AMED - ÖHD Genel Merkez Yöneticisi Av. Mehmet Öner, “umut hakkı”nın, Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’nda yeniden gündeme gelecek Eylül ayına kadar, Türkiye’yi adım atmaya zorlayacak çalışmalar yürüteceklerini kaydetti.
Türkiye, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 26 yıldır tecrit koşullarında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2014 yılında verdiği ihlal kararına rağmen "umut hakkı" uygulamıyor. Geçtiğimiz yıl Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesi (BK) gündeme gelen ve Türkiye’ye Eylül 2025’e kadar “umut hakkı” kapsamında düzenleme yapılması için süre verildi.
Kürt meselesinin çözümüne dair görüşmeler sürerken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’de 22 Ekim 2024’teki partisinin grup toplantısında da “umut hakkı”na dair açıklamalar yaptı. Ancak hem AK BK’nin kararları hem de Kürt meselesine dair çözümün konuşulduğu son 10 ayda “umut hakkı” kapsamında tek bir adım atılmadı.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), AK BK'nin Türkiye'ye verdiği ve Eylül'de bitecek olan süreye kadar Türkiye'nin yasal düzenleme yapması için çalışmalarını arttırdı. Örgütlü olduğu tüm şubelerde paneller düzenleme kararı alan ÖHD, bunun yanı sıra "Umut Hakkı Bülteni" ile de sanal medya üzerinden kamuoyu yaratmayı hedefliyor. ÖHD aynı zamanda sivil toplum örgütleriyle birlikte sahaya inerek, "umut hakkı" meselesini anlatma ve bilinçlendirme çalışması yürütmeyi amaçlıyor.
ÖHD Genel Merkez Yöneticisi avukat Mehmet Öner, "umut hakkı" ve yapılması gerekenlere dair değerlendirmelerde bulundu.
‘YAPTIRIM UYGULANABİLİR’
Öner, AİHM’nin verdiği kararları denetleyen AK BK, 17-19 Eylül 2024 tarihleri arasında “umut hakkı”nı gündemine aldığı toplantıyı hatırlatarak, Eylül 2025’te yeniden toplanacak olan AK BK’nin Türkiye’nin ihlali giderip gidermediğine bakacağını kaydetti. İhlale dair bir adım atılmadığı takdirde, AK BK’nin yaptırım uygulaması gerektiğini söyleyen Öner, bu yaptırımların toplantılara katılmama cezası, idari para cezası veya en son üyelikten çıkarma cezası olabileceğini belirtti. Öner, “Umudumuz, o tarihe kadar Türkiye’nin ihlali nasıl gidereceğine ilişkin bir takvim sunmasıdır” dedi. Öner, “Umut hakkı” noktasında uygulanacak olan ihlal kararının, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan ve ağır tecrit koşullarında tutulan diğer siyasi tutsaklara da sirayet edeceğini ifade etti.
‘İKİ TARAFIN DA PRATİKLERİ ÖNEMLİ’
Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrı sonrası başlayan sürece işaret eden Öner, “Türkiye’de yaşayan herkes, umudunu bu sürece bağlamış durumdadır. Birçok kesim sürecin başarılı olması için elinden geleni yapıyor. Sürecin başarıya ulaşabilmesi için karşılıklı pratikler önemlidir. Geçtiğimiz günlerde infaz yasası açıklandı. İnfaz yasasında toplumun büyük beklentisi vardı. Ama adeta ‘Dağ fare doğurdu’ misali hiçbir beklenti karşılanmadı. PKK’nin silah bırakma kararı, toplumda çok büyük bir karar ve adımdı. Bir taraf böyle büyük bir adım atınca karşındakinden de aynı şekilde o değerde bir hamle beklersin. Dolayısıyla beklentiler bu infaz yasasına odaklanmıştı. Devletin ‘umut hakkı’ dahil infaz düzenlemesini yapabilmesi için toplumda ciddi bir talep olması gerekiyor. Süreç başarıya ulaşırsa işin sonu genel aftır. Sayın Öcalan dahil hiçbir siyasi tutuklu cezaevinde kalmamalıdır. Eğer bugün devlet tarafı bu yönde sokağı, halkı tatmin edecek ciddi bir adım atmış olsaydı, toplumda ‘karşı tarafta samimidir, bizi oyalama gibi bir taktiği yok’ düşüncesi hakim olurdu” diye belirtti.
‘3 AY BOYUNCA ÇALIŞMA YÜRÜTECEĞİZ’
“Umut hakkı” noktasında yürüttükleri çalışmaları aktaran Öner, Eylül ayında toplanacak olan AK BK toplantısına kadar Türkiye’yi adım atmaya zorlamayı amaçladıklarını kaydetti. Öner, “Bu nedenle toplantıya kadar ki 3 aylık süreçte önümüze bir takvim koyduk ve çalışma yürütüyoruz. ‘Umut hakkı’ panelleri, sosyal medya çalışmaları yapıyoruz. Umut hakkı bülteni çıkardık, bu yönde toplumdaki bütün hak örgütleri, barolar, insan hakları kurumları ve bu alanda çalışan akademisyenlerle birlikte toplantıya kadar ciddi bir şekilde Türkiye’nin ihlali gidermek için ikna etmek için çalışmalar yürütüyoruz” diye konuştu.
‘SÜRECİN GİDİŞATINI ENGELLİYOR’
AİHM’nin “umut hakkı” noktasında verdiği ihlal kararı dolayısıyla, Abdullah Öcalan ile diğer başvurucular açısından “umut hakkı”nın kazanılmış bir hak olduğuna dikkat çeken Öner, Türkiye’nin AİHM kararına uymasının şart olduğunu kaydetti. Öner, “Bugün uygulamayan bir hukuk var. Bu sürecin gidişatını ciddi bir şekilde etkileyen bir durumdur. İkinci bir durum; hukukun Sayın Öcalan ve diğer başvurucular için uygulanmıyor olmasıdır. Hukukun uygulanmaması çok ciddi bir tehlikedir. Bu da siyasal iktidarın istediği zaman, istediği kişi için mevzuatı ve hukuku uygulamaması anlamına gelmektedir. Bunun önüne geçmek ve bu hakkın uygulanması için bütün hukukçuların, akademisyenlerin, derneklerin, baroların, çalışmalarına başlaması ve bizim çağrılarımıza uyarak, direnmesini talep ediyoruz” dedi.
MA / Rukiye Payiz Adıgüzel