WAN - Wan Barosu, askeri araçtan açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Seyithan Durdu’nun ölümüne dair şüphelilerden sadece birinin tutuklanmasının soruşturmanın etkin yürütülmediğine dair şüphe yarattığını belirtti.
Wan Barosu, Wan’ın Serav/Mehmûdî (Saray) ilçesine bağlı Avzêrk Mahallesi’nde 28 Aralık’ta askeri araçtan açılan ateş sonucu hayatını kaybeden 40 yaşındaki Seyithan Durdu’ya dair basın açıklaması düzenledi. Açıklama kentteki sivil toplum örgütleri katıldı. Wan Barosu Tahir Elçi Konferans salonunda yapılan açıklama metnini ise Wan Barosu Yönetim Kurulu üyesi Emrullah Kardaş okudu.
Kardaş, yaşananların hukuk devleti ve insan haklar ilkeleri açısından ciddi ihlaller barındırdığını belirtti. Durdu’nun yaşam hakkının Anayasa'nın 17’inci maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 2’nci maddesiyle güvence altına alınmış temel bir hak olduğunu dile getiren Kardaş, “Bu hakka yönelik ihlaller, toplum vicdanını derinden yaralamıştır. Olayın ardından Baro’muza bağlı İnsan Hakları Merkezi aynı gün otopsi sürecine katılmak üzere hastane hazır bulunarak adli işlemlerin seffaf ve hukuka uygun bir şekilde yürütülmesini takip etmiştir. Otopsi işlemlerinin tamamlanmasından sonra baro başkanımız ve yönetim kurulumuzdan oluşan bir heyet, gözaltı ve ifade alma işlemlerinin yerinde takip etmek üzere Özalp Jandarma Merkez Komutanlığına gitmişlerdir. Yasam hakkının ihlaline dair maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için gerekli gözlemler yapılmış ve yetkililere taleplerimizi iletilmiştir” dedi.
‘ASKERİ PERSONELLERDEN SADECE BİRİ TUTUKLANDI’
Kardaş, Durdu’nun ölümüne ilişkin yürütülen soruşturmada gelinen aşamada tespit edilen ihlalleri şu şekilde aktardı: “Yasam hakkı ihlallerini etkili bir şekilde soruşturma yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak olayda şüpheli askeri personellerin kolluk ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakılmaları buna karşı olaya tanık olan aile üyelerinin gözaltı sürelerinin uzatılmış olması, soruşturmanın tarafsız, etkin ve kapsamlı yürütülüp, yürütülmediğine dair şüphe yaratmıştır. Olayın ardından ailesinin 5 üyesi TCK 81’inci maddesi uyarınca, ‘Kasten öldürme’ suçlaması ile uzun süre gözaltında tutulmuştur. Ancak ifade alma sürecinden sonra gözaltındaki aile üyeleri soruşturma dışındaki bir suç isnadıyla tutuklamaya sevk edilmiştir. Sevk işlemi sonucunda ailenin iki üyesi, Özalp Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanmıştır. Bu keyfi ve hukuka aykırı işlemler neticesinde tutuklanma kararının verilmiş olması, bu yurttaşlarımızın haklarının ihlal edildiğini açıkça göstermektedir. Olayın şüphelisi konumunda bulunan askeri personellerden sadece birinin tutuklanmış olması soruşturmanın etkin bir şekilde yürütülmediği endişesi uyandırmaktadır” ifadelerini kullandı.
TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ
Olaya dair tüm delillerin toplanması ve etkin bir soruşturma yürütülmesi ve şeffaf bir yargılama sürecinin sağlanarak sorumluların adalet önüne çıkarılması yönünde talepte bulunan Kardaş açıklamayı şu sözlerle sonlandırdı: “Türkiye, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’ne (ICCPR) ve Avrupa İnsan Haklar Sözleşmesi’ne taraf bir devlettir. Taraf olduğu sözleşmeler uyarınca yaşam hakkının korunması, etkili bir soruşturmanın yürütülmesi ve keyfi gözaltıların önlenmesi yükümlülükleri bulunmaktadır. Roboskî'de 34 Kürt yurttaşımızın katledilişlerinin 13’üncü yıl dönümünde böyle vahim bir olayın yaşanmış olması, adalet ve insan hakları mücadelesinin önemini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Wan Barosu olarak, Seyithan Durdu’nun yaşam hakkının ihlaline yasam ilişkin adaletin sağlanması benzeri ihlallerin önlenmesi için hukuki süreçlerin takipçisi olacağız.”