ESKİŞEHİR - Cengiz Holding'in Eskişehir'in Alpagut ve Atalan mahallelerinde “siyanürle altın arama” projesine tepki gösteren Ekoloji Derneği Başkanı Filiz Fatma Özkoç, ÇED süreçlerine dikkat çekerek, “Tamamen yaşam ve ekosistem odaklı bir yasa olmalı” dedi.
Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş., Eskişehir’in Tepebaşı ilçesine bağlı Atalan Mahallesi ile Mihalgazi ilçesine bağlı Alpagut Mahallesinde siyanürle altın aramak istiyor. Çevre dernekleri ve sivil toplum kuruluşları, projeye karşı mücadelelerini sürdürüyor. 13 Haziran’da bir araya gelen yaşam alanı savunucuları Eskişehir Ekoloji Derneği’nin kuruluşunu ilan etti.
Dernek Başkanı Filiz Fatma Özkoç, madenin faaliyete geçmesi durumunda olası sonuçlarına dair konuştu.
‘20 YIL ÖNCEKİ HATA YAPILMAYACAK’
Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu’nu tüzel bir kişiliğe kavuşturmak ve hukuki süreçlere dahil olmak için derneği kurduklarına dikkat çeken Filiz Fatma Özkoç, Eskişehir'in madenlerle yeni tanışmadığını söyledi. Filiz Fatma Özkoç, "Takribi 20 yıl önce Sivrihisar Kaymaz’da altın gümüş madeni açıldı. Eskişehir halkı olarak orada hata yaptık. Şimdi Alpagut ve Atalan mahallelerine siyanürlü altın gümüş maden ocağı açmak istiyorlar. Kaymaz’da yaptığımız hatayı burada yapmak istemedik ve bir yıl önce çalışmaya başladık. Maden ocağının o bölgeye vereceği zarar çok büyük. Başta Eskişehir, Bilecik Söğüt olmak üzere birçok kent de bu madenden etkilenecek" diye belirtti.
‘MADENLE BÖLGE YOK OLACAK ‘
Türkiye'nin yüzde 70-80'inin vahşi madencilik ruhsatlarından muzdarip olduğunu ve İliç faciasının büyük bir ders olduğunu dile getiren Filiz Fatma Özkoç, ÇED süreçlerinin bilirkişilerce yapılmadığını ve denetlenmediğini ifade etti. Filiz Fatma Özkoç, "Eskişehir'de yapılması planlanan bu maden ocağı Sakarya Vadisi’nde bulunuyor. Burası mikroklima iklimine sahip bir bölge ve Türkiye'de ikinci sırada bulunuyor. Sofralarımızda yediğimiz roka, yeşillikler buradan karşılanıyor. Türkiye'nin özellikle de İstanbul ve Ankara’nın yeşillik ihtiyacının yüzde 20’sini karşılıyor. Bölge hem dağlık hem ormanlık. Oraya açılacak ocak, bölgenin ölmesi demektir. Bölge ölürse Eskişehir’in nefes aldığı damarlardan bir tanesi yok olacak” ifadelerini kullandı. Altın ve gümüşün çıkartılması sırasında çıkacak ağır metallerin insan sağlığı ve ekolojiye vereceği zararlara işaret eden Filiz Fatma Özkoç, "Uşak Kışla Dağı’ndaki maden ocağına gittiğimizde çevredeki 3 köyün yok olduğunu gördük. Köyler yok olmuş, yaşam bitmiş, göç edilmiş. Maden çıkarılan alandaki yaşam mahvediliyor. Orada bir ekosistem var ve siz o sistemi bozuyorsunuz. Şirketler, ‘altın ve gümüş çıkarıldıktan sonra tekrar eski haline getirmek için birtakım girişimlerde bulunacağız' diyor. Ama sistem bozulduktan sonra onun tekrar geriye dönmesi mümkün değil” dedi.
İKLİM YASASI
Siyanürün kansere neden olmadığı yönünde yaratılmaya çalışılan algılara tepki gösteren Filiz Fatma Özkoç, şöyle devam etti: “İklim değişikliği biz insanlar yüzünden oldu. İklim bozulduktan sonra yasa yapmaya çalışıyoruz. Bu yasada insan, kamu, doğa, yaşam yararı olmalı. Bir takım sermaye sahipleri yararına olmamalı. Tamamen yaşam, ekosistem odaklı bir yasa olmalı."
MA / Enes Beyaz