İSTANBUL - Türkiye’nin Rojava’ya dönük saldırılarına karşı “Savaşa Hayır” şiarıyla video yayınlayan Kadınlar Birlikte Güçlü, “Rojava’ya atılan bombalar Türkiye’deki bizlerin ‘güvenliği’ için değil, iktidarın geleceği için. Bu yalanların karşısında sessizleşmeyelim. Muhalefetin sinip, iktidarın yanında saf tutmasına bir kez daha seyirci kalmayalım” çağrısı yaptı.
Kadınlar Birlikte Güçlü, AKP iktidarının savaş politikalarına dikkat çekmek için “Savaşa Hayır” şiarıyla bir video hazırladı. Çok sayıda kadının yer aldığı video, toplamda 4 dakika 28 saniye. Sanal medya paylaşımı olan Youtube’dan yayınlanan videoda, 14 kadın İstiklal Caddesi’ndeki patlama ile Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik hava saldırılarını ve bu saldırıların kadınlar üzerindeki etkileri başta olmak üzere güncel birçok konuya değiniyor.
Video ile birlikte bir metin yayınlayan kadınlar, savaş siyasetinin Kürt halkının iradesini ezmeye dönük olduğuna vurgu yaparak, tüm halklara bu savaş suçuna karşı sessiz kalmama ve ortak olmama çağrısında bulundu.
Videoda da yer alan “Savaşa Hayır” başlıklı metnin tamamı şöyle:
“İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım’da bir bomba patladı ve bu bomba patladığından beri sonunu daha önce defalarca gördüğümüz, yaşadığımız karanlık bir hikayenin içine çekildik. Rusya, Amerika, NATO, hava sahaları, AKP, seçimler derken, birileri bir coğrafyayı kendi emelleri doğrultusunda şekillendirme emellerine kurban etmeye çalışılıyor. Bu yeni değil. Hedefteki insanlar, halklar Suriye’de 10 yıldır, bölge genelinde onlarca yıldır yürütülen savaş nedeniyle buradan oraya göçmek zorunda bırakılmış olanlar. Bin yıllık topraklarının, evlerinin, Afrin’in işgaliyle gittikleri civar köylerde bu sefer de F-16 bombardımanıyla karşılaşanlar. Bir işgal ile öteki arasında yaşam kurmak için yılmadan mücadele verenler, cihatçı çetelere rağmen eşit ve özgür bir hayat için direnenler, en çok da kadınlar.
İSTİRMACI BİR SİYASET
Henüz İstanbul’un orta yerinde gerçekleşen bombalamanın esas faillerinin kim olduğu açığa çıkarılmadan, havada MHP Güçlükonak İlçe Başkanı’nın ismi, ÖSO bağlantıları, uyuşturucu ticareti, İçişleri Bakanı’nın ilişkilerine dair bilgiler dolaşırken, bu bombalama hızlıca başka bir kıyımın gerekçesi haline getirildi. Türkiye’den kalkan F-16’ların köyler ve kent merkezleri ayırmadan yaptığı bombardıman sonucunda yarısından fazlası sivil en az 31 kişinin öldürüldüğü, bir hastanenin yıkıldığı gelen bilgiler arasında. İstiklal Caddesi’yle, İstanbul’la, Taksim’le hiçbir bağlantısı bulunmayan bu 31 kişiyi öldüren, hastaneyi yıkan bombaların üzerinde İstiklal Caddesi’nde başka bir bombanın katlettiği iki çocuğun ismi yazıyordu. Çocukların ölümüne engel olmak şöyle dursun, öldükten sonra bile istismar edebilen bir siyasetle karşı karşıyayız.
Aynı siyaset, şiddetin şiddet doğurduğu, fayda sağlayan tek tarafın da desteği azalan hükümet olduğu bu ortamda, sınırı aşıp Karkamış’ta bir okulu vuran roketlerin biri çocuk iki kişinin canını almasını, şiddetin dozunu artırma kozu olarak gördüğünü belli edercesine, adeta ellerini ovuşturarak izliyor. Bunu, faili belli bir ‘hain terör saldırısı’ olarak değerlendirmekte gecikmeyenler ise haritayı açıp bakmıyor. Karkamış’ın karşısında neresi var? Karkamış’ın karşısındaki Cerablus’ta kim var? İktidarın beslediği hangi gruplar var?, öğrenmeye tenezzül etmiyor. Biliyorsa da unutmayı seçiyor.
KÜRTLERE DÜŞMANLIK
Kürt halkının iradesini ezmeye dönük bu savaş siyasetinin ölüm saçtığını, hepimizin hayatlarına gölge düşürdüğünü, bizi yoksullaştırdığını, tehdit ettiğini, güvensizleştirdiğini, geleceksizleştirdiğini bildiğimiz halde bu oyuna razı olmaya ve bu oyunun çaresizce parçası olmaya, bu düzeni sürdürmeye mecbur muyuz peki gerçekten? Değiliz! Susmak zorunda değiliz. Tam tersine, hem kendi geleceğimiz için hem de sözde ‘bizim adımıza’ sınır ötesinde hayatların parçalanmasını, Kürt halkına düşmanlığın bir yönetim biçimi haline getirilmesini kabul etmediğimiz için ses çıkarmak zorundayız. Bu topraklarda nefes alabilmek istiyorsak başka çaremiz yok.
SALDIRI İKTİDARIN KONUMU İÇİN
Basına, sokakta ve sosyal medyada ses çıkarmaya yönelik baskıların artması, Kürt halkına yapılan bu zulüm, kadınların kazanımlarına her gün yeni bir müdahalenin eklenmesi savaşın sesini yükseltiyor. Oysa biz kadınlar biliyoruz ki savaş hayatlarımıza sirayet ettikçe şiddet kendisini yeniden üretiyor. Savaş ve şiddetle birlikte kadınların gündelik hayatı zorlaşıyor, alanımız daralıyor. Dolayısıyla savaşın yükselttiği şiddetin bedelini en ağır ödeyecek olan kadınlar başta olmak üzere tüm topluma sesleniyoruz: Yarın çok geç olabilir. IŞİD’in Ezidî halkına yönelik soykırım girişimiyle hatırladığımız Şengal ve yenilgiye uğratıldığı Kobanê başta olmak üzere bu tür yapılanmalara karşı verilen mücadeleyi sekteye uğratan, IŞİD zihniyetini destekleyen bu saldırı hiçbirimizin yararına değil, yalnızca kendi konumu için her oyunu oynamaya hazır olan iktidarın yararına.
SAVAŞA HAYIR
Rojava’ya atılan bombalar Türkiye’deki bizlerin ‘güvenliği’ için değil, iktidarın geleceği için. Bu yalanların karşısında sessizleşmeyelim. Muhalefetin sinip, iktidarın yanında saf tutmasına bir kez daha seyirci kalmayalım. Her gün daha büyük bir umutsuzluğa uyanmayalım. Hep birlikte söylememiz, yükseltmemiz gereken ses çok basit: Bizim de barış içinde yaşama hakkımız var. İnsan hayatlarını bir seçim ve iktidar hesabı haline getiren #savaşahayır.”