İSTANBUL - Birleşik Mücadele Güçleri, kimyasal silah kullanımına karşı 6 Kasım’da Taksim’de yapacakları yürüyüşe katılım çağrısı yaparak, "Bu kirli savaşa herkes dur demeli” dedi.
Türkiye'nin kimyasal silah kullanımına karşı 6 Kasım’da Şırnak’ın Silopi ilçesi ve İstanbul Taksim'de iki ayrı yürüyüş düzenlenecek. İstanbul’daki yürüyüşe Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Birleşik Mücadele Güçleri (BMG) öncülük ediyor. BMG bileşenleri, "Kimyasal Silahlara Karşı İnsanlık Yürüyüşü" şiarıyla yapılacak yürüyüşe katılım çağrısı yaptı.
İKİ AYRI YÜRÜYÜŞ
Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Burcugül Çubuk, Türkiye'nin kimyasal silah ham maddesine sahip olduğunu ve bunun ticaretini yaptığını söyledi. Çubuk, “Bir başka boyutu da ‘Biz sadece biber gazı kullandık’ dedikleri mesele. Biber gazı kullanması da kendisinin tabi olduğu uluslararası sözleşmelerin iç hukuka aykırı. Bu tip çatışma alanlarında ve savaşlarda biber gazı dahil kullanılamaz" dedi.
Çubuk, "Bu noktada tek tek eylemler yerine topyekun her noktadan güçlü bir eylem süreci daha doğruydu. HDK, HDP ve BMG olarak biz 6 Kasım’da bir ayağı Kürdistan’da örgütlenen bir ayağı da Türkiye’de örgütlenen kimyasala karşı bir yürüyüş örgütlemenin uygun olacağını karar verdik” diye kaydetti.
METAN VE KİMYASAL ORTAKLIĞI
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın basına verilen görüntülere ilişkin yorumundan sonra hedef gösterildiğine dikkati çeken Partizan Temsilcisi Toğay Okay, "Eğer bu bir iddiaysa bilim insanlarının bölgede inceleme yapılmasına izin verilmeli" dedi. Okay, "Ama durum öyle değil; Basına verilen görüntüler, oradaki gerillaların yaşadığı kriz hali, vücutların verdiği tepkiler... Türkiye’de aslında daha önce karşılaştığımız tablolara çok benziyor. Daha önce Burdur’da 19 Aralık’ta devlet hapishanelere yönelik saldırılarda çok yoğun şekilde kimyasal silah kullandı" diye konuştu.
Okay, kimyasal silaha dair görüntülerin öncesinde Bartın’da 41 madencinin hayatını kaybettiğini anımsatarak, "Bir taraftan Karadeniz'de devlet daha fazla sömürü için işçileri metan gazına mahkûm ederken, diğer tarafta Kürtlerin özgürlük iradesine kimyasal silahı reva görüyor. Türk ulusuna mensup işçileri metan gazına mahkûm edenler ile Kürtlerin özgürlük iradesine saldıranların aslında bir olduğunu düşünüyoruz. Bu anlamıyla işçi sınıfı, Kürtler ve ezilenler için bir kader birliği söz konusu” şeklinde konuştu.
Okay, şunları söyledi: "Bunların ikisi arasındaki bağa vurgu yapmak istiyoruz. Bir taraftan Amasra’da katledilen işçilere yönelik tepkimizi haykıracağız diğer taraftan Kürtlerin özgürlük iradesine yönelik kimyasal kullanımına, bu insanlık suçuna karşı sesimizi yükselteceğiz. Kürtleri, Türkleri, kadınları, işçileri, LGBT+’ları ve bütün ezilenleri İstiklal caddesinde buluşmaya davet ediyoruz."
‘KİRLİ SAVAŞA DUR DİYELİM'
Devletin kimyasal silah kullanılan bölgeye yıllardır saldırdığına dikkati çeken Alınteri Gazetesi Temsilcisi Mürüvvet Küçük, buna rağmen ilerlemenin sağlanmadığını ifade etti. Küçük, "Kirli savaşın en vahşi biçimlerini, yani kimyasal silah ve nükleer silah kullanmayı da göze alarak işin içinden çıkmaya çalışıyorlar. Bölgeyi bilen KDP yıllardır destek veriyor, buna rağmen ilerleyemedikleri noktada buna başvurdukları anlaşılıyor" diye konuştu.
Küçük, toplumsal bir tepkinin örgütlenmesi düşüncesiyle yola çıktıklarını belirterek, "Kürt özgürlük savaşçılarına dönük, Kürt halkına dönük bu saldırı bir yerde durdurulamazsa bu faşist saldırganlığın bambaşka bir eksene oturacağı çok açıktır. Bu gözetilerek siyasi ve ahlaki bir sorumluluk gereği, bu kirli savaşa dur demek için böyle bir yürüyüş organize edildi" diye kaydetti.