İZMİR - KESK İzmir Şubesi Kadın Meclisi, KHK eyleminin 321'inci haftasında 8 Mart'a katılım çağrısında bulunarak, "aile yılına" karşı mücadeleyi yükselteceklerini vurguladı.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) İzmir Şubesinin KHK'lerle işten çıkarılmaları protesto etmek amacıyla her çarşamba düzenlediği oturma eyleminin 321'incisi haftası, KESK İzmir Kadın Meclisi tarafından Karşıyaka İzban Durağından Karşıyaka İskele karşısına kadar yapılan yürüyüşle gerçekleşti. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle yapılan yürüyüşte “Erkek egemen sınırlara kapitalist sömürüye karşı emek ve özgürlük mücadelesini büyütüyoruz” yazılı pankart taşındı. Kadınlar, sık sık “Jin jiyan azadî”, “KHK’lar gidecek biz kalacağız”, “İstanbul Sözleşmesi bizimdir vazgeçmiyoruz” sloganları attı.
Açıklamayı yapan KESK İzmir Kadın Meclisi Dönem Yürütmesinden İlkay Özdemir, “Aile değil Kadınız diyerek tüm kadınları erkek egemen sınırlara ve kapitalist sömürüye karşı emek ve özgürlük mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz. Kadını birey olarak görmeyen, aile içinde toplumsal cinsiyet rollerine hapsedip kamusal alandan uzaklaştırmaya çalışan AKP-MHP iktidarının 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etmesine, bu söylemle ve beraberindeki politikalarla kadınları eve, aileye ve erkeğe tabi kılmanın zemini oluşturmasına karşı sözümüzü örgütlüyoruz” diye belirtti.
‘İKTİDAR KADINI KUŞATMA ÇABASINDA’
İktidarın kadını her alanda kuşatarak, eve hapsetmek istediğini belirten İlkay Özdemir, esnek ve güvencesiz istihdam değil güvenceli istihdam, güvenli iş yerleri istediklerini kaydetti. Eşit özgür yaşama talebinin suç sayıldığını, toplumsal muhalefetin hedef alındığını, emek mücadelesi veren sendikacıların, seçilmiş siyasetçilerin, özgür basın emekçileri ve sanatçıların cezaevlerinde olduğunu ifade eden İlkay Özdemir, “Seçilmiş belediye başkanları ve eş başkanları birbiri ardına görevden alınıyor. Doğrudan atamalarla yerel yönetimler kayyumlara devrediliyor. Görevi devralan kayyumlarla yerel yönetimler bünyesindeki cinsiyet eşitliği temelli kurullar ve merkezler işlevsizleştiriyor, toplu sözleşmeler geçersiz kılınıyor. Buna karşı ses yükseltmekse suç sayılıyor” ifadelerini kullandı.
‘DAYANIŞMAYA VE DİRENMEYE DEVAM EDECEĞİZ’
Ortadoğu ve dünyada ırkçılık yükselmesine karşı bu 8 Mart’ta da demokrasi, eşitlik, barış ve özgürlük taleplerini yükselteceklerini dile getiren İlkay Özdemir, savaş politikalarına son verilmesi, kaynakların eğitime sağlığa ve kadın istihdamına aktarılması gerektiğini belirtti. Dünya genelinde her 3 kadından 1’i fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığını hatırlatan İlkay Özdemir “Türkiye’de ise kadın cinayetlerinin geldiği boyutu, 2024’ün Ekim ayından bu yana endişeyle takip ediyoruz. 2024’ün son aylarında Narin’in ailesince katledilmesi ve izleyen günlerde artan kadın cinayetleri, eril yargının Muğla’da vahşice katledilen Pınar Gültekin’in katilinin haksız tahrik indiriminden faydalanabileceğine hüküm getirmesi bir kez daha bu iktidarın kadına yönelik şiddetle mücadele kararı olmadığını gösterdi” şeklinde konuştu.