WAN - Wan’da Figen Yüksekdağ’ın “Sınırsız Savunmalar” kitabı için düzenlenen imza gününde mahkemelerin ezilenlerin, Rojava Devrimi ve Kobanê başkaldırısının savunma kürsüsüne dönüştürüldüğü belirtildi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı tutsak Figen Yüksekdağ’ın “Sınırsız Savunmalar” kitabı için Wan İpekyolu Atatürk Sanat Galerisi'nde imza günü ve söyleşi gerçekleştirildi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İl Eşbaşkanı Veysi Dilekçi, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) PM üyesi Beycan Taşkıran, Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Abdullah Zeydan’ın konuşmacı olduğu söyleşiye çok sayıda kişi katıldı.
HDP FİKRİYATI
HDP’nin mücadelesine dikkat çeken Veysi Dilekçi, “HDP fikriyatını özellikle emekçilere, kadınlara, gençlere ve toplumun her kesimine anlatmak gerekiyordu. Bunun için yoğun bir çaba, emek, mücadele gerektiriyordu. O dönemin eşgenel başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş gereken emeği ve mücadeleyi ortaya koydular” dedi.
ROJAVA DEVRİMİNİN ROLÜ
Beycan Taşkıran, Kobanê’nin özgürleştirilmesinin yıl dönümünü kutlayarak Kobanê Kumpas Davası’nda tutsak edilen siyasetçileri hatırlattı. Kobanê’nin devrimi korumak için hala direndiğine işaret eden Beycan Taşkıran, “Tişrîn’de, Qaraqozax Köprüsü’nde yoldaşlarımız halkımıza direnmeye devam ediyor. Devrimci yürüyüşümüz, ağır bedellere rağmen kararlılıkla sürüyor. Kobanê Kumpas Davası’nda Selahattin Demirtaş’a 43 yıl, Figen Yüksekdağ’a 32 yıl, diğer yoldaşlarımıza ise 15 ila 20 yıl arasında değişen cezalar verildi. Aslında bu mahkemeler, faşizmin yargılandığı yerlerdi; yargılanan bizler değildik. Yoldaşlarımız, bu mahkemeleri ezilenlerin, Kürt halkının, emekçilerin, kadınların ve elbette Rojava Devrimi’nin, Kobanê başkaldırısının savunma kürsüsüne dönüştürdüler” diye konuştu.
Kürt halkı başta olmak üzere, Rojava’da halkların diktatöryal ve emperyalist rejimlere karşı üçüncü bir seçenek yarattığını belirten Beycan Taşkıran, sözlerine şöyle devam etti: “21. yüzyılda özgürlükçü, devrimci ve demokratik bir üçüncü seçenek olarak Rojava ortaya çıktı. Halkların düşmanlaşması yerine, ortak, özgürlükçü ve eşitlikçi bir arada yaşam modelini inşa etti. Rojava’nın bir diğer özgün yanı ise bir kadın devrimi olarak doğması ve kadın özsavunmasıyla şekillenmesidir. Bu durum, egemenleri ve sömürgeci rejimleri fazlasıyla korkuttu. Dümeni Kobanê’ye doğru çevirerek devrimi ortadan kaldırmaya çalıştılar.”
ZİNDANLARDAKİ DİRENİŞ
Tutsakların, cezaevi şartlarına rağmen kökleriyle bağlarını koparmadan mücadele ettiklerini vurgulayan Abdullah Zeydan da, “Yoldaşlık birlikteliğiyle kendi halklarına olan bağlılıklarını diri tutmak adına, o zindanları birer üretim merkezine dönüştürdüler. Demokrasiyi, barışı, özgürlüğü ve kendi halklarının haklarını savunmak büyük bir onurdur. Bu uğurda birçok arkadaşımız ağır bedeller ödedi. Zindanlarda yıllarca direnmek; faşizme, baskıya ve sindirme politikalarına karşı dik durarak halkın değerlerini savunmak ve o zindanları birer üretim, direniş ve gurur merkezine çevirmek kolay değil. Ama arkadaşlarımız bunu başardılar” diye belirtti.
Etkinlik, kitapların imzalanmasıyla son buldu.