İSTANBUL- HDP’nin tüzüğünde yer alan komisyonda faaliyet yürütmesi nedeniyle tutuklu bulunan İstanbul İl Örgütü yöneticisi Fener Günana ve Ahmet Subaşı, yargılandıkları davanın ilk duruşmasında tahliye oldu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Örgütü’nün tutuklu yöneticisi Fener Günana ve Ahmet Subaşı’nın yanı sıra Refik Ferhat’ın “örgüte üye olmak” iddiasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya Günana, Subaşı ve Ferhat ile avukatları Ferdi Yamar, Tahir Demirci ve Atilla Bahçıvan da katıldı.
Duruşmaya, HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Elif Bulut, İl Örgütü Eşbaşkanı Ferhat Encü ve pek çok siyasetçi de destek amaçlı duruşmayı izledi.
HDP’YE ‘TÜZÜK’ SUÇLAMASI
Duruşmada ilk olarak söz alan Subaşı, iddianamede yer alan faaliyetlerin suç olmadığına vurgu yaptı. HDP’nin kurulduğundan beri üyesi olduğu partinin legal ve Türkiye’nin en büyük üçüncü partisi olduğunu ifade eden Subaşı, suçlama konusu yapılan faaliyetlerin de parti faaliyeti çerçevesinde olduğunu kaydetti. Subaşı, “Gizil ve saklı bir yönü yoktur. Başka kimse ile ilişkisi yoktur. Yürüttüğüm demokratik siyaset nedeniyle yaptığım siyasi faaliyet ve telefon görüşmeleri suç teşkil edemez” dedi. İddianamede KCK’nin üyesi olduğuna dair iddia olduğunu ve Halkla İlişkiler Komisyonu bünyesinde faaliyet yürüttüğüne dair suçlama olduğuna dikkat çeken Subaşı, “Bahsi geçen komisyon, Uzlaşı ve Sosyal Komisyonu’dur. HDP’nin tüzüğünde yer alıyor ve örgütlenmesinin olduğu yerde vardır” dedi.
BARIŞ KÜLTÜRÜ
İddianamede yer alan telefon görüşmelerine de değinen Subaşı, bu telefon görüşmelerinin HDP’li il ve ilçe yöneticileri ile yaptıkları görüşmeler olduğuna işaret etti. Mahkemenin görüşmelerine dair soru sorması üzerine Subaşı, “Bizim toplumumuzda ortaya çıkan sorunlara çözüm bulmaya çalışıyoruz. Bu görüşmeler de bunlardan ibarettir. Barış kültürün var olması ve gelişmesi için üye ve yöneticilerimizin yanı sıra halkın sorunlarını çözüyoruz. Toplumumuzda sürekli çelişki ve çatışmalar yaşanmaktadır. Sosyolojik olarak yaklaştığında bu açıkça ortaya çıkıyor. Aile içi ve ticari sorunların çözüm olmak için komisyonda yer aldım ve bu doğrultuda görev aldım. Bu görev de yasa dışı değildi” diye konuştu.
KÜRTÇE ŞARKI DA SORULDU
Mahkeme, iddianamede suçlama konusu olarak yer alan “Şervano” şarkısını da sordu. Subaşı, şarkının hikayesine değinerek, DAİŞ’in katliamlarına karşı çıkartılan bir şarkı olduğunu, suç unsuru taşımadığını ve suç amacıyla paylaşmadığını söyledi.
AÇLIK GREVİ EYLEMİNE DESTEK
Daha sonra söz alan Günana da, iddiaların asılsız olduğunu söyledi. HDP’nin resmi yöneticisi olduğunu paylaşan Günana, buna rağmen bir buçuk yıldır suçsuz yere cezaevinde tutulduğuna dikkat çekti. Günana, “2018-2019’da Leyla Güven ve birçok tutuklunun katıldığı açlık grevine dair yasal eylemlere ben de katıldım. Kardeşim de o dönemde açlık grevindeydi” dedi. Günana’nın PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin son bulması için girdiği açlık grevi ardından tecride tepki göstermek için yaşamına son veren Zülküf Gezen’in cenazesine dair telefon görüşmelerini soran mahkemeye Günana, cenazeye katılmanın suç olmadığını belirtti.
DİĞER PARTİLERDE DE VAR
Söz konusu komisyonun HDP’nin tüzüğünde yer aldığını vurgulayan Günana, bu komisyonun diğer partilerde de olduğuna değindi. Günana, bu komisyonla düğün, cenaze ve sorunlara çözüm olmak veya katılmak için uğraş verdiklerini söyledi. Hakkında aleyhte beyanda bulunan Hakan İlhan adlı kişiyi tanımadığını ve beyanlarının da bu nedenle yalan olduğunu dile getiren Günana, ayrıca YPS adına esnaftan para topladığı iddiasını da reddetti.
‘YARGI İKTİDARA GÖRE HAREKET EDİYOR’
Söz alan Ahmet Subaşı’nın avukatı Ferdi Yamar ise, HDP’nin dava ile kriminalize edilmek istendiğine işaret etti. HDP’nin toplumda ciddi bir karşılığının olduğunu dile getiren Yamar, “Havuz medyası ve iktidarın HDP’yi hedef göstermesi ve faaliyetlerini suç olarak olarak göstermeye çalışması yanı sıra Cumhurbaşkanının da hedef göstermesi nedeniyle HDP ve seçmeni suçlu haline dönüştürülmek istenmiştir. Yargı da iktidarının yönlendirmesine göre hareket ediyor” ifadelerini kullandı.
KÜRT TOPLUMUNDA GELENEK
Uzlaşı Komisyonu’nun bin yıllardır Kürt toplumunda devam eden geleneğin bugünkü yansıması olduğunu ifade eden Yamar, “Binleri aşan üyesi şu anda tutuklu bulunmaktadır. Uzlaştırma ve barıştırma, aşiret, örf adet iki kişi arasında rol alma cezalandırılmaz. Biz bütün sorunlarımız yargı mercileri ile çözmüyoruz. Biz sorunlarımızı büyüklerimize de danışarak çözmeye çalışıyoruz. Bu gün bir boşanma davasında bile ilk başta aile büyükleri konuşuyor. Bu kişilerin vermiş olduğu kararlar örgüt faaliyeti olarak değerlendirilemiyorsa, müvekkillerimizin faaliyeti de değerlendirilemez” dedi.
TEPKİ GÖSTERDİ
Yamar, daha sonra kanaat önderlerinin aileler arasında süren sorunları bitirmeye dair yaptıkları görüşme ve sonuçlarına dair medyada yer alan haberleri mahkeme ile paylaştı. Yamar, ayrıca Diyarbakır Bağlar Belediyesi ve kaymakamlıklar tarafından barıştırılan ailelere dair haberleri de paylaştı. Yamar, AKP, CHP ve Saadet Partisi yanı sıra diğer birçok siyasi partinin aynı yöntemle aileleri barıştırdığını ancak sadece HDP’nin suç olarak görüldüğüne dikkat çekti. Mahkeme başkanı Yamar’ın savunmasını yarıda keserek, bitirmesini istedi. Ancak Yamar, “Savunmamıza tahammül edin” diyerek, tepki gösterdi. Yamar’ın tekrardan savunmasını sürdürmesi ardından mahkeme başkanı Yamar’ı, “İki dakika içinde bitirin” diye uyardı.
'HİÇBİR ŞEY SUÇ DEĞİL'
Yamar’ın ardından söz alan Günana’nın avukatı Attila Bahçıvan, Yamar’ın sözünün kesilmesine tepki göstererek, bu durumun adil yargılama hakkının ihlali olduğunu belirtti. Ardından savunmasını sürdüren Bahçıvan, HDP’nin aldığı kararların iddianame’de PKK’ye bağlandığını dile getirdi. HDP’nin karar veremeyecek bir parti olarak lanse edildiğini dile getiren Bahçıvan, bunun genel ve hukuk mantığına uymadığını söyledi. İddianamede tek bir suç olmadığını dile getiren Bahçıvan, “Buradaki hakim, savcı ve üyeler ile aynı okulda aynı hocadan ve ders gördük. Büyük ihtimale aynı kitaplardan ders çalıştık ve bu gün buradayız. Ancak buna rağmen savcının suç olarak gördüğü hiçbir şeyin suç olmadığını bir hukukçu olarak biliyorum” diye konuştu.
‘DÜN SUÇ DEĞİLDİ BUGÜN SUÇ’
İddianamede yer alan iddiaların 7 yıl önce suç olarak ele alınmadığına dikkat çeken Bahçıvan, “Bu gün niye suç? 2 yıl sonra suç olmayacak bir şeyden yargılama yapıyorsunuz? Anayasa mı değişti? Yargıtay içtihatları mı, ne oldu? 2 yıl sonra suç sayılmayacak bir şeyi niye tartışıp duruyoruz” diye kaydetti. Ülkede “barış süreci” ve “darbe” yaşandığına dikkat çeken Bahçıvan, “İktidar savaş konseptine geçmişse bundan size ne? Siz niye iktidara göre kendinizi konumlandırıyorsunuz yargı olarak? Bir mahkemede bir protesto eylemine suç olarak bahsedilmesi utanç verici bir şey değil midir? İl yönetimi ile birlikte çektiği fotoğraflar örgüte üye olmaya delil olarak sayılmıştır. Bunlar suç değildir. Tahliyesini talep ediyoruz” diye belirtti.
TAHLİYE KARARI
Söz alan Av. Demirci ise, meslektaşının söz hakkının kesilmesine tepki gösterdi. Durumun hukuka aykırı olduğunu söyleyen Demirci’ye mahkeme, “Makul sürede savunma yapması lazım. Savunma sınırsız değildir” diyerek, tepkilere cevap verdi. Ancak Demirci, anayasada “makul süre” kavramının olmadığını söyleyerek, tepki gösterdi. Söz alan iddia makamı, tutuklu halin devamını talep etti.
Kısa bir aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme, Günana ve Subaşı hakkında tahliye kararı verdi. Mahkeme, duruşmayı ise 28 Şubat’a erteledi.