15 Şubat Komplosu: NATO'cu savaşın son halkası

img

HABER MERKEZİ - Şêx Saîd ile başlayan komploların hegemonya savaşlarının birer yansıması olduğunu söyleyen PKK Lideri Abdullah Öcalan, "NATO’cu savaşın son halkasının" ise kendisine yönelik 15 Şubat 1999 uluslararası komplosu olduğuna işaret etti. 

Tarihsel Kürt-Türk İttifakı’na yönelik Cumhuriyet'in kuruluşuyla birlikte ilk saldırı, 1925’te Şêx Seîd önderlikli direnişin provoke edilmesiyle başladı. Kanlı bir biçimde bastırılan bu direniş, asıl olarak komplo ve soykırımın başlangıç tarihi oldu. Kürtler ile Türkler arasındaki tarihsel uzlaşmanın temeline dinamit konulan bu komplo, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürtlere yönelik imha ve inkar konseptini de oluşturdu. Bu komplonun bir ürünü olan imha ve inkara karşı “Kürdistan sömürgedir” teziyle 1973 yılında tarih sahnesine çıkan PKK Lideri Abdullah Öcalan, Kürt sorununda demokratik çözüm için harekete geçti. Abdullah Öcalan’ın bu çabalarına karşı 1925 komplosunun bir devamı niteliğinde yeni komplo devreye konuldu. 
 
ABD ve İngiltere öncülüğünde NATO tarafından uygulamaya konulan komplo, Abdullah Öcalan’ın imhasını hedefliyordu. PKK Lideri Öcalan’ın Suriye’nin başkenti Şam’da olduğu bir eve yönelik 6 Mayıs 1996’da bombalı suikast düzenlendi. Abdullah Öcalan şans eseri kurtulunca, bu kez “tasfiye” planı devreye konuldu.
 
PKK Lideri Öcalan, tarihin en büyük siyasi operasyonuna karşı Kürt sorununda demokratik çözüm fırsatının yitirilmemesi için 9 Ekim 1998 günü Suriye’den çıktı. Abdullah Öcalan'ın anlatımlarına göre, Suriye'den çıktıktan sonra önünde iki yol vardı: "Tam bir yol ayrımına gelinmişti. İki yol vardı; dağ yolu veya Avrupa. Yapılması gereken ya dağlık alanı karargâh olarak seçip, savaşı daha üst boyuta sıçratmak, şehir eylemlerini tırmandırmak, ya da uzlaşma, demokratik çözüm ve barış arayışını Avrupa koşullarında daha güvenceli olarak geliştirmeye çalışmaktı. Dağa çıkış 40 yıllık rüyam olduğu halde üzüntümden çatlamamın tek nedeni insan yaşamının ve özgürlüğün iğne ucu kadar barışçıl bir imkânı varsa bunun denenmesinin tercih edilmesinin daha değerli olmasıdır. 9 Ekim 1998 çıkışını Zagroslara yapmamanın doğruluğuna hala inanıyorum. Savaş kişiselleşirdi. Tam bir intikamcılığa dönüşürdü. Olası bir barış ve kardeşlik fırsatı hepten yitirilirdi. Savaşın tıkanmış durumu, bir nevi kör bir noktaya gelip dayanması, benim de dağda olmam halinde her tür silahın kullanılma olasılığı ve benim durumumun ek bir sürü ağırlık getireceği bu nedenle tercih edilmemesi uygun görülmüştü. Benim etrafımda yoğunlaşacak bir savaş her bakımdan büyük sakıncalar taşımaktaydı. Ahlaki olarak kendimi yük yapmam doğru olmazdı. Avrupa koşulları da çok riskli olmasına rağmen siyasi kültüre ve demokratik anlayışla, hukuka zımnen de olsa biraz güven duyuluyordu. Ancak özellikle Yunanistan hükümetinin ilk 9 Ekim 1998 günü adım basar basmaz bu denli alçalacağı hiç tahmin edilmemiş ve düşünülmemişti.”
 
Suriye’den çıkışının NATO-Gladio operasyonuyla bağlantılı olduğuna işaret eden Abdullah Öcalan, bu süreci savunmalarından derlenen Demokratik Uygarlık Manifestosu’nun 5’nci cildi olan "Kürt sorunu ve demokratik ulus çözümü: Kültürel soykırım kıskacında Kürtleri savunmak” adlı kitabında kapsamlı bir şekilde değerlendirdi. 
 
HEGEMONYA SAVAŞLARININ YANSIMALARI
 
Abdullah Öcalan, Sultan Abdülhamit’in düşürülüşünden Mustafa Kemal’e yönelik suikasta, 15 Şubat 1925’te Şeyh Sait’e karşı düzenlenen komployla başlayan ve 18 Kasım 1937’de Seyit Rıza’nın komployla idam edilmesine kadar giden Kürtlere yönelik soykırım uygulamalarına, Serbest Fırka’nın kapatılmasından (1930) İnönü’nün başbakanlıktan düşürülüşüne (1937), 27 Mayıs 1960 askeri darbesinden 28 Şubat 1997’deki postmodern darbeye ve en son 2000 sonrası darbe hazırlıklarına kadar geçen yaklaşık yüz yıllık süredeki tüm benzer olaylarda aynı çizgi çatışması olduğunu belirtti. Önce Almanya, sonra sırasıyla İngiltere ve ABD’nin hegemonik güçler olarak bu çatışmaları dışarıdan destekleyip kontrol ettiği tespitinde bulunan Abdullah Öcalan, tüm bu komplo ve suikast olayların özünde Ortadoğu halklarına, özellikle Anadolu ve Mezopotamya halklarına karşı yürütülen hegemonya savaşlarının birer yansıması olduğunun altını çizdi. 
 
KOMPLO ÖNCESİ: 28 ŞUBAT DARBESİNİN İKİLEMİ 
 
Abdullah Öcalan, Suriye’den çıkış öncesinin büyük önem taşıdığını belirterek, bu süreci şöyle özetledi: “28 Şubat 1997 darbesinin ikilemini doğru kavramadıkça olup biteni tam anlayamayız. Darbecilerin bir kanadı gerçekçi bir barış önerisi ile bize yaklaşmıştı. Tıpkı Turgut Özal ve Necmettin Erbakan’ın yaklaşımında olduğu gibi ciddi olduklarına ve barış istediklerine ikna olmuştum. Darbe içinde darbeye de bu barışçı ve siyasi çözüm yanlısı tutum yol açmıştı. Yakalanmama kadar, İsrail ve ABD kesinlikle barış ve siyasi çözümden yana değildi. Düşük yoğunluklu da olsa, savaşın devamını ve Kürt sorununun çözümsüz kalmasını ısrarla istemekteydiler. Ortadoğu’nun kontrolü, özellikle Irak’ın düşürülmesi için buna şiddetle ihtiyaçları vardı. Ancak bu yolla Türkiye’yi pasifize edip kendi planlarını uygulayabilirlerdi. Turgut Özal, Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit bu planlara dikkat etmedikleri, daha Anadolucu, millici ve Kürt sorununda barışçı ve siyasi çözümcü yaklaşım gösterdikleri için düşürülmüşlerdi. Düşürülmelerinin ölümle sonuçlanıp sonuçlanmaması savaş yanlıları için o kadar önemli değildi.” 
 
NATO’CU SAVAŞIN SON HALKASI: KOMPLO
 
1990’ların başında ABD ve İngiltere’nin, 1996’da da İsrail’in (Türkiye ile İsrail arasında askeri alanda stratejik işbirliği antlaşmaları) mutlak desteğinin alındığına işaret eden Abdullah Öcalan, “Sıra işin iç yanını halletmeye, yani gerekli hükümet değişikliklerini ve ordu içi tasfiyeleri yapmaya gelmişti. Onu da 1990’dan itibaren adım adım hayata geçireceklerdi. Genelkurmay Başkanlığı görevini devralan Doğan Güreş’in İngiltere’ye ilk gezisini yapıp geri döndüğünde ‘PKK’nin tasfiyesi için bize yeşil ışık yakılmıştır’ demesi bu gerçeği ifade eder. Daha sonraki süreçte sadece Kürtlere ve PKK’ye yönelik imha saldırılarıyla yetinilmediğini, Cumhurbaşkanını katletmeye, hükümet değişikliklerine, ordu içi tasfiyelere, topluma yönelik pasifikasyon hareketlerine, bir dizi aydın ve işadamına yönelik suikastlara, kitlesel katliamlara ve medyanın teslim alınmasına varana kadar hangi korkunç olaylar ve çatışmaların sahnelendiğini iyi bilmekteyiz. Eksik olan şey, tüm bu olayların zincirleme bağlantılar içinde olduğunu anlamaktır. NATO’ya girişinden 1998’e kadar Türkiye’nin yaşadığı tüm önemli siyasi ve sosyal olayların temelindeki kalın NATO-Gladiocu çizgiyi görmeden hiçbir önemli olayı, çatışmayı ve suikastı doğru olarak çözemeyiz. Özde halkların özgürlük, eşitlik ve demokrasi isteklerine karşı bir NATO’cu savaş açılmış ve bu savaşın son halkasına 1998’deki Suriye’den çıkışım eklenmiştir” dedi.
 
‘KENDİMİ KURTARMAYI ESAS ALAMAZDIM’
 
İsrail’in dolaylı yollardan ısrarla Suriye’den çıkması mesajları gönderdiğini belirten Abdullah Öcalan, “Ayrılmayı uygun bulmamıştım. Suriye’deki konumumuzun büyük darbe almasından çekinmiştim. Stratejik ve ideolojik olarak da bunu doğru bulmuyordum. Savaş doğal seyrinde yürüyecek, kaderde olan yaşanacaktı. Kaderci çizgide değildim. Ama yaklaşık 30 yıllık ideolojik, politik ve askeri çizgiyi bir anda bir tarafa bırakarak rota değiştirmek de anlamlı bir kadere karşı çıkış tavrı olamazdı. Dürüst olmak gerekiyordu, kendimi kurtarmayı esas alamazdım. Atilla Ateş’in NATO-Gladio’su adına yaptığı son uyarıdan sonra, ancak Suriye ve Rusya’nın kararlı bir biçimde arkamızda durması halinde savaşı bir üst aşamaya tırmandırma şansımız olabilirdi. Fakat bu destek sağlanmadığı gibi, her iki ülkenin şahsi varlığımı kaldırabilecek gücü veya niyetleri bile yoktu. Suriye için bu gerçekten mümkün olamazdı. Kuzeyden Türk, güneyden İsrail ordusu tarafından bir günde işgal edilebilirdi. Panik içine girmeselerdi, benim için daha uygun bir üslenme imkânı yaratabilirlerdi. Bunu da göze alamadılar” diye belirtti.
 
TÜRKİYE’NİN SINIRSIZ TAVİZKAR TUTUMU 
 
PKK Lideri, Atina’ya çıkışının hesapta olmadığını ifade ederek, “Bir fırsattı ve oradaki dostların ciddiyetine inanarak bu fırsatı değerlendirmekten kaçınmadım. Eğer karşılaştığım tablodaki gibi olduklarını bilseydim, kesinlikle çıkış yapmazdım. Burada sorulması gereken soru şudur: Yunanistan’da da çok güçlü olduğu bilinen Gladio bölümü mü acaba bu çıkış senaryosunda rol oynadı? Buna kesin yanıt veremiyorum. Bu konunun araştırılması gerekiyor. Türkiye’ye teslim edilmemde ABD’nin Türk yönetimiyle sağladığı uzlaşmada Yunanlılarla olan sorunların çözümünde ilke anlaşmasına varılmış, en azından bu doğrultuda söz alınmış olması ihtimal dahilindedir. Özellikle Ege ve Kıbrıs sorununun çözümünde bu yönde niyet belirtmeleri kuvvetli bir ihtimaldir. Türkiye’nin bu konuda sınırsız tavizkâr tutum içinde olduğu mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır” diye uyardı. 
 
MAVİ AKIM PROJESİ VE IMF KREDİSİ!
 
Atina’da karşısına NATO’da görevli olan subat Savvas Kalenterides’in çıktığını hatırlatan Abdullah Öcalan, “Kendisi beni aynı havaalanında bir odada bekleyen havacı general ve İstihbarat Şefi Stavrakakis’in yanına götürdü. Haralambos Stavrakakis, âdeta ‘Nuh der peygamber demez’ bir tavırla, geçici bile olsa Yunanistan’a giriş yapamayacağımı söyledi. Sözleştiğimiz dostlar ortalıkta yoktu. Akşama kadar didiştik. Tesadüfen devreye Moskova’daki ilişkimiz Numan Uçar girdi. Bir Yunan özel uçağıyla yönümüzü Moskova’ya çevirdik. Liberal Demokrat Parti Başkanı Jirinowski’nin yardımıyla Moskova’ya inmeyi, o sırada ekonomik kaos yaşayan Rusya’ya giriş yapmayı başardık. Fakat bu sefer karşımıza Rus İç İstihbarat Şefi çıktı. O da ‘Nuh der peygamber demez’ havasındaydı. O koşullarda Rusya’da kalamazdık. Yaklaşık 33 gün sözde gizli kaldım. Bu süre içinde hem İsrail Başbakanı A. Şaron, hem de ABD Dışişleri Bakanı M. Allbright Rusya’ya gelmişlerdi. Rusya’da Pirimakov başbakandı. Hepsi de Yahudi kökenliydi. Ayrıca dönemin Türkiye Başbakanı Mesut Yılmaz da devredeydi. Sonunda Mavi Akım Projesi ve 10 milyar Dolarlık IMF kredisi üzerinde anlaşarak Rusya’dan ayrılmamı sağladılar” şeklinde anlattı.
 
MOSKOVA’DA YAŞANAN HAYAL KIRIKLIĞI
 
Atina’da olduğu gibi Moskova’da da hayal kırıklığı yaşadığını dile getiren Abdullah Öcalan, üçüncü rotası olan Roma macerasını şöyle anlattı: “Bu sefer İtalyan istihbaratının senaryosuyla bir bölümü hastanede geçen altmış altı gün sürecek Roma günlerimiz başladı. Dönemin Başbakanı Massimo D’Alema’nın tavrı dürüst ama yetersizdi. Siyasi güvenceyi tam verememişti. Durumumuzu yargıya terk etti. Buna öfkelenmiştim. İlk fırsatta İtalya’dan çıkma kararlılığındaydım. D’Alema son demecinde, İtalya’da dilediğim kadar kalabileceğimi belirtmişti. Ama bu bana zoraki bir tavır gibi geldi. Bu arada yanılmıyorsam ortak bir Arap girişimi oldu. Açıklamadıkları bir yere götürmek istediklerini söylediler. Resmiyeti ve güvencesi olmadığından kabul etmedim.” 
 
ROMA SONRASI İKİNCİ RUSYA MACERASI
 
Roma sonrası ikinci kez Rusya’ya gidişinin hata olduğunu söyleyen Abdullah Öcalan, “D’Alema’nın özel uçağıyla NATO sahasından çıktığımda, derin bir oh çektiğimi hatırlıyorum. Fakat bu çıkış yağmurdan kurtulayım derken doluya tutulmak gibi bir şeydi. Bu sefer Rus İç İstihbaratı beni gidişin Ermenistan’a olacağına ikna ettikten sonra havaalanına götürdü. Sanırım hazırlanan senaryo gereği havaalanında Ermenistan işinin yattığını, istersem bir haftalığına Tacikistan’a gidebileceğimi, bu bir hafta içinde alternatif yaratabileceklerini söylediler. Beni bir nevi aldatarak bir kargo uçağıyla Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’ye indirdiler. Bir hafta hiç çıkmadan bir odada bekledik. Moskova’ya tekrar döndük. Mecburen tekrar Yunanlı dostlara başvurduk. İki gün içinde hayli maceralı, karlı soğuk bir Moskova gününden sonra yönümüzü tekrar Atina’ya çevirdik” dedi. 
 
OLYMPOS TANRILARININ OYUNLARI
 
Bu kez Olympos tanrılarının oyunlarına geldiğini belirten Abdullah Öcalan, “Aklıma özellikle Hades düşmüştü. Havaalanının VIP salonundan giriş yaptım. Giriş yapmamla Cehennem Tanrısı Hades’in amansız takibinin başlaması bir oldu. Dostum Nagzakis’in eski çağın büyücü kadınlarına benzeyen kaynanasının epey dağınık evinde bir gece kalabildim. O geceden sonra bir nevi ölüm kampına doğru gidiş başladı. Tümüyle Hades devredeydi. Söylenen ve yapılan her şey sahteydi. Dürüst unsurlar yok muydu? Vardı, fakat hepsi modernite canavarı karşısında çaresizdi. Sahtekârlığı ile Yunan devleti bu oyunda da başarılı olmuştu. Aslında tarih boyunca Yunan halkının demokrasisinin bu sahtekâr tarafından hep aldatıldığını ve büyük trajedilere duçar edildiğini bilerek yaklaşmalıydım. Yunanistan’dan çıkış sırasında her iki havaalanına gidişte içinde olduğum arabanın şoförleri ayıkıp kendime gelmem ve gitmemem için yoğun çaba harcadılar. Büyük bir komplonun yürürlükte olduğunu belirtmek için ellerinden geleni yapma dürüstlüğünü gösterdiler. Muhtemelen onlar da alt düzey istihbarat memurlarıydı. Birincisi arabayı uçağa çarptırarak gidişi engelledi. İkincisi ise arabayı gizli geçmemiz gereken havaalanına yakın yerde yedi sefer dakikalarca bozulmuş süsü vererek durdurdu. Verilen sözlere o kadar güvenmiştik ki, hiç ayıkmadım. Tersine, bir an önce kaderde ne varsa görmek için aceleyle gitmek istiyordum” diye anlattı. 
 
NATO’NUN GİZLİ VE GERÇEK YÜZÜ
 
Gladio’nun gizli operasyonlarda kullandığı bir uçağa bindirildiğini kaydeden Abdullah Öcalan, şöyle devam etti: “Nairobi’ye gitmeden önce Minsk üzerinden Hollanda’ya geçiş yapacaktım. Yine özel uçakla Minsk’in dondurucu soğuğu altında iki saatten fazla bekledim. Beklenen uçak gelmedi. Beyaz Rusya havaalanı polisleri uçağı dakikalarca kontrol ettiler. Bir ihtimal ve belki de son fırsat olarak beni Minsk Havaalanına bırakacaklardı. Gerisi Beyaz Rusya yönetiminin insafına kalmıştı. İlginç olan odur ki, o sırada Türk Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin de Minsk’e bir ziyarette bulunuyordu. Beklenen uçak gelmeyince, güya son fırsat da kaçmış oldu. Geriye dönüş bir nevi ‘beyaz ölümdü’. Gladio uçağı Akdeniz üzerinden süzülürken, sonraki yorumumla bu gidişi Yahudi soykırımında kurbanların tren seferleriyle taşınmasına benzetmiştim. Şahsımda bir halka uygulanan soykırım rejiminin en kritik dönemine girilmişti. NATO’nun gizli ve gerçek yüzünü bu seferler sırasında gördüm. Minsk’ten dönerken, uçağın herhangi bir Avrupa havaalanına inmemesi için yirmi dört saatlik alarm verilmişti. Anlaşılıyor ki, o dönemde tek isyankâr devlet olan Beyaz Rusya’nın Minsk Havaalanı dışında inişi kabul edecek tek bir havaalanı bırakılmamıştı.” 
 
NAOROBİ’DE ÖNÜNE KONULAN ÜÇ YOL
 
Abdullah Öcalan, Nairobi’de “Birincisi, uzun süre emre itaatsizlikten çatışma süsü verilmiş bir ölüm; ikincisi, CIA’nin bir dediğini iki etmeden emrine girmem ve teslim olmam; üçüncüsü, çoktan hazırlanmış Türk özel savaş timlerine teslim edilmem” şeklinde üç yol konulduğunu belirterek, şunları anlattı: “Nairobi’deyken yanımda bulunan kişilerden Dilan tedirgin bir ruh hali içindeydi. Düşüncelerini tam açıklasaydı ve sivil toplum örgütlerini harekete geçirebilseydi, belki de komplo kısmen bozulabilir veya boşa çıkarılabilirdi. Kendisinin bir tabancayla kendimizi savunmayı önermesini yadırgamıştım. Bu bizim ve benim için intihar demekti. İntihara niyetim yoktu. Israrla silahı üzerimde taşımam için son ana kadar etrafımda fır dönüyordu. Silah üzerimde olsaydı ve çekmeye çalışsaydım, bu tavır kesinlikle ölüm demek olacaktı. Daha sonra sorgulama sırasında, silah kullanmam halinde vur emri olduğu söylenmişti. Elçilikten çıkmamın da ölüm demek olduğunu söylediler. En akıllı tavrı aldığımı belirttiler. Ne kadar doğruyu söylediler, bilemeyiz. On beş günlük Nairobi sürecinde Büyükelçi Kostulas’ın tavrı anlaşılmaya değer. Acaba kullanılmış mıydı? Yoksa çok önceden planın bir parçası olarak mı hazırlanmıştı? Kendim bunu çözemedim. Teslim edilmemden önce kendi ikametgâhı olan eve hiç gelmedi. Elçilikten bir nevi zorla çıkarılmak istenmem yüzünden Nairobi zebanisine biraz sert çıkıştı. Ama bu tavrı sahtekârca da olabilir. Bu sefer de güya Hollanda’ya gidiş için Pangalos izin çıkarmıştı. Buna pek inanmamıştım. Çünkü Yunan özel timleri evden çıkmamam halinde zorla saldırıp çıkarmak için pusuda bekliyorlardı. Kenya polisi de aynı şeyi yapmaya hazırlanmıştı. Tabii Güney Afrika Cumhuriyeti’ne gidiş çoktan bir aldatılış öyküsü olarak kalmıştı. Kiliseye, BM’ye sığınma gibi öneriler hep kuşkuluydu. Çıkmamakta diretmiştim.”
 
130 gün süren sürek avının ile geçen operasyonu, dünya hegemonu ABD dışında hiçbir gücün düzenleyemeyeceğini vurgulayan Abdullah Öcalan, Türk özel savaş güçlerinin bu süreçteki tek rolünün sadece kendisini uçakla İmralı’ya kontrollü olarak taşımak olduğunu söyledi. 
 
Yarın: Üçüncü Dünya Savaşı’nın başlangıcı

Diğer başlıklar

13:03 Rojava Halklar Mahkemesi ikinci gününde
13:01 Türkiye Şarbajar’ı bombaladı
12:48 Depremde yaşamını yitirenler Amed’de anılıyor
12:38 44 ülkeden Pexşan Ezizî ve Werîşe Muradî için çağrı
12:16 Gazeteci Wirya Hemê Kerîm yaşamını yitirdi
12:14 MKG Ocak ayı raporu: 9 gazeteci tutuklu
12:11 Türkiye nüfusu 85 milyon 664 bine ulaştı
12:10 İSİG: Ocak ayında 177 işçi hayatını kaybetti
11:39 DEDAŞ'ın 'kaçak elektrik' baskınında 3 gözaltı
11:34 Asrın Hukuk Bürosu'ndan İmralı başvurusu
11:23 Gazeteci Melek Avcı’nın davasında mütalaa hazırlanacak
11:13 Wanlılar: Çözümü sağlayacak tek kişi Abdullah Öcalan’dır
10:38 İran'da son 8 yılda 621 Beluc idam edildi
10:36 HADEP yöneticisi Dilsiz yaşamını yitirdi
10:22 'Vahşet bodrumlarında' kızını yitiren anne: O günleri unutmayacağız
10:13 'Barış İçin 1 Milyon İmza' kampanyasına katılım çağrısı
09:42 'Barış için özgürlük' mitingine çağrı: Alan hıncahınç dolmalı
09:37 DDK'ye 'kayyım' yetkisi: Keyfi uygulamalar artacak
09:34 Geçinemeyen öğrenciler eğitim yerine işe zaman ayırıyor
09:28 Mahkeme kararları eko-kırımı durduramıyor
09:23 Gençler 9 Şubat'ta 'özgürlük' yürüyüşüne başlayacak
09:21 Belediyeye girmelerini engelleyen polisler hakkında suç duyurusunda bulunacaklar
09:20 Tek bir SMS ile mahallelerine el konuldu!
09:19 Rojava'yı ziyaret eden Simonnet: Öcalan’ın paradigması ilham verici
09:18 'Barış İçin 1 milyon İmza' kampanyası sürüyor: Kazananı çok olur
09:12 15 Şubat Komplosu: NATO'cu savaşın son halkası
09:05 İhraç eşbaşkan meclis üyelerinin odasına kamera yerleştirdi
09:04 Erkeği kadın müdürlüğüne, kadınları ise temizliğe gönderdi!
09:00 06 ŞUBAT 2025 GÜNDEMİ
08:36 23 kentte kar tatili
08:29 17 kent için sarı kodlu uyarı
05:49 Amed'de depremde hayatını kaybedenler unutulmadı
05:30 Bin 400 kişinin hayatını kaybettiği yerde anma
05:20 Semsûr'da 'Sesimi duyan var mı?' çığlığı yankılandı
05:08 Meletî'de 'Sessiz Çığlık' eylemi
04:53 Deprem anmasına katılanlar gözaltına alındı
04:42 Hatay'da acı ve öfke: Unutmak yok, affetmek yok
04:30 Hatay'da deprem yürüyüşüne polis engeli
03:37 Birçok kentte 6 Şubat anması
02:07 Defne'de anma: Sorumlular yargılanmalı, konutlar teslim edilmeli
01:49 Adana'da ev baskını
05/02/2025
23:07 Erdoğan ve Steinmeir'den ortak açıklama
22:48 Depremler sürüyor: Ege 4.8 ve 5.0’la sallandı
22:18 ‘Özgürlük’ mitingine çağrı: Abdullah Öcalan’ın elini güçlendirelim
21:54 'Bahçeli hastaneye kaldırıldı' iddiası
21:52 İsviçre'de Werîşe Mûradî ve Pexşan Ezîzî için eylem
21:43 Uzun Yürüyüş’te 15 Şubat mitingine çağrı
21:31 Bakırhan Semsûr’da: Halkın ne yaşadığı umurlarında değil
21:09 Zeray Apartmanı davasından rapor beklenecek
20:43 1 binbaşı hayatını kaybetti
20:37 Rojava Halk Mahkemesi: Savaş suçunun dellilleri sunuldu
20:22 ‘Bizi enkaz altında bırakanları tanıyoruz’
19:58 Til Temir’in 3 köyü bombalanıyor
19:42 KHK eyleminin 317'nci haftasında deprem anması
19:38 5 kentte kar tatili
19:31 BM’den Trump’ın Gazze açıklamasına yanıt
18:17 Semsûr’da 6 Şubat anması
18:04 Eğitim Sen’den ‘laiklik’ açıklaması
17:55 İmamoğlu’ndan iddianame tepkisi: Paniklediler
17:50 Rojava Halklar Mahkemesi: Türkiye bölgede etnik temizlik yapıyor
17:36 6 Şubat yürüyüşü: Hatay’ı yeniden kuracağız
17:19 Erzincan'daki köpek katliamına tepki
17:10 Şirin Ateş için taziye kuruldu
17:01 İran'da Ocak ayında en az 87 kişi idam edildi
16:42 İmamoğlu hakkında iddianame: 7 yıl hapis istendi
16:04 DİSK-AR: Asgari ücret bin 112 lira eridi
15:59 Tutsak kadın siyasetçilere 'İmralı' ziyareti
15:34 Kayyım protestosunda 6 Şubat anması
15:12 Uluslararası 41 basın örgütünden Türkiye'ye çağrı
15:08 Depremde yaşamını yitirenler anıldı: İhmali olan kamu görevlileri yargılanmalı
14:57 'Özerk Yönetim temsilcimizdir'
14:57 Otel yangınında yaralanan 2 kişi taburcu oldu
14:45 Hasta tutsak İsa Özğan için tahliye çağrısı
14:13 Mersin’deki ‘Barış için özgürlük’ mitingine çağrı
14:07 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Öcalan'ın yol haritası çözüm için fırsattır
13:49 Temelli: Beklentimiz çağrının tecridin kalktığı bir ortamda yapılması
13:07 Türkiye'den Yunanistan'ın şarkısına Pontus 'rahatsızlığı'
12:32 Türkiye’nin yargılandığı ‘Rojava Halklar Mahkemesi’ başladı
12:03 Fransa: Kürtler 13 Şubat'taki konferansa katılacak
11:50 Bakırhan: Öcalan onurlu bir barışın formülünü hazırlıyor
11:08 Ege'de depremler: İzmir için uyarı
11:07 Deprem anma programları
10:38 Sêrt kayyımından yardımcısına belediyede 2 görev
10:36 TJA'dan hamle: Tecrit kırılacak, fiziki özgürlük sağlanacak
09:59 21 metrekarelik konteynerlerde yaşam mücadelesi
09:51 'Atina Davası'nda komplo süreci
09:40 Tanhan: Amed'teki mitingle iktidarın kirli politikalarına cevap olalım
09:39 Gabar dinamitlerle yok ediliyor
09:38 Alevi örgütleri süreç hakkında ne düşünüyor?
09:14 Amed depreme hazır mı?
09:09 'Abdullah Öcalan’ın yol haritası çözümün pusulasıdır'
09:05 Deprem yargılamaları müteahhit ve mühendisle sınırlı kaldı
09:04 Gençler Elbistan'ı terk ediyor
09:02 Erdoğan’ın 'manevi' kızı bakanlığa rağmen tarihi yapıyı boşaltmıyor
09:00 30 yıl tutsak edilmesi yetmedi: Pişman mısın?
09:00 05 ŞUBAT 2025 GÜNDEMİ
08:49 Yolcu otobüsü uçurumdan yuvarlandı: 10'u ağır, 28 yaralı
08:23 Meteoroloji'den 19 il için ‘sarı kodlu’ uyarı
04/02/2025
22:34 'Uzun Yürüyüş'te 15 Şubat çağrısı
21:27 Mamak'ta 6 Şubat anması
21:23 İki kardeşin ölümünde sanık polis tutuklandı
21:10 Erdoğan-Şara görüşmesi: Gündem Kuzey ve Doğu Suriye
20:56 İzmir'de deprem için kriz masası kuruldu
20:49 'Barış için özgürlük' mitingi çalışmaları sürüyor
20:35 KDP-YNK arasındaki kabine görüşmesi sona erdi
20:31 İsveç'te okula saldırı: 10 ölü
20:08 Pınar Gültekin protestoları: Yargıtay kararını kabul etmiyoruz
18:46 Cezaevi dönüşü kaza: 1 kişi yaşamını yitirdi
18:39 Tülay Hatimoğulları: Güven arttırıcı adımlar atılmalı
18:13 Saldırıya uğrayan Faysal Babat'a kitlesel ziyaret
18:09 CHP’li Enginyurt hakkında soruşturma başlatıldı
18:07 ‘Barış için 1 milyon kampanyası’ İzmir’de başladı
17:38 Miks’te yaşanan çığda yaşamını yitirenler anıldı
17:25 Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde AFC ateşkes ilan etti
17:20 Şam dönüşü kaçırılan yurttaşlar serbest
17:14 TMMOB Bölge İKK: Çözüm adımlarının destekçisiyiz
16:55 Gazeteci Deniz Bakır tahliye edildi
16:53 Îlham Ehmed: Özerk Yönetim deneyimi Suriye’deki krizin çözümünü gösteriyor
16:44 Tutsak gazeteci TV programlarıyla suçlanıyor
16:07 Tişrîn Barajı'nın çevresi uçaklarla bombalandı
15:57 21 kişinin öldüğü Dêrik’teki kaza davasında mütalaa açıklandı
15:45 Gazeteci Ahmet Güneş hakkında tahliye kararı
15:23 Amed’te kapı kapı miting çağrısı
15:10 Bakırhan'dan İmralı ziyareti yanıtı: Henüz netlik yok
15:02 Tokat Cezaevi’nde 1 yıldır kurul kararlarıyla tahliyeler engelleniyor
14:41 Libyalı savaş suçlusu, Türkiye vatandaşı çıktı
14:00 'Kayyım belediyeyi karakola çevirdi'
13:54 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Çözüm için herkesin söz ve pratik sahibi olması lazım
13:31 Adana Adliyesi’nde tutuklamalara tepki
13:16 19'uncu Ankara Japon Filmleri Festivali başlıyor
13:14 DDK'nin yetkilerinin genişletilmesine ortak tepki
13:00 Cizîr'de halkla birlikte meclis toplantısı
12:47 KCDP Ocak ayı raporu: 33 kadın katledildi
12:42 Bakırhan: Öcalan kalıcı çözüm için tarihi çağrıya hazırlanıyor
12:24 Fransız siyasetçi: Rojava gelecek için model sunuyor
12:16 Bakanlıktan 'emeklilik engeli' haberimize ilişkin açıklama
12:10 Deprem seferberliği: Beş belediye başkanı bir araya geldi
11:42 HDK’den konferans: 'Çatışma ve çözüm' deneyimleri tartışılacak
11:21 İzBB işçileri eylemin ikinci gününde
11:11 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
11:06 Dêrsim’de şap hastalığı: Onlarca hayvan öldü
11:00 Munzur Gözeleri yeniden 1'inci Derece Sit alanı ilan edildi
10:34 İnşaat alanında yangın
10:07 Amed 'Barış için özgürlük' mitingine hazırlanıyor
10:06 Narin Güran davası istinafa taşındı
09:58 Pasur’da hayvanlar için yeni gölet yapıldı
09:57 Çözüm için HDK’nin kampanyasına katılım çağrısı
09:53 Yıldırımcı: Savaş ve çözümsüzlük yoksullaştırıyor
09:40 Karakol komutanı bilirkişiyi doğruluyor: Zeydan’a izin vermedik
09:24 'Tevn kültürü bizimle ölmesin'