İSTANBUL - TJA’lı Ayşe Aksoy, Abdullah Öcalan'ın Kürt kadınlar açısından özgürlükle özdeş bir yerde durduğunu ve mutlaka fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini vurgulayarak, kadınları başlattıkları “özgürlük” kampanyasına katılmaya davet etti.
Özgür Kadın Hareketi (TJA), “Jin ji bo azadiya Serokatî, ji bo çand û zimanê Kurdî, li dijî tundiya li ser jinê têdikoşin (Kadınlar, Önderliğin özgürlüğü için, Kürt dili ve kültürü için, kadına yönelik şiddete karşı mücadele ediyor)" şiarıyla geçtiğimiz günlerde yeni bir kampanya başlattıklarını açıkladı. Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun demokratik çözümünü hedefleyen kampanyaya dair TJA’lı Ayşe Aksoy değerlendirmelerde bulundu.
Başlattıkları kampanyanın bir süresi olmadığını vurgulayan Ayşe Aksoy, kampanya amacına ulaşana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini dile getirdi. Ayşe Aksoy, “Bizim temel amacımız Kürt sorunun çözümü ve Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanmasıdır. Sayın Öcalan şahsında Türkiye toplumu tecrit altındadır, Kürt toplumu tecrit altında, biz TJA’lı kadınlar olarak iki kat daha fazla tecrit altındayız. Bizde bu kampanyayı bir sorumluluk olarak görev bildik. Bu sorumluluğun ağırlığı ve bilinciyle öz savunmamızı geliştirerek cins bilincimizi ve birliğimizi örgütleyerek kampanyamızın startını verdik” ifadelerini kullandı.
SAVAŞTAN EN ÇOK KADINLAR ETKİLENİYOR
DEM Parti İmralı Heyeti ile yapılan görüşme sonrası Abdullah Öcalan’ın açıklanan 7 maddelik mesajlarına değinen Ayşe Aksoy, “Abdullah Öcalan’ın 7 maddelik çözüm haritasında sürecin desteklenmesi konusunda tüm toplumsal kesimlere çağı yapıldı. Biz TJA’lı kadınlar da buna cevap olmak ve mücadelemizi yükseltmek amacıyla bir kampanya başlattık ve deklarasyonumuzda buna çokça yer verdik. Özellikle Ortadoğu’da başlayan savaş sonrasında bu savaşlardan en çok etkilenenler kadınlardır. Çünkü ilk hedeflenen ve fethedilmek istenen kadın bedenidir. Tabi bunun karşısında sürekli bir mücadele eden hatta mücadelenin öncülerinde kadınlarıdır. Özellikle Kürt kadınları 21’inci yüzyılda Rojava’da IŞİD’e karşı en ön saflarda yürüttükleri mücadeleyle tüm dünyaya örnek oldu” diye belirtti.
SAVAŞA KARŞI KADIN MÜCADELESİ
Türkiye'de Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklı 45 yıldır devam eden bir savaş olduğunu belirten Ayşe Aksoy, bu savaştan kaynaklı binlerce insanın yaşamını yitirdiğini kaydetti. Savaşın ağır sonuçlarını kadınların yaşadığını belirten Ayşe Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü: “ Kadınlar, anneler çocuklarını yitirdi ve savaşın acısını yine kadınlar çekti. Sadece evlatlarını yitirmediler aynı zamanda ekonomik olarak yoksulluk, açlık ve eril şiddetin tahakkümüne de maruz kaldılar. Bu sorun sadece Kürt kadınların ya da Kürtlerin sorunu değildir. Kürt sorunu artık tüm dünyanın sorunu haline gelmiştir. Bu nedenle eğer bir görüşme bir çatışmasızlık zemini konusunda görüşmeler yapılacaksa en çok biz kadınlar bunu desteklemeliyiz, en çok barışın ve eşitliğin sağlanması için biz kadınlar alanlarda mücadele etmeliyiz.”
‘MUTLAK TECRİT KALKMALI’
Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmelerin yasal bir zeminde yürütülmesi gerektiğinin altını çizen Ayşe Aksoy, “Eğer çözümün ve barışın muhatapları arasında bir görüşme yaşanıyorsa bunların gerçek anlamda bir sürece dönüşmesi için eşitlik ilkesinin mutlaka uygulanması gerekiyor. Bunu için Sayın Öcalan üzerindeki tecrit mutlaka kalkmalıdır. Çünkü Sayın Öcalan sadece kendisi için veya Kürt halkı için bir barış ve çözüm istemiyor, bütün halklar için istiyor. Ortadoğu’da bugün Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu paradigma sayesinde kadınların, halkların bir arada yaşam bulduğu bir inşa örneği var. Bu paradigma sadece Rojava’da değil bütün dünyada halklar için bir umut olmuş. Bu paradigmaya, felsefeye sırt çevirmek başta biz kadınlara kaybettirecektir” dedi.
‘JIN JIYAN AZADÎ’ FELSEFESİ KITALARI AŞTI
Kürt kadın hareketinin dünyada evrenselleştiğini vurgulayan Ayşe Aksoy, bunun temel kaynağının Abdullah Öcalan’ın ekolojik, demokratik, kadın özgürlükçü paradigması olduğunu söyledi. Kürdistan’da başlayan İran ve Hindistan'a kadar kadınların isyan sloganı haline gelen ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganının bir düşünce ve forma kavuştuğunu dile getiren Ayşe Aksoy, “Bu felsefe artık kıtaları aşmıştır. Kürdistan da başlayan ve bir kelebek etkisi yaratan ‘Jin Jiyan Azadî’ artık sadece kadınların değil özgürlük isteyen bütün halkların dilinde. Kadın yaşam özgürlük felsefesinin özüne baktığımızda da kadının özgürlüğünün, toplumunda özgürlüğünü ifade etmesi açısından kapsayıcılığını anlayabiliriz. Bu anlamda bu paradigmanın savunucusu olan Abdullah Öcalan'ın Kürt kadınları açısından özgürlükle özdeş bir yerde durduğunu ve mutlaka fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini söyleyebilirim” şeklinde konuştu.
‘SAVAŞ DERİNLEŞTİKÇE ŞİDDET ARTIYOR’
Savaş derinleştikçe kadına dönük şiddetin de arttığını dile getiren Ayşe Aksoy, bu nedenle Kürt kadınlarının barış için çabaladığını ve mücadele ettiğini söyledi. Ayşe Aksoy, “Kürt kadınlarına baktığınızda bu nedenle en çok barışı haykırıyor ve bunun sağlanması için mücadele ediyor. Çünkü Kürdistan'da köy boşaltmaları, siyasi soykırım operasyonları, gözaltında kaybedilmeleri, baskı tutuklama yani ne isterseniz var. Bütün bu savaşın etkileri biz kadınlarda yansımasını buluyor. Savaş sürdükçe biz kadınlar mağdur oluyoruz” dedi.
‘TÜM KADINLAR SÜRECE DAHİL OLMALI’
Savaşın sadece Kürt halkını etkilemediğini ifade eden Ayşe Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de Kürdistan’da neredeyse her sokağın başında çeteleşme, gençler fuhuş ve uyuşturucu bataklığına saplanmış durumda. Ya kullanıcısı ya da satıcısı neredeyse her sava bu ülkedeki bütün kadınları bütün aileleri etkiliyor. Bu yüzden her kadının bu savaş gerçekliğinin bilerek savaş karşı barışı savanan bir yerden sürece dahil olmalıdır. Yani sadece karşı durmakla olacak bir şey değil bu karşı durduğumuz şey karşı mücadele etmemiz gerekiyor. Savaşın hiçbir kazanı yoktur ama barışın çok kazananı vardır. Biz kadınlarda bu savaşa karşı eğer barış diyorsak bu barışın yolu, Abdullah Öcalan üzerindeki fizik tecrittin kaldırılmasında geçiyor. Biz tüm kadınları bu savaşa karşı güç vermeye, mücadele etmeye çağırıyoruz.”
MA / Esra Solin Dal