ANKARA - Ekonomik krizin nedenlerinden birinin savaş politikaları olduğuna değinen TJA aktivisti Ayla Akat Ata, "Kürt sorunu çözülürse iktidar bir gün siyaset yapamaz" dedi.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 19’uncu duruşmasının 7’nci oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına HDP’li milletvekilleri ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatların yanı sıra tutuksuz yargılanan HDP eski MYK Üyesi Bircan Yorulmaz da katıldı.
ÜRKÜT: DAVAYI DÜŞÜRMENİZ GEREKİYOR
Duruşma, HDP eski MYK Üyesi Ali Ürküt’ün beyanlarıyla devam etti. Türkiye’de yargı bağımsızlığı konusunda sorunlar olduğuna dikkat çeken Ürküt, “Bu davanın ne kadar siyasi bir dava olduğunu defalarca dile getirdik. Bizim söylememiz yetmiyor. AİHM Büyük Daire Demirtaş kararı bunu teyit etmiştir. HDP MYK’ paylaşımının suç teşkil etmediğini ve o dönemle ilgili herhangi bir etkisinin olmadığını karar altına almıştır. Sizin bunu esas alıp davayı düşürmeniz gerekiyor. Yüksekdağ AİHM Türkiye Davası’nda AİHM diyor ki: ‘Burada bir tahrik ve azmettirme suçu yoktur.’ Ama siz bu kararlara uymuyorsunuz” dedi.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE DEMOKRASİ
Ürküt, konuşmasının devamında şöyle konuştu: “Bir ülkede yargı bağımsız değilse demokrasiden bahsedemeyiz. Demokrasi yoksa ekonomi bozulur. Ekonomik ve toplumsal sorunlar dünyanın gündeminde. Açlık, sefalet ve işsizlik diz boyu. Dünya da bunu görüyor. Türkiye demokrasi endeksi sıralamasında Gana, Kenya, Ermenistan, Tanzanya ve Irak’ın gerisindeyiz. Bırakın Avrupa’yı. Biz bunu hak ediyor muyuz? Bazıları bir süre daha iktidarını sürdürmek için bunu bize reva görüyorlar.
ARA KARARIN RÜCU EDİLMESİ TALEBİ
Avukatlar ile müvekkilleri arasındaki belge alışverişini yasaklayan kararınız kabul edilemez. Bu dava çok farklı. Bütün zamanımızın yarısı burada geçerken, belge alışverişi yapmamak adil yargılamanın kısıtlanmasıdır. Bu kararınızdan rücu etmenizi talep ediyorum. Dosyaya her gün yeni belgeler giriyor. Biz bunları takip etmekte zorlanıyoruz. Yüzlerce müşteki kurum ve kişilerin davaya katılım taleplerini kabul ettiniz. Bunu da kabul etmiyoruz. Bu kurumlar arasında İçişleri Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı da var. Bu olaylardan birileri sorumlu. Olaylar yaşanırken birileri önlem almamış, engellememiş.”
Ürküt, son olarak tüm siyasetçilerin tahliyesini talep etti.
‘NEREDEN TUTSAK ELİMİZE YAPIŞIYOR’
Sonrasında avukat Erhan Ürküt bulunduğu 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde SEGBİS aracılığıyla söz aldı. Dosyaya giren evrakları incelemenin “çok zor” olduğunu ifade eden Ürküt, duruşmalara iki aylık ara verilmesini talep ederken, “Önceki celsenin SEGBİS kayıtları daha düşmeden diğer duruşma başlıyor. Neresinden tutsak elimize yapışıyor. Savunma yapıyoruz. Suçlamaların aslı astarı yok. Bizim savunma yapmamızın önüne geçiliyor. Duruşma takviminin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. İddia makamının tutukluluk devam gerekçesi olarak hiçbir somut delil yok” diye belirtti.
“Bu dosyanın derhal düşmesi gerekiyor” diyen Ürküt, “Siyasi partiler ülkenin en ağır sorunlarına dair her türlü açıklamayı yaparlar. HDP siyasi parti faaliyeti yürütmüştür. Sizin yapmanız gereken bu dosyadan el çekmektir. AYM’nin işine karışmayın” diye ekledi. Ürküt, son olarak Ali Ürküt’ün tahliyesini talep etti.
'TEK BİR DELİL GİRDİ Mİ?'
Son olarak söz alan Tevgera Jinen Azad (TJA) Aktivisti Ayla Akat Ata, dosyaya eklenen evraklarda siyasetçilerin aleyhlerine olan hiç bir belgeyi kabul etmediğini belirtti. “Bu dosyada neden yargılanıyoruz” diye soran Akat Ata, “Birileri Çözüm Süreci’ni hedef aldı. DAİŞ’in zulmüne karşı eylemini ortaya koyan herkes illegalize edilmeye çalışıldı ise aynı şey sonrasında da oldu. Herkes burada tarihi misyonunu bilerek sözünü bilerek sözünü kurmaya çalışıyor. Bana yönelik iddia edilen ve Ankara’da olduğu belirtilen suçları işlerken ben Mürşidpınar sınır kapısında sivilleri alıyorduk. Savcı bu dosyaya bizi nasıl katmış? Ne delil sunmuş? Demiş ki ‘taban kitleye talimat vermiş olmaları.’ Dosyada tek bir talimat yok. Burada ‘terör olaylarının talimatı’ diyor. ‘Sorumlu düzeyde organize etmeleri’ diyor. Buna dair tek bir delil girdi mi dosyaya? ‘PKK-KCK güdümünde yürütmüş oldukları faaliyetler’ denmiş. Benim yürüttüğüm faaliyet siyasi faaliyettir” dedi.
'YARGI BİR SOPA OLARAK KULLANILIYOR'
Akat Ata, şöyle devam etti: “Biz parti yöneticisi olarak burnu kanamasın diye insanları sokaktan çekmeye çalıştık ama bu kadar siyasetçinin cezaevlerinde etkisiz kılınması iktidar için bir şanstır. Yargı bir sopa olarak kullanılıyor. Hakkımızdaki iddiaların tamamı tanık beyanları. Birilerinin dosyada gizlilik kararı vermesiyle gizli tanıkların dosyaya eklenmesi arasında bir bağ kuramıyor musunuz? Biz 6 yıl bu dosya hazırlansın diye bekledik. 6 yıl boyunca dosyaya hakkımda giren tek delil, söz konusu tweeti paylaşmış olmamızdır. Kürt sorunu çözülürse iktidar bir gün siyaset yapamaz. Ekonomiyi bugünlere getiren konulardan biri savaş politikaları değil mi? Merminin yerini akıl alabilseydi bu ülkenin bugünkü kaderini yaşamazdık. Bu toplum bir daha ne zaman toplanacak? Bir birine ön yargıyla yaklaşmadan ne zaman bakacak? Mahkemelerde bu işte sopa olarak kullanılarak engellenmeye çalışılıyor. Bu dosyada hukuk katlediliyor. Her katliam öldürüyor. Bu dosyanın da öldürdükleri vardır. Ölen bir arada yaşam duygusudur.”
TUNCEL: HAK GASPI
Ardından Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel söz aldı. Avukatlar ile gerçekleştirdikleri evrak alışverişinin engellenmesini “hak gaspı” olarak ifade eden Tuncel, “Bu kadar işin içinde yetmiyor, ‘duruşmaların olmadığı iki haftada da cezaevinde evrak alışverişi yapın’ diyorsunuz. Bu kararınızdan dönmenizi istiyorum” dedi.
'TELEFONUMA BİLE EL KOYMADILAR'
Tuncel, şu sözlere yer verdi: “Hakkımızda bir tane somut delil yok. Savcı, DTK ile ilgili olarak ‘ilk kongrenin Erbil’de yapılmasına dair emir ve talimatlar alındığı’ diyor. DTK’nın Erbil’de kurulduğunu mu söylüyor savcı? Bizimki 2011 Diyarbakır toplantısıdır. Bu bahsettiği Erbil toplantısı nedir? DTK’nın sivil toplum kuruluşu olduğu en son AİHM kararlarında da var. Kürtlerin demokratik hakları konusunda çalışma yapan herkesi illegalize ediyorsunuz. Savcı, bana dair ‘ikamet ve iş yerinde yapılan aramalarda ve ele geçirilen belgelerde’ diyor. Benim iş ve ev aramam yok. Telefonuma bile el koymadılar. Geç kalmış adalet, adalet değildir. Bütün arkadaşlarımızın iki yıllık sürecini toplumsal yaşamdan kopardınız. Ne uğruna? Siyasi iktidar tek adam rejimini kurabilsin diye. Yargılamanın kendisi siyasi.”
Duruşmaya ardından yarına kadar ara verildi.