AMED - Kent politikalarının eril bir zihniyetle yürütüldüğünü belirten ŞPO İstanbul Şube Başkanı Pınar Pelin Giritlioğlu, pembe otobüs, pembe taksi, kadın parkı ve millet kıraathanesi gibi uygulamalar ile “sosyal konut” politikasının kadını daha çok eve hapsettiğini söyledi.
Amed Emek ve Demokrasi Platformu Kadın Meclisi, 26- 27 Kasım'da Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nda (DTSO ) "Kapitalizmde Kadın Sömürüsü" çalıştayı düzenledi. Çalıştayın “Kent Politikalarının Kadınlara Etkisi” konulu oturumuna katılan İstanbul Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Şubesi Başkanı Prof. Dr. Pınar Pelin Giritlioğlu, kentleşme politikalarında kadınların uğradığı ayrımcı uygulamalara dair ajansımıza konuştu.
KADINLAR SÜRECİN DIŞINDA
Merkezi ve yerel yönetimlerde karar alınan politikalarda kadınların dışlandığını ifade eden Giritlioğlu, “Toplumsal cinsiyet eşitliğini göz ardı eden birçok kentsel politikada kadınlar, dirençsiz bırakılıyor. Bu süreç içerisinde kadın toplumsal cinsiyet eşitliğini göz ardı eden ayrımcı muamelelere maruz kalıyor. Bunların örnekleri pembe otobüs ve pembe taksilerle gün yüzüne çıktı. Kadın parkları ve millet kıraathaneleri de bunlardan bazıları. Bütün bunlar kadının istihdam alanını kısıtlayan ve kadını yalnızlaştırarak, toplumdan geri çeken uygulamalardır. Son dönemde yürütülen kentsel dönüşüm ve sosyal konut politikalarından da bunları görebiliriz. Bugün Türkiye'de tapu erkeklerin elinde. Kadınlar gayrimenkul alanda kısıtlanıp, söz sahibi olmaları engelleniyor. Devlet yetkileri kadınları kısıtlayarak toplumsallaşmasını engellemektedir. Kentsel dönüşüm yerelinde de iktidarın ve yerel yönetimlerin muhatabı, erkeklerdir. Kadınlar bu sürecin tamamen dışında tutuluyor” dedi.
‘GÖÇ İSTİHDAMI DARALTIYOR’
Özellikle “kentsel dönüşüm” ve “sosyal konut” gibi uygulamalarla yaşanan göçlerin kadınlar üzerindeki etkisine işaret eden Giritlioğlu, “Yerinden edilmeler ve pazarlıklar en çok kadınlar üzerinden yaşanıyor. ‘Sosyal konut’ politikalarında net bir şekilde görülüyor. ‘Sosyal konut’ adı altında yürütülen konutlarda, genelde çeperlerin dışında yer alan kadınlar karşımıza çıkıyor. Buralara gitmek kadının zaten sınırlı olan istihdam kapasitesini giderek daraltıyor. Özellikle eğitim hakkından uzak kalmış kadınların gündelik işlere ve ev içi işlere yönlendiriyor. Geçimini sağlayabilen kadının, kent ile mesafesi arttıkça buradaki istihdam kapasitesinin de düştüğünü görüyoruz. Bu durum kadını daha da kırılgan hale getirerek, daha fazla eve hapsediyor. Sosyal ağları kurmasını engelleyen uygulamaları da görünür kılıyor. Yerel yönetimler bu konuda bir yaşam biçimi dayatıyor, bunlardan bazılarının bilinçli yapılıyor” diye belirtti.
KADIN KOTASI ARTTIRILMALI
Yerel yönetimlerde kadın temsiliyetinin oldukça az olduğunu ve kent adına karar veren kesimin erkekler olduğunu hatırlatan Giritlioğlu, şöyle dedi: “Kent rotasında kadın kotalarını oldukça önemsiyoruz. Yerel yönetimlerde kadın kotasını arttıracak yönetimlere, ihtiyaç var. Bunu sadece yerel yönetimler için değil, özel sektör için de talep ediyoruz. Bunun yanı sıra bütün bu süreçler de, yerelden ve tabandan örgütlenmesinin de kent adına ve kadın adına doğru sonuçlar ortaya çıkarmalıdır. Kentleri şu anda politikalarıyla da yaptıklarıyla da erkekler yönetiyor. Yani eril bir siyaset söz konusu. Bu eril siyasetin önünü açacak politikalardan da hızla vazgeçmek gerekiyor. Bunu yerelleştirmek gerekiyor. Burada kadın örgütlenmelerinin payı oldukça büyük. Kararları kadınların kendi adlarına almaları gerekir. Kent politikalarını üretmesi de oldukça önemlidir.”
‘KENT SAVAŞLARI YALNIZLAŞTIRIYOR’
Merkezi ve yerel yönetimlerin kent politikalarını “kent savaşları” olarak ifade eden ve bu politikaların kadın karşıtı olduğunu yineleyen Giritlioğlu, “Emeğin karşılığı olan bir kamusal düzen yaratmak ve yerel yönetimlerin kendine özgü yenilikçi politikalar geliştirmesi için mücadele etmeliyiz. Kadınlar kent savaşlarında en çok etkilenen ve yalnızlaşsan gruptur. Bu politikalar için de öncelikle yenilikler tanınmalı ve kadınlar örgütlenmelidir” diye belirtti.