HABER MERKEZİ - Kendisinden 32 gündür haber alınamayan gazeteci Süleyman Ahmet'in meslektaşı Mervan Özdemir, "KDP, Ahmet'in kendi güçleri tarafından kaçırıldığını itiraf etti. Ancak Hewlêr ve Duhok asayişleri kendilerinde olmadığını iddia ediyor" dedi.
Rojnews’in Arapça Servisi editörü Süleyman Ahmet, 25 Ekim'de Kuzey ve Doğu Suriye'de yaşayan ailesinin yanından Federe Kurdistan Bölgesi'ne dönerken, Sêmalka Sınır Kapısı’nda KDP asayişi tarafından alıkonuldu. KDP'ye bağlı Duhok asayişi, 6 gün sonra yaptığı açıklamada Ahmet'in alıkonulduğuna işaret ederek, "gazetecilikle alakası olmadığını" iddia etti. 25 Ekim'den bu yana Ahmet'e dair başka açıklama yapılmadı. Durumuna dair yakınları, meslektaşları ya da avukatlara herhangi bir bilgi verilmiyor. Gazeteci Mervan Özdemir, meslektaşlarının "komplo" sonucu kaçırıldığını belirtti.
Gazeteci Mervan Özdemir
'İLLEGAL' İDDİASI: İZİNLE BURADA ÇALIŞIYORDU
32 gündür Ahmet'ten bilgi alamadıklarını belirten Özdemir, "Ahmet'in durumu ile ilgili öğrendiğimiz tek şey 25 Ekim’de KDP güçleri tarafından Sêmelka Sınır Kapısı'nda kaçırıldığıdır. O günden beri sağlıklı bir bilgi alamadık" dedi. Ahmet'in resmi herhangi sorununun olmadığını ve yaklaşık 5 yıldır Federe Kurdistan Bölgesi'nde çalıştığına dikkati çeken Özdemir, "KDP'nin iddia ettiği gibi 'illegal olma durumu' söz konusu değildir. Tamamen onların izinleri sonucunda burada yaşıyordu. Bunun dışında Güney Kurdistan'dan Rojava'ya geçebilmesi için KDP'nin bizzat izni olması gerekir. Semêlka Sınır Kapısı, Rojava'ya açılan tek kapıdır. Bu kapı da KDP güçlerinin kontrolü altındadır. Dolayısıyla bir yurttaşın Rojava'ya geçmesi veya Rojava'dan birinin Güney Kurdistan'a gelmesi için KDP'nin bir izninin olması gerekir" diye konuştu.
ASAYİŞLERİN YANITI: BİZDE DEĞİL
Duhok ve Hewlêr asayişinin başvurulara "bizde değil" şeklinde dönüş yaptığını aktaran Özdemir, "İlk günler bir yanlışlık olabilir düşüncesiyle, kimi diplomatik ve resmi başvurular yanıtsız kalındığı için bir kaç gün sonra haber yapma ihtiyacı duyuldu. Haberlerin yayılması sonrası KDP, Ahmet'in kendi güçleri tarafından kaçırıldığına dair bir itirafta bulundu. Ancak gazeteci sendikalarının ve önemli isimlerin açıklamalarına rağmen KDP hiçbir avukata cevap vermiyor. Ahmet dosyasıyla ilgilenen bir avukat grubu var. Hewlêr'de başvurmadıkları kurum kalmadı. Ancak görüşme noktasında bir kolaylık sağlanmış değil. Duhok asayiş güçleri, Ahmet'in kendilerinde olmadığını iddia ediyor ve Hewlêr'e yönlendiriyor. Hewlêr de kendilerinde olmadığını iddia ediyor. Asayiş güçleri, Ahmet adında bir kişinin gözaltı merkezlerinde olmadığını iddia ediyorlar” bilgilerini paylaştı.
BASIN ÖRGÜTLERİNE ELEŞTİRİ
Ahmet'in kaçırılmasına karşı verilen tepkilerin yetersiz olduğuna söyleyen Özdemir, şunları söyledi: "Bu durum Güney Kurdistan'da yabancı olduğumuz bir durum değil. KDP’nin kendi iktidarına hizmet etmeyen bütün kurumları hedef aldığını biliyoruz. Gazetecileri nasıl katlettiğine de tanık eden bir süreçten geçtik. KDP ve kendisine bağlı güçler, keyfi bir yaklaşım sergiliyor. Ahmet'in nerede tutulduğu söylenmiyor. Ailesi görüşemiyor. Güney'de gazeteci örgütlerinden tepkiler geldi. Ancak uluslararası alanda bu tepki zayıf kalıyor. Gazetecilerin, yazarların başlattığı bir kampanya var. KDP'ye çağrılar yapılıyor. Ancak siyasi kanattan KDP'nin bu baskıcı politikalarına karşı bir tutum sergilenmedi. Ulusal düzeyde bir tepki gelmiş değil. Uluslararası gazeteci haklarını koruma örgütlerine ulaşmaya çalıştık ancak bize dönüş olmadı. Ahmet'in sahiplenmesi gerekiyor. Ahmet'in nerede olduğu sorusunun sorulmasına devam edilmesi gerekiyor."