WAN - "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" eksenli yapılan halk buluşmalarına katılan yurttaşlar, tarihi çağrının yüz yıllık bir fırsat olduğunu belirterek, iyi değerlendirmesi gerektiğini belirtti.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat açıkladığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" tüm kesimler tarafından tartışılmaya devam ediyor. DEM Parti, DBP ve TJA öncülüğünde 100 merkezde çağrının önemi ve toplumsallaşması için "Halk buluşmaları" gerçekleştiriliyor. Halkın yoğun ilgi gösterdiği buluşmalarda Abdullah Öcalan'ın mesajı ve Kürdistan Türkiye ve Ortadoğu halklarına etkisinin nasıl olacağı üzerine tartışmalar yürütülüyor. Wan'da yapılan halk buluşmalarına katılan yurttaşlar da tarihi çağrıyı ve yeni süreci değerlendirdi.
DEMOKRATİKLEŞMENİN İLK ADIMI: 27 ŞUBAT
Emin Kutaz, çağrının tarihi olduğunu belirterek, tüm dünyada olumlu karşılandığını söyledi. Kutaz, “Bu mesaj; Kürt halkı ve dünya halkları için gelecekte büyük kazanımlar getirecektir. Ancak Bahçeli’nin son açıklaması samimiyetsizliğini gösteriyor. PKK'nin feshi Abdullah Öcalan’ın dediği gibi süreç için anayasal ve hukuksal zemini gerektiriyor” dedi.
Abdullah Öcalan’ı, doğru anlamak ve süreci daha iyi kavramak için daha önce verdiği mesajlara bakılması gerektiğini ifade eden Kutaz, “Önderliğin bütün mesajlarını teker teker okuyup halka en iyi şekilde iletmemiz gerekiyor. Bu mesaj önemli bir kazanımdır. Bu sadece Kürt halkı için değil dünyadaki bütün halklar için büyük bir kazanç ve barış olacaktır. Artık Türkiye hem ekonomik olarak hem itibar ve hem de jeopolitik konum olarak dünya için önem arz etmiyor. Bu nedenle Öcalan bunları görerek, Türkiye’nin demokratikleşmesi, barışçıl bir döneme girmesi için bu tarihi mesajı göndermiştir. 27 Şubat’ta Türkiye toplumunun demokratikleşmesi için ilk adım atılmış oldu. Halk devletten demokratik ve barışçıl adım bekliyor. Çünkü Türkiye’deki tüm toplumlar artık barış istiyor, demokratik bir Türkiye, adalet istiyor. Çünkü bu toplumun barışa ihtiyacı var” diye belirtti.
GEÇMİŞ SÜREÇ VE KAYGILAR
Kürt halkının 40 yıldır özgürlüğü için çok ağır bedeller ödediğini belirten Dündar Ayaz, “Hem Kürt halkı hem Türk halkı bu süreçte çok ağır bedeller ödedi. Kürt halkı her zaman barışa hazır. Tüm savaşların sonu barış ile sonuçlanmıştır. Herkesin bu barış mesajına sahip çıkması gerekiyor. Daha önceki süreçler gibi kimse bizi kandırmasın. Geçmişte barış için silahlarıyla birlikte gelen gerilla grupları oldu ancak devlet bu süreci kulak arkası etti. Umarım bu defa öyle olmayacak, Kürt halkının iradesi tanınacak” diye aktardı.
YÜZ YILLIK FIRSAT
İmralı’dan gelen barış mesajının yüzyılda bir insanın eline geçebilecek bir fırsat olduğunu ve bu fırsatın en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiğini aktaran İlhan Günay, “Bu tarihi fırsatı hem Kürt halkı hem Türk halkı iyi değerlendirmeli. Öcalan’ının barış çağrısı ve PKK’nin ateş ilan etmesine karşılık devlet de amasız fakatsız bir şekilde adım atarak bu operasyonları durdurması gerekir. Türkiye’de barış olmak zorunda ve konjektör bunu gerektiriyor” ifadelerini kullandı.
BARIŞ DİYORLAR AMA
Kürt, Türk, Arap ve Laz çocuklarının 40 yıldır bu topraklarda yaşamını yitirdiğini söyleyen Meryem Tuncer “Her iki tarafın da annelerinin ciğeri yandı. Bundan sonra annelerin ciğerinin yanmaması için Önderliğimizin barış mesajına karşılık verilmelidir. Tüm dünya bu mesajdan mutluluk duydu. Barış süreci diyorlar ama kayyım atıyorlar. ‘Barış diyoruz’ ama dilimiz yasaklı, siyasetçilerimiz cezaevindedir. Böyle barış olmaz ve böyle bir barışı da kabul etmiyoruz. Dilimizi yasaklayan, belediyemize kayyım atayan ve tutsaklarımızı cezaevinde tutan bir anlayışı kabul etmiyoruz” diye konuştu.
Her iki tarafın da barış için mücadele etmesi gerektiğini belirten Meryem Tuncer “Her iki taraf da ateşkes ilan etmelidir. Barış tek taraflı olmaz. Çanakkale savaşına omuz omuza mücadele ederek savaştık. Şuan bizi inkâr ediyorlar. Biz birlikte eşit bir yaşam istiyoruz. Barışın olabilmesi için başta Önderliğimiz özgür olmalı, hasta ve siyasi tutsaklarımız özgür olmalıdır. Barış ancak böyle olur, gerisi teslimiyet olur. Biz bunu kabul etmiyoruz” diye ifade etti.
‘BAŞARMAK ZORUNDAYIZ’
Barışı sağlamak ve sonuca ulaşmak için ev ev, sokak sokak, mahalle mahalle bir örgütlenme seferberliği yaparak Abdullah Öcalan'ın mesajının en iyi şekilde anlatılması gerektiğini söyleyen Zahir Yacan, “Rojava nasıl bunu başardıysa biz de burada başarmak zorundayız. 26 yıldır Önderlik İmralı’da ağır bir tecrit altında olmasına rağmen yeni bir paradigma oluşturdu ve dünyanın bir çok ülkesinde üniversitelerde eğitim olarak veriliyor. Biz de bu paradigma ile mutlaka kazanacağız” diye konuştu.
MA / Mehmet Güleş