’da bu ölümler gerçekleştiğinde AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın direkt açıklaması ‘Bu bir kaderdir. Kader planıdır. Bunlar olur, olmaya devam edecektir’ şeklinde oldu. Böylesi işçi ölümlerinden sonra olayın üzerine gelip, neredeyse bu böyle devam eder, bu da olağandır demek güç dengelerinin işçi sınıfının aleyhine bozulduğu demektir” dedi. Türkiye yargısı tarafından cezalandırılan Hakan Yeşil’in Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı yaptırıldığına işaret eden Öztürk, ihmalkar davrananların yükseltildiğini söyledi. Öztürk, “Sistemsel bir sorunla karşı karşıyayız. Sistem her seferinde işçi sınıfının aleyhine işliyor” diye belirtti.
‘İKTİDARIN İNSAFINA BIRAKILMAMALIDIR’
İşçi sendikaları tarafından iş yeri denetimlerinin yapılması gerektiğini dile getiren Öztürk, mevcut sistemin iş güvenliği uzmanlarını bağımsız olmaktan çıkardığını belirtti. Türkiye’de sendikalaşma oranının düştüğünü ve sendika kurmanın işten atılma sebebi olduğunu dile getiren Öztürk, sermayedarlar haklarını kullandıklarında özgür ancak işçiler grev haklarını kullandığında “güvenlik sorunu” oluştuğunu söyledi. Öztürk, şöyle dedi: “İşçiler her yönden kuşatılmış iken asıl çıkış yolu siyasal alanda kendi varlıklarını ortaya koymaktan geçiyor. Sadece sendikalar düzeyinde değil, işçiler yasaları da değiştiriyor olmalılar. Bunun için hükümetin yerine kendini bir alternatif olarak ileri sürebilmelidirler. İktidarın insafına bağlı olmaları onları daha çok zor duruma düşürür.”
İLK HEDEF KAMULAŞTIRMA
İşçi sınıfının lütuf bekler pozisyonda olmaması ve kendi hedefini ortaya koyması gerektiğinin altını çizen Öztürk, burada sadece çalışma koşullarından bahsedilemeyeceğini vurguladı. Sendikasızlaşmanın temelinin özelleştirme olduğunu belirten Öztürk, “İşçilerin ‘kamulaştırma yapacağım’ demeleri lazım. Eğer kamulaştırma olmazsa kendi iş sağlığı ve güvenliği tehlikeye giriyor. Bunlardan ötürü ilk hedefi olarak bence kamulaştırmadan söz ediyor olmalıdır” diye belirtti.
‘HÜKÜMETİ ZORLAYABİLİRLER’
Kamulaştırmadan sonra işçi sınıfının ikinci hedefinin demokratikleşme olması gerektiğini dile getiren Öztürk, Kürt meselesinden kadın cinayetlerine, Alevilerin eşit yurttaşlık haklarından LGBTİ+’ların sorunlarına el atması gerektiğini ifade ederek, ekledi: “Bunları yaparsa kendini iktidar alternatifi olarak ileri sürebilir ve o zaman hükümeti zorlayabilir. Hükümeti siyasal olarak zorlamadan ve kendini bir alternatif olarak ileri sürmeden bu zorlayıcı, baskıcı çemberi kırması mümkün değildir.”