ANKARA - HEDEP milletvekilleri, İstanbul Sözleşmesi’nin "acil bir şekilde" imzalanması için Meclis Dışişleri Komisyonu’nu toplantıya çağırdı.
Halkların Demokrasi ve Eşitlik Partisi (HEDEP) milletvekilleri, feshedilen İstanbul Sözleşmesi’nin “acil bir şekilde” tekrar imzalanması talebiyle gerekli görüşmelerin başlatılması için Meclis Dışişleri Komisyonu’nu toplantıya çağırdı. Komisyona gönderilen dilekçede, Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Bakanlar Kurulu’nca 18 Ekim 2011 tarihinde kararlaştırılan "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın" 24 Kasım 2011 tarihinde Meclis'te kabul edildiği hatırlatıldı.
Sözleşmenin 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açıldığı için “İstanbul Sözleşmesi” ismiyle anıldığına dikkat çekilen başvuruda, Türkiye’nin sözleşmeyi imzalayan ilk ülke olduğu hatırlatıldı. Dilekçede, 20 Mart 2021 tarihinde AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kararıyla Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği ifade edildi.
‘FONKSİYON GASPI’
HEDEP’in dilekçesinde şu ifadelere yer verildi: “Sözleşmeden çıkmak için işletilen bu usulü cumhurbaşkanı hükümet sisteminden diğer adı ile tek adam rejiminden vareste ele alınamaz. İstanbul Sözleşmesi, Anayasa’nın 90. maddesine göre usulüne uygun olarak 24 Kasım 2011 tarihinde TBMM tarafından onaylanmış ve 6251 sayılı Kanun ile TBMM tarafından yürürlüğe konulmuş uluslararası bir sözleşmedir. Anayasa’nın 87.maddesi uyarınca uluslararası sözleşmelerin onaylanmasını uygun bulma, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ait bir yetkidir. Bir kamu hukuku işlemi olan Uluslararası Sözleşme’nin yürürlükten kaldırılması da ‘yetkide paralellik ilkesi’ gereğince yine aynı usulle olmalıdır. Kaldı ki, İstanbul Sözleşmesi şiddetle mücadele konusunda bir insan hakları sözleşmesidir. Anayasa’nın 104. maddesi uyarınca, ‘temel haklar, kişi hakları konusunda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarılamaz’. Dolayısıyla, iç hukukta kanun niteliğinde olan bu Sözleşme ancak ve ancak yasama yetkisini elinde bulunduran Meclisin iradesi ile yürürlükten kaldırılabilir. Bu itibarla Cumhurbaşkanı Kararıyla yapılan işlem ‘fonksiyon gaspı’ niteliğinde olup yok hükmündedir.”
ANAYASA’YA AYKIRI
İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeye dair alınan Cumhurbaşkanlığı kararının, Anayasa’ya aykırı olduğuna vurgu yapılan dilekçede, “Çünkü Anayasa'nın 104'üncü maddesinin 17'nci fıkrasının daha ilk cümlesinde açıkça 'Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir' denmektedir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanının Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilmesinin ilk şartı, çıkarılacak kararnamenin 'yürütme yetkisine ilişkin' bir konuda olmasıdır. Ancak uluslararası andlaşmaların onaylanması konusu, tek başına 'yürütme yetkisine ilişkin bir konu' değildir. Çünkü, Anayasa’nın kurduğu sistemde, pek çok ülkede de olduğu gibi, uluslararası antlaşmaları onaylama yetkisi, yürütme organı ile yasama organı arasında paylaştırılmıştır. Bu nedenle, İstanbul Sözleşmesinin Türkiye Cumhuriyeti Bakımından Feshedilmesi Hakkında 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı, bu Kararın dayanağı olan 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin kendisi hukuka aykırı olduğu için hukuka aykırıdır” denildi.
KADIN CİNAYETLERİ VERİLERİ
Türkiye’de kadın cinayetlerinin artarak devam etmekte olduğu dile getirilen dilekçede, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) verileri de paylaşıldı. Buna göre 2008'de 80, 2009'da 109, 2010'da 180, 2011'de 121, 2012'de 210, 2013'te 237, 2014'te 294, 2015'te 303, 2016'da 328, 2017'de 409, 2018'de 440, 2019'da 474 olmak üzere 2008-2019 yılları arasında ise toplam 3 bin 185 kadının öldürüldüğü bilgisi verildi. 2019'da işlenen 474 kadın cinayetinden 115'inin şüpheli olarak kayıtlara geçirildiği hatırlatılan dilekçede, Türkiye'de 2020 yılında erkekler tarafından 300 kadın öldürüldüğü, 171 kadının şüpheli şekilde ölü bulunduğu, bu sayının 2021’de 154’e; 2022’de de 181’e ulaştığı aktarıldı.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun (TKDF) raporuna atıfta bulunulan dilekçede, 2023 yılının ilk 10 ayında ise 350 kadının erkekler tarafından katledildiği, yaşamını yitiren 107’i kadının ölüm nedeninin "şüpheli ölüm", 243 kadının ölüm nedeninin ise "kadın cinayeti" olarak kayıtlara geçtiği bilgisi verildi.
Dilekçede, devamla şu ifadelere yer verildi: "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ne taraf olunmasının ülkeye ilave bir yük getirmeyeceği ve ülkenin gelişen uluslararası saygınlığına olumlu katkıda bulunacağı değerlendirilmesi yapılan fakat hukuksuz bir şekilde “bir gecede” feshedilen sözleşmenin acil olarak tekrar imzalanması elzemdir.”