Yüksekdağ: Son sözü direnenler söyler

img
ANKARA - Yarın karar çıkması beklenilen Kobanê Davası'nda tutuklu yargılanan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Son sözü direnenler söyler, dün de bugün de" diye kaydetti.  
 
DAİŞ’in Kobanê’ye dönük saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde gelişen demokratik protestoların paramiliter gruplar aracılığıyla AKP iktidarı tarafından siyasi “rant” aracına dönüştürülmesi sonrası Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) açılan Kobanê Davası’nın karar duruşması yarın görülecek. HDP önceki dönem eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin 3 yıldır yargılandığı davada verilecek karar, Türkiye siyasetinin gidişatına dair ipuçları vermesi yönüyle önemli olduğu ifade ediliyor. 
 
4 Kasım 2016 tarihinde gerçekleşen ve Kürt seçilmişlere dönük “siyasi soykırım operasyonu” olarak tarihe kazınan gözaltı ve tutuklamalar sonucu 8 yıldır tutsak bulunan HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, hem 31 Mart seçimlerinin ardından Türkiye siyasetinde açığa çıkan tabloyu, hem de karar aşamasında olan Kobanê Davası duruşmasına dair sorularımızı yanıtladı.
 
“Baştan sona demokratik siyaseti rehin tutmak, kaybettikleri yarışların öcünü almak için bu davayı kullandılar” mesajı veren Yüksekdağ’a göre, HDP’ye ve dolayısıyla Kürt seçmene dönük olası bir “cezalandırma” kararı; Kürtler, devrimciler ve emekçi kitlelerin hafızasında derin etkilere yol açacak. 
 
Yüksekdağ’ın Kocaeli Cezaevi’nden sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
 
31 Mart 2024 yerel seçimlerinin üzerinden bir buçuk ay geçerken, seçim sonuçlarının tüm siyasi partiler açısından her geçen gün önemli taktiksel ve stratejik değişikliklere yol açtığını görebiliyoruz. Özet olarak seçim sonuçları kime ve hangi anlayışa ne mesaj verdi?
 
Siyasi iktidar, faşizmle muhalefeti ezme politikalarıyla edindiği uzatma süresinin sonuna gelindi.
 
Mart seçimi her şeyden önce toplumda yaygınlık kazanmış, “değişim olmaz” umutsuzluğunun değişimi anlamına geliyor. 2023 genel seçimlerinde yaşanan umut kırılması yerini başka bir iklime bıraktı. Umut ve halkçı demokratik değişim iklimine girildiğini söyleyebiliriz. Toplumun üzerinde yıllardır biriken ağır baskı ve tekçi faşizan yönetim dayatılması, elbette bir kırılma anına gelecekti. 31 Mart seçimleri böylesi bir andır. Siyasi iktidarın faşizmle muhalefeti ezme politikalarıyla edindiği uzatma süresinin sonuna gelindi. Dolayısıyla toplumun çoğunluğu AKP-MHP ittifakına “dur” diyerek ağır bir yenilgi yaşattı. Bu, sessiz çoğunluğun seçim sandıkları aracılığıyla yönetenlere karşı geliştirdiği bir toplumsal siyasal tepkidir. Tabii ki bu tepkinin temelinde ve arkasında eksikliklerine, kitlesel karakter kazanamamasına ve iddia zayıflığına rağmen politik mücadele dinamiklerinin direnişte ısrarının önemli bir payı vardır. 
 
Halklar ve kadınlar iktidarın toplumu bölme, çatıştırma, nefret ve düşmanlığı kışkırtma, adaletsizliği, yaşamın en küçük hücresine kadar yayma çizgisine son verme isteğini sergiledi. Aynı zamanda yıllardır süren ve iktidarın devamlılık garantörüne dönüşmüş savaş siyasetinin eski hükmünü yitirdiğini görüyoruz. Artık halklar, “bir mermi kaç para biliyor musunuz” sözleriyle açlığa ve yoksulluğa mahkûm edilmeyi reddediyor. Bütünsel bilinç ya da politik bir içeriğin yansıması değilse bile genelleşmiş böyle bir doğal refleks var. Eskisi gibi yönetilmek istemeyenler yönetenlerin, statükosunu güçlü bir biçimde sarstı. Statükoyu revize etmek için seçim sonuçlarını fırsata dönüştürmeye çalışan iktidar bu yolla sarsıntının şokunu atlatmaya çalışıyor. İktidar halkın güçlü, demokratik değişim ve ekonomik refah taleplerine rağmen topu kendi ikbaline, matuf anayasa gündemine çektiriyor. Halklar, saray iktidarına çok güçlü bir mesaj verdi ama muhatapları bu mesajı almış görünmüyor.
 
DEM Parti de yerel seçimlerde, “kaybettirmek” ya da “kazandırmak” değil, “kazanmak” stratejisiyle hareket etti. Özellikle 14 Mayıs Genel Seçimleri ardından açığa çıkan tablodan pay edinmiş DEM Parti’nin “Üçüncü Yol” yaklaşımı, mevcut sonuçlar göz önünde bulundurulduğunda başarılı oldu mu?
 
31 Mart seçimlerinden çıkan sonuç, denklemlerde değişiklik yaratmıştır. Böyle bir değişim sürecinde kendisine ufuk açmayan, öz varlığını geliştirip takip etmeyen her yol kaçınılmaz olarak önce silkelenip tartışmalı hale gelir, sonra da yeni denklemlerden çıkarılır.
 
DEM Parti’nin seçim stratejisi açık bir başarı elde etmiştir. Bu halkların, kadın özgürlükçü çizginin, Üçüncü Yol’da temsil edilen tüm emek ve demokrasi güçlerinin başarısıdır. Seçim sonuçlarını, özellikle demokratik siyaseti tasfiye saldırılarına kuvvetli bir cevap olması bakımından önemsiyorum. Parti kapatma, Kobanê Kumpas Davası’nın gölgesinde, aralıksız tutuklamalar ve siyasi soykırım operasyonları altında kazanılmış bu başarı, direnişin zaferidir. Bizlerin her kazanımı gibi fazlasıyla hak edilmiştir ve helaldir. Bu düzeye tutunarak daha yükseğe ulaşmanın yeni imkanları doğmuştur.
 
Üçüncü Yol stratejisinin gelişerek güçlü bir biçimde vücut bulacağı bir sürecin içerisindeyiz. Kabul etmek gerekir ki 31 Mart seçimlerinden çıkan sonuç, politika haritada ve denklemlerde değişiklik yaratmıştır. Böyle bir değişim sürecinde kendisine ufuk açmayan, öz varlığını geliştirip takip etmeyen her yol kaçınılmaz olarak önce silkelenip tartışmalı hale gelir, sonra da yeni denklemlerden çıkarılır. Yani Üçüncü Yol dediğimiz ve anlık günlük edinimleri ile işlenmeyecek politik strateji, Kurdistan ve Türkiye halkları için dün olduğundan daha hayatidir. 
 
Seçim günü Kurdistan’da seçim sonuçlarını taşımalı seçmenlerle lehine çevirmek isteyen iktidar, sonrasında ise Wan’da halkın iradesine karşı darbe gerçekleştirdi. Ancak halkın ortaya koyduğu irade ile adeta dumura uğradı. Darbe girişimine karşı Cumhur İttifakı içerisinde farklı görüşler ortaya çıktı. Sizce kimler bu sürece müdahale etti?
 
Kürtlere seçme seçilme hakkını layık görmeyen bir iktidar, halk nezdinde tüm meşruiyetini yitirmiştir. Buna sitem eden ve buna isyan eden Kürt halkının tarihsel cevabı dönemsel gidişatı belirlemiştir. 
 
Kayyum darbeciliğine karşı halkın eşsiz mücadele ve kazanımlarının örneklerinden biri yaşandı. Bu sadece güncel değil, tarihsel bir zaferdir. Yıllardır halkın kendi belediyesini geçemeyeceği seçse bile elinde tutamayacağı yönündeki karamsarlık, yılgınlık atmosferine teslim olmayanlar kazandı bu zaferi. Mücadele sürekliliğinin, her şart altında haklılık ve meşruiyetten taviz vermemenin semeresi daha da büyüyen kazanım olmuştur. Bu durum iktidarın 8-9 yıldır yapmaya çalıştıklarının, çöktürme, dibe vurdurma stratejisinin tersidir. Bir halkı çöktürmeye çalışırsanız onda daha güçlü ayağa kalkma duygusunu ve bilincini de beslersiniz. Dolayısıyla kayyum rejimine karşı var olan itiraz, 31 Mart seçimlerinde çok yönlü bir toplumsal ahlaki duruşa dönüştü.  İktidarın kayyum rejimini geliştirerek seçimden önce sandıklara kendi memurlarını kaydederek Kayyum atama hamlesi halkın büyük ahlaki duruşu karşısında istediğine ulaşamadı. Ortada kaçak sahte seçmenlere siyasi demografi ile oynama taktiklerine, kayyumların yarattığı yıkım ve yorgunluğa rağmen kazanılmış bir başarı vardır. Kürtlere seçme seçilme hakkını layık görmeyen bir iktidar, halk nezdinde tüm meşruiyetini yitirmiştir. Buna sitem eden ve buna isyan eden Kürt halkının tarihsel cevabı dönemsel gidişatı belirlemiştir. 
 
Politik, bilinçli halk; hakikati dönemi belirlediği gibi geleceği de belirleyecektir. Nasıl kazandığını ve egemenlerin siyasi ilkelerini aştığında daha neler kazanabileceğini bilen bir halk hakikati vardır. Wan'daki kayyum girişimine asıl olarak halk müdahale etti. Seçimlerden sonra iktidarın şu veya bu gerekçelerle belediyelere el koyma girişimlerinde bulunacağı tahminleri zaten vardı. Yeterince bilinmeyen halkın bu olası darbe girişimine ne düzeyde yanıt vereceği idi. Eğer halk başta Wan olmak üzere bütün Kürt kentlerinde ve batıda güçlü bir demokratik direniş sergilemeseydi ben AKP’de de farklı sesler çıkacağını, çıksa da gündeme oturacağını düşünmüyorum. Halkın görkemli ayağa kalkışı ve geniş kesimlerin demokratik paydada birleşerek seçilmiş belediye eş başkanı sahiplenmesi karşısında iktidar bloku kayıtsız kalamadı ya da dümen kırdı. Dikkate değer başka bir noktada şu;  Faşizmin kayyum mekanizması artık halkın direnci karşısında da anlamını yitirdi. 
 
Cumhur ittifakı içindeki kliklerin arpalığı, rüşvet, yolsuzluk barınağı haline getirildi belediyeler. Çürüme ve yozlaşma sembolüne dönüşen bu mekanizma AKP’yi bölgede tabelası dahi sallanan bir partiye dönüştürdü. Kürt açılımı yerine ikame ettikleri HÜDA-PAR açılımı ise tam bir fiyaskoya dönüştü. Böylesi koşullarda üstelik sıcağı sıcağına, Wan Belediyesi’ne siyasi darbe yapmanın akıllıca olmadığını düşünen AKP’liler oldu. Karşılarında yılmayan hakkından vazgeçmeyen iradesini alanlarda savunan halk olmasa, yeni kayyum ve türevlerinden yiyeceklerinden kimsenin şüphesi olmaz.
 
Wan’a yapılan darbe girişimi, bir “ön yoklama” mıydı? 
 
Elbette en bilinen anlamıyla belediyeleri gasp etmenin bir yoklamasıydı. Hepimiz biliyoruz ki tehlike henüz geçmedi ama gideceği yolu nasıl bir hareket tarzı izleyeceğini bilen ve her deneyimde bildiğini yineleyen bir toplumsal mücadele gücü gelişiyor. Özgürlük yürüyüşünde, Newroz’da zorlu yollarda bütün diriliği ve heybetiyle siyasete müdahale eden halk bölükleri artık iradesinin yoklanmasını ve sabrının zorlanmasını istemiyor. İktidar kendini Kürtlere yoklama çekerek, DEM ve demokrasi güçleri üzerindeki baskıyı arttırarak kurtaramaz. İktidar ve saray rejimi asıl çürüyüp dökülen iç dinamiklerini yoklamalı. Bunu yapma kabiliyeti var mı? Tartışılır.
 
Seçim sonuçlarının güç ilişkilerini ve dengeleri de değiştirdiği iddia ediliyor. AKP’nin bir politika değişikliğine gideceği yönünde tartışmaların sürdüğü bir süreçte son olarak Erdoğan’ın, “siyasette yumuşamaya ihtiyaç var” söylemlerini nasıl değerlendirmek gerekiyor? Yumuşama sizin de yargılandığınız Kobanê Davası’nda yaşanan hukuksuzlukların son bulmasıyla da ilintili mi?
 
Dengelerin değiştiği doğrudur. DEM Parti, Kürt, sol, sosyalist ağırlık mevcut dengelerin bozulmasında belirleyici rol oynadı. Bilhassa Kürt oyları CHP’nin kazanımlarının da ana belirleyen oldu. Aynı ölçüde iktidarın kaybetmesinin de ana belirleyeniydi. Yumuşama söylemleri ise şimdiye kadar saray iktidarının yaşadığı ağır yenilgiyi yumuşatma gayretinden öte gidemedi. Henüz kimse bu soyut söylemin nerede karşılık bulduğunu göremiyor. Sopayla silahla yönetilmeye tahammül kalmadığı ortada ama iktidarın yumuşama kapasitesi, kabiliyeti kaldı mı? Asıl mesele bu sürekli gaza basmaya çalışanların normal viraj almaları mümkün mü?
 
Peki muhalefetin bu söylemlere bu kadar kolay adapte olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
İktidarla birlikte ana muhalefet de yumuşamada uzlaşmalı söylemine sarıldı. İlginç olan, Erdoğan ve saray rejimi “adı var, kendi yok” yumuşama uzlaşı beyanlarını ve görüşmelerini halihazırda kendi eksenini belirlemek için kullanıyor. Kobanê Davası’na gelince, eğer gerçekten iktidarın yumuşamaya gitme niyeti varsa, bunu her şeyden önce yargı alanında görmek gerekir. Zira muhalefeti toplumu baskılamanın, bölmenin düşman hukukunu uygulama alanı yargıdır? Tabii bizim asıl ilgilenmemiz gereken husus, toplumsal mücadeleyi antifaşist hareketi, kadın özgürlük yürüyüşünü hiçbir sınır ve beklentiye tabi olmaksızın kendi bağımsız mecrasında geliştirmektir. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada güçlü halk hareketleri olmadan hiçbir otoriter faşist yapı değişmedi, değişmez. Biz her zaman olduğu gibi kendi mücadele kanalımızı ve kararlılığımızı geliştireceğiz.
 
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 16 Mayıs’taki Kobanê Davası duruşmasına bir heyet göndereceğini açıkladı. “Kürtler hariç” ısrarını CHP açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? CHP'de Kürt sorununa ilişkin bir politika değişikliğinden bahsedebilir miyiz?  
 
CHP iktidar iddiası taşıyan bir ana muhalefet partisi olarak Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda hala bütüncül bir program açıklamadı. Bu konu siyasi iddiasında zayıf tarafı olmaya devam ediyor.
 
Geliştirilen bu tutum her şeyden önce CHP’nin demokrasi iddiasıyla uyumu ve tutarlılığı açısından normal olandır. Ne yazık ki memlekette demokratik normalitenin şirazesi epeyce kaydığı için siyasetin zorunlu gerekliliklerini yerine getirmek bile sıra dışı bir duruma dönüşür. Elbette CHP’nin daha önceki yaklaşımlarıyla kıyaslandığında bir gelişme yaşandığını da kabul edebiliriz. 
Kayyum darbesi yapanların bile artık böyle gitmez diye kendi aralarında tartıştığı bir konjonktürde,  ana muhalefet partisinin buradan çok ileri bir tutum sergilemesi hem normal, hem de zorunludur. Aynı zamanda CHP’nin son yıllardaki seçim başarılarında tartışmasız belirleyici olan Kürt seçmene daha fazla saygı ve sorumluluk borçludur. CHP iktidar iddiası taşıyan bir ana muhalefet partisi olarak Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda hala bütüncül bir program açıklamadı. Bu konu siyasi iddiasında zayıf tarafı olmaya devam ediyor. Kobanê Davası’nı yakından izlemeleri Türkiye demokrasisinin gelişimi ve bu alandaki kriz unsurlarının çözümü bakımından önemli. Tabii CHP yönetiminin son dönemde spesifik olarak Gezi Davası’na odaklandığını görüyoruz. Yaygın hukuksuzluk ve kumpas davaları konusunda bütünlüğü bozmayan toplumsal vicdanı yaralayan bir yönelime ihtiyaç var. Gezi, Kobanê ve tüm hukuksuz siyasi davalar karşısında bütünlüklü bir muhalefet cephesi örülmeli.
 
Türkiye’deki devrimci, sosyalist ve demokrasi güçleriyle birlikte bir bileşen hukuku inşa edildi. Fakat son genel ve yerel seçimler sürecinde bu konu etrafında çok büyük tartışmalar gelişti. Önümüzdeki dönemde Türkiye devrimci hareketi ile Kürt siyasal hareketinin yanyanalığına hangi açıdan ihtiyaç var? Ve bu birliktelik geçmiş dönemdeki deneyimlerden yola çıkılarak nasıl bir gelişim sağlamalı? 
 
Tarih büyük tufanlara gemisiz, düzensiz yakalananların silinişiyle doludur. Bu nedenle oluşturulmuş politik birikim ve donanımın değerini iyi bilmek ve yükseltmek gerekiyor.
 
Yaşamın bütün sorun ve yetmezliklerinden bağışık olarak, HDK- HDP geleneğinin ve bugün DEM Parti’nin en güçlü yanı, bileşenliğin yarattığı bütünlüğün sinerjisini taşımasıdır. Elbette her bir aşamada bizleri tıkayan sorunlarla yüzleşip çözmemiz gerekir. Ama şunu unutmamak gerekir, bizlerin demokratik siyaset stratejisi, bu fikrin ve paradigmanın etkisiyle, tarihsel kazanımlara ulaştı. Eril egemen statükonun en amansız saldırılarına, temsil ettiği bu çizginin gücü nedeniyle maruz kaldı. Bu gücü biz unutursak ya da önemini silikleştirirsek, kendi deneyimlerimize ve öz gücümüze yabancı kalırız.  Bugün tam tersine DEM Parti’de ve HDK’de temsilini bulan Üçüncü Yol’a daha sıkı sarılmamız, bu yoldaki yıpranmaları, aşınmaları, onarmamız gerekiyor. 
 
Siyasi iktidar ve düzen siyaseti başta Kürt politik, özgürlük hareketi olmak üzere Türkiye, devrimci, sosyalist dinamiklerine karşı uzun süredir stratejik saldırılar gerçekleştiriyor. Strateji ve oyun belli. Herkesi kendi sınırları içine göndermek, o sınırlar içinde boğmak ya da etkisizleştirmek, bu saldırı ve yönelimlere prim verme lüksümüz yok. Bütün ezilenlerin kurtuluşu ve kaderi birbirine bağlı. Etrafımıza bir bakalım, dünyaya bölgeye memleketin iç dinamiklerine ve toplumsal gelişmenin yönüne dikkat edelim. HDP, tam da böyle bir dönemin tarihsel geçiş sürecini öngörerek kuruldu. Tarih büyük tufanlara gemisiz, düzensiz yakalananların silinişiyle doludur. Bu nedenle oluşturulmuş politik birikim ve donanımın değerini iyi bilmek ve yükseltmek gerekiyor.
 
Kobanê Davası’nı biraz daha konuşalım istiyorum. Mahkemeden tahliye bekleniyordu ancak mahkeme kararını değiştirerek, tutukluluğa devam diyerek 16 Mayıs’ta hükmün açıklanacağını ifade etti. Bu karar değişikliğinin usul eksikliklerine dayandığını mı düşünüyorsunuz, yoksa iktidar henüz sizin şahsınızda HDP siyasetine dönük bir karar veremedi mi? 
 
Baştan sona demokratik siyaseti rehin tutmak, kaybettikleri yarışların öcünü almak için bu davayı kullandılar. 
 
Kobanê Davası zaten en baştan beri hukuk ve bu kavramın temel anlamı olan usul bakımından tam bir facia. Böylesine usul skandalının yaşandığı, bir davadan normal koşullarda karar verilmemesi gerekiyor. En azından görüntüyü kurtarmak için dosyayı ıslah etmeleri lazım. Ama tabi burası sarayın ve saray savcısı MHP’nin Türkiye'si. Yargı kararları ve pratiğiyle bize ve bütün topluma böyle diyorlar. Karar verilir veya verilmez. Bunun artık bir önemi yok. Baştan sona demokratik siyaseti rehin tutmak, kaybettikleri yarışların öcünü almak için bu davayı kullandılar. Halklarımıza saldırıp siyasi soykırıma tabi tuttukları sürece kaybetmeye devam edecekler. Kararlılar mı, kararsızlar mı bilmem ama bizim içimiz rahat, yüreğimiz ferah. En azından onlar her kaybettiğinde 8 yılı bulan esaretin anlam kazandığını düşünüyoruz.
 
Bizi bu kumpas davasıyla, onun baskı ve kötü muameleyi aşan ağırlığıyla, yoğunluğuyla cebelleştirmek için çok uğraştılar. Ama her duruşmayı politik mücadele ağını ve alanı olarak gördük. Aynı zamanda kadınların, halkımızın, partimizin görev çağrıları karşısında geri durmadık. Yine kendi görevimize, kendi kararlarımıza yoğunlaşacağız.
 
Demokratik siyasete dönük bir cezalandırma kararı, Türkiye siyasetine ve halklara neler kaybettirir? Ve iktidara da kaybettirir mi? 
 
Kobanê Davası ve bütün HDP’li seçilmişlere yönelik siyasi davalar, en baştan beri sadece bizleri cezalandırmayla sınırlı değildi. Bütün topluma emek ve özgürlük güçlerine esaslı bir gözdağı sınır çekme anlamı taşıyordu. Kobanê, Gezi gibi davalarda sonucu iktidar yargısının vicdanına bırakmak, dayatılan bu çizgiye teslimiyet ve mahkumiyet yolunu açar. Meşru ve haklı toplumsal hareketlerin mahkum edilmesini temelden reddetmek üzerine kurulu bir politik tavrın sergilenmesi genel toplumsal yarar açısından hayatidir. İktidar açısından baktığımızda fazla söze gerek yok. Kobanê'nin ve HDP’nin, yani Kürt halkının onuru, iradesi ve Türkiye gerçeğiyle kurduğu bağın yargılandığı, mahkum edildiği bir kararın geri dönüşü günlük olamaz. Başta Kürtler ve halkların demokratik birliğine köprü olan devrimci, özgürlükçü emekçi, sol kitlenin bilincinde ve hafızasında derin etkilere yol açar.
 
16 Mayıs’ta siz siyasetçilerin son sözleri de alınacak. Figen Yüksekdağ’ın bu tarihsel davadaki son sözü ne olacak?
 
Ben ve dava arkadaşlarımın çoğu son sözlerimizi yaklaşık 2 ay önce tamamladık. O gün söylediklerimi tekrarlayabilirim sadece. Son sözü direnenler söyler, dün de bugün de. 
 
MA / Fırat Can Arslan 

Diğer başlıklar

12/07/2025
23:45 Halk buluşmaları: Devlet somut adım atmalı
22:25 Leyla Zana Bafil Talabani ile bir araya geldi
21:48 Kadın Kurtuluş İdeolojisi atölyeleri sürüyor
21:33 Besê Hozat’ın annesi: Kızım barışın gelmesi için mücadele ediyor
20:19 TJA ve DEM Parti’den çocuk atölyesi
20:12 Irak Cumhurbaşkanlığı: Silah yakma töreni tarihi bir adımdır
20:09 PSAKD Amed Şubesi Aşure dağıttı: Zulme rıza zulümdür
20:07 İTÜ mezuniyetinde protesto: Kayyımlar gidecek
20:00 Kırklareli’de orman yangını
19:33 Sardes Antik Kenti ve Bin Tepeler Lidya Tümülüsleri UNESCO listesinde
18:49 33 Düş Yolcusu anıldı
18:40 15 yıl sonra tahliye edilen Kaçar: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü Kürtlerin özgürlüğüdür
18:24 Şirnex’te Hakkari Bulvarı'nın adı ''Devlet Bahçeli Bulvarı'' olarak değiştirildi
18:11 Gazze’de can kaybı 57 bin 882’ye yükseldi
18:08 AB’den ‘gümrük vergisine’ dair açıklama
17:59 Şara ve Aliyev görüştü
17:55 İran Dışişleri Bakanı Erakçi’den ‘nükleer müzakere’ açıklaması
17:17 Türkiye Amêdiye kırsalını bombaladı
16:59 2 tutsak tahliye edildi
16:29 Zîlan Katliamı paneli: Hedef inkar ve yok etmekti
16:07 İzmir'de avukata ve yurttaşlara polis şiddeti
15:57 Fırat Nebioğlu tahliye edildi
15:41 Pervin Buldan: Yanlış yere çekilmesin, bu ittifak süreç ittifakıdır
14:46 3 tutsağa özgürlük talebi: İhtiyaçlarını karşılayamayacak durumdalar
13:34 KESK'ten 'süreç' talepleri
13:28 Kayıp yakınlarının eyleminde sürece destek: Komisyon kurulsun
13:00 Korucuların kaçırdığı Kaya'dan 33 yıldır haber alınamadı
12:38 Süne ve Çakarsın için taziye
11:22 Erdoğan: Komisyon kurup sürecin yasal ihtiyaçlarını konuşacağız
11:07 İstanbul'da ekmek fiyatlarına zam geliyor
11:00 İşte tarihi törenin hazırlık görüntüleri
10:27 Dağlardan barışa uzanan yol
09:59 Tarihi tören gazetelerin ilk manşetinde
09:50 Töreni hüzün ve mutlulukla izlediler: Başkana inancımız tam
09:39 Sebahat Tuncel: Sembolik adım atıldı, hukuki ve demokratik alan açılmalı
09:32 Saliha Aydeniz: Silahların yakılması yeni bir mücadelenin başlangıcı
09:30 Genel İş yöneticileri tahliye oldu
09:29 Yangın nedeniyle 2 mahalle tahliye edildi
09:07 Ünsal: Demokratik siyaset için anayasal düzenlemeler yapılmalı
09:06 Tarihi törene tanıklık edenler umutlu: Sorumluluk herkeste
09:04 Kalp krizi geçiren hasta tutsağın tahliyesi için yeni başvuru
09:04 Yazar Karakuş: Hukuksal reform yapılırsa süreç ilerler
09:02 Zîlan Katliamı'nın üzerinden 95 yıl geçti
09:01 Botanlılar Meclis'te düzenleme bekliyor
09:00 12 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
08:48 Özgürlük öncüleri ateşin ışığıyla 'yeniden doğuşa' adım attı
07:55 Tetwan'da coşkulu konser
11/07/2025
23:24 Yakılan silahlar Casenê Mağarası’nda muhafaza edilecek
23:04 Halk buluşmaları: Devlet bir an önce somut adım atmalı
22:54 Mersin’de gençlerden havai fişekli kutlama
22:44 13 yıl aradan sonra tahliye edildi: Önderliğe güvenelim
21:45 Mesud Barzani: Uygun şartlar oluşursa Öcalan ile görüşme gerçekleşebilir
21:23 İmamoğlu: Sürece yapıcı desteğimiz sürecek
20:44 Agirî’de ‘Kadın Kurtuluş İdeolojisi’ atölyeleri sürüyor
20:36 Gerok MA Agirî’de çocukları eğlendirdi
20:26 İran'da 3 tutsak idam tehdidi altında
19:48 Danıştay’dan ‘Barış Akademisyenleri geri dönmeli’ kararı
19:43 Fransa’da X'e 'algoritma' soruşturması açıldı
19:36 İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan: Her iki taraf açısından da büyük bir kararlılık var
19:29 Bafil Talabani: PKK’nin yeni bir dönem başlatma kararı tarihi bir adımdır
19:23 Neçirvan Barzani: Üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız
19:01 AİHM kararı sonrası mahkemeye tahliye başvurusu
18:50 Semsûr Belediye Başkanvekilliğine Ufuk Bayır seçildi
18:44 Besê Hozat: Çok netiz
18:18 Wan’da bir akademisyen tutuklandı
18:09 Fabrika patlamasında 4 kişiye ceza
18:05 Bakan Tunç: Bundan sonra çok işimiz var
17:59 30 yıllık tutsak Erdem’in tahliyesi 2’nci kez ertelendi
17:49 DEM Parti Eş Genel Başkanları: PKK'nin töreni demokratik ve özgür yaşama davettir
17:44 Sivas’ta toprak kayması: 2 işçi göçük altında kaldı
17:26 Erdoğan: Atılan adımın hayırlara vesile olmasını diliyorum
16:49 Davutoğlu: Yapmamız gereken yeni döneme öncülük etmek
16:23 Özel'den ilk açıklama: Süreç Meclis'te hızlı ve kararlı adımlarla yönetilmelidir
16:03 Leman Dergisi Yazı İşleri Müdürü gözaltına alındı
16:01 Kurtulmuş: Komisyonla ilgili çalışmalarımızın sonuna geldik
15:45 Silah yakma törenine katılanların isimleri
15:42 Tahliye olan Fikret Ataş: Önemli olan toplumsal özgürlük
15:33 Fis Ovası'nda tarihi anlara tanıklık
15:27 Tarihi törenin Amed'de yankısı: Silah bırakanlar için anayasal güvence istiyoruz
15:21 Dünya basının gündemi tarihi tören
15:20 Harun Karay için kurulan taziyeye ziyaret
15:11 Barış Anneleri: Devletin bahanesi kalmadı, adım atılsın
14:53 Beylikdüzü Belediye Başkanı Çalık hastaneden cezaevine gönderildi
14:53 30 yıllık tutsak: Artık devletin somut adım atması lazım
14:47 Neçirvan Barzani: Önemli ve sevindirici bir adım
14:15 ÇHD’den Alevi katliamları hakkında suç duyurusu
14:02 Tarihi töreni ekranların başında izlediler
14:00 İşte silah yakma töreninin görüntüleri
13:13 Tarihi törenin ayrıntıları: Yasal düzenlemelere ihtiyaç var
13:06 AKP Sözcüsü Çelik: Kritik eşik aşılmıştır
13:00 Tarihi gün: Barış ve Demokratik Toplum Grubu silahları imha etti
12:45 Besê Hozat da tarihi törende
12:45 Bahçeli: PKK'nin kurucu önderi sözünü tuttu
12:39 Tarihi törenden ilk görüntüler
12:20 Tarihi töreni izleyen heyet alandan çıkış yaptı
11:49 Barış ve Demokratik Toplum Grubu: Silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz
11:16 Törenin adresi: Şikefta Casenê
11:06 UCM: Sudan’da insanlığa karşı suç işleniyor
11:01 DBP, HDK ve DEM Parti heyeti tören alanında
10:45 Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut yaşamını yitirdi
10:33 Halk ‘Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nu bekliyor!
10:16 Halk maden ocağı araçlarını beldeden çıkardı
09:50 Uluslararası delegasyon tören alanına hareket etti
09:08 Trump Kanada’ya yüzde 35 gümrük vergisi uygulanacağını açıkladı
09:04 Tunç Soyer: İktidarın sillesini yiyenler ortaklığı büyütmeli
09:04 'Sahtecilik' tespit edilen Cengiz Holding projesini yargıya taşıyacaklar
09:03 33 'Düş Yolcusu' etkinliklerle anılacak: Birleşik zeminde buluşalım
09:03 YSP Eş Genel Sözcüsü Asena: Yeni bir mücadele süreci başlıyor
09:02 Halk buluşmaları: Çözüm isteniyorsa demokratik adımlar atılmalı
09:02 Emekliler düşük zamma tepkili: Yapılan zulümdür
09:01 Bozan: Sürecin yeni aşamasında Meclis'e tarihi görev düşüyor
09:01 Ömrünün 30 yılı cezaevinde geçti: Samimiyet için hasta tutsaklar bırakılmalı
09:01 Kobanê Davası’nda savunma kitabı: Jin Jiyan Azadî
09:00 Verem hastası tutsağa 3 yıldır kelepçeli muayene dayatılıyor
09:00 11 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
07:49 Tarihin akışının değiştiği ana doğru yol almak
07:44 Töreni izleyecek heyet Süleymaniye yolunda
10/07/2025
23:17 Halk buluşmaları sürüyor: Bu süreç halkın sürecidir
22:48 Festivalin 14’üncü günü kadın ve çocuklara adandı
22:20 Siyasi partilerden Barrack’ın açıklamalarına tepki
21:03 Törene katılacak heyetten açıklama: Tarihi ana tanıklık edeceğiz
20:53 ‘Beşler’ anıldı
20:16 Hesendîn yaylasına dayanışma ziyareti: Direnişimizi büyütelim
20:09 DEM Parti ekolojistlerle buluştu
20:02 Törene katılacak heyet sınırdan geçti
19:59 Dêrsim’de uyuşturucu ve şiddete karşı yürüyüş
19:39 Riha’da Sit alanının kooperatiflere peşkeş çekilmesi protesto edildi
19:07 Ali İsmail Korkmaz darp edildiği sokakta anıldı
18:50 Agirî’de ‘Kadın Kurtuluş İdeolojisi’ atölyeleri
18:32 Törene katılacaklar Cizîr’den zılgıtlarla uğurlandı
18:17 Meclis 10 gün boyunca ara vermeden çalışacak
18:04 Lazkiye yangını büyüyor, konvoylar yola çıktı
18:00 Ege'de 3 kentte yangın
17:53 Yargıtay TTB Merkez Konseyi kararını bozdu
17:45 Danıştay Harmandalı kararını verdi: Depolama durdurulacak
17:41 Mağdur yakınları: En ağır şekilde cezalandırılsın
17:25 Adıyaman Belediye Başkanı Tutdere görevden uzaklaştırıldı
17:12 Ağuçan’da aşure pay edildi: Doğamız kutsalımızdır
17:04 11 yıl sonra tahliye edilen ağır hasta tutsak Aşa’ya coşkulu karşılama
17:01 Amed’den yola çıkanlar: Yarın yeni bir aşamaya geçilmiş olacak
17:00 Fens davasında tutsakların savunma yapmasına izin verilmedi
16:55 Yusuf Akın'ı öldüren askerler aklandı!
16:51 Gazeteci Hividar Önver ifade verdi
16:21 30 yıl sonra tahliye oldu: Mücadeleye devam edeceğiz
15:40 Abdullah Okur’un taziyesine kitlesel ziyaret
15:25 PKK’nin töreni için yola çıkan gazeteciler: Tarihi anlara tanıklık edeceğiz
14:34 İşkenceyle katledilen Kocakaya’nın ailesine ceza
14:18 İzmir’de belediye işçilerinden işten çıkarmalara karşı eylem
14:05 7 gazeteci için hapis talebi
13:56 Wan TUHAY-DER kongresinde 'görüntülü mesaj' coşkusu