ANKARA - Bolu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve bir gözü, bir kolu olmayan Civan Boltan’ın gardiyanlar tarafından kitap taşıtma işkencesi yapılmak istendiği, itirazları sonucunda ise darp edildiği öğrenildi.
Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan tutuklular, son dönemlerde artan hak ihlalleri ve işkence uygulamaları nedeniyle açlık grevine başladı. Tutuklular maruz bırakıldıkları uygulamaları İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) gönderdikleri mektuplarla anlattı. Tutuklulardan Ali Rıza Kalan, 17 Ekim 2022’de gönderdiği mektupta, yaşadıklarını şöyle anlattı: “2016 darbe girişimi sonrası koşullarımıza birçok kısıtlama getirilmişti. O günden bu yana kütüphaneye gitme, resim, bağlama, bilgisayar ve benzeri kurs amaçlı atölye çalışmaları tümden kaldırıldı. Sohbete ve spora çıkma gün ve saatler sınırlandırılmıştı. Pandemi süreciyle sohbet ve spor faaliyetleri de tümden kaldırıldı. Cezası bitmiş ve hiçbir disiplin cezası bulunmayan arkadaşlarımız tahliye edilmiyor. Burada kalan hükümlülerin çoğu eski ve 30 yılı tamamlamak üzere olan arkadaşlarımızın sayısı bir hayli fazla. Cezası bittiği halde bırakılmayan arkadaşlarımın sayısı her geçen gün artıyor.”
HAVALANDIRMA GÜNDE BİR SAAT
Bulunduğu cezaevinde koşulların her geçen gün kötüye gittiğini belirten tutuklu Cabbar Palabıyık şunları anlattı: “Daha önce Meclis’te çıkan yasa ile görüş saatleri bir buçuk saate çıkarılmıştı. Fakat bu cezaevinde sadece bir defa uygulandı ve tekrar bir saate indirildi. Havalandırma kapıları sabahları saat 8’de açılmaya başlıyordu. Ancak cezaevi idaresi bunu saat 8.30’a aldırdı ve böylelikle bir saate yakın kapılar geç açılıyor. Dışarıda Covid-19 tedbirleri kaldırıldı fakat burada bu uygulamalar kalıcı hale getirilmiş durumunda. Hiçbir sosyal faaliyet çıkarılmıyoruz. Daha önce 10 kişilik gruplar halinde bu faaliyetlere çıkarılıyorduk ancak artık sadece aynı hücrede bulunan 3 kişi ayda bir saat spora çıkarılmak isteniyoruz.
KEYFİ HÜCRE CEZALARI
Gün içinde keyfi olarak hücrelere arama adı altında baskınlar yapılıyor. Kitap, dergi, kalem ve defterlerimiz alınıyor. Kantinden satın alınan cımbız ve benzeri eşyalar yasaktır denilerek el konuluyor. Her aramada bir şeyler götürülüyor. Aldığımız kitaplardan notlara, şiir, öykü, roman ve deneme gibi yazılara el konuluyor. İnsanların düşünme ve yazmalarından korkuyorlar.
KÜRT ANASINI GÖRMESİN DÜSTURU
İmralı zindanında Sayın Abdullah Öcalan ve diğer arkadaşlarımız üzerinde uygulanan tecrit sistemi, tüm Türkiye sathında uygulanıyor. Kürt anasını görmesin düsturu siyaset kurumu bürokrasinin temel politikası haline getirilmiş durumda. 12 Eylül askeri cuntasının uygulamaları günümüzde daha çetrefilli ve hukuk sorununa bulandırılarak sözüm ona yasal kılıfa büründürülerek devreye konulamaz.”
İHD MYK Üyesi Nuray Çevirmen, Bolu F Tipi Cezaevi’ndeki tutuklular tarafından derneklerine ulaşan mektuplar ışığında yaşanan hak ihlallerine dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.
YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZAEVLERİ
Türkiye’deki cezaevlerinde uzun süredir hak ihlallerinin devam ettiğini hatırlatan Çevirmen, “Ağırlaşan tecrit koşulları, yüksek güvenlikli cezaevlerinin yapılması, S Tipi cezaevlerinin yapılması ve tecrit koşullarının tek merkezden sürdürülüyor olması sonucunda, neredeyse tüm hapishanelerde çok ciddi hak ihlalleri yaşanıyor” dedi. E Tipi cezaevlerinin kapatıldığını ve tutukluların yeni açılan cezaevlerine sevk edildiğini belirten Çevirmen, “Yüksek Güvenlikli Cezaevleri ve S Tipi cezaevleri aslında tecridin çok ağır bir biçimini oluşturuyor. Mahpuslar tek kişilik yerlerde tutuluyor. 3 kişilik koğuşlarda var ama maalesef siyasi mahpusların hiçbiri bu koğuşlara konulmuyor. Odaların kendi havalandırmaları söz konusu değil. Bir saat havalandırma alanlarına götürülüyor ve tekrar koğuşuna getiriliyorlar. Gün ışığından faydalanmak çeşitli sağlık sorunlarından korunmak için şart. Yüksek Güvenlikli ve S Tipi cezaevleri, F Tipi cezaevlerinin olumsuz koşullarını da aşmış durumda” diye konuştu.
CEZAEVİ MÜDÜRÜYLE BAŞVURULAR ARTTI
Son dönemlerde Bolu Cezaevi’nden yoğun bir şekilde başvuru aldıklarını aktaran Çevirmen, hak ihlallerinin cezaevi müdürünün değişiminden sonra arttığına dikkat çekerek, “Son dönemlerdeki artışı göze aldığımızda farklı bir anlayışın açığa çıktığı ortada” diye belirtti.
GÖZLEM KURULU TAHLİYELERİ ENGELLİYOR
Geçtiğimiz aylarda da Bolu Cezaevi’nde bir tutuklunun ayağının kırıldığı, diğer bir tutuklunun ise şiddet ve işkenceye maruz bırakıldığı yönünde başvurular aldıklarını söyleyen Çevirmen, “Özellikle İdare ve Gözlem Kurulu kararlarının uygulanmaya başlanmasıyla birlikte tüm hapishanelerde olduğu gibi Bolu Cezaevi’nde de tahliyelerin engellendiğine dair pek çok bilgi mevcut. En az 5 mahpusun İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla periyodik olarak tahliyelerin engellendiğini biliyoruz. Bolu Cezaevi, uzun yıllardır hapishanede tutulan mahpusların olduğu bir yer. Çoğu 28-29 yıllık mahpuslar. Onlara İdare ve Gözlem Kurulu tarafından iyi halli olmalarına rağmen sürekli olarak iyi halli olmadıkları öne sürülerek raporlar düzenlendi. Bugün tahliyeleri gelmiş olsaydı tahliye edilmeyeceklerdi” şeklinde konuştu.
TAHLİYE ENGELİNE GEREKÇELER
Tahliyelerin soyut gerekçelerle engellendiğine değinen Çevirmen, bu gerekçelere; elektrik kullanımının tasarruflu olmadığı ya da yatma koşullarına kısmen uyum sağlandığı örneklerini verdi. Çevirmen, “Gözünün üstünde kaşın var gibi gerçeklikle bir bağlantısı olmayan gerekçelerle mahpusların salıverilmesi hakları ortadan kaldırılmış durumda” dedi.
Cezaevinde uygulanması gereken sosyal faaliyetlerin yok sayıldığını aktaran Çevirmen, tutukluların sohbet ve atölye haklarının ellerinden alındığını da ifade etti.
3 TUTUKLUYA TEK TERLİK
Bolu Cezaevi’ndeki tutukluların gönderdikleri mektuplarda idarenin yeni uygulamaların dolayı baskın arama gerçekleştirdiğini ifade eden Çevirmen, “Kitaplar dahil tüm malzemelere el konulduğu ve sadece 3 kitaba izin verildiği bilgisini aldık. 20 yıldır yanlarında olan kıyafetlere bile el konulmuş. Her taraf beton ve buna rağmen banyoda kullanmış oldukları terlikler depoya kaldırılmış. 3 mahpus tek terlikle banyoya girmek durumunda kalıyor” dedi.
TUTUKLUYA KİTAP TAŞITMA İŞKENCESİ
Çevirmen, bir gözü ile bir kolu olmayan tutuklu Civan Boltan’ın gardiyanlar tarafından kitap taşıtma işkencesine maruz bırakılmak istendiğini, ancak Boltan’ın itiraz ettiğini ve bunun üzerine darp edildiği yönünde başvurular aldıklarını belirtti.
HAK İHLALLERİNE KARŞI AÇLIK GREVİNDELER
Cezaevi’nde yaşanan tüm hak ihlallerine karşı tutukluların açlık grevine girdiğini ifade eden Çevirmen, “İçlerinde Semih Yürek isimli bir mahpusun tehdit edildiği yönünde başvurular var. Bahsettiğimiz hak ihlallerinin yanı sıra sağlık hakkından mahrum bırakma, sağlık hakkının gecikmesi, revire çıkarılmama, diş muayenelerinin yapılmaması gibi sorunlar var” diye aktardı. Çevirmen, ayrıca geçtiğimiz yıl 15-20 lira gelen elektrik faturalarının 5,6 birim fiyattan hesaplanarak, sanayi tipi faturalandırma yapıldığını ve her bir tutuklu için 200-300 lira ücret çıkarıldığını söyledi.
PSİKOLOJİK İŞKENCE BİÇİMİ
Çevirmen, “Hapishanelerdeki mahpuslar sadece özgürlüğünden mahrum bırakılmıyor. Hem fiziksel hem de psikolojik anlamda mahpusları tahribata uğratan bir çeşit işkence biçimdir. Bolu Cezaevi’nde tutulan siyasi mahpusların tamamı bu durumların ortadan kaldırılması yönünde birçok kuruma başvuru yaptı” ifadelerini kullandı.
AKP’DEN SONRA TUTUKLU SAYISI 5,5 KAT ARTTI
AKP iktidarının 2002 yılında iktidara gelmesinden sonra cezaevlerindeki 59 bin tutuklu sayısının, 5,5 kat artış göstererek 326 binin üzerine çıktığını vurgulayan Çevirmen, “Bu artış toplumdaki insanların söz söylenmesinin engellenmesiyle dışarıdaki tecrit koşullarının oturtulmasının yansıması cezaevlerinde kendini gösteriyor. Cezaevindeki mahpuslar toplumun ilgisinden de bilgisinden de yoksun bir biçimde kalmış durumdalar. İktidarın uygulamalarına karşı muhalefet partilerinin de bu konuda herhangi bir sözü yok. Tüm bunlar ortaya konduğunda iktidarın nasıl bir hapsetme rejimine tutunduğu da ortada. 399 hapishane ve 326 binin üzerinde mahpus sayısı var. Yakın bir zaman önce gazeteciler tutuklandı. 26 gazeteci son dönemlerde cezaevine girdi. Seçilmiş belediye başkanları, milletvekilleri, siyasetçiler ve hukukçular muhalefet ettikleri için cezaevine girdi” diye hatırlattı.
KOŞULLAR SAĞLIK SORUNLARINI TETİKLİYOR
Cezaevi koşullarında tutukluların çeşitli sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kaldıklarının aktaran Çevirmen, “Çamaşırlarını yıkadıklarında kurutacakları bir alan yok. Bu nedenle çeşitli akciğer ve romatizma hastalıkları meydana gelecek. Tek başına tutulan mahpusların psikolojik olarak rahatsızlıkları artacak. Bodrum S Tipi’nde tutulan bir mahpus, tek başına kalamaz raporuna rağmen tek başına tutuluyordu. Bir bacağı yoktu ve ihtiyaçlarını karşılayamıyordu. Yapılan itirazlara ve raporunun yenilenmesi sonucu 3 kişilik yere konuldu. Herkesin Yüksek Güvenlikli Cezaevleri ve S Tipi cezaevlerine eğilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
‘HAPSETME REJİMİNDEN VAZGEÇİLMELİ’
3 Kasım tarihinde Konya Ereğli Cezaevi’nde maruz bırakıldığı hak ihlallerine karşın bir tutuklunun kendini ateşe verdiğini belirten Çevirmen, şöyle devam etti: “Türkiye’deki hapishanede tutulan insan sayısına bakıldığında, Avrupa’da ikinci sırada olduğumuza dair uluslararası bir açıklama yapılmıştı. Ereğli’de bir mahpusun kendisini yaktığı yönündeki bilgi geldi. Bu mahpus İran asıllıydı ve 12 yıldır hapishanedeydi. Kendisi hakkında adil olmayan bir dosyası nedeniyle İHD’ye de bir başvurusu vardı. Aslında dikkatini çekmeye çalıştığımız nokta da bu. Yüksek güvenlikli hapishaneler insanın yaşama koşullarına uygun bir hapsetme biçimi değil. Bundan derhal vazgeçilmesi gerekiyor. Türkiye’nin insan hakları karnesi ne yazık ki çok kötü. Defalarca kez yaşatılan hak ihlallerine karşı bakanlık tarafından ‘böyle bir durum yoktur’ açıklamaları yapıldı, ancak bu kadar çok mahpusun cezaevlerinde tutulması bile tek başına bir sorunun olduğunun göstergesidir. Türkiye’nin hapsetme rejiminden vazgeçmesi gerekiyor.”
MA / Fırat Can Arslan