WAN - ÖHD’li Erhan Çiftçiler, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a karşı uygulanan istisnai hukuka karşı baroların sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini belirterek, “Tecrit bir işkence sistemidir” dedi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 25 Mart 2021’den bu yana haber alınamıyor. Bugüne kadar aile ve avukatların yaptığı başvurular ya “disiplin” cezaları gerekçe gösterilerek ya engellendi ya da yanıtsız bırakıldı. Kurdistan ve Türkiye’den 765 avukatın, 22 ülkeden ise 350 avukat Adalet Bakanlığı’na başvurarak PKK Lideri ile görüşme talep etti ancak başvurulara şu ana kadar yanıt verilmedi. PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek için başvuru yapan Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Wan Şube üyesi avukat Erhan Çiftçiler, Öcalan ile bir an görüşmelerin başlatılması çağrısı yaptı.
‘TECRİTİN HUKUKİ OLMADIĞINI HERKES BİLİYOR’
Devletin PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik hukuki değil, politik tutum takındığını belirten Çiftçiler, “Burada politik bir tutum alıyor. Bilindiği gibi Sayın Öcalan sıradan bir tutuklu değil, İmralı da normal bir cezaevi değildir. Her tutuklunun hukuki hakları vardır. Yasalar düzenlenirken kişiye özel düzenlenmez, yasalar herkese aynı şekilde uygulanır ama Sayın Öcalan’a ve İmralı’da bulunan diğer tutuklulara farklı uygulanıyor. Bunun nedeni de politiktir. Bursa İnfaz Hakimliği de elbette bu başvurularının neticesinde görüşmelerin yapılmamasının hukuki olmadığını da biliyor. İmralı’dan sorumlu savcı da biliyor, hatta AYM de hukuka aykırılığı biliyor, yani herkes biliyor ama yasalar çiğneniyor. Yine hem ulusal hukuk mekanizmaları hem de uluslararası hukuk mekanizmaları bunu biliyor ve sessiz kalıyor. Abdullah Öcalan’la bir görüşme olursa ‘Kürt halkına nasıl yansıması olur’ üzerinden geliştirilen bir politika var ve mutlak tecrit bu yüzden uygulanıyor” dedi.
‘İSTİSNAİ HUKUK UYGULANIYOR’
Avukat yasağı diye bir yasağın mevzuatta olmadığını söyleyen Çiftçiler, “Hükümlü mesai saatleri içerisinde istediği zaman avukatlarıyla görüşebilir, hangi soruşturmaya maruz kalırsa kalsın, avukatlarıyla görüşmesi kısıtlanamaz. Ama Öcalan’a istisnai bir hukuk uygulanıyor. Bu durum, Kürtlerin tarihinde hep vardı. İstisnai hukuku sadece Sayın Öcalan’a uygulanan bir şey olmadı, öncesinde de Kürt halkına öncülük edenlere uygulandı. Seyit Rıza’ya da, 49’lar davası olarak bilinen Apê Musa’nın da yargılandığı o davada da istisna hukuku uygulandı. Yine 80’lerde de işkence yasal olarak yasak olmasına rağmen yine Kürtlere istisna bir hukuk uygulandı” diye konuştu.
‘ÖCALAN BARIŞ UMUDUNU YEŞERTEN BİRİDİR’
Tecrittin kalkmasıyla birlikte Ortadoğu halklarına barış geleceğini ifade eden Çiftçiler, “Bilindiği gibi Sayın Öcalan her zaman barış çağrılarıyla bilinen bir kişidir. Her zaman şiddetten uzaklaştıran, barış umudunu yeşerten biridir. Bunun her seferinde baltalanması, engellenmek istenmesi nedeniyle Sayın Öcalan’la avukatlarının görüşü yasaklanıyor. Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesinde hukuken bir yasak yoktur, hatta hukuken görüşme zorunluluğu vardır ama siyasi sebepler var. Ne zaman Öcalan üzerindeki tecrit kalktıysa Ortadoğu’da bir rahatlama olmuştur, bir ferahlık ve barış ortamı olmuştur. Bir barış umudunun doğmaması için görüşmeler engelleniyor” ifadelerini kullandı.
‘GÖRÜŞMELER HERŞEYİ OLUMLU ETKİLEDİ’
Tecridin ve savaşın seçim yatırımı olduğunu ifade eden Çiftçiler, “Seçim yaklaşınca Türkiye’de iki şey konuşulur; birincisi mevcut savaş durumu. İkincisi de Sayın Öcalan ile görüşme olacak mı olmayacak mı meselesi. Bunlar çok tesadüfi değildir, son dönemde yaşanılanlara bakılınca seçimlere gittiğimizi anlayabiliyoruz. Sayın Öcalan’la görüşmenin bu kadar engellenmesi bir seçim hazırlığıdır. Türkiye tarihine baktığımızda 2001 krizinden sonra PKK Lideri Öcalan’la görüşüldüğü dönemde döviz aşağı yönlü hareket etmiştir, yani bu durum ekonomik verilere bakıldığında da görülebilir. Ama bunları yapmak yerine tecrit uygulanıyor. Tecrit bir devlet konseptidir. Örneğin Rojava’ya yönelik saldırılar da bunun bir parçasıdır. Burada devletin Kürt’e karşıtlığını görüyoruz” diye konuştu.
‘TECRİT GÜNDEMDE TUTULURSA KIRILIR’
Tecridin gündemde tutulmasıyla son bulacağını belirten Çiftçiler, “Tüm kurumların yapması gereken şey; bunu gündemine almasıdır. Halka tecridin neden kötü olduğunu anlatmak gerekiyor. Halka tecridin sonuçlarını anlatmak gerekiyor. Tecrit gündem olarak kırılabilir, yoksa bizim binlerce başvuru yapmamız sonucu değiştirmez. Biz, başvurularının reddedilmesine karşı hukuki tüm yolları deneyeceğiz. Biz bu durumu artık baroların da gündemine sokmak istiyoruz. Çünkü baroların hak ihlallerini engelleme sorumluluğu var. Tecrit bir işkence sistemidir, baroların da yasalarından kaynaklanan sorumlulukları vardır. Baroların bunu yerine getirmesini istiyoruz” dedi.