HABER MERKEZİ - Akın Birdal, "Avludaki Düş" kitabında 11'inci koğuşun görüş günlerini, memleketten gelen yiyecekleri, hasta tutsakların dayanışmasını, en özgür konuşmasını yaptığı günü, komik ve trajikomik hikayeleri, koğuştakilerin yaşama inadını sade bir dille anlatıyor.
Akın Birdal'ın "Avludaki Düş: 11'inci Koğuştan Portreler" kitabı Belge Yayınları'ndan çıktı. Kitap, Akın Birdal'ın bir konuşmasında "Kürt halkı" dediği için 3 Haziran 1999'da girdiği Ulucanlar Kapalı Cezaevi'nde tanıştığı siyasi tutuklular ile sohbet ve söyleşilerini konu alıyor. F Tipi cezaevlerine geçiş döneminde 26 Eylül 1999'da Ulucanlar'da 10 devrimcinin katledilmesi üzerine tüm siyasi tutuklular başka cezaevlerine sürgün edilir. Cezaevinde DEP Milletvekilleri Hatip Dicle, Leyla Zana, Orhan Doğan ve Selim Sadak bırakılır. Sonradan boş koğuşlara Ankara'ya tedavi için getirilen ve PKK davasından yargılanan hasta mahpuslar konulur. Akın Birdal da uğradığı silahlı saldırı sonucu henüz tam iyileşemediği için, hasta mahpusların konulduğu 11'inci koğuşta kalır.
'GENÇ BİR MAHPUS DIŞINDA HERKES HASTAYDI'
Birdal, 11'inci koğuşu şu sözlerle anlatıyor: "Bulunduğumuz 11'inci koğuşta kalanların sayısı değişiyordu. Üç beş gün kalıp giden de, gelip aylarca kalan da vardı. Sayı bazen yirmi beşi buluyordu; benim kaldığım altı aylık sürede on yedi kişinin altına düşmedi. Genç bir mahpus dışında herkes hastaydı. Kiminin ciğerleri işlevini yitirmiş, kimi kalp hastası; kimi bedenini ateşe vererek ellerini, gözlerini yitirmiş kimi dağda çatışmada ya da mayın patlamalarında ellerini, ayaklarını kaybetmiş; kimiyse kanserin pençesine düşmüş... Tam olarak bir revir ama gerçek bir revirdeki sağlık ve bakım olanakları da yok."
Kitapta, Sabiha Sunar, Selver Yıldırım, Mehmet Özen, Murat Kaya, Halil Güneş, İbrahim Er, Müslüm Muhammet, Menduh Kılıç, Zeyni Arat, Feyzi Aktaş, Hacı Çelik, Cemal Odabaşı, Kazım Yılmaz, Leyla Zana, Selim Sadak, Orhan Doğan ve Hatip Dicle'nin anlatımları yer alıyor. Akın Birdal, anlatımların üzerinden 20 yılı aşkın bir sürenin geçtiğini belirtiyor ve "Belki bu kitap, umut ve hayaller arasındaki nüanslara karşın ortak bir yaşamın kurulmasına katkısı olabilir" diyor.
'UMUTLARINI DOĞRUDAN KENDİLERİ ANLATIYOR'
"Avludaki Düş" kitabıyla savaşın yasını okuyucuyla paylaşan Birdal, "Bu bir anlamda, kendi iradesi ve kararlılığıyla gönüllü olarak dağa çıkanların hikayesi olacaktı. Umutlarını ve hayallerini doğrudan kendileri anlatacaktı. Benim işim de bunu sizlere taşımak olacaktı. Çünkü beni ilgilendiren; öznesi herkes olan bu insanların, başta yaşam hakkı olmak üzere insan olmaktan kaynaklanan hak ve özgürlükleriydi" diye kaydediyor.
Yazar, kitapta cezaevindeki görüş günlerini, ziyaretçilerin memleketten getirdikleri yiyecekleri, neredeyse tamamı hasta olan mahpusların dayanışmasını, yaşamının en özgür konuşmasını yaptığı günü, kimi zaman komik, kimi zaman trajikomik hikayeleri, her şeye rağmen koğuştakilerin yaşama inadını sade bir dille anlatıyor ve "kim bilir belki de bu kitaptaki anlatılarla yaşananları hatırlamanın barış ve demokratik çözüme katkısı olur. Çözümsüzlükteki bu ısrar ve inadı bitirecek olan vicdanlara dokunur" umudunu paylaşıyor.
KOĞUŞTAKİLERİN ÜÇÜ HAYATA VEDA ETTİ
Kitapta anlatısı bulunanlardan üçü bugün hayatta değil. Ama anıları mücadelelerini yürütenlerin eylem ve söylemlerinde hayat bulmaya devam ediyor. Halil Güneş, 2 Ocak 1993'te henüz 23 yaşındayken tutuklanmış ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) hasta tutuklular listesinde bulunuyordu. Tüm çağrılara rağmen tahliye edilmemiş, 29 yıllık tutukluluğun ardından 15 Aralık 2021'de Diyarbakır 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaşamını yitirdi. Müslüm Muhammet de, Kobanêliydi. Akın Birdal, Kobanê'yi yönelik saldırılar sırasında 2015'te gittiği Suruç'ta koğuş arkadaşı Müslüm ile karşılaşır. Tahliye olmuş ve Kobanê direnişine katılmak için sınırda bulunan Müslüm ile kucaklaşır sonrasından bir kez daha vedalaşır. Müslüm daha sonra Kobanê'ye geçer, direnişteki yerini alır ve burada yaşamını yitirir. Orhan Doğan da, cezaevinden çıktıktan sonra da Kürt sorununun demokratik çözümü ve barış için aralıksız çalışmalarını sürdürür ve 27 Haziran 2007'de Bazid'te düzenlenen festivalde konuşma yaparken rahatsızlanarak hastaneye kaldırılır ve yaşamını yitirir.
Akın Birdal'ın "Halil Güneş, Orhan Doğan ve Müslüm Muhammet'in anılarına" atfettiği "Avludaki Düş" kitabı cezaevinde koğuş arkadaşlarıyla çektiği fotoğraflarla bitiyor.
AKIN BİRDAL KİMDİR?
1948 yılında Niğde'de doğdu. 1966 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi'ne girdi ve 1970 yılında mezun oldu. 1977'de köy kooperatiflerinin kurulmasında aktif rol oynadı ve Niğde'deki KÖY-KOOP yöneticiliğinde bulundu. Aynı zamanda Halkevlerinin merkez yürütme kurulunda çalıştı. 1979'da üniversitede ders vermeye başladı. 1980 Darbesi'nden sonra tarım kooperatiflerindeki çalışmaları nedeniyle bir yıl süreyle Mamak Cezaevi'nde kaldı. 1986'da İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) kuruluşunda aktif rol aldı. 1992 yılında kadar derneğin genel sekreterliğini üstlendi. 1992'de İHD Genel Başkanı, 1997'de Uluslararası İnsan Hakları Birlikleri Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı seçildi. Aynı zamanda Türkiye İnsan Hakları Vakfı ile Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nin kurucuları arasındadır. 1998 yılının Mayıs ayında silahlı bir saldırıya uğradı. Hakkında onlarca dava açıldı. 3 Haziran 1999'da cezaevine konuldu. Sosyalist Demokrasi Partisi'nin (SDP) genel başkanlığını üstlendi. 2007 yılında Diyarbakır'da bağımsız milletvekili seçildi, Demokratik Toplum Partisi'ne (DTP) katıldı. Şu ana kadar "Sol Elim", "Cansuyu", "Betula", "Sarı Zarf", "Yolu Beklenen" ve "Avludaki Düş" kitapları Belge, Uluslararası, Aykırı ve A7 yayınevlerinden çıktı.
MA / Abdurrahman Gök