HABER MERKEZİ - Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar, “Evlilik, boşanma, boşanmanın etkileri, akrabaların geçimi, akrabalık, ailelere bağlı olan suçlar” başlıkları altında 41 maddenin yer aldığı Aile Hukuku ile aileyi yeniden tanımlıyor.
Ulus-devlet sistemine alternatif bir yaşamın sunulduğu Kuzey ve Doğu Suriye’de, kadın öncülüğünde birçok ilke imza atıldı. “Kadın özgürlükçü, demokratik, ekolojik” paradigma eksenli örülen sistemin temel adımlarından biri de hukuk.
21 Ocak 2014 tarihinde Cizrê Bölgesi’nde ardından 27 Ocak'ta Kobanê ve 29 Ocak'ta Efrîn’de ilan edilen Özerk Yönetim, kadının kamusal alandaki varlığını görünür kılma hedefiyle tüm inşa süreçlerinde eşbaşkanlık sistemini uygulamaya koydu. Bu esas üzerinden ulus-devletin “Anayasa” modeline karşı “Toplumsal Sözleşme” ile kadın özgürlüğü, çocuk hakları, ekolojik yaşam ve eşit haklar temelli bir hukuk modeli oluşturuldu.
TOPLUMSAL ADALET MECLİSİ
Bunun için de ilk olarak Sulh Komiteleri’nin örgütlemesine gidildi ve 2015’de Adalet Divanı kuruldu. Daha sonra Toplumsal Adalet Meclisi tüzüğü hazırlandı. Bu adımla birlikte 2017 yılında Toplumsal Adalet Meclisi’nin temeli atılmış oldu ve bu meclis çatısı altında Mala Jin Sulh Komitesi, temyiz ve uygulamaları barındıran Toplumsal Adalet Divanı kuruldu.
MALA JIN
Toplumsal Adalet Meclisi’nin çatısı altında kurulan Mala Jin ilk olarak 20 Mart 2011’de Qamişlo kentinde örgütlendi. Zamanla Kuzey ve Doğu Suriye’nin tüm bölgelerinde şubelerini açtı. Mala Jin, eşit toplum felsefesi, demokratik aile kültürü ve özgür eş yaşam bilinci ile kadın ve çocuklara yönelik yaşanan insanlık dışı uygulamalara karşı durmayı amaçlıyor. Aile içi şiddet ve kadınların toplum içinde yaşadığı sorunları komiteler yoluyla çözüme kavuşturmayı hedefleyen Mala Jin, Özerk Yönetim’in tüm sivil kurumlarında ve yargısında temsil ediliyor. Mala Jin, sorunları önce kendi içinde çözmeye çalışıyor. Çözülemeyen davalar ise Kadın Adalet Meclisi'ne raporlanıyor.
YENİ ÇALIŞMA: AİLE HUKUKU
“Rojava Devrimi” ile bağımsız örgütlemelerini güçlendiren kadınlar, haklarını güvence altına alacak, kendilerini ve çocukları her türlü şiddetten koruyacak hukuki çalışmalara devam ediyor. Özerk Yönetim’in her kademesinde rol alan kadınlar, medeni hakları güvence altına alarak, çok eşlilik ve çocuk yaşta evliliklerin yasaklanmasını sağladı. Kadınların şimdiki çalışması ise, Kuzey ve Doğu Suriye’nin Aile Hukuku. Üç yıllık çalışmanın ardından oluşturulan Aile Hukuku, bu yıl Cizrê Bölgesi’nde onaylatıldı.
6 BÖLÜM 41 MADDEDEN OLUŞUYOR
“Evlilik, Boşanma, Boşanmanın Etkileri, Akrabaların Geçimi, Akrabalık ve Ailelere Bağlı Olan Suçlar” olmak üzere 6 başlıktan oluşan kanun, toplam 41 maddeden oluşuyor. İlk maddede ise evliliğin tanımı şu şekilde yapılıyor: “Kadın ve erkek arasında bu kanuna göre düzenlenen bir sözleşmedir ve amacı özgürce birlikte yaşama temelinde bir aile kurmaktır.” Çalışmalarını sürdürdükleri ve diğer bölgelere de onaylatma sürecinde oldukları Aile Kanunu’na dair Rojava Toplumsal Adalet Meclîsi Eşbaşkanı Rîma Berekat ile konuştuk.
DEVRİMDEN ÖNCE HUKUK
Devrimden önce kadın haklarının bölgeden bölgeye farklılık gösterdiğini belirten Berekat, “Evlilik, boşanma, boşanma sonrası çocuklarla görüşme gibi konularda kadınlara haksızlık yapılıyordu. Hukuk, medeni kanuna göre değil dini kanunlara göreydi. Örneğin; erken yaşta evlilik, tek taraflı boşanma vardı. Kadına yönelik şiddet ‘halk arasında mı yoksa evde mi yapılıyor’ ayrımı yapılarak cezasız kalıyordu. Verilen ceza şiddetin uygulandığı yere göre İslam kanunlarına göreydi. Her erkek 2 kadınla evlenebilirdi. Kadınlar yönetimde yer alamıyordu. Kadının siyasi ve hukuki hakları yoktu. Kendisini ifade edemiyordu ve yönetimde söz sahibi değildi. Aktif bir şekilde siyasette yer alamıyordu. Bu nedenle devrime ihtiyaç vardı” ifadelerini kullandı.
KADIN KANUNU
Devrimle birlikte kadın mücadelesinin çok yönlü sürdüğünü ifade eden Berekat, bunlardan birinin de kadın-erkek arasındaki ilişki, sağlık, eğitim ve savunma alanlarında verilen mücadele olduğunu söyledi. Berekat, “Yaşam üzerindeki aşiret ve din etkilerine yönelik çalışmalar yapıldı. Bu nedenle kimi kadın örgütleri kuruldu. Bu kurumlar hem toplum içinde hem de yönetimde yer aldı. Yaptıkları çalışmalarla haklar elde ettiler. Bunlardan ilki 2014’te kabul edilen Kadın Kanunu. Evlilik, kadına yönelik şiddet gibi konuları ela alan bu kanun, Cizrê, Kobanê ve Efrîn bölgesinde onaylandı” diye belirtti.
KADINI KORUYAN YASA
Çalışmaları devam eden Aile Kanunu’na değinen Berekat, Aile Hukuku’nun devrimle birlikte her alanda söz sahibi olan kadınların özgün çalışması olduğunu dile getirdi. Berekat, “41 maddeden oluşan kanunun evlilik, boşanma, boşanmanın şartları, çocuklarla kurulacak ilişki, mal varlıklarının paylaşımı, çocuk hakları, zorla evlilik, çok eşlilik, erken yaşta evlilik ve ihanet konuları ele alınıyor” dedi.
Aile Kanunu’nun kadını evlilikte zorbalığa karşı koruduğuna dikkat çeken Berekat, şöyle dedi: “Kadını tek taraflı boşanmaya karşı koruyor. Öncesinde erkek tek taraflı boşanabilirdi. Ama Aile Kanunu ile tek taraflı olmuyor. Boşanma Adalet Divanı’nda olacak, hukuki ve makul sebepleri olacak. Öte yandan kadın ihanetten de korunuyor. Cezaları var. Kadın boşandığında çocukları elinden alınabiliniyordu, bu kanunla bu da değişecek.” Kadınlar için önemli olan Aile Kanunu’nun halkta büyük bir etki yarattığını söyleyen Berekat, önümüzdeki süreçte Kuzey ve Doğu Suriye’nin diğer bölgelerinde de hukuku onaylatacaklarını dile getirdi. Berekat, son olarak Reqa’da yapılan konferansla kanunun halka tanıtıldığını aktardı.
ŞİDDETE KARŞI NERELERE BAŞVURULUYOR?
Kuzey ve Doğu Suriye’de şiddete uğrayan kadınların nerelere başvurdukları ve ardından nasıl bir süreç yürütüldüğüne dair sorumuza Berekat, şu yanıtı verdi: “Şiddete uğrayan kadınların başvurabileceği birçok mekanizma var. Kadın asayişine de başvurulabiliniyor. Kadın asayişi kadınları koruyor ve şiddet uygulayanı tutuklayabiliyor. Diğer yandan hukuk kurumları da var. Kadınların hem hukuki hem de koruma hizmeti alabileceği kurumlar var. Öte yandan kadınlar Kadın Evleri’ne (Mala Jin) de başvurabilir. Her sokakta, her köyde, her şehirde Kadın Evleri var. Yaşamı tehlikede olan ya da şiddet gören kadınlar için var bu evler. Kadınlar bu evlerde kalabilir ta ki yaşamının üzerindeki tehlike çözülene kadar ya da alternatif bulunana kadar. Kadın aynı zamanda Adalet Divanı’na da başvurabilir ve dava açabilir.”
MA / Zemo Ağgöz